ün şirketi ve şirkete ait tüm mal varlıklarını şahsi malı gibi kullandığını, şirket faaliyetleri hakkında müvekkillerine bilgi vermediğini, şirket kazançlarından pay vermediğini, el harçlığı türünden ufak miktarlı paralar vermekle yetindiğini, davacıları hiç bir şirket toplantısına davet etmediğini, bu ve benzeri davranışların güven ilişkisini zedelediğini ve ....'nun 551/... maddesinde öngörülen haklı nedenlerin oluştuğunu ileri sürerek, davacıların şirket ortaklığından çıkarılmasına, aksi takdirde şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı şirket ve davalı ... vekili, bu davanın şirket hasım gösterilmek suretiyle açılması gereken bir dava olduğunu ve gerçek kişilere karşı açılan davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, davanın esası bakımından da yerinde olmadığını, ancak taraflar arasında anlaşma sağlanarak şirketin tasfiyesini kendilerinin de kabul ettiklerini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Yüklenici şirket tarafından da Çameli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 25.04.2007 tarihinde tesbit için başvuruda bulunulmuş, 2007/30 D.iş dosyasına bilirkişilerin verdikleri rapor ve ek raporlar doğrultusunda, mahkemece 04.07.2007 tarihinde meydana gelen izolatör arızalarından yüklenici şirketin sorumlu tutulamayacağının tesbitine karar verilmiş, bu karara karşı iş sahibi şirket vekili temyiz isteminde bulunmuş, mahkemenin 14.08.2007 tarihli kararıyla temyiz isteminin reddine karar verilmiş, bu kararın temyiz edilmesi sonucunda mahkeme kararı Dairemizin 28.01.2008 tarih, 2007/7849 E.-2008/449 K. sayılı kararıyla bozulmuştur. Yüklenici şirketin K1 izolatörlerini değiştirmeye yanaşmaması sonucu iş sahibi şirket tarafından izolatörler değiştirilmiş, bu bedelin ödenmesi için yüklenici şirkete başvurulmuş, bunun sonucunda yüklenici şirket tarafından borçlu olmadığının tesbiti, iş sahibi şirket tarafından alacak istemleriyle davalar açılmıştır....
Davacı şirketin; ... ve ... tarafından iki ortaklı olarak kurulduğu ve şirket temsilcisinin ... olduğu ticaret sicil kaydından anlaşılmaktadır. Davacı şirket ve davalı şirket arasında imzalanan 25.03.2009 tarihli yazılı şekilde vekalet sözleşmesinde davalı şirket, gümrük işlemlerini yapmak üzere ..., ..., ...'ı vekil olarak tayin etmiş ve ayrıca davalı şirket 25.03.2009 tarih 12120 yevmiye numaralı noterlikçe düzenlenen vekaletname ile yukarıda isimleri belirtilen kişilere ve bazı şahıslara gümrük işlemleri için yetki verdiği görülmüştür. Bu durumda, mahkemece TBK'nın 547 ve 551 madde hükümleri üzerinde durulup, tartışılarak davalı şirket tarafından ... ve ...'...
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, incelemeye tabi tutulan davalı şirkete ait defterlerden ve elde edilen verilerden davacının iddia ettiği gibi şirket kaynaklarının usulsuz kullanımı, kötü yönetim gibi hususların olmadığı ancak taraflar arasında anlaşmazlık olduğu, davacının fiilen şirket ile ilişkisinin kalmadığı, şirket yönetim kurulu üyeliğinin sona ermesinden sonra başka bir şirket ile ticari faaliyetlerine devam ettiği, mevcut davalar nedeniyle aynı şirket çatısı altında ortak amaç için bulunma imkanlarının kalmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davacının şirket ortaklığından çıkmasına, ancak şirket borca batık olduğundan diğer taleplerinin reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir....
Davacı, dava ve takip konusu bonoda keşideci olarak dava dışı şirketin yer aldığını, şirket kaşesi üzerine atılan imzaların şirket yetkilisi sıfatıyla ve şirket adına borçlanma iradesiyle atıldığını iddia etmektedir. Uyuşmazlık, takip konusu senette şirket kaşesi üzerine atılan ikinci imzanın davacının aval veren sıfatıyla şahsen sorumluluğunu gerektirip gerektirmeyeceği hususundadır. Aval, 6102 sayılı TTK'nın 700 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, anılan Yasanın 701/3. maddesi uyarınca muhatabın veya düzenleyenin imzaları hariç olmak üzere poliçenin yüzüne atılan her imza aval şerhi sayılır. Ancak somut olayda keşideci tüzel kişi olup bonoda şirket kaşesi ve üzerine atılmış iki imza bulunmaktadır. Davacı şirket yetkilisinin aval veren olarak şahsen sorumluluğunun bulunması için senede atılan ikinci imzanın şirket kaşesi üzerinde atılmaması gerekmektedir. Aynı kişi tarafından kaşe üzerine atılan ikinci imza aval hükmünde değildir....
