TTK'nın 640/1. maddesi uyarınca, şirket sözleşmesinde bir ortağın ortaklıktan çıkarılması için sebepler öngörülmemiş ve ortağın şirketten çıkarılmasına mesnet durum, vakıa esas sözleşmede öngörülen hallerden birinin kapsamına girmiyor ise, ilgili ortağın ortaklıktan çıkarılması mahkeme kararı ile mümkündür.TTK 616 /1-h maddesi uyarınca bir ortağın şirketten çıkarılması için mahkemeden istemde bulunulması genel kurulun devredilmez yetkileri arasında sayılmış ve TTK 621/1 maddesinde limited şirket genel kurulu tarafından, temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması ile alınabilecek önemli kararlar sayılmış ve maddenin h bendinde, bir ortağın haklı sebepler dolayısıyla şirketten çıkarılması için mahkemeye başvurulması bakımından alınması gereken kararın da önemli kararlardan olduğu açıklanmıştır....
Hukuk Dairesi'nin 2019/3224 E., 2020/2963 K. sayılı ve 17/06/2020 tarihli ilamı ve işbu ilama ilişkin Hukuk Genel Kurulu'nun 2022/11-63 E., 2023/722 K. sayılı ve 05/07/2023 tarihli ve ayrıca ilamında da belirtildiği üzere; haklı sebeple ortağın ortaklıktan çıkarma için limited şirket tarafından mahkemeye başvurulmadan önce limited şirket genel kurulunda TTK 621/1-h maddesi uyarınca ve nitelikli çoğunluk tarafından bu kapsamda bir kararın alınması dava şartıdır. Davacı tarafından bu yönde alınan genel kurul kararı dosya kapsamına sunulmuş ise de, kararın incelenmesinde genel kurula sadece diğer ortağın katıldığı ve onun olumlu oyu ile karar alındığı gözlenmektedir....
İşbu dava, haklı nedenle şirket müdürünün azli istemine ilişkindir. ... şirket ortaklarına ait idare ve temsil yetkilerinin kaldırılması istemli olarak açılan davalarda husumetin, idare ve temsil yetkisinin kaldırılması istenen ortağa yöneltilmesi gerekli ve yeterli olup ayrıca ... ortaklığa husumet düşmemektedir. Öte yandan, davacı yan davalı şirket müdürü davalının ortak oldukları şirket ile aynı konuda faaliyet gösteren başka bir şirket kurduğunu, rekabet yasağına aykırı davrandığını ileri sürmüş, mahkemece de davalının şirketle rekabet teşkil edecek şekilde başka bir şirket kurarak her iki şirketin de aynı anda müdürü olduğu, bu durumun rekabet yasağına aykırılık teşkil ettiği, müdürün azli için haklı sebep oluşturduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere dava dışı ...San Tic. A.Ş.'nin 06/07/2020 tarihinde kurulduğu, kurucu ortağın davalı ... olduğu, dava dışı ...A.Ş.'...
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, davalı şirket yöneticisinin şirketi zarara uğrattığının tespit edildiği ve bu hususun TTK 630/3. maddesi gereğince ağır kusur oluşturduğu gerekçesiyle davalı şirket müdürünün davalı şirketteki müdürlük görevinin kaldırılmasına dair verilen karar davalılar vekilinin temyiz istemi üzerine Dairemizce onanmıştır. Davalılar vekili bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur. 1-Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair karar düzeltme istemlerinin reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Dava, haklı nedenlerle şirket müdürünün azli istemine ilişkindir. Limited şirketin ortaklarına ait idare ve temsil yetkilerinin kaldırılması istemli olarak açılan davalarda husumetin, idare ve temsil yetkisinin kaldırılması istenen ortağa yöneltilmesi gerekli ve yeterli olup ayrıca limited ortaklığa husumet düşmemektedir....
Davalı şirket vekili, davacının sermaye taahhüdünü yerine getirmediği için ortaklıktan çıkarıldığını, şirketin zarar ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı uyarınca davacının ortaklıktan çıkarılma kararının hukuka uygun olarak gerçekleştirildiğini, dolayısıyla davacının ortak olma statüsünden kaynaklanan bir hak olarak kâr payı talep edemeyeceği, davalı şirketin 388.408,05 TL zarar ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir....
