"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen davada (Kapatılan) Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 24/07/2014 tarih ve 2012/336-2014/225 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin kurucu ortaklarından olup, ortaklara tanınan mali ve idari haklarını kullanmadığını, yönetime katılmadığını, ortaklığa ilişkin tüm haklarının şu an ayrı yaşadığı eşi tarafından kullanıldığını, şahsına ait kredi kartlarından borçlandırıldığı için şirket borçlarını ödemek zorunda kaldığını, bu nedenlerle şirketten ayrılmak istediğini ileri sürerek, müvekkilinin şirket ortaklığından çıkmasına izin verilmesini talep ve dava...
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davacının davalı şirkette kurye olarak bir süre çalıştığı, davalının davacı hakkında usulsüzlük yaptığının tespitine ilişkin tutanak düzenlemediği gibi davacının çalıştığı şirkete borçlanmış ise bunun şirket kayıtlarına da yazılması gerektiği, senedin düzenlendiği tarih (11.03.2008), işten çıkarılma tarihi (20.03.2008), tarafların konumları, işçi işveren ilişkileri ve tüm dosya kapsamından davacının böyle bir senet imzalamış olmasının yaşamın olağan akışına da uygun olmaması nedeniyle davanın kabulüne, davalının icraya konu senetten doyalı davalı şirkete borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar arasında işçi-işveren ilişkisi bulunmaktadır.Dava bu ilişki içinde verilen bonodan kaynaklandığına göre, 4857 sayılı İş Kanunu ve 5221 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun ilk maddelerinde belirtildiği üzere davanın İş Mahkemesinde görülmesi gerekir....
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davacının aidatlarını kanuna uygun olarak çekilen ihtarlara rağmen ödemediği, ortaklıktan çıkarılmasına ilişkin kararın davacıya tebliğ edilmediği anlaşıldığından açılan davanın süresinde olduğu, davacının üyelikten çıkarılma tarihine kadar ferdileşme ve tapuya tescil işlemleri yapılmadığı, sadece noterde kura ile dairenin belirlendiği bu nedenle davacının dairesinin elinden alınamayacağı iddiasının yerinde olmadığı, üyelikten çıkarılma şartlarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Konut yapı kooperatiflerinin ana sözleşmesinin 14. maddesi uyarınca ortak hakkında verilen ihraç kararına karşı hak düşürücü süre olan 3 ay içerisinde dava açma veya verilen karar yönünden genel kurula itiraz yoluna gidilebilmekedir. Bu süre içerinde dava açılmaz veyahut genel kurula itiraz edilmez ise yönetim kurulu tarafından üye hakkında verilen ihraç kararı kesinleşir....
DAVANIN KONUSU : İHTİYATİ TEDBİR İSTİNAF TALEBİNDE BULUNAN : DAVACILAR VEKİLİ KARAR TARİHİ : 01/06/2021 KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 02/06/2021 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 352.maddesi uyarınca dosya incelendi, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, davalı limited şirketin ortağı olan davacıların davalı şirket ortaklığından çıkarılma talebine ilişkindir. Uyuşmazlık, Türk Ticaret Kanunu'nun 1521. maddesinden kaynaklanmakatdır. Bu nedenle, Hâkimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesinin 25/06/2020 tarihli ve 564 sayılı kararı gereğince istinaf incelemesinin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi (21.) Hukuk Dairesi tarafından yapılması gerektiğinden Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, Dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi (21.) Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda oy birliği ile 01/06/2021 tarihinde karar verildi. Başkan ... e-imzalıdır Üye ... e-imzalıdır Üye ... e-imzalıdır Katip ... e-imzalıdır İş Bu Karar İlamı E-İmza ile İmzalanmıştır....
dan 24.500,00 TL bedelli şirket hisselerini devralarak şirkete ortak olduğunu, diğer ortak ... ile aralarında 12/11/2010 tarihinde Ortaklık Özel Hükümleri Sözleşmesi akdedildiğini, şirketin 03/01/2011 tarihinde resmen ve fiilen faaliyete başladığını, müvekkilinin şirkete ait işlemlerin yasalara uygun ve düzenli olması için elinden geleni yaptığını ancak davalı şirket kurucu ortağı ve müdürü ...'in şirket defter ve kayıtlarını düzenli tutmadığını şirket borçlarını düzenli ödemekten imtina ettiğini, şirketin çok miktarda borcu olduğunu, diğer ortağın müvekkilini şirketten dışladığını, aralarında geçimsizlik olduğunu ileri sürerek müvekkilinin şirket ortaklığından çıkarılmasını ve 24.500,00 TL ayrılma akçesi ödenmesini talep ve dava etmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Davanın, limited şirket tarafından açılan şirket ortağının şirket ortaklığından çıkarılması, müdürlük yetkisine son verilmesi ve sorumluluk davası niteliğinde olup, uyuşmazlık konularının davacı şirket tarafından ortaklıktan çıkarılma davası öncesi alınmış genel kurul kararı olup olmadığı, genel kurul kararının alınmasının gerekli olup olmadığı, sorumluluk davasından önce arabuluculuk yoluna başvurulup başvurulmadığı, genel kurul kararı alınıp alınmadığı, davacı şirket tarafından müdürlükten azil davası açma koşullarının oluşup oluşmadığı, haklı sebeplerin bulunup bulunmadığı hususlarında toplandığı anlaşılmıştır. Davalının şirket ortaklığından çıkarılmasına ilişkin talebinin değerlendirilmesinde; Davalı şirket 2 ortaklı olup, davalı % 40, davacı ise % 60 hisse sahibidir....
