İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 27/05/2021 NUMARASI : 2021/114 ESAS 2021/159 KARAR DAVA KONUSU : Usulsüz Tebligat Şikayeti ve Borca İtiraz KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararı aleyhine süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuş olmakla, HMK’nın 353. maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde işin gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Sivas İcra Müdürlüğü'nün 2021/6541 Esas sayılı dosyası ile başlatılan ilamsız icra takibi ile müvekkiline ödeme emri gönderildiğini, müvekkiline usulüne uygun tebligat yapılmamasına rağmen açılan takibin kesinleştiğini, bu suretle davalı müvekkiline karşı haciz işlemleri yapıldığını, iş bu icra takibinin tesadüfen 16.04.2021 tarihinde öğrenilmiş olduğunu, bu itibarla şikayete konu Sivas İcra Müdürlüğü'nün 2021/6541 Esas sayılı dosyasında borca, faize, fer'ilerine, ödeme emrine ve tüm takip içeriğine itiraz ettiklerini bildirmiş olmakla şikayetlerinin...
İİK'nun 168/4-5. maddesine göre borçlu, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 gün içinde icra mahkemesine imzaya ve borca itirazda bulunabilir. Bu süre geçirildikten sonra yapılan itiraz geçersizdir. Bu durumda, mahkemece, öncelikle borçlunun ödeme emri tebliğ işlemine yönelik şikayeti konusunda inceleme yapılıp, talebin yerinde görülmesi ve buna göre başvurunun süresinde olması halinde işin esasının incelenmesi gerekirken, tebligatın usule uygun olup olmadığı saptanmadan, senette tanzim yerinin yazılı olmadığı gerekçesiyle sonuca gidilmesi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre alacaklının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İcra Müdürlüğünün 2017/12376 Esas sayılı dosyasında davacı adına çıkartılan 26/01/2018 tebliğ tarihli ödeme emri tebligatının tebliğ tarihinin iptaline, ödeme emrinin davacıya tebliğ tarihinin ıttıla tarihi olarak beyan ettiği 29/11/2018 tarihi olarak tesbitine ve kabulüne, davacı tarafın borca itirazının reddine karar verilmiştir. Davacı borçlu vekili istinaf başvurusunda özetle; alacaklı ile imzalanan sözleşme nedeni ile çekin kambiyo vasfını kaybettiği iddiasının mahkemece incelenmediğini, ciranta borçlu olan müvekkilinin çek komisyonu ve çek tazminatından sorumlu olmadığını, 1.940,97 TL fazla işlemiş faiz talep edildiğini, takipte avans faizi talep edildiği halde faiz oranın fahiş olduğunu belirterek, mahkemenin borca itirazlarının reddine ilişkin kararının kaldırılmasına ve yeniden esas hakkındaki talepleri doğrultusunda davanın tümünün kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Uyuşmazlık, Tebligat Kanununun 32.maddesi kapsamında usulsüz tebliğ şikayeti ile İİK.'...
yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Davalı borçlu ise; genel hükümlere göre borçlunun ikametgahı İcra Daireleri ve Mahkemelerinin yetkili olduğunu, bu nedenle hem İcra Müdürlüğünün hem de davanın açıldığı bu mahkemenin yetkisiz ve görevsiz olduğunu savunmuş, böylece icra dairesinin yanında mahkemenin yetkisine de itiraz etmiştir. Mahkemece; icra takibinde davalının hem borca hem de yetkiye itiraz ettiği halde, davada yetkiye itirazın iptali yönünde istemde bulunulmadığı böylece yetki itirazının benimsendiği dolayısı ile geçerli bir takip bulunmadığı gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiştir. İlamsız takipte borçlunun yetkiye ve borca birlikte itirazı nedeniyle takibin durması karşısında Yasa; bunu kabul etmeyen alacaklıya takibin devamını sağlamak için iki yol tanımıştır. Bunlardan birisi İcra İflas Yasasının 68 ve 69.maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemek, diğeri ise aynı yasanın 67.maddesi gereğince mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptalini istemektir....
