Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

maddesi uyarınca, borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kütüniyetli olduğu anlaşılırsa, borçlunun talebi üzerine, takip konusu alacağın yüzde kırkından az olmayacak şekilde, uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Diğer anlatımla borçlu-davacı yararına kötüniyet tazminata hükmedebilmek için, menfi tespit davası sonunda, alacaklı-davalının takip başlatmakta haksız olduğunun anlaşılması tek başına yeterli olmayıp, kötüniyetli olduğunun da davacı-borçlu tarafından ispatı gereklidir. Kötüniyetli sayılabilmesi için de, haksız olduğunu bildiği ya da bilmesi gerektiği halde icra takibine girişmiş olması gerekir. (Bkz. Prof. Dr. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuk'unda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, ... 2003, sayfa 173 vd. Ayrıca Dairemiz'in 19.01.2012 tarih ve 2011/2342 E, 2012/239 K sayılı ilamı da aynı yöndedir.)...

    Dairemizin 09.11.2021 tarihli ve 2021/6901 E. 2021/11075 K. sayılı ilamıyla; "...Somut olayda; dava, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere menfi tespit istemiyle açılmış olup, menfi tespit davasının niteliği gereği kabul durumunda verilecek kararın olumsuz olması, eş söyleyişle borçlu olunmayan miktarın tespiti yönünde, taleple bağlı kalınarak HMK’nın 297. maddesine göre infazda tereddüt uyandırmayacak şekilde bir karar verilmesi gerekir. Buna rağmen mahkemece; davacının 131.148,80 TL fatura bedeli yönünden borçlu olmadığının tespitine yönelik talebi karşısında, “56.347,05 TL borcun 6111 sayılı yasanın hükümleri gereği yapılandırılmasına...” şeklinde, faturalardan hangilerinin yapılandırılmış olduğu belirtilmeksizin, borçlu olunmayan miktar açıkça tespit edilmeksizin, infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm tesis edilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır." gerekçesiyle, kararın bozulmasına karar verilmiştir. C....

      Borçlu ödeme emrine itiraz etmemiş veya itiraz etmiş olup da itirazının icra mahkemesince kaldırılmış olması nedeniyle kesinleşen icra takibine rağmen, borçlu olmadığı kanısında bulunabilir. Böyle bir borçlu, borçlu olmadığını tespit ettirmek için menfi tespit davası açabilir ve bu davada hiç değilse icra dairesinin banka hesabına yatan paranın alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı alarak (İİK m. 72/III/2.c.) aleyhine yapılmakta olan icra takibinin durdurulmasını ve davayı kazanınca da takibin iptalini sağlayabilir. Borçlu, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise, ödemiş olduğu paranın kendisine geri verilmesi için istirdat davası açabilir (İİK m. 72/VII). Borçlunun menfi tespit davası açmış olması hâlinde, menfi tespit davası sonuçlanmadan önce borcun ödenmesi üzerine de menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilmelidir. (İİK m. 72/VI)....

      İcra Müdürlüğü'nün 2007/15265 E sayılı takip dosyası nedeniyle, davalılara borçlu olmadığının tespitine, bu davacılar yönünden hesaplanan %40 kötü niyet tazminatı olan 1.606,21 TL'nin de davalılardan müşterek müteselsilen tahsili ile bu davacılara ödenmesine, karar verilmiştir. İİK.nun 72/5 maddesi uyarınca menfi tespit davası açan borçlu lehine kötüniyet tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlu hakkındaki takibin haksız olmasının yanı sıra, davalı alacaklının da kötü niyetli olması gerekir. Bir başka deyişle, kötü niyetli olduğu iddia ve ispat edilemeyen davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi olanaklı değildir. Dava konusu olay değerlendirildiğinde davacılardan anne ve babanın asıl borçlu çocuklarının mirasını reddettikleri tartışmasız olup bu durumda kardeşlerinin mirasçı olabilecekleri nazara alınarak tüm davacılar aleyhine takip yapılmış olması tek başına davalının kötüniyetli olduğunu göstermemektedir....

