Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

GEREKÇE: Talep; derdest 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 630/2 maddesine dayalı olarak limited şirket müdürünün haklı nedenle azli davasında şirkete kayyım atanması talebine ilişkindir.Davacı vekilince dava dilekçesi ile tedbiren şirket yöneticisinin dava süresince davalının yönetim ve temsil yetkisinin kaldırılmasına, kayyım atanmasına, kayyımın atanması, görevleri, mahkemece verilen temsil yetkisi ve bunların sınırlarının mahkemece resen tescil ve ilanına ilişkin ihtiyati tedbir talep edilmiş ilk derece mahkemesince 25/03/2023 tarihli ara kararı ile tedbir isteminin reddine karar verilmiş, verilen karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. TTK 630 maddesi dava açıldığında hangi tedbirlerin alınacağına dair bir düzenleme içermediğinden talep hakkında 6100 sayılı HMK 389 ve devamı maddelerinin nazara alınması gerekmektedir....

    HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ : Dava hukuki niteliği itibarıyla şirket müdürünün azli davası olup, istinaf konusu uyuşmazlık ise davacının tedbiren şirkete kayyım atanması talebinin reddine yönelik verilen kararın kaldırılması talebine ilişkindir. Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı şirket müdürünün şirketi zarara uğratacak işlemlerde bulunduğundan bahisle yönetim hakkı ve temsil yetkisinin kaldırılmasına ve müdürlük görevinden azline, şirket yönetiminde boşluk oluşmaması açısından şirkete kayyım atanmasını talep ve dava etmiştir. İlk derece mahkemesince davacının tedbiren kayyım tayini talebinin reddine karar verildiği ve iş bu karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır Dava konusu şirketin 20.06.2019 tarihli genel kurul kararı ile şirket müdürlüğüne süresiz olarak ..., ... ve ...'...

      tüm ticari kayıtları ve sair belge ve bilgileri gizlendiği, davacıyı aydınlatacak hiçbir açıklama yapılmadığını, şirket müdürünün bu tutumu, davacıyı ticaret kanunun da düzenlenen denetim ve bilgi alma haklarının açıkça engel olunduğu anlamını taşıdığını, bu nedenle kötü niyetli olduğu sabit olan şirket müdürünün bu göreve daha fazla devam etmesinin, hakkaniyete ve yasalara aykırılık teşkil edeceğini, müdürün azlini talep ettiklerini, dosyada ki belge ve vakıaların gelişiminden anlaşılacağı gibi şirket müdürünün kötü niyetli olduğu ve davacıya karşı hasmane tavır içerisinde bulunduğunın sabit olduğunu tüm bu nedenlerle davalının güveni kötüye kullanma ve müdürlük ve ortaklık sıfatı sorumluluğu gereği yükümlülüklerine aykırı davranışları sebebiyle uğranılan zararın tazmini olarak şimdilik 1.000-TL maddi tazminatın, işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline; şirket münferit yetkili müdürü -------- müdürlükten azline ve yargılama giderleri ile ücreti vekâletin karşı tarafa...

        İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı şirketin genel kurul kararıyla tasfiye kararı aldığını, atanan tasfiye memurunun atandığı tarih itibarıyla TTK'nun 536/4. maddesinde belirtilen koşulları taşımadığı, davadaki taleplerinin tasfiye memurunun azli, yeni tasfiye memuru atanması, yeni tasfiye memuru atanıncaya kadar tasfiye işlemlerinin tedbiren durdurulmasına yönelik olduğunu, mahkemenin ise diğer taleplerine ilişkin değerlendirme yapmadan sadece mevcut tasfiye memurunun azli istenmiş gibi hüküm kurarak gerekçe oluşturduğunu, her iki davalı yönünden de davada menfaati bulunduğunu, davalı şirketin de davada hasım gösterilmesi gerektiğini, davalı şirket vekilinin yetkilerinin şirketin tasfiye halinde olması karşısında sona erdiğini, şirketin tasfiyeye girmesi halinde şirket temsicileri tarafından vekile verilen vekaletnamenin sona ereceğini, şirket yetkilisi ve tasfiye memurunun aynı kişi olmadığını, davalı şirket adına kanunen geçerli bir vekaletname sunulmadığını...

        İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı şirketin genel kurul kararıyla tasfiye kararı aldığını, atanan tasfiye memurunun atandığı tarih itibarıyla TTK'nun 536/4. maddesinde belirtilen koşulları taşımadığı, davadaki taleplerinin tasfiye memurunun azli, yeni tasfiye memuru atanması, yeni tasfiye memuru atanıncaya kadar tasfiye işlemlerinin tedbiren durdurulmasına yönelik olduğunu, mahkemenin ise diğer taleplerine ilişkin değerlendirme yapmadan sadece mevcut tasfiye memurunun azli istenmiş gibi hüküm kurarak gerekçe oluşturduğunu, her iki davalı yönünden de davada menfaati bulunduğunu, davalı şirketin de davada hasım gösterilmesi gerektiğini, davalı şirket vekilinin yetkilerinin şirketin tasfiye halinde olması karşısında sona erdiğini, şirketin tasfiyeye girmesi halinde şirket temsicileri tarafından vekile verilen vekaletnamenin sona ereceğini, şirket yetkilisi ve tasfiye memurunun aynı kişi olmadığını, davalı şirket adına kanunen geçerli bir vekaletname sunulmadığını...

          Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, ...’nin ortakları olan davacı ve davalı bir çok dava sebebi ile karşı karşıya geldiğinden tarafların şirketin gerçek faaliyet amacına yönelik çalışma yapmaktan uzaklaştıkları, özellikle davalının şirket içerisinde yapmış olduğu uygulamalar ve müdürü olduğu dava dışı ...’nin borçlarını tarafların orta k olduğu ...’nin imkanları ile ödemesi, dosyaya sunulan özel denetim raporunda davalı...’ın şirkete yüksek miktarda borçlu olması, taraflar arasında güven ortamının kalmaması ve davalı olan şirket müdürünün görevi itibari ile müdürlük sıfatını yerine getiremeyecek duruma düşmüş olması göz önüne alındığında davalının şirket müdürlüğü görevinden alınması gerektiği kanaatine varılarak davanın kabulü ile davalının müdürlük görevinden azline, dosya kapsamı, kararın niteliği dikkate alınarak bu aşamada kayyum tayin edilmesine yer olmadığına karar verilmiştir....

            Maddesi gereği davalı şirket müdürlerinin azli istemlerine ilişkin olup işbu davada şirket, aynı zamanda davalı şirketin ortağı olan şirket müdürü davalı ... ile şirketin hakim ortağı konumundaki şirket müdürü ve müdürler kurulu başkanı davalı ... tarafından her biri münferiden temsil yetkisini haiz olmak üzere yönetilip temsil edilmektedir. Başka bir anlatımla bu aşamada şirkette organ boşluğu söz konusu olmadığından ve halihazırda yönetimde bulunan davalı şirket müdürleri azledilmeden şirkete, davalı şirket müdürlerinin şirket adına gerçekleştireceği şirket aktifini azaltıcı tüm iş ve işlemlerin dava sonuçlanıncaya kadar kayyım onayına tabi tutulması mümkün değildir. Zira, her ne kadar TTK'nın 630/2. Ve 3. Maddelerinde şirket müdürünün yetkisinin sınırlanabileceği belirtilmiş ise de, maddedeki sınırlamanın amacı müdürün yetkisi dahilinde yaptığı işlerin kayyım onayına tabi tutulması değildir....

              'nin ise şirket müdürü olduğunu, şirketin yıllardır yıl sonunda yapması gereken ortaklar kurulu toplantısını yapamadığını ve şirketin kuruluşundan bu yana kuruluşa ve yıllara ilişkin şirket müdürünün ibralarının yapılamadığı gibi, 2014 yılının üçüncü ayında yapılması gereken olağan genel kurul toplantısının da yapılamadığını, davacının odasına izinsiz girilmek suretiyle şahsi eşyalarının karıştırıldığını, kişisel eşyalarına el konulup şifrelerinin değiştirildiğini, bu konuda Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu, ayrıca noterden çekilen ihtar ile şirkete ait hesapların incelenmesi talep edildiği halde belgelerin davacıya gönderilmediğini, şirket kâr payının dağıtılmadığını, davalı şirket müdürünün ... 617, 625, 616 maddelerine aykırı davrandığını, şirket idaresinin hekim olmayan sigortalı çalışana bırakıldığını, 2013 yılı içerisinde alınan bir kısım faturaların usulsüz olduğunun Maliye tarafından tespit edilerek usulsüzlükten dolayı vergi cezası tahakkuk ettirildiğini,...

                Mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyularak iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, şirketin ödenmiş sermayesinin fazlası ile korunduğu, TTK'nın 551. maddesi uyarınca şirket ortaklığından ihraç için ve müdürlükten azli için muhik sebeplerin bulunmadığı, davacının kar payı isteminde kısmen haklı olduğu gerekçesiyle, davalının şirket ortaklığından haklı sebeple ihracı ve müdürlükten azli yönündeki talebinin reddine, 2009 yılı kar payı için 5.683,56 TL'nin ticari faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir....

                  Dava konusu somut olayda davacının şirkette pay sahibi olduğu ancak şirket genel kurulunun şirket müdürünün hakkında verilen mahkumiyet kararı gereği müdürlük görevini yerine getiremediği, şirket genel kurulunun toplantıya çağrılamadığı, dolayısı ile genel kurulun toplanamadığı anlaşılmıştır. Mevcut hali ile uzun süredir olağan genel kurul toplantısı yapılamayan davalı şirkette şirket müdürünün seçilmesi (şirketi temsil yetkisi olan kişi/kişilerin) amacıyla davacının genel kurula çağrı için izin talebinin yerinde olduğunun kanaatine varılarak davanın kabulüne dair açıklanan gerekçelerle aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle; DAVANIN KABULÜNE; 1-Kumluca Ticaret Sicil Müdürlüğü' nün ... sicil numarasında kayıtlı ...' nde şirket müdürünün seçilmesi (şirketi temsil yetkisi olan kişi/kişilerin) amacıyla genel kurula çağrı hususunda davacı pay sahibi ...'...

                    UYAP Entegrasyonu