Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece; davanın kabulü ile takip konusu kredi nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, asıl alacak üzerinden % 40 oranında kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandıgı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına gore davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-İ.İ.K.nın 72/5 maddesi uyarınca menfi tespit ve istirdat davalarında borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın alacaklıdan tahsiline karar verilir. Bu maddeden anlaşılacağı üzere 2012/14132-19231 alacaklı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için icra takibinin haksız olmasının yanı sıra kötüniyetli olması da şarttır....

    Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; dava konusu edilen borcun yönetimden talep edilmesi gerekirken hatalı bir şekilde davacıdan talep edilmesinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının davalının başlatmış olduğu icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, yine davalı tarafın davacı hakkında icra takibi yapmakta iyi niyetli olmadığı belirtilerek % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2- Dava, menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece, menfi tespit davasının kabulüne karar verilirken davalı aleyhine de icra takibinde iyiniyetli olmadığı belirtilerek %20 oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmiştir....

      Mahkemece, davanın kabulü ile davacının borçlu olmadığının tespitine takibin iptaline ve icra inkar tazminatının davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Bu kararın davalı vekili tarafından temyiz edilip Dairemizin 2013/16513 Esas- 2014/1082 Karar sayılı ilamıyla eksik inceleme ve araştırmaya yönelik bozulması üzerine yeniden yapılan yargılama sonucunda bozma ilamımıza uyulup gerekli araştırma yapılarak bozma öncesi hüküm gibi yeni hüküm kurulmuştur. İcra İflas Kanunun 72 nci maddesinin beşinci fıkrasında, “Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz” şeklinde kurala yer verilmiştir. Anılan hükme göre, menfi tespit davasında kötüniyet tazminatına hükmedilmesi için alacağın likit olması koşulu bulunmamaktadır....

        Borçlunun, hakkında henüz icra takibi başlamadan önce de yapılabilecek olası bir takibi düşünerek, kendisini bir borçla tehdit eden kimseye karşı “böyle bir borcu bulunmadığının saptanması” için dahi menfi tespit davası açabileceği kabul edilmişken, hakkında yürümekte olan bir icra takibi olan borçlunun, bu davayı açmasında hukuki yararının bulunduğunda hiç kuşku olmadığı gibi, böyle bir davayı açmasına da hiçbir hukuki engel bulunmamaktadır. Alacaklının elinde İİK’nın 68. maddesinde sayılan belgeler bulunmaması, borçlu hakkında başlattığı icra takibine, borçlunun itiraz etmek suretiyle takibi durdurması da borçlunun menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığını kabule yeterli olmayıp, bu halde dahi borçlu borç tehdidi altında olup, bu nedenle de menfi tespit davası açmakta hukuki yararı vardır. Kaldı ki, davacı/borçlunun borçlu olmadığını ileri sürerek ilamsız icra takibine itiraz etmesi, ancak takibin durmasını sağlamakta olup, icra takibini ortadan kaldırmamaktadır....

          Mahkemece; asıl davanın kısmen kabulü ile davacının 15.059 TL borçlu olduğu, 115.840 TL borçlu olmadığının tespitine, birleşen davada ise 15.964 TL ecrimisilin davacı (k.davalı) dan tahsiline karar verilmiş, hükmü davalı (k.davacı) vekili temyiz etmiştir. Dava konusu 9 nolu parselin tapu kaydında Fahriye ve Bina Abdal adına kayıtlı olduğu ve davalı (k.davacı) İstanbul Defterdarlığının kayyım tayin edildiği, Üsküdar, ...'de bulunan 640 m² arsanın davacı tarafından iki katlı ev yapılmak suretiyle kullanıldığı anlaşılmaktadır. Asıl davada menfi tespit, birleşen davada ise ecrimisil talep edilmektedir. Menfi tespit davası açılabilmesi için davacının bir hakkı veya hukuki durumunun hali hazır bir tehlike ile tehdit edilmiş olması, bu tehdit sebebiyle davacının hukuki durumunun tereddüt içinde bulunması, tesbit davasının bekletilmesinin davacıya zarar vermesi , tesbit hükmünün bu tehlikeyi ortadan kaldıracak durumda olması gerekir....

            "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava, davalı tarafından takibe konulan senet nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; davacının takip konusu senet nedeniyle bir kısım ödemeler yaptığı, bakiye borcun 3.476,58 TL olduğu gerekçeleriyle davanın kısmen kabulü ile davacının takip dosyasında davalıya 30.10.2013 tarihi itibariyle faizi ile birlikte 3.476,58 TL borçlu, bakiye miktardan ise borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, İİK'nun 72. maddesi hükmü gereğince açılan menfi tespit davasıdır....

              Mahkemece benimsenen bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulüne, davacının kefaleti nedeniyle davalı bankaya karşı 07.11.2003 takip tarihi itibariyle 1.000.00 YTL ana para, 1.485.00 YTL temerrüt faizi 74.00 YTL BSMV olmak üzere toplam 2.559.00 YTL borçlu olduğunun tespitine, kefalet miktarı üzerinde takibe girişen davalı banka kötüniyetli kabul edilerek 3.410.00 YTL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Dava İİK.’ nun 72. maddesine dayalı menfi tespit davasıdır. Bu durumda mahkemece davacının borçlu olmadığı miktar belirlenip, HUMK.’ nun 388. ve 389. maddelerine uygun biçimde belirlenecek miktar üzerinden borçlu olmadığının tespiti biçiminde hüküm oluşturulması gerekirken borçlu olduğu miktarın tespiti şeklinde olumlu tespit hükmü kurulması doğru olmadığı gibi davalı bankanın takibinde kötüniyetli olduğu kanıtlanamadığı halde aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmiş olması da isabetsizdir....

                Borçlunun icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilmesi için borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunması şarttır. Buna rağmen borçlunun, alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunabilir. Bu tür bir yararının bulunması hâlinde de borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir. Bunun dışında icra takibi taraflar arasındaki maddi ilişkiyi tespit edecek nitelikte olmadığından, alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür. Borçlu belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi dayanaksız kalır ve borcu ödemekten kurtulur....

                DELİLLER VE GEREKÇE: Dava, davacının dava konusu senet nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Taraflar arasında davaya konu 30.000,00TL bedelli senetteki imzanın davacıya ait olup olmadığı, davacının bu senet yönünden borçlu olup olmadığı noktasında uyuşmazlık olduğu tespit edilmiştir. İcra ve İflas Kanunu'nun 72.maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran; iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur. (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi) İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir....

                  "İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye HukukMahkemesi Tarih : 23.10.2008 Nosu : 15-343 Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -KARAR- Davacılar vekili, davalı bankaca kredi sözleşmesine dayalı olarak dava dışı borçlu ... A.Ş.ne ve müvekkilleri aleyhine takibe geçildiğini, oysaki sözleşmede davalı banka adına atılmış imza bulunmadığı gibi dava dışı borçlu firmaya da herhangi bir kredi ödemesinin yapılmadığını, bu nedenle dava açma zarureti doğduğunu belirterek müvekkillerinin davalı bankaya borçlu olmadığının tespiti ile % 40 tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu