- K A R A R - Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine 14.01.2004 ve 29.11.2005 tarihli kredi sözleşmelerine dayalı olarak icra takibi yaptığını, kredi sözleşmelerinin limit artırımı sözleşmeleri olduğunu, bu limit artırımı sözleşmelerinde ve asıl sözleşme olan 30.06.2003 tarihli kredi sözleşmesinde müvekkilinin kefil olarak imzasının bulunmadığını ileri sürerek sözleşmelerden dolayı davalıya borçlu olunmadığının tespitine, icra takibi yoluyla müvekkilinden yapılan tahsilatın sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince, iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı kuralı kısmi davaya ilişkin olup belirsiz alacak davalarında bozmadan sonra yapılan ıslah değil "talep artırımı"dır. Bu nedenle mahkemece davacının 25.06.2018 tarihli talep artırımı dilekçesi değerlendirilerek bir karar verilmelidir. Davacının talep artırımı dilekçesi kabul edilmeyerek yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. F) Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 24.02.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davalılar, davacı banka ile dava dışı ... arasında imzalanan 27.06.2006 tarihli ve 25.000,00 YTL ile kefalet limiti ile sorumlu oldukları kredi sözleşmesine ek olarak düzenlenen 25.000,00 YTL. miktarlı limit artırımı sözleşmesini de imzalamışlardır. Mahkemece davalı kefiller ... ve ...'un 25.000 YTL kefalet limit ile sorumlu oldukları kabul edilerek hüküm kurulmuştur. Ancak davalıların imzaladıkları limit artırımı sözleşmesiyle limit artırımı yoluna gidilerek davalı kefillerin sorumlu oldukları miktarın 50.000,00 YTL'ye yükseltildiği gözönüne alınmaksızın hüküm kurulması doğru görülmemiştir....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 16/05/2022 NUMARASI : 2020/607 Esas - 2022/391 Karar DAVA KONUSU : İmar Uygulamasından Doğan İpotek Bedel Artırımı KARAR : Yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün istinaf incelemesi talep edilmiş olmakla, dairemizce dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda gereği görüşülüp düşünüldü; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul İli, Esenyurt İlçesi, 120 parsel sayılı taşınmazın 356,00 m2'lik kısmının imar uygulamasına tabi tutularak 60,52 m2'sinden düzenleme ortaklık payı kesintisi yapıldıktan sonra 24a-3d pafta, 1105 ada 2 parsel sayılı 132,34 m2 alanlı parselin adına tahsis ediliğini ve 197,22 m2 miktarındaki hissesininde bedele dönüştürüldüğünü, davalı idare tarafından taşınmaza takdir edilen bedelin davacı tarafa ödenmediğini beyan ederek, taşınmaza takdir edilen bedelin artırılmasını talep ve dava etmiştir....
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazın sulu tarım arazisi niteliğinde olduğunu, taşınmazda objektif değer artış artırımı yapılması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Değerlendirme ve Gerekçe Dava, kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili istemine ilişkindir. Arazi niteliğindeki taşınmaza dava tarihindeki resmi veri listesi esas alınarak değer belirlenmesi yöntem itibariyle isabetlidir. Net gelir yöntemine göre bedel belirlenirken öncelikli olarak taşınmazın sulu arazi mi kuru arazi mi olduğu tespit edilmelidir. Aynı yöreden Dairemize intikal eden dosyalarda alınan kök ve ek raporlardan taşınmazın sulama durumuna ilişkin çelişkili bilgilerin mevcut olduğu bilinmektedir. Davalı taraf da bu hususa itiraz etmekle öncelikle bu husus tereddüte mahal bırakmaksızın belirlenmelidir. Bu itibarla ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak mahkemesine gönderilmelidir....
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazın sulu tarım arazisi niteliğinde olduğunu, taşınmazda objektif değer artış artırımı yapılması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Değerlendirme ve Gerekçe Dava, kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili istemine ilişkindir. Arazi niteliğindeki taşınmaza dava tarihindeki resmi veri listesi esas alınarak değer belirlenmesi yöntem itibariyle isabetlidir. Net gelir yöntemine göre bedel belirlenirken öncelikli olarak taşınmazın sulu arazi mi kuru arazi mi olduğu tespit edilmelidir. Aynı yöreden Dairemize intikal eden dosyalarda alınan kök ve ek raporlardan taşınmazın sulama durumuna ilişkin çelişkili bilgilerin mevcut olduğu bilinmektedir. Davalı taraf da bu hususa itiraz etmekle öncelikle bu husus tereddüte mahal bırakmaksızın belirlenmelidir. Bu itibarla ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak mahkemesine gönderilmelidir....