Davalı borçlu ise; genel hükümlere göre borçlunun ikametgahı İcra Daireleri ve Mahkemelerinin yetkili olduğunu, bu nedenle hem İcra Müdürlüğünün hem de davanın açıldığı bu mahkemenin yetkisiz ve görevsiz olduğunu savunmuş, böylece icra dairesinin yanında mahkemenin yetkisine de itiraz etmiştir. Mahkemece; icra takibinde davalının hem borca hem de yetkiye itiraz ettiği halde, davada yetkiye itirazın iptali yönünde istemde bulunulmadığı böylece yetki itirazının benimsendiği dolayısı ile geçerli bir takip bulunmadığı gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiştir. İlamsız takipte borçlunun yetkiye ve borca birlikte itirazı nedeniyle takibin durması karşısında Yasa; bunu kabul etmeyen alacaklıya takibin devamını sağlamak için iki yol tanımıştır. Bunlardan birisi İcra İflas Yasasının 68 ve 69.maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemek, diğeri ise aynı yasanın 67.maddesi gereğince mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptalini istemektir....
Bu davada da iddiasını haksız fiilden doğan para alacağı olması nedeniyle HUMK'nun 21 ve BK.nun 73.maddesi gereğince davacının ikametgahının bulunduğu Ankara İcra Dairelerinin yetkili olduğu noktasına dayandırmıştır. Davalı borçlu ise; genel hükümlere göre borçlunun ikametgahı İcra Daireleri ve Mahkemelerinin yetkili olduğunu, bu nedenle hem İcra Müdürlüğünün hem de davanın açıldığı bu mahkemenin yetkisiz ve görevsiz olduğunu savunmuş, böylece icra dairesinin yanında mahkemenin yetkisine de itiraz etmiştir. Mahkemece; icra takibinde davalının hem borca hem de yetkiye itiraz ettiği halde, davada yetkiye itirazın iptali yönünde istemde bulunulmadığı böylece yetki itirazının benimsendiği dolayısı ile geçerli bir takip bulunmadığı gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiştir. İlamsız takipte borçlunun yetkiye ve borca birlikte itirazı nedeniyle takibin durması karşısında Yasa; bunu kabul etmeyen alacaklıya takibin devamını sağlamak için iki yol tanımıştır....
İcra Müdürlüğü'nün 2020/5380 Esas sayılı dosyasıyla başlatılan takip kapsamında ödeme emrinin davacıya tebliği işleminin usulsüz olduğunu, tebligatın doğrudan muhtara bırakıldığını, adresin kapısına 2 nolu ihbarname yapıştırılmadığını, davacının geçici veya sürekli olarak adreste bulunup bulunmadığının tespit edilmediğini, takipten 27/01/2021 tarihinde haberdar olunduğunu, takipte yetkili icra müdürlüğünün Ankara Batı İcra müdürlükleri olduğunu, borca, işlemiş faize, faiz oranına ve borcun tüm fer'ilerine açıkça itiraz ettiklerini bildirerek ödeme emrinin tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 27/01/2021 olarak düzeltilmesine, süresinde yetkiye, borca ve tüm ferilerine itiraz ettiklerinin tespitine karar verilmesini istemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından borçlu aleyhine genel haciz yoluyla icra takibine başlandığı, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda; ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini, usulsüz tebliğ şikayeti kabul edilmezse tebliğ tarihinde yurt dışında olduğunu ve takipten 26.05.2016 tarihinde haberdar olduğunu ileri sürerek gecikmiş itirazının kabulünü ile borca ve imzaya itirazının kabulunü istediği, mahkemece istemin, hem usulsüz tebligat şikayeti hem de gecikmiş itiraz olarak nitelendirilmesi ile tebliğ işleminin usulüne uygun olduğu, gecikmiş itirazın ise kabulü ile ödeme emrinin 26.05.2016...
Ancak borçlular tarafından hesap kat ihtarnamesine sekiz günlük yasal süre içerisinde itiraz edildiğinden krediyi kullandıran taraf (alacaklı) alacağını 68/b maddesi çerçevesinde diğer belgelerle ispatlayabiliyorsa, borçluların şikayeti reddedilir. Borçlular tarafından yasal sekiz günlük süre içinde ihtarnameye karşı (borca) itiraz edildiğine göre, bu iddia üzerinde durularak, alacaklının 68/b maddesi çerçevesindeki belgelerle alacağını ispat edip edemediği hususu banka kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi de yaptırılmak suretiyle değerlendirilerek, borç miktarı belirlendikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir....