un toplantıya katılmak üzere hazır bulunduğu halde toplantı başkanı tarafından sicil gazetesinde de yazılı olduğu üzere toplantıya katılamayacağı yönünde karar alınması ve müvekkillerinin genel kurul toplantısına katılması ve kararlara iştirak etmesinin engellenmesinin kanunun açık ve emredici hükümleri gereği genel kurul kararlarının geçersizlik halini oluşturduğunu ve genel kurulda alınan kararların ve genel kurulun iptali sebebinin doğurduğunu beyanla, her iki anonim şirket olağan genel kurul kararlarının butlan hükmünde olduğunun tespitine, bu mümkün olmadığı takdirde her iki şirket genel kurul kararlarının iptaline, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; 28.06.2017 tarihli davalı şirketlerin olağan genel kurul toplantılarına katılmak üzere davacıların temsilcisi olduğu ileri sürülen Av. ...'...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; Genel Kurul Kararlarının iptali TTK'nın 445 ve 446. maddelerinde, butlanı 447. maddede düzenlenmiş olup, davacı pay sahibi sermaye arttırımı kararının alındığı genel kurul toplantısına katılıp, olumlu oy kullandığı gibi genel kurul tarihinden itibaren üç aylık süre içerisinde dava açmadığından kararın iptalini dava edemeyeceği, yine alınan sermaye artırım kararının, davacı pay sahibinin genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandırmadığı veya ortadan kaldırmadığı, bilgi alma, inceleme ve denetleme kararını sınırlandırmadığı, şirketin temel yapısını bozmadığı veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olmadığı anlaşıldığından butlan ile batıl olduğunun kabul edilemeyeceği, ayrıca arttırılan sermayeden dolayı bloke edilen bedelin ortaklar yerine şirketin banka hesaplarından ödenmesi halinde dahi bu hususun sermaye artırım kararının iptalini gerektirmeyeceği kanaatine varılmakla davanın...
Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından reddedildiğini, davacının terekeye dahil şirket hisseleri üzerinde paylı mülkiyete geçilmediği iddiasının bir an için kabul edilse dahi davacı bakımından bunun olağan genel kurul toplantısında ve karar nisaplarına etkisi olmadığını, şirket esas sözleşmesinde 2013 yılında yapılan tadil ile yönetim kurulunun bir ile üç kişiden oluşacağının kararlaştırıldığını, bu nedenle şirketin organsız kaldığı iddiasının mesnetsiz olduğunu, 02/12/2017 - 09/06/2018 tarihli olağan genel kurul toplantısında şirket yönetiminin seçildiğini ve ... ticaret sicil memurluğunun bunu tescil ettiğini, davacının olağan genel kurul toplantısında alınan hangi kararların hangi gerekçesiyle hukuka aykırı olduğunu ortaya koymadığını, genel kurul kararlarının iptali için bu kararların kanun, esas sözleşme ve dürüstlük kurallarına aykırı olması gerekeceğini, işbu davaya dayanak yapılan hususların hiçbirinin 2017 yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısı ile ilgili olmadığını, ....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ : 13.03.2023 Tarihli ara karar NUMARASI : 2022/817 ESAS DAVA KONUSU : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) KARAR : Davacı vekili, ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin 22.07.2022 tarihli genel kurul toplantısında alınan tüm kararların iptali ve kararların tedbiren yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmesin istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sırasında 13.03.2023 tarihli ara kararla; "...HMK'nun 389. maddesindeki şartların mevcut olması ve talep halinde ihtiyati tedbire karar verilmelidir....
İptal davasından farklı olarak genel kurul kararlarının butlanı TTK'nın 447'nci maddesinde düzenlenmiş ve herhangi bir süre ile sınırlandırılmamıştır Genel kurul kararlarının Yokluk ile Butlan sebepleri birbirinden farklı olmakla birlikte müeyyidesi bakımından bir farklılık yoktur. Her iki sebebe dayanan tespit istemleri zaman aşımı ve hak düşürücü süreye tabi olmadan ilgili herkes tarafından ileri sürülebilir. Genel kurul kararlarının butlanı yada yokluğunun tespiti istemi kural olarak herhangi bir süreye tabi değilse de bu hak hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmayacak şekilde dürüstlük kuralı çerçevesinde kullanılmaldır....
O halde TTK.nın 416/1. maddesinde öngörülen iki şart gerçekleşmeden yapılan genel kurul hukuken yoktur ve alınan karar da yoklukla maluldür. Mahkemece de bu hususlar tespit edilerek genel kurul kararının yoklukla malul olduğu gerekçede belirtilmiş olmasına rağmen, hükümde genel kurul kararının iptaline karar verilmiş olması hükümle gerekçe arasında çelişki oluşturduğu gibi, dava konusu genel kurul kararının yoklukla malul olduğunun tespitine karar verilmesi gerekirken iptal kararı verilmesi de doğru olmamıştır. Şirket genel kurul kararları hakkında açılacak davaların şirketin hasım gösterilmesi gerekir. Bu davalarda, davanın şirket ortağı veya şirket müdürüne yöneltilmesi mümkün değildir. Eldeki davada da şirketin yanında davanın yöneltildiği şirket ortağı ve müdürü T4 pasif husumeti bulunmamaktadır. Dolayısıyla Mahkemece davalı T4 hakkındaki davanın husumetten reddedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır....
ın şirketin süresiz temsilcisi ve müdürü olarak atandığını beyanla dava konusu kararın genel kurul kararı olmaması nedeniyle hatalı verilen Mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. GEREKÇE: Dava, limited şirket genel kurulu kararının iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, davanın süresinde açılıp açılmadığı ve dava konusu genel kurul kararının geçerli olup olmadığı noktasındadır. Şirketin 01/08/2017 tarih ve 2017/1 sayılı Genel Kurul Toplantı Kararında, şirket yönetim kurulunun şirket merkezinde toplandığı belirtilerek şirketin farklı adreslerdeki 5 şubesinin 31/07/2017 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere kapatılmış olduğu karar altına alınmıştır. Bu kararın altı ortak sıfatıyla ... tarafından imzalanmıştır. TTK'nın 617/1. Maddesine göre, limited şirkette genel kurul müdürler tarafından toplantıya çağrılır. 620....
Hukuk Dairesinin 12/10/2014 tarih, 2014/8853 esas, 2014/16232 karar sayılı ilâmının ilgili bölümünde; "...Dava, anonim şirket olağanüstü genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkin olup, davalı şirketin ortağı olan davacı, 12.03.2012 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısına usulüne uygun davet edilmediği, toplantı ilanının süreye uygun olarak ilan edilmediği ve toplantı gündemine TTK 369. maddedeki hususların alınmadığını ileri sürerek söz konusu genel kurulda alınan kararların iptalini istemiştir.Usulsüz çağrı toplantıda hazır bulunmayan ortağa genel kurul kararının iptali davası açma hakkı sağlar ve alınan kararların Yasaya, ana sözleşmeye, iyiniyet kaidelerine aykırı alındığının ayrıca ispatı gerekir....
Bu bağlamda, davacının davalı bankanın 31/03/2021 tarihli olağan genel kurul toplantısına iştirak ettiği ve iptali istenen kar dağıtım kararına yönelik olumsuz oy kullandığı ve alınan karara muhalefet şerhi yazdırdığı, dolayısıyla bu yönden dava açmaya hak ve sıfatının bulunduğu ancak, butlanı istenen davalı şirket 31/05/1991 tarihli genel kurul toplantısında bulunmadığı gibi bu tarihte davalı şirkette hisse sahipliği bulunmadığı anlaşılmaktadır. Diğer yandan davalı bankanın merkez adresi itibariyle iş bu davaya bakmaya TTK'nın 445.maddesi gereğince mahkememiz yetkilidir. Davalı bankanın 31/03/2021 tarihli genel kurul toplantı tarihi ve dava tarihi itibari ile davanın 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı görülmüştür....
Bu yolda yapılması gereken genel kurul kararının iptali veya butlanı davası açmaktan ibaret olup, bu konuda açılan davanın devam ettiği anlaşılmaktadır. Davacı vekili üçüncü şahısların edinimlerinin engellenmesi gerektiğini ileri sürmekte ise de; genel kurul kararı ile ilgili olarak alınacak bütün önlemlerin ancak anılan davada alınması mümkündür.Açıklanan nedenlerle, genel kurul karar iptali davasının konusunu teşkil eden talepler hakkında ayrıca pay sahipliğinin tespiti davası açmakta davacının hukuki yararı bulunmadığı,üçüncü şahısların kazanımları ile ilgili endişeler mevcut olmakla birlikte bu endişelerin ayrı bir davada ileri sürülemeyeceğinden hukuki yararın varsayılamayacağı, açılmış ve görülmekte olan ya da açılacak bir davada iddia ve savunma olarak ileri sürülebilecek konular için ayrı bir saptama (tespit) davası açmakta hukuki yarar bulunmadığından ,istinaf sebebi yerinde olmayan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir....