WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; 1-Tehdit suçunun oluşabilmesi için tehdit oluşturan sözlerin ya mağdura karşı söylenmesi ya da iletme kastı taşıyan fail tarafından mağdura iletmesi muhtemel bir kişiye karşı söylenmesi gerektiği, suça sürüklenen çocuğun katılanın annesine katılanı sorduğu, evde olmadığını öğrenince telefonla konuşmak istediği, katılanın annesinin telefonundan bir süre katılan ile konuştukları, telefon görüşmesi bitince katılanın annesinin "hayırdır" diyerek sorunlarını sormasına suça sürüklenen çocuğun katılanın annesine katılanı kastederek "ona son bir şans verdim" şeklinde cevap verdiği, katılanın annesinin nedenini sorması üzerine "ya o ölecek ya da ben" dediği şeklinde iddia ve kabul edilen olayda suça sürüklenen çocuğun tehdit içerikli sözleri iletme kastı ile söyleyip söylemediği tartışılmadan, yetersiz gerekçeyle mahkumiyet kararı verilmesi, 2-Kabule göre de; a-Sanık hakkında neticeten...

    Mağdurenin mahkememizde alınan beyanında; erkek arkadaşı ile görüşmesine annesinin izin vermediğini, söz konusu olaydan bir gün önce yine annesinin erkek arkadaşı ile görüşeceğini öğrenmesi üzerine kendisine kızdığını ve vurduğunu, bunun üzerine evden kaçarak erkek arkadaşının yanına gittiğini ve birlikte dedesinin yanına gittiklerini, orada kaldıklarını, annesinin ve sanığın erkek arkadaşı ile görüşmesine izin vermedikleri ve sanık ile annesinin birlikte yaşamasını istemediği için sanık hakkında bu şekilde ifade verdiğini, sanığın kedisine karşı hiç bir olumsuz tutum ve davranışı olmadığını, bu konuda vicdan azabı çektiğini, sanıktan davacı ve şikayetçi olmadığını beyan ettiği anlaşılmış olup, yapılan yargılamaya, toplanan delillere göre: Sanığın üzerine atılı müsnet suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği anlaşılmış olmakla sanığın üzerine atılı suçtan beraatine karar vermek gerekmiş'' şeklindeki gerekçeyle hüküm kurulduğu anlaşılmıştır...

      ın şikayetçi olup, katılma talebinde bulunduğu ve mahkeme tarafından katılmasına karar verildiği, mağdur çocuğun zorunlu vekilinin duruşmalarda şikayet ve katılma hususunda beyanda bulunmadığı ancak duruşmalara katılarak yerel mahkeme hükmünü temyiz ettiği, kanun yolunda davayı takip iradesini eylemli olarak ortaya koyduğu ve mağdur çocuğun kanuni temsilcisi ile zorunlu vekilinin iradelerinin çelişmediği anlaşıldığından, 5271 sayılı CMK'nin 260/1. maddesi uyarınca hükmü temyize hakkı bulunduğundan mağdur çocuğun zorunlu vekilinin 5271 sayılı CMK'nin 237/2. maddesi uyarınca davaya katılan vekili olarak katılmasına karar verilerek yapılan incelemede; Mağdurun soruşturma aşamasında sanığın ayağına ve poposuna terlikle vurduğuna ilişkin beyanını, yargılamada pedagog eşliğinde sanık ve müşteki duruşma salonundan çıkarıldıktan sonra sanığın kendisine vurmadığını, babası o şekilde söylemesini istediği için söylediğini, söylediklerini annesi ve babasının öğrenmesini istemediğini, ilişkilerinin...