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazın sulu tarım arazisi niteliğinde olduğunu, taşınmazda objektif değer artış artırımı yapılması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Değerlendirme ve Gerekçe Dava, kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili istemine ilişkindir. Arazi niteliğindeki taşınmaza dava tarihindeki resmi veri listesi esas alınarak değer belirlenmesi yöntem itibariyle isabetlidir. Net gelir yöntemine göre bedel belirlenirken öncelikli olarak taşınmazın sulu arazi mi kuru arazi mi olduğu tespit edilmelidir. Aynı yöreden Dairemize intikal eden dosyalarda alınan kök ve ek raporlardan taşınmazın sulama durumuna ilişkin çelişkili bilgilerin mevcut olduğu bilinmektedir. Davalı taraf da bu hususa itiraz etmekle öncelikle bu husus tereddüte mahal bırakmaksızın belirlenmelidir. Bu itibarla ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak mahkemesine gönderilmelidir....
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazın sulu tarım arazisi niteliğinde olduğunu, taşınmazda objektif değer artış artırımı yapılması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Değerlendirme ve Gerekçe Dava, kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili istemine ilişkindir. Arazi niteliğindeki taşınmaza dava tarihindeki resmi veri listesi esas alınarak değer belirlenmesi yöntem itibariyle isabetlidir. Net gelir yöntemine göre bedel belirlenirken öncelikli olarak taşınmazın sulu arazi mi kuru arazi mi olduğu tespit edilmelidir. Aynı yöreden Dairemize intikal eden dosyalarda alınan kök ve ek raporlardan taşınmazın sulama durumuna ilişkin çelişkili bilgilerin mevcut olduğu bilinmektedir. Davalı taraf da bu hususa itiraz etmekle öncelikle bu husus tereddüte mahal bırakmaksızın belirlenmelidir. Bu itibarla ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak mahkemesine gönderilmelidir....
Mahkemece alınan 05.11.2014 havale tarihli bilirkişi raporunda 1.740,00 TL değer kaybı tespit edilmiş, itiraz üzerine farklı bilirkişiden alınan 05.01.2014 tarihli raporda herhangi bir veri ortaya konulmaksızın değer kaybının yapılan piyasa ve literatür araştırmaları sonucunda 4.000,00 TL. olacağı belirlenmiş, davalı vekilinin itirazı üzerine alınan 10.04.2015 tarihli 3. bilirkişi raporunda ise, aracın 2. el değeri, kullanılmışlık düzeyi ve hasar şiddeti gözetilerek 2.610,00 TL. değer kaybına uğrayacağı belirlenmiş, davacı vekili tarafından raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi talebi üzerine, otomotiv bilirkişisinden alınan raporda da aracın ağır hasarlı olduğu ve 2. el değeri belirtilerek 8.500,00 Tl değer kaybına uğrayacağı belirlenmiş, davacı tarafından bu bedel üzerinden kusur durumu gözetilerek bedel artırımı yoluna gidilerek dava değeri 6.375,00 TL. olarak belirlenmiş, yine aynı bilirkişiden alınan ek raporda ise, davaya konu kazadan sonra meydana gelen 08.06.2014...
A.Ş hesabına 01.12.2017 tarihinde borç ödemesi olarak gönderildiği, yine yasal olarak şirketin mali durumunun düzeltilmesi için 10.828.391,84 TL + 833.333,33 TL - 11.661.725,17 TL sermaye artırımı yapılması yeterli iken davalı şirketçe 24.500.000,00 TL üzerinden sermaye artırımı yapıldığı, davalı şirketçe yakın tarihte şirketin hakim ortağına borçlanılmasının, alınmış olan borçların nerede kullanılmış olduğunun, mali olarak yeterli miktarın 2 katından fazla sermaye artırımı yapılmasının gerekli olduğu hususlarının ispat edilemediği, bu sebeplerle davalı şirketin 31/10/2017 tarihli sermaye artırım kararının TTK 445/I maddesi uyarınca dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığı anlaşılmakla davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....