WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;iddiaların gerçeği yansıtmadığını, davacının ortada hiçbir şey yokken boşanmak istediğini, ve çocuğunu okula bırakarak evi terk ettiğini, müvekkilinin çocuğun tüm bakım ve ihtiyaçlarını karşılamak için elinden geleni yaptığını, velayetin kötüye kullanılmadığını, davacı annenin yasal icra takibi yaparak görüş günlerinde dilediği zaman çocuğu görme ve alma imkanına sahip olduğunu, bu durumun velayet hakkının kötüye kullanıldığını göstermeyeceğini, bu durumun süreklilik arz etmediğini, bir sefer olduğunu, bundan sonraki görüşlerde davacının kendisinin gelerek çocuğu aldığını, müvekkilinin daha önceki dönemlerde de çocuğu iki üç aylığına ve daha uzun sürelerle annesinin yanında kalması, bağlarının güçlenmesi ve kopmaması için gönderdiğini, her dönüşte çocuğun annesinin yanında kalmak istemediğini, orada mutlu olmadığını, annesinin yanında hep kavga ve tartışma yaşandığını, annesinin kendisini hep cezalandırdığını dile getirdiğini, çocuğun annesinin...

Sosyal inceleme raporları uyarınca çocuğun her iki ebeveynini sevdiği, doğrudan her ikisinden şikayetinin olmadığı, annesinin yanında olduğunda babasını özlediği ve babası ile görüşemediği anlaşılmaktadır. Bu kapsamda davalının müşterek çocuğa karşı velayet yükümlülüğünü ihlal ettiğine, istismar ettiğine veya kötüye kullanıldığına dair somut bir delilin bulunmadığı, çocuğun yaşı itibariyle anne bakım ve şefkatine ihtiyacı bulunsa dahi 1 yaşından itibaren çocuğun bakım ve gözetimini yapmış olan davalı ve davalının annesinin bakım yükümlülüğünü eksiksiz yerine getirdikleri, çocuğun baba ile yaşadığı dönemde anne ile görüşebildiği ve baba ile yakınlarının anneye yönelik karalama, olumsuz telkinlerinin bulunmadığı, aksine davacı annenin çocuğu yanına aldıktan sonra çocuğu baba ile görüştürmediği, olumsuz etki ve telkinlerde bulunduğu, velayetin değiştirilmesinde çocuğun üstün yararının bulunmadığı saptanmıştır....

Aile Mahkemesinin 2016/533 Esas-2017/920 Karar sayılı ilamı ile boşandıkları, boşanma kararının 11/06/2019 tarihinde kesinleştiği, müşterek çocuk 30/06/2005 doğumlu Ömer Kağan Didikci'nin velayetinin babaya verildiği, velayeti babasına verilmesine rağmen küçüğün annesinin yanında kaldığı, velayetin anne tarafından kullanıldığı, çocuğun tüm bakım ve iaşesinin anne tarafından sağlandığı ve çocuğun velayet hususunda aldırılan sosyal inceleme raporundaki beyanında, annesinin yanında daha rahat olduğu, burada daha mutlu olduğu ve bundan sonra da annesi ile birlikte yaşamak istediğini beyan ettiği anlaşıldığından..."...

Boşanma nedeniyle velayet hakkının sırf anneye verilmiş olması çocuğun soyadının değiştirilmesi için haklı bir neden sayılmadığı gibi hukuki mevzuat da buna cevaz vermemektedir. Bir an için mevzuatın böyle bir duruma izin verdiği kabul edilse dahi sonradan gelişen sebeplerden dolayı çocuğun yararı açısından velayetin babaya yeniden verilmesi hallerinde bu kez baba, velayet hakkına dayanarak tekrar çocuğun soyadını değiştirmek isteyecektir. Madem ki velayet kimde ise çocuk onun soyadını taşıyacaktır, o halde baba bu haktan mahrum edilemez. Böyle bir uygulamanın nüfus kayıtlarının güvenilirliğini ve istikrarını zedeleyeceği ve asıl bu gibi uygulamaların çocuğun ruh hali üzerinde çok derin ve etkili travma yaratacağı açıktır. Yargı mercilerinin bu durumu ve çocuğun yüksek yararını gözeterek anne ile babanın ya da ailelerin hukuken oluşmuş statüleri değiştirmeye çalışmalarına izin vermemesi gerekir. Somut olaya gelince; soyadının değiştirilmesi istenen ...'...

    Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin nafaka yükümlülüklerini boşanma tarihinden itibaren yerine getirdiğini, hatta 2016 yılının Ocak ve Şubat aylarında 350 TL ödeme yaptığını, davacının devlet memuru olduğunu, müşterek çocuğun davacı annenin sağlık sigortasından faydalandığını ve devamlı bakım gerektiren kronik bir hastalığının mevcut olmadığını, müşterek çocuğu davacının işte olduğu saatlerde müvekkilinin annesinin baktığını, davacının müşterek çocuğun bakımı için bakıcı ücreti ödemediğini, müvekkilinin annesinin evinin davalının evine yakın olduğunu, müşterek çocuğu bırakmak için ulaşım giderinin bulunmadığını, ayrıca davacının ekonomik durumunun müvekkilinin ekonomik durumundan daha iyi olduğunu, müvekkilinin aylık 2.500 TL maaş aldığını, 700 TL kira ödediğini ileri sürerek davanın reddini istemiştir....

      Toplanan delillerden çocuğun teyzesi olan davacı tarafından çocuğun annesi ile babasının ortak oldukları şirketlere bağlı İstanbul,Bursa ve Çorlu'da 33 tane sinema salonu işletmeciliği yapıldığı,ölen anneden lehtar çocuğa hayat poliçeleri ve ferdi kaza sigortası nedeniyle ödemeler yapılacağı,şirketi temsilde birlikte imza kuralı olmasına rağmen davalı babanın tek imza ile araç satımı, icra sebebiyle yediemine teslim edilmiş şirket mallarını alıp götürmek gibi işlemler yaptığı, çocuğun da hissesi bulunan şirket malları ve gelirlerini davalı babanın kişisel mal varlığına kattığı, iyi bir yönetici gibi mallarının idare edilmediği iddia edilmiştir. Ölen annesinin tek mirasçısı olan çocuk Sascha'nın annesinin şirketlerdeki hissesinin çocuk adına intikalinin sağlanmadığı da iddia edildiğinden şirketlerin farklı .../......

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması HÜKÜM : Beraat Gereği görüşülüp düşünüldü: 5237 sayılı TCK'nın 234/1 maddesinde düzenlenen çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunda on sekiz yaşını bitirmeyen çocuğun annesi ile babasının çocuk üzerinde sahip oldukları velayet haklarının koruma altına alınması nedeniyle atılı suçun mağdurun anne veya baba olması ve çocuğun velayet hakkına sahip annesinin, Cumhuriyet Savcısının huzurunda şikayetçi olmadığını beyan etmesi ve gerekçeli kararın usulüne uygun tefhim edilmesine rağmen beraat hükmünü temyiz etmemesi karşısında, mağdura yaş küçüklüğü nedeniyle tayin edilen vekilin hükmü temyize hakkı bulunmadığından, vaki temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE, 03.03.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          VASİ ADAYI VEKİLİ TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Henüz reşit olmayan T1 annesinin vefatından ciddi derecede etkilendiğini aynı zamanda gerek annesinin vefatı nedeniyle yapması gereken başvurular gereksede depremzede olmasından kaynaklı olarak yapması gereken resmi işlemleri tek başına yürütemeyeceği izahtan vareste olup, müvekkili Fehmi Gül ise torunu ile birlikte ikamet etmekte olup, çocuğun her türlü ihtiyacınında yalnızca müvekkili dede tarafından sağlanmakta olduğunu, bu nedenle müvekkilinin kendisine vasi tayini istenen T1 vasi olarak atanması her zaman öncelik olarak benimsenmesi gereken çocuğun üstün yararına uygun olacağını, bu nedenlerle kendisine vasi tayini istenen T1 herhangi bir hak kaybına uğramasını önlemek, annesinin vefatı ve depremzede olması nedeniyle adına gerekli her türlü resmi işlemler yapabilmek için ivedilikle dedesi müvekkili Fehmi Gül'ün vasi tayin edilmesi gerekmekte olduğundan ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talebin kabulü yönünde hüküm...

          kaldığı, çocuğun anne ve annesinin akrabaları ile bağ kurabildiği, A.İ.H.M Sözleşmesinin 8....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Tehdit HÜKÜM : Beraat KARAR Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü: Nüfus kaydına göre 06/01/2002 doğumlu olup, kovuşturma aşamasında onbeş yaşını tamamlamamış olan mağdurun yaşı gereği şikayet hakkını bizzat kullanamayacağı, bu hakkın kanuni temsilcisi tarafından kullanılmasının gerekmesi karşısında, mağdurun annesinin öldüğü, babasının da cezaevinde bulunduğu, mağdurun babaannesi olan ve hükmü temyiz eden katılan ...’ın ise 22/10/2021 tarihinde öldüğü anlaşıldığından, inceleme tarihi itibariyle mağdurun 15 yaşını tamamlayıp, şikayet hakkını kullanmaya ehil duruma geldiği dikkate alınıp temyiz iradesinin belirlenmesi bakımından gerekçeli kararın mağdura tebliğ edilmesi gerektiği, Anlaşıldığından, katılan ...’ın temyiz davası isteği hakkında KARAR VERMEYE YER OLMADIĞINA, mağdura gerekçeli kararın tebliğinden ve verilmesi halinde temyiz...

            UYAP Entegrasyonu