Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

nun 149. maddesine göre; "İcra memuru, ibraz edilen akit tablosunun kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını ihtiva ettiğini ve alacağın muaccel olduğunu anlarsa, borçluya ve taşınmaz üçüncü şahıs tarafından rehnedilmiş veya taşınmazın mülkiyeti üçüncü şahsa geçmişse ayrıca bunlara birer icra emri gönderir, bu icra emrinde borcun otuz gün içinde ödenmesi ve bu müddet içinde borç ödenmez ve icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasına dair bir karar getirilmezse, alacaklının taşınmazın satışını istiyebileceği bildirilir." Yine İcranın geri bırakılması başlıklı İİK'nın 149/a maddesine göre: "İcranın geri bırakılması hakkında 33 üncü maddenin 1, 2 ve 4 üncü fıkraları uygulanır. İcra mahkemesinin geri bırakılma isteminin reddine ilişkin kararına karşı istinaf yoluna başvuran borçlu veya üçüncü şahıs, takip konusu alacağın yüzde onbeşi nispetinde teminat yatırmadığı takdirde satış durmaz....

İcranın geri bırakılması borçluya aleyhindeki takibi geri bıraktırma hakkı tanırken, alacaklıya da alacağın zamanaşımına uğramadığının ispatı bağlamında bir dava hakkı tanımaktadır. Şu hâlde gerek İcra ve İflas Kanunu'nun 16 ila 18'inci maddelerinde düzenlenen şikâyetlerde ve gerek 71 ve 33/a maddelerinde düzenlenen takibin iptali ve taliki ile icranın geri bırakılması taleplerinin nihai etkisi kendisini, doğrudan ya da dolaylı olarak icra takibi üzerinde gösterecektir. Bir diğer ifade ile bir şikâyetin görülmesi ya da icranın geri bırakılması isteminin karara bağlanabilmesi için (kural olarak) ortada derdest bir icra takibi olmalıdır (İsviçre hukukunda da bu çözümün benimsendiği hususunda bkz. Postacıoğlu/Altay, s.295, n.225). Derdest bir icra takibinin bulunmadığı hâllerde icra müdürü işleminin şikâyet yolu ile iptali ya da icra müdürünün bir işlemi yapması için ona talimat verilmesi veya icranın geri bırakılması talep edilemez....

    Somut olayda, örnek 10 numaralı ödeme emrinin borçlu vekiline 01.02.2016 tarihinde tebliğ edildiğine, borçlu vekilinin ise, 28.01.2016 tarihinde, takibe konu borç hakkında itfa itirazında bulunduğuna göre İİK'nun 168/5. maddesi hükmüne göre yasal beş günlük sürede icra mahkemesine başvurusunda dile getirdiği iddia, İİK'nun 169/a maddesinin 2. fıkrasında öngörülen takip öncesi borca itiraza ilişkindir. Anılan maddenin 5. fıkrasında, itirazın kabulü kararı ile takibin duracağı düzenlenmiştir. O halde, mahkemece, borçlunun takibin kesinleşmesinden önceki döneme ilişkin borca itirazı kabul edildiğine göre, İİK'nun 169/a-5. maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, somut olayda uygulama olanağı bulunmayan İİK'nun 33. maddesi gereği icranın geri bırakılması yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....

      Bu durumda anılan süreç tamamlanmadan icranın geri bırakılması kararı ile birlikte hacizlerin de kaldırılmasına karar verilemez. (Yargıtay 12 Hukuk Diresi 2014/23064 Esas - 2014/30824 Karar ) Somut olayda, örnek 10 ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği ve takibin kesinleştiği, takibin kesinleşmesinden sonra alacaklı vekilinin en son 27/02/2012 tarihinde satış talebinde bulunduğu ve zamanaşımının kesilmiş olduğu, bu tarihten dosyanın yenilenme tarihi olan 14/11/2019 tarihine kadar dosyanın işlemsiz bırakıldığı ve yeniden başlayan 3 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekirken takibin geri bırakılmasına karar verilmesi isabetsizdir. Öte yandan, yukarıda anılan Yargıtay kararı gereğince, haciz zamanaşımı süresi dolduktan sonra konulmuş olsa bile icranın geri bırakılması kararı ile birlikte hacizlerin kaldırılmasına karar verilemez....

      GEREKÇE; Uyuşmazlık, itfa nedeniyle icranın geri bırakılması ve haciz kaldırama talebine ilişkindir. Adana 7. İcra Dairesinin 2015/1390 E sayılı dosyası incelendiğinde, takip türünün genel haciz yoluyla icra takibi olduğu, asıl alacak miktarının 49.459,58 TL olduğu, örnek 7 ödeme emrinin davacıya 26/01/2015 tarihinde tebliğ edildiği, maaş haczi ve ödemeler nedeniyle çeşitli tarihlerde davacıdan tahsilatlar yapıldığı, davacı vekili tarafından 21/02/2019 tarihinde 25.000,00 TL'nin ödendiği belirtilerek müvekkilinin kefilliğine son verilmesi ve maaş haczinin kaldırılması talep edildiği, talebin reddine karar verildiği görülmüştür. Kefalet miktarını aşar şekilde takip yapılması halinde, bu hususun genel haciz yoluyla takiplerde borca itiraz olarak ödeme emri tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içerisinde icra müdürlüğüne yapılması gerekir. Aksi taktirde takipteki miktar itiraz etmeyen borçlu yönünden kesinleşir....

      Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İcranın geri bırakılabilmesi için gereken koşulların oluşmadığını, icranın geri bırakılmasına dair zamanaşımı, itfa ve imhal hallerin söz konusu olmadığından davanın usulden reddini talep ettiklerini, icra emri tebliğ tarihinin 26.03.2022 olup iş bu davanın tarihinin ise 04.04.2022 olduğundan icranın geri bırakılması talebi için öngörülen 7 günlük süreden sonra dava açıldığını, ilamlı takipte borca ve takibe itiraz edilemeyeceğini, müvekkilinin özel hukuk tüzel kişisi olduğundan kamulaştırma yetkisine sahip olmasa da alacaklarını talep hak ve yetkisine sahip olduğunu, kamulaştırma işleminin müvekkil T3 adına yapıldığının karar ilamında da açık olduğunu, itirazın esası da hukuka aykırı olduğunu, dayanak gösterilen Kamulaştıma Kanunu'nun geçici 13.maddesinin Anayasa Mahkemesinin 03/03/2021 tarih 2018/99 esas ve 2021/14 sayılı kararı ile iptal edildiğini ve uygulanma imkanı bulunmadığını, takip talebi ve ödeme emrinin ilama uygun olduğunu tüm bu nedenlerle...

      İcra Dairesi'nin 2020/9455 E sayılı dosyasından başlatılan ilamlı takipte borçluya icranın geri bırakılması kararı getirmesi için mühlet verildiğini, borçlu tarafından mühlet içerisinde icranın geri bırakılması kararı sunulmadığı için teminat mektubunun paraya çevrilerek taraflarına ödenmesi talebinde bulunulduğunu ancak icra müdürlüğünce yasaya aykırı bir şekilde görev ve yetkilerini aşarak ilgili mahkemeden icranın geri bırakılması kararı verilip verilmediğinin sorulduğunu ve bu araştırma sonucu temin edilen icranın geri bırakılması kararı üzerine taleplerinin reddine karar verildiğini beyan etmiş, iş bu kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi kararında; süresi içerisinde icranın geri bırakılması kararının verilmiş olduğu, bu karar icra dosyasına mehil içerisinde sunulmasa bile, sunulduğu anda hüküm doğuracağı, bu nedenle müdürlük işleminde usule aykırı bir durum bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiştir....

      İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 15/01/2020 NUMARASI : 2019/348 ESAS, 2020/58 KARAR DAVA KONUSU : İcra Takibine İtiraz (Borca İtiraz)|Arabuluculukta İcra Edilebilirlik Şerhi KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının yasal süresi içerisinde istinaf yolu ile incelenmesi talep edilmiş olup, dosya yerel mahkemece Dairemize gönderilmiş olmakla, üye hakim tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosyadaki tüm belgeler okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp, düşünüldü. İDDİANIN ÖZETİ: Davacı dava dilekçesinde özetle; Gebze 2. Aile Mahkemesi'nin 2018/2 esas sayılı 2019/520 karar sayılı kararına karşı üst mahkemeye itiraz ettiğini, nafakanın çok yüksek olduğu ve düşürülmesi yönünde itiraz dilekçesini verdiğini söyleyerek icranın durdurulmasını istemiştir. İLK DERECE MAHKEME KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince:"2004 sayılı İİK'nın 33. Maddesinde ilamlı icra yoluyla takiplere karşı sınırlı sayıda sayılan nedenlerle itiraz edilebileceği düzenlenmiştir....

      YANIT : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, takibe itiraza ilişkin davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, kararın taraflarca istinaf edildiğini ancak dosyanın henüz istinaf mahkemesine gönderilmediğini, İİK'nın 149 ve devamı maddeleri uyarınca icranın geri bırakılması kararı verilmediği için satış yapılmasında usulsüzlük bulunmadığını, takibin niteliği gereği borca itiraz durumunda İİK'nın 149/a ve 150/a maddelerinin uygulanması gerektiğini, İİK'nın 363/4 maddesi hükmünün İİK'nın 16. maddesine dayalı şikayete ilişkin davalarda uygulanabileceğini, bu nedenle anılan maddenin eldeki davada uygulanmasına olanak bulunmadığını, İİK'nın 363. maddesinin İİK'nın 149 ve devamı maddelerindeki özel düzenlemelere nazaran genel nitelikte olması nedeniyle özel hükümlerin uygulanması gerektiğini, satışın usulünce ve yeterli şekilde ilan edildiğini, açık artırma tutanağının usulüne uygun olarak düzenlendiğini, ihalenin usul ve yasaya uygun olarak gerçekleştirildiğini bildirerek davanın reddine,...

      İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili tarafından, dava dilekçesindeki nedenler tekrarlanarak ve ilk taleplerinin değerlendirilmediği belirtilerek istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf konusu, borçlunun ödeme emri tebligatının usulsüzlüğüne yönelik şikayeti ile bu şikayet kabul görmediği taktirde zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılması talebine ilişkindir....

      UYAP Entegrasyonu