Mahkemece,bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya ve tüm dosya kapsamına göre, asıl davada davacının tasfiye talebinin TTK. 636/3 maddesi uyarınca ikame çözümlerden ortaklıktan çıkarılma yoluna gidilerek kabulü gerektiği, tasfiye istemli asıl davada davalı şirket dışında ortaklara husumet düşmeyeceği, birleşen davanın ise dava tarihi itibariyle ispat koşulu oluşmadığı gerekçesiyle reddi gerektiğinden, asıl davanın kabulüne, asıl davada davanın davalı ... ve ... yönünden husumet nedeni ile reddine, davalı şirket yönünden ise davacının davalı şirket ortaklığından çıkarılmak suretiyle hissesine isabet eden 4.536,63 TL ortaklıktan çıkma payının, kararın kesinleşme tarihi itibariyle ticari faizi ile davalı şirket ortaklarından eşit olarak tahsili ile davacıya verilmesine, birleşen davanın reddine dair verilen karar taraf vekillerinin temyiz istemi üzerine Dairemizce onanmıştır. Bu kez asıl davada davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur....
HUKUK DAİRESİ Dava, davalı şirket müdürünün azli ve şirkete kayyım atanması isteminden ibarettir. Davanın açıldığı... Asliye Ticaret Mahkemesi'nce davanın kabulüne, davalı şirket müdürünün azline, diğer davalı şirkete kayyım atanmasına karar verilmiş, bu karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine dosyanın gönderildiği ... Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi, yukarda tarih ve numarası yazılı kararla istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiş olup, bu kararın davalı vekilince temyizi üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olup aşamada davacı vekilinin, yerel ilk derece mahkemesine sunduğu 11.4.2018 tarihli dilekçesi ile müvekkiline ait beyan dilekçesini ibraz ederek taraflar arasında sulh vaki olması üzerine müvekkilinin davadan feragat ettiğine yönelik beyanda bulunduğu ... Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi'nin 14.5.2018 tarihli yazısı ve eklerinden anlaşılmakla dosya re’sen ele alındı, gereği görüşülüp düşünüldü....
Davalı vekili ise 10/04/2023 tarihli dilekçesiyle heyet raporuna beyan ve itirazlarını dosyaya sunmuştur. Mahkememizce yapılan yargılama, taraf iddiaları, dosya kapsamı deliller ile uyumlu olup objektif bilimsel verilere dayanması nedeniyle içeriğine itibar edilen bilirkişi rapoları ve tüm dosya içeriğine göre; Dava, 22.04.2022 tarihli olağan 2. genel kurul toplantısında alınan kararların iptali ile şirket müdürünün azli, bu kabul görmezse şirket yönetiminin taşınır ve taşınmaz satışı ile şirket adına borçlanma yetkilerinin kısıtlanması, yönetim kurulunun yönetim ve temsil yetkilerinin kaldırılarak (azli) şirkete kayyım atanması ile denetim kayyımı atanması istemlerine ilişkindir....
Dava dosyasının incelenmesinden, yükümlü şirketin 1988 yılı kurumlar vergisi nedeniyle şirket adına düzenlenen ödeme emrine karşı açılan dava da, davanın 1983 yılında yetkili kimse tarafından şirket adına düzenlenen vekaletname ile vekil edilen avukat marifetiyle dava açıldığı, şirket adına vekaletnameyi veren kişinin ise 1992 yılında şirkette ki hisselerini devrederek ortaklıktan ayrıldığı anlaşılmaktadır. Olayımızda, dava konusu ödeme emri şirket adına düzenlenerek şirket adresine tebligata çıkartılmış ve dava da şirket adına vekaleten avukat marifetiyle açılmış olduğuna göre, şirketi temsile yetkili kişi tarafından vekil edilen avukatın, şirket tarafından azledilmediği sürece şirketi vekaletname kapsamı içerisinde temsile ve dava açmaya yetkisinin olduğunu kabul etmek gerekmektedir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece 13/09/2022 tarihli ara karar ile; davanın haklı nedenlerle ortaklıktan çıkma ve çıkma payının ödenmesi talebine yönelik olduğu, haklı nedenlere yönelik olarak dava dilekçesine öne sürülen hususların belirlenmesinin yargılamayı gerektirdiği, bu aşamada haklılık durumunun belirli olmadığı, dosya kapsamına sunulan belgeler ile ise yaklaşık ispat koşulunun yerine getirilmediği gerekçesiyle davacılar vekilinin koruyucu önlem olarak şirkete kayyım atanmasına ve şirket müdürünün kayyım onayı olmadan şirketin varlıklarını elden çıkaramamasına, şirket aktiflerinden ve hesaplarından harcama yapamamasına yönelik ihtiyati tedbir talebinin reddine karar karar verilmiştir....