Dairemiz; şirket ortağının, borçlu şirket yönünden üçüncü kişi sayılamayacağından dolayı şirket ortağına 89/1 haciz ihbarnamesi gönderilemeyeceği görüşünde iken, HGK'nun 11.05.2016 tarih ve 2014/12-1078 Esas numaralı içtihadı doğrultusunda ve yukarıda açıklanan olgular karşısında içtihat değişikliğine gitmiş olup, Dairemizin değişen içtihadına göre; şirket ortağı, borçlu şirket bakımından üçüncü kişi sayılacağından, şirket ortağı olan şikayetçilere 89/1, 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnamesi gönderilmesinde yasaya uymayan bir yön bulunmadığı sonucuna varılmıştır.Bu durumda mahkemece, borçlu şirket ortağı olan şikayetçiye haciz ihbarnameleri gönderilemeyeceği gerekçesi ile verilen takibin iptali kararı isabetsizdir....
ın şirketteki paylarını devrettikleri, borçlu şirket kurucusu ... ile 3. kişi şirketin kurucu ve ortaklarının akraba olduklarının kanıtlanamadığı, haciz mahallinde borçlu şirket ortak ve yetkilileri ile borçlu şirkete ait herhangi bir evrakın bulunamadığı, borçlu şirket ile 3. kişi şirket arasında örtülü işyeri devri yapıldığının belirlenemediği dikkate alındığında davalı 3.kişi şirket ile borçlu şirket arasında organik bağın kanıtlanamadığının kabulü gerekir. Bu nedenle İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesi davalı 3.kişi şirket yararına olup bu yasal karinenin aksi davacı alacaklı tarafından kesin ve inandırıcı delillerle ispat edilmediğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur....
Somut olayda, davacı tarafça, şirket hesaplarından 39 ayrı işlem ile toplam 441.533,65 TL çekildiği ve para çekim işlemlerinde kullanılan talimatların davacı şirket temsilcisine ait olmadığı iddia edilmiş, davalı banka ise, davacı şirket müdürü tarafından bankaya verilen 20.11.2007 tarihli yazı ile şirket adına İ. Hakkı Akgün’ün banka hesapları üzerinde her türlü işlemi yapmaya yetkili kılındığının bildirildiğini, tüm ödemelerin adı geçen şirket çalışanına yapıldığını, çekilen paraların davacı şirketin diğer bankalardaki kredi borçlarına yatırıldığını, bir kısım çekilen paraların yine davacı şirketin bayilerinin hesaplarına yatırıldığını, diğer bir kısım çekilen paraların da davacı şirket hesaplarına yatırıldığını, tüm para çekim işlemlerinden davacı şirketin haberinin olduğunu savunmuştur....
ın şirket müdürlüğünden azline, ortaklıktan çıkarılmasına, davalının şirketteki hisselerinin davacı ...'a devrine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 8.000.- TL'nin faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. -/- Davalı ... vekili, davacıların iddialarının doğru olmadığını, davalı şirketin müvekkilinin çabası ile ayakta kaldığını, şirket gelirlerinin yeterli olmaması nedeniyle personel maaşlarının, faturaların ve apartman aidatlarının çoğu zaman müvekkili tarafından karşılandığını, şirket hesabındaki paranın tamamının şirket faaliyetleri için kullanıldığını, müvekkilinin şirket ile irtibatının fiilen kesilmesinden sonra faaliyet konusu farklı olan bir şirkete ortak olduğunu, “Eskiz” ibaresi üzerindeki hakkın da müvekkiline ait bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Diğer davalı şirket, davaya cevap vermemiştir....
Davalı vekili davacının davalı şirket çalışanı olmadığını, bu durumun davacının istifa dilekçesinde ikrar ettiğini, tanıkların da davacının davalı şirkette çalışmadığını beyan ettiklerini, davalı şirketin davacının çalıştığı dava dışı Marmara metal şirketinin kiracısı olduğunu, bu şirket tarafından agilerinin ödendiğini, davalı şirket yönünden pasif husumet yokluğundan davanın reddinin gerektiğini ileri sürmüştür. Dosyanın incelenmesinde davalı şirket ile dava dışı davacının sigortalı olduğu şirket arasındaki ilişkinin yeterince irdelenmediği, davalı şirket ile dava dışı şirket arasında yapılan kiralama gibi sözleşmelerin istenmediği, dava dışı şirket ile davalı şirket arasındaki ilişki konusunda şirket isimleri söylenerek tanıkların ayrıntılı beyanlarının alınmadığı, ayrıca dinlenen tüm tanıkların Sgk hizmet cetvellerinin getirtilmediği, dava dışı Marmara Metal şirketinden davacının özlük dosyasının istenmediği anlaşılmıştır....