işleminin Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde güvence altına alınan temel hak ve özgürlükleri ihlal ettiği, Mahkemece, temel hak ve özgürlükler açısından hukuki bir denetimin yapılmadığı, ilk derece mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğu, OHAL döneminde uygulanan kamu görevinden çıkarma cezasının Ceza Hukuku anlamında bir ceza olduğu, davacı tarafından, OHAL döneminde OHAL süresiyle sınırlı olarak alınan tedbirler çerçevesinde kamu görevinden çıkarıldığı ve 19 Temmuz 2018 tarihinde OHAL uygulamasına son verilmesi nedeniyle ihraç işleminin Anayasal dayanağının kalmadığı, OHAL döneminde durumun gerektirdiği ölçüde geçici tedbirler alınması gerekirken kalıcı sonuçlar doğuran kamu görevinden çıkarılma işleminin uygulandığı, Anayasaya göre OHAL döneminde dahi ihlal edilmeyecek türden bir hak olan masumiyet karinesinden yararlanma hakkının OHAL KHK'sı ile terör örgütü üyesi olarak suçlanmak suretiyle cezalandırılarak ihlal edildiği, kamu görevinden çıkarılma işleminin ceza hukuku...
Bilirkişi raporunda da tespit yapıldığı şekilde, TTK 363/II de açıkça belirtildiği gibi davalıların mahkumiyet kararı ile TCK m.53/I-d uyarınca yönetim kurulu üyeliği yapamayacağı, bu konuda herhangi bir mahkeme veya şirket kararına ihtiyaç bulunmadığı, üyeliğin ceza kararı ile birlikte düştüğünün tespit edildiği anlaşılmakla davalıların şirketin yönetim kurulu üyeliğinden çıkarılması yönündeki talebi bakımından karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir. Her ne kadar kısa kararda maddi hata ile "ortaklıktan" çıkarılma ibaresi geçmiş ise de dosya kapsamından da anlaşılacağı gibi "yönetim kurulu üyeliğinden" çıkarılma talebi olduğundan kelime hatasının re'sen mahkememizce düzeltilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir....
Üyelikten çıkarılma, birlik yönetim kurulu geçici ihraç kararı şeklinde olur. Bu karar, yapılacak ilk genel kurulda kesin karara bağlanır. Üyeler, çıkarılma kararına tebliğ tarihinden itibaren 3 ay içerisinde, birliğin bulunduğu adli mercilerde iptal davası açabilirler. 3 ay içerisinde mahkemeye başvurmak üzere itiraz edilmeyen çıkarılma kararı kesinleşir.” şeklinde düzenleme yapılmış olup,Birliklerinin Kurulması ve Hizmetleri Hakkında Yönetmeliğin 38. maddesinde de benzer düzenlemeye yer verilmiştir. Somut olayda, 14/09/2012 tarih ve 181 sayılı yönetim kurulu kararı ile davacının ihracına karar verilmiş, bu karar genel kurulca onaylanmadığından ihraç kararı kesinleşmemiştir ve davacının üyelik hak ve yükümlülükleri devam etmektedir....
in haklı sebeplerle şirket ortaklığından çıkarılmasına, %50 payının şirkete devrine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı ... vekili, davacının kendi adına dava açma ehliyetinin olmadığını, TTK'nda ortaklıktan çıkarma davasının ancak genel kurulun kararıyla şirket hükmü şahsı tarafından açılabileceğini, dava şartı yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, davacının ileri sürdüğü tüm iddialar iki ortağın geçimsizliğiyle alakalı olaylar olduğunu, bunların çıkarılma için haklı sebep kabul edilemeyeceğini, bu nedenle davanın esastan reddi gerektiğini ileri sürerek öncelikle dava ehliyeti ve sıfatı yokluğundan aksi halde esastan reddine, karar verilmesini talep etmiştir. Davalı şirket, davaya cevap vermemiştir....