Menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitine yöneliktir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır. Dayanılan hukuki ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonra da ileri sürülebilir. Borçlunun icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilmesi için borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunması şarttır. Buna rağmen, borçlunun, alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunabilir. Bu tür bir yararının bulunması halinde borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir....
İcra Müdürlüğünün 2009/8334 Esas sayılı dosyası ile icra takibi yaptığını, takibe konu kira bedellerinin kiracının işvereni, eşi ve oğlu tarafından 3800 TL. olarak ödendiğini belirterek, davacı kefilin bu takip konusu kira alacağından borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuş ve %40 oranında tazminatın davacıdan tahsilini istemiştir. Mahkemece bilirkişi raporu doğrultusunda yapılan ödemeler düşüldükten sonra davacının 754,66 TL. borcu bulunduğunun tespitine karar verilmiştir. Dava, İ.İ.K.nun 72.maddesi gereğince açılmış olup, icra takibine konulan senetten dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin menfi tespit davasıdır. Mahkemece, somut olayda davacının borçtan sorumlu tutulamayacağı miktar belirlenerek, bu tutar üzerinden borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekirken davacının borçlu olduğu miktara ilişkin olumlu tespit kararı verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır....
-TL.lik faturalar ile borçlu olunmadığının, gerçek borcun 5.915.49.-TL.olduğunun tespitine ilişkindir. Bu talep İİK.nun 72.maddesinde açıklanan menfi tespit davasıdır. Menfi tespit davasında borçlunun, borçlu olmadığı miktar saptanarak karar verilir. Bir başka anlatımla, dava konusu faturaların hangi miktarından sorumlu olmadığının belirlenmesi gerekir. Mahkemece bu yön gözden kaçırılarak, davacının dava konusu faturalardan dolayı borçlu olduğu miktara karar verilmiş olması, yukarıda açıklanan menfi tespit davasının temel ilkelerine aykırıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 14.06.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece yazılan gerekçeli kararda davalının bu ıslahına değer verilerek çekişmenin çözülmesi üzerine Dairemizce HMK’nın 179/2. maddesi uyarınca ikrarın ıslah ile geçersiz kılınamayacağına işaret edilerek meselenin banka yönünden bankanın cevap dilekçesini ıslah etmeden önceki şekline göre değerlendirme yapılması ve gerekçe oluşturmasına işaret edilmiştir. Mahkemece bozmaya uyulduktan sonra bankanın çekleri teminat olarak aldığını ikrar ettiğinden banka hakkında da menfi tespit ve yapılan ödemeler yönünden istirdata karar verilmiştir.Bankanın kredi müşterisinin hamili olduğu çekleri tahsil cirosu ile alması durumunda bu çeklerin üzerindeki yetkisinin sadece tahsil yetkisi olacaktır. Bankanın çekleri rehin cirosu ile alması halinde rehin cirosu geçerli olamayacağından davalı banka çeklerde yetkili hamil olmayacaktır....
Menfi tespit davası, her ne kadar İİK’da düzenlenmişse de davacının (borçlunun) maddi hukuk bakımından borçlu olmadığının tespiti için açılan bir dava türü olduğunu, bu nedenle menfi tespit davası, dava konusu itibariyle icra hukukuna ilişkin olmayıp maddi hukuka ilişkin olduğunu, menfi tespit davası, istirdat davasının öncüsü niteliğinde olduğunu, dolayısıyla istirdat davası, aslında menfi tespit davasının devamı niteliğinde bir dava olup, sadece borçlu tarafından icra tehdidi altında borcun ödenmiş olması durumunda, bu paranın iadesi için açılan dava olması nedeniyle artık borçlu menfi tespit yerine istirdat davası açması gerektiği İİK’da düzenlendiğini, (İİK m. 72/VII). Müvekkilinin iyiniyetli olduğunu, davcı tarafın müvekkilinin kötüniyetli olduğunu ispat etmesi gerektiğini belirterek müvekkili aleyhine açılan davanın öncelikle zamanaşımı açısından mümkün olmazsa esastan reddine, davacıdan İİK....
