Yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak; 1) Suç tarihinde on sekiz yaşını doldurmamış ve adli sicil kaydına göre hapis cezasına mahkum olmayan suça sürüklenen çocuk hakkında hükmolunan kısa süreli hapis cezasının TCK'nin 50/3. maddesindeki zorunluluk gereğince, TCK'nin 50/2. maddesi de gözetilerek, TCK'nin 50/1. maddesinde düzenlenen adli para cezası dışındaki diğer seçenek tedbirlerden birine çevrilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, 2) Suça sürüklenen çocuğun atılı suçu işlediği tarihin 6545 sayılı Kanun'un yürürlük tarihi olan 28.06.2014 tarihinden önce olduğu gözetilerek, suça sürüklenen çocuğun adli sicil kaydında yer alan suç tarihinden önce verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın, yargılama konusu suçla ilgili kurulacak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel teşkil etmemesine rağmen; yeniden suç işlemeyeceği kanaatine varılarak cezası ertelenen suça sürüklenen çocuk hakkında “hakkında verilmiş hükmün açıklanmasının geri bırakılması...
Ayrıca, nafakanın takdirinde birlik devam ederken çocuğun alıştığı yaşama şekli de dikkate alınır.Durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır. (TMK.nun 331.mad.) Hakim nafaka takdirinde; tarafların ekonomik durumlarındaki değişikliği araştırıp, gelirleri arasında oranlama yaparak, önceki nafaka takdirinde taraflar arasında sağlanan dengeyi koruyacak bir karar vermelidir.Somut olayda, mahkemenin de kabulünde olduğu gibi 2009 tarihinde takdir edilen nafakadan sonraki süreçte çocuklardan birisi okula başlamış, diğeri ise anaokuluna gitmekte olup, bu durum karşısında ihtiyaçlarının ve harcamalarının arttığı gözetilerek, tarafların gerçekleşen ekonomik ve sosyal durumlarına göre nafakanın uygun miktarda artırılması gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiştir....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı dava dilekçesinde özetle; davalı ile boşandıklarını idrak çağında bulunan çocuğun velayetinin anneye verildiğini, annenin çocukla sürekli çatışma ve kavga halinde olduğunu, çocuğu evden kovduğunu, çocuğunuza bakın dediğini, çocuğa sana bakmak zorunda değilim para vermem dediğini, çocuğun fiilen yanında kaldığını belirterek çocuğun velayetinin anneden alınıp babaya verilmesini, 600 TL iştirak nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Cevap dilekçesi: Davalı cevap dilekçesinde özetle; davanın reddini savunmuştur. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; davanın kabulüne, ortak çocuk Muhammed Seyit'in velayetinin anneden alınıp babaya verilmesine, ortak çocuk için 600 TL iştirak nafakasının davalıdan alınıp velayeten davacı babaya verilmesine karar verilmiştir....
Davalı vekili ise cevap dilekçesinde özetle; davalının velayet görevini gereği gibi yerine getirdiğini, davalının yeniden evlenmesinin ya da başka bir yere taşınmasının tek başına velayetin değiştirilmesini gerektirmediğini, çocuğun babası ile görüşmesine engel çıkarılmadığını, aksine desteklendiğini, davalının evliliğinin ve tayin olduğunun davacı tarafından önceden bilindiğini, çocuktan öğrenmenin söz konusu olmadığını, yeni evin Datça'da olduğunu, davalının da Datça'da çalıştığını, Marmaris'te görev yapanın yeni eş olduğunu, çocuğun Datça'da ilkokula başladığını, okul ile iş yerinin arasının 50 metre olduğunu, davalının çocuğun tüm ihtiyaçlarıyla ilgilendiğini, davacının amacının annenin huzurunu kaçırmak olduğunu, velayet değişikliği isteminin samimi olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; davanın reddine karar verilmiştir....
, çocuğun doğum gününü ve resmi tatil günlerini kapsamaması nedeni ile yetersiz olup, annelik duygularını tatmine elverişli bulunmadığı gibi, çocuğun fikri ve sosyal gelişimi için de yetersizdir....
Somut olayda; velayet hakkına sahip anne, anneyle çocuğun soyadının farklı olması nedeniyle çocuğun rahatsız olduğunu, çocuğun babasının soyadını taşımak istemediğini, resmi işlemlerde sıkıntı yaşadığını, özellikle yolculuklardaki kolluk sorgulamasında, tatillerde otele giriş sırasında bu sorunların belirginleştiğini, sürekli boşanma ilamını yanında taşımak zorunda kaldığını belirterek çocuğun soyadının kızlık soyadı olan "YILDIRIM" soyadıyla değiştirmek istediğini beyan etmiştir. Çocuğun soyadının annenin soyadıyla değiştirmesi nedeniyle çocuğun üstün yararı bakımından ruhsal gelişiminin olumsuz etkileneceği ileri sürülmediği gibi bu hususta dosyaya yansımış bir delil de yoktur....
HUKUKÎ SÜREÇ- OLAY VE OLGULAR Sanık hakkında çocuğun cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarını işlediği iddiası ile açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda, Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 24.12.2015 tarihli ve 2014/309 Esas, 2015/369 Karar sayılı kararı ile sanığın çocuğun cinsel istismarı suçundan, 6545 sayılı Kanun değişikliği öncesi 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (5237 sayılı Kanun) 103/1, 43/1 maddeleri uyarınca 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına; kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan 5237 sayılı Kanun'un 109/1, 109/3-f, 109/5 ve 43/1. maddeleri uyarınca 3 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. II. TEMYİZ SEBEPLERİ A. Katılan Mağdure Vekilinin Temyiz İsteği Alt sınırdan ceza verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğuna ilişkindir. B....
çocuğun yanıltılması ve hakkında ödemediğinden bahisle etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmaması, Kabule göre; 1- Suç tarihinde 15-18 yaş grubunda bulunan ve cezasında 1/3 oranında indirim yapılan suça sürüklenen çocuk hakkında indirim maddesinin TCK'nun 31/3. maddesi yerine aynı Yasanın 31/2. maddesinin gösterilmesi suretiyle CMK'nun 232/6 maddesine muhalefet edilmesi, 2- Suç tarihinde 15-18 yaş grubunda olan suça sürüklenen çocuk hakkında 5395 sayılı Kanun gereğince sosyal inceleme raporu alınmaması veya alınmadığına ilişkin gerekçenin kararda gösterilmemesi, 3- Dairemizin 2022/12400 esas sırasında kayıtlı dosyasında görülen dava ile iş bu dava arasında hukuki ve fiili bağlantı bulunması nedeniyle her iki davanın birleştirilmesi ve sonucuna göre suça sürüklenen çocuğun hukuki durumlarının tayin ve takdiri gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi, Yasaya aykırı, suça sürüklenen çocuk ve müdafisi ile katılan kurum vekilinin temyiz itirazları...
Çocuk Mahkemesince küçük hakkında danışmanlık ve sağlık tedbiri uygulanması kararı verildiği, bu kararın uygulanması aşamasında adı geçen çocuğun adres değişikliği sebebine binaen yetkisizlik kararı verildiği, verilen tedbir kararının kaldırıldığına dair karara dosyada rastlanmadığı ve ayrıca çocuğa ilişkin düzenlenen raporlarda tedbirin kaldırılması gerektiğine dair bir duruma da rastlanmadığı, tüm bu şartlara göre mahkemesince yetkisizlik kararı verilmesini gerektirir bir durumun bulunmadığı gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. II. GEREKÇE A. Uyuşmazlık Uyuşmazlık, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun (5395 sayılı Kanun) 5 inci maddesinin birinci fıkrasının a ve d alt bendi uyarınca hakkında danışmanlık ve sağlık tedbiri uygulanan küçüğün, danışmanlık ve sağlık tedbirlerinin uygulamasının takibine ilişkindir. B. İlgili Hukuk 1....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Açılan davayı kabul etmediklerini, çocuğun üstün menfaatinin olmadığı adının ve soyadının değişikliği talepleri durumunda davanın reddine karar verilmesini, müvekkili aleyhine açılmış olan mesnetsiz ve kötü niyetli davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini beyan etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Açılan davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği görülmüştür. İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı 10/12/2020 havale tarihli istinaf dilekçesinde; Davasından feragat etmediğini, mahkemece sehven başka dosyaya sunulan dilekçe üzerinden davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiğini, bu nedenle yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Mahkemece 2020/559 Esas sayılı dosyaya feragat dilekçesi verilmesine rağmen bu dosya yönünden feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmiş olup, hatanın sehven yapıldığı anlaşılmıştır....