        Mahkemece, dava konusu edilen bonolardaki imzanın keşideciye ait olduğu Jandarma Kriminalden alınan rapor ile saptanamadığı, ispat külfetinin davalı yanda olduğu gerekçesiyle bonoya dayalı ... İcra Müdürlüğünün 2010/3553 ve 2010/6358 esas sayılı icra takiplerinden dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, 2010/5387 esas sayılı icra takibinde ise bonoya dayalı bir takip bulunmadığından bu takibe yönelik davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince reddedilen kısım yönünden temyiz edilmiştir. Borçlu olunmadığının tespiti istenen ... İcra Müdürlüğünün 2010/5387 esas sayılı icra takibi dayanağı olarak 06.08.2010 vade tarihli 5.000 TL ve 06.06.2010 vade tarihli 5.000 TL bedelli bonolar gösterilmiştir. Mahkemece bu durumda menfi tespit davasının ......

          Esas sayılı dosyası kapsamında 1.200.00,00-TL bedelli ipotek nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini, başlatılan icra takibinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekilince açılan dava İİK 72/3. maddesi gereğince menfi tespit davası niteliğinde bulunmaktadır. Davacı vekili dava dilekçesi ile ... İcra Müdürlüğü'nün ... E. Sayılı dosyası kapsamında 1.200.000,00-TL bedel üzerinden başlatılan icra takibi nedeniyle nedeniyle borçlu olmadığının tespiti talebinde bulunmuş olmasına rağmen dava değerini 1.000,00-TL olarak göstererek, maktu harç yatırmak suretiyle dava açmış bulunmaktadır. Davacı vekilinin dava dilekçesi ile başlatılan icra takibi nedeniyle 1.200.00,00-TL bedelli ipotekten dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi yönündeki talebi dikkate alındığında, davacının açtığı davanın tam dava olduğu kabul edilmiştir....

            İİK'nın 72/5. maddesinde borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan icra takibinin haksız ve kötü niyetle yapılmış olması durumunda istem üzerine takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere borçlunun dava nedeniyle uğradığı zararın alacaklıdan tahsiline karar verileceği öngörülmüştür. Ancak, menfi tespit davasını kazanan borçlu lehine tazminata karar verilebilmesinin bazı şartları vardır. Öncelikle, alacaklının yapmış olduğu icra takibi ile borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlamış olması gerektiğinden, borçlu aleyhine yapılmış bir icra takibinin bulunması gerekmektedir. Bu bakımından borçlu aleyhine yapılmış bir icra takibi yoksa tazminatta söz konusu olmayacaktır. Ayrıca, borçlunun menfi tespit davası sırasında bu konuda istemde bulunması yanında borçluyu dava açmaya zorlayan icra takibinde alacaklının haksız ve kötü niyetli olması gerekmektedir....

              Borçlunun icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilmesi için borçlu olmadığının tespitinde hukukî yararının bulunması şarttır. Buna rağmen borçlunun, alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunabilir. Bu tür bir yararının bulunması hâlinde de borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir. Bunun dışında icra takibi taraflar arasındaki maddi ilişkiyi tespit edecek nitelikte olmadığından, alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür. Borçlu belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi dayanaksız kalır ve borcu ödemekten kurtulur....

                Bu tür bir yararının bulunması hâlinde de borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir. Bunun dışında icra takibi taraflar arasındaki maddi ilişkiyi tespit edecek nitelikte olmadığından, alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür. Borçlu belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi dayanaksız kalır ve borcu ödemekten kurtulur. İcra ve İflâs Kanunu’nun 72. maddesinin beşinci fıkrası gereğince borçlunun açmış olduğu menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararı almamış veya verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının herhangi bir sebeple kaldırılmış olması nedeniyle dava konusu borcu alacaklıya ödemiş olursa açılmış olan menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir....

                Mahkemece, kendisine gönderilen ikinci haciz ihbarnamesine itiraz etmeyen davacının borçlu konumuna düştüğü, üçüncü haciz ihbarnamesinin tebliğinden sonra süresi içinde İİK’nun 89. maddesi uyarınca menfi tespit davasını açmadığı, davanın İİK’nun 72. maddesi uyarınca menfi tespit istemine yönelik olduğu, davalının cevap dilekçesinde ileri sürdüğü iddiaların soyut bulunduğu, davacı ile dava dışı takip borçlusunun eş olmasının davacıyı borçlu duruma düşürmesinin beklenemeyeceği gerekçesiyle, davanın kabulü ile davacının takip dosyasından gönderilen haciz ihbarnamesi ile ilgili borçlu olmadığının tespitine, şartları oluşmayan tazminat isteminin reddine karar verilmiştir. 04/06/1958 gün ve 15/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da vurgulandığı gibi; bir davada maddi vakıaları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirmeyi yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hâkime aittir....

                  UYAP Entegrasyonu