İcra Müdürlüğü' nün 2009/20280 sayılı takip dosyasının alacaklılarının bu davanın davacısı ile dahili davalı ... olduğu, borçlunun itirazının iptalinin her iki alacaklı tarafından istenilmiş olduğu, bu durumda alacaklı ve dahili davalı ...'ın ... 14. İcra Müdürlüğü' nün 2009/20280 sayılı dosyasında alacaklı sıfatının bulunmadığının tespiti isteminin yerinde görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Her ne kadar mahkemece davanın İİK.nın 72. maddesine göre açılan menfi tespit istemine ilişkin olduğu kabul edilmiş ise de dava dilekçesi ile ... 14. İcra Müdürlüğünün 2009/20280 E. sayılı dosyası ile takibe konu dosyada ...' ın alacaklı olmadığının tespiti ve adı geçenin alacaklı hanesinden çıkartılmasına karar verilmesi talep edilmiştir. Bu nedenle İİK.nın 72. maddesine göre açılan bir menfi tespit davası söz konusu değildir....
Mahkemece, vekilin davayı adi ortaklık adına açtığı, adi ortaklığı oluşturan tüm ortaklardan vekaletname alınarak bu eksikliğin giderilmesi için verilen süreye rağmen vekilin bu eksikliği gidermediği, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı, ayrıca alınan bilirkişi raporu ile taraflar arasında kredi sözleşmesi imzalamak suretiyle davacıya yapılan ödemenin niteliğinin kredi olduğu, davacının bankaya geri ödemesinin bulunmadığı, esasa ilişkin olarak da davacının borçlu olmadığına ilişkin talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı vekillerince temyiz edilmiştir. Davacı yan davalıyla akdedilen genel kredi sözleşmesinin gerçek anlamda bir kredi sözleşmesi olmadığını belirterek, genel kredi sözleşmesi ve sözleşmeyi teminen verilen bono nedeniyle borçlu olmadığını belirterek iş bu menfi tespit davasını açmıştır. Davalı yan, davanın reddini istemiştir....
Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, takip ve dava konusu senet altındaki imzanın davacıya ait olmadığı, haciz sırasında davacıdan 1.800 TL haricen tahsil edildiği, takipte davalının kötüniyetli olduğunun ispat edilemediği gerekçesiyle davanın kabulü ile takibe konu bono nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, 1.800 TL’nın ödeme tarihi olan 04.12.2008 tarihinden itibaren değişen oranlarda dikkate alınmak suretiyle yasal faiziyle birlikte davalıdan istirdaten tahsili ile davacıya verilmesine, davacının tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. İİK.nun 72/5.maddesi uyarınca menfi tespit davası borçlu lehine hükme bağlanır ve borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötüniyetli olduğu anlaşılırsa talebi üzerine alacaklı tazminat ile sorumlu tutulur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit istemine ilişkin davada Kayseri 1. Aile ve 2. Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Dava, yoksulluk ve iştirak nafakasından dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, tarafların boşandıkları, yoksulluk ve iştirak nafakası için 4.200.00.- YTL: değer gösterilerek 29.01.2007 tarihinde sulh hukuk mahkemesinde menfi tespit davası açıldığı, davacının menfi tespit talebinde bulunduğu, uyuşmazlığın aile hukukunu ilgilendirdiği anlaşılmaktadır. Somut oluyda; iştirak ve yoksulluk nafakası nedeniyle menfi tespit talebinde bulunulduğuna göre, aile hukukundan kaynaklanan bir uyuşmazlık olduğu anlaşılmakla, 4787 Sayılı Yasa uyarınca görevli mahkeme, Kayseri 1. Aile Mahkemesidir....
Menfi tespit davalarında, davacı borçlunun borçlu olmadığı sonucuna varılması halinde borçlu olmadığının tespiti biçiminde hüküm kurulması gerekir. Mahkemece menfi tespit davasının bu niteliği gözetilmeksizin olumlu tespit hükmü kurulması usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına peşin harcın istek halinde iadesine, 24.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....