        TMK'nun 328/1. maddesi gereğince; ana ve babanın bakım borcu çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. (TMK.182/2) TMK'nun 331. maddesi uyarınca; “durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır.” Kural olarak; anne babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa ana ve baba, durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdür....

        un mağdureye yönelik hukuka aykırı herhangi bir eyleminden bilgisinin bulunduğunun anlaşılamaması karşısında, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun unsurlarının oluşmadığı iddianamedeki anlatım ve dosya kapsamına göre eylemin TCK.nın 234/3. maddesinde belirtilen çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunu oluşturduğu ve velayet yetkisi kendisinde bulunan mağdurenin annesinin de kovuşturma aşamasında şikâyetten vazgeçtiği gözetilerek sanık hakkında çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçundan şikâyetten vazgeçme nedeniyle düşme kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması, Kabul ve uygulamaya göre de; Hüküm kurulurken uygulama maddesinin TCK.nın 109/1, 3b, f, 5. maddesi yerine 109/1, 2b, f, 5. maddesi yazılması Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 05.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 02/05/2019 NUMARASI : 2019/204 ESAS, 2019/359 KARAR DAVA KONUSU : EVLENEN KADININ ÖNCEKİ SOYADINI KULLANMASINA İZİN VERİLMESİ KARAR : Mahalli mahkemece verilen karara karşı davalı kurum tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olup, ön inceleme aşaması tamamlandıktan ve incelemenin duruşma yapılmadan karar verilmesi mümkün bulunan hallerden olduğu anlaşıldıktan sonra duruşmasız olarak yapılan inceleme neticesinde; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı dava dilekçesinde özetle; evlenmekle aldığı eşine ait ''KUŞ'' soyadının, avukat olması, müvekkillerinin ve çevresinin kendisini ''ŞAHİN'' soyadı ile tanıması, sadece kızlık soyadını kullanmak istemesi nedeniyle soyadının değiştirilmesini talep etmiştir. Davalı cevap dilekçesi sunmamıştır. Davalı nüfus idaresi temsilcisi duruşmada takdiri mahkemeye bıraktığını beyan etmiştir....

          Somut olayda, çocuğun doğumundan itibaren davacı annesi ile birlikte yaşadığı, annesinin soyadını kullanmak istediği ve çocuğun soyadının annenin soyadı olarak değiştirilmesinin çocuğun üstün yararına olabileceği anlaşılmaktadır....

          Velayet düzenlemesi yapılırken; göz önünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "üstün yararı" (BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m. 3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi md. 1; TMK m. 339/1, 343/1, 346/1; Çocuk Koruma Kanunu md. 4/b)'dır. Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur. Müşterek çocuğun yaşı ve uzun zamandır anne yanında bulunması dikkate alınarak erkeğin velayete yönelik istinaf talebin reddine karar verilmiştir. Kişisel ilişkin düzenlenirken çocuğun yaşı, ana ve babalık duygusunun tatmini, çocukların yüksek yararı birlikte değerlendirilerek; çocukların kişisel gelişimine en uygun düzenleme tercih edilmelidir....

          Boşanma sonrası velâyet hakkına sahip davacı anne çocuğun üstün yararı varsa çocuğa kendi bekarlık soyadının verilmesini isteyebilir. Sadece velâyet hakkına sahip olmak, velâyet hakkına sahip davacı anneye bekarlık soyadını çocuğuna kendiliğinden verme hakkını kazandırmaz. Burada çocuğun üstün yararı göz önünde tutulur. Ana ve babanın yararları; boşanmadaki kusurları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur. Somut olayda, velâyet hakkına sahip davacı anne kendi soyadı ile çocuğun soyadının farklı olmasının çocuğu olumsuz şekilde etkilediğini ileri sürmüş ve çocuğun soyadının bekarlık soyadı olan "Unakıtan" ile değiştirilmesini talep etmiş ise de; dosya kapsamından anlaşıldığı üzere, davacı annenin çocuğun soyadının bekarlık soyadı ile değiştirilmesini haklı ve meşru nedenlerle ispatlayamadığı gibi çocuğun üstün yararı bulunduğunu da kanıtlayamamıştır....

            DAVA TARİHİ : 14.09.2023 KARAR : Davanın kabulü Taraflar arasındaki çocuğun velâyet sahibi annesinin soyadını kullanmasına izin davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, kararın taraflarca temyiz edilmemesi üzerine İlk Derece Mahkemesince karar kesinleştirilmiştir. Davalı Nüfus Müdürlüğünce 26.12.2023 tarihli dilekçe ile kanun yararına temyiz talebinde bulunulmuş, dosya İlk Derece Mahkemesince ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmiştir....

              UYAP Entegrasyonu