Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

KARAR Davacı, dava dışı eşinin, 1/2 oranında hissedar oldukları taşınmazın satılması için davalı emlakçı ile sözleşme imzaladığını, sözleşmede imzası olmadığı halde, davalı tarafından eşi ve kendisi hakkında, satılan taşınmaza ilişkin komisyon ücretinin tahsili için takip başlatıldığını, takip konusu borcu itirazi kayıtla ödemek zorunda kaldıklarını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, takip nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, %40 inkar tazminatının ve 2.500,00 TL manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı, davacının eşiyle 17.3.2008 tarihli sözleşmenin imzalandığını, aracılık yapılması istenilen taşınmazda davacının da 1/2 oranında malik olduğunu, taşınmazın tamamının satılmış olması nedeniyle, takip konusu alacaktan davacının da sorumlu olduğunu savunarak, davanın reddini dilemiştir....

    Noterliği'nin 08/09/2015 gün ve 21584 yevmiye sayılı ihtarnamesi ile davacı müvekkilinin banka hesap numarası ile açıklama talebiyle ihtarname gönderildiğini, hesabına 14/09/2015 tarihinde tarla bedeli açıklamasıyla 19.915,00 TL yatırdığını, bu parayı itirazi kayıtla çektiğini, davalının haksız ve kötüniyetli olduğunu, bu sebeplerle haklı davanın kabul edilmesini, davanın belirsiz miktarlı alacak davası olarak görülmesini, dava konusu taşınmazların gerçek değerlerinin tespiti ile şimdilik 1.000,00 TL'nin satış tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte hissesi oranında davalıdan alınarak davacıya ödenmesini, dava öncesi ödenen 19.915,00 TL bedelin öncelikle ferilerinden olmak üzere mahsubuna karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir....

      cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin ...Enerji Elektrik Üretim AŞ ile birleştiğini, bu nedenle davanın ...Enerji Elektrik Üretim AŞ adına devam etmesi gerektiğini, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, davacı tarafından imzalanan makbuz- ibraname- feragatname başlıklı yazıda kıdem tazminatı maaş ve yıllık izin ücreti konusunda 13.811.56 TL üzerinde mutabakata varıldığını, buna göre davacıya 07.03.2012 tarihli 1.287,32 TL bedelli, 09.04.04.2012 tarihli 2.800,22 TL bedelli 09.05.2012 tarihli 2.500,00 TL bedelli, 13.06.2012 tarihli 2.500,00 TL bedelli, 10.07.2012 tarihli 2.500,00 TL bedelli, 10.08.2012 tarihli 2.224,02 TL bedelli senetler verildiğini, bu senetlerin ilk 3 tanesinin davalıya ödendiğini, davacının artık işçilik alacak ve hakları yönünden değil senetler nedeniyle dava açması gerektiğini, davacının aylık brüt ücretinin bordrolarda 1.115,00 TL olduğunu ücret bordrolarında davacının fazla mesai ve resmi tatil ücretlerinin ödendiğini, ücret bordrolarının davacı tarafından itirazi...

        Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 25/03/2002-31/12/2006 tarihleri arasında davalı şirkete ait ... sicil numaralı işyerinden bildiriminin yapıldığı, bazı aylarda hizmet bildiriminin 30 günün altında olduğu, dava konusu döneme ait dönem bordrolarının getirtildiği, 2002 Mart-Aralık ayları arası, 2004, 2005, 2006 yılı ücret bordrolarının bulunduğu, bu bordroların itirazi kayıt konulmadan davacı tarafından imzalandığı, davacıya asgari ücret üzerinden Kuruma bildirilen gün sayısı kadar ücret tahakkuk ettirildiği, 2004 Mayıs-Aralık ayları arası ve 2005 yılı, 2006 yılı imzalı puantaj cetvellerinin bulunduğu ve eksik gün bildirim formlarının bu puantaj kayıtlarına uygun olarak verildiği, davacının imzasını ve işverenin onayını içeren izin talep formlarına göre davacının 2002 yılında 7 gün ve 2004 yılında 14 gün ücretsiz izin kullandığı, puantaj belgelerine ve ücretsiz izin belgelerine göre davacının 25/03/2002-31/12/2006 tarihleri arasında toplam 56 gün ücretsiz izin kullandığı anlaşılmaktadır...

          Mahkemenin davanın kabulüne ilişkin kararı, Dairemizin 22/06/2015 tarihli 2015/11691 Esas sayılı ilamı ile “ davacının borçlanma talep dilekçesinde borçlanmak istediği süreyi belirtmediği gibi, kurum tarafından gönderilen borç tahakkuk cetvelinde belirlenmiş süreyi itirazi kayıt ileri sürmeksizin ödediği, davacının 11/01/1998-30/11/2011 tarihleri arasındaki süreyi 4/a kapsamında borçlanarak ödemesinden sonra, 4/b kapsamında hizmetinin bulunduğunun anlaşılmasına göre ,yurt dışı hizmetlerini ilk başvuru tarihindeki koşullara göre borçlanmasının mümkün olmadığı” belirtilerek bozulmuş, bozmaya uyan mahkeme tarafından bu defa davanın reddine karar verilmiştir....

            Mahkemece, öncelikle; davaya konu tedavi giderinin hangi sigortalılık dönemine ilişkin olduğu ve ödeme tarihi ile ödeme sırasında itirazi kayıt ileri sürülüp sürülmediği yöntemince araştırılıp saptanmalı, diğer taraftan, 01.10.1992-04.10.2000 döneminde 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalı sayılan davacının, anılan kanuna 4386 sayılı Yasanın 1.maddesi ile eklenen ve 01.01.1999 tarihinden geçerli olmak üzere yürürlük kazanan Ek madde 1’e göre davacının anılan tarih itibariyle sağlık sigortası kapsamında bulunduğu göz önünde tutulmalı, Öte yandan, 5458 sayılı Yasanın 16.maddesinin, “8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı .....ile 506, 1479, 2925 ve 2926 sayılı Kanunlardan birine tâbi sigortalı iken, aynı sürede bir diğer sosyal güvenlik kurumuna, adına prim ödendiği anlaşılan sigortalılardan yersiz tahsil edilen prim asılları, sigortalı ya da hak sahiplerinin talebi...... bakımından ayrıca kurumların da talebi halinde işsizlik sigortası primi hariç olmak üzere hizmetlerin çakıştığı sürede...

              C.Başsavcılığı, şikayetçi vekili ve sanık müdafiinin itirazI üzerine ... Ağır Ceza Mahkemesinin 22/11/2010 tarihli ve 2010/1056 değişik iş sayılı kararı ile sanığın itirazının reddine, şikayetçi vekilinin itirazının kabulüne, ... 2. İcra Ceza Mahkemesinin 29/09/2010 tarihli ve 2010/631 esas, 2010/734 sayılı kararının kaldırılmasına, sanığın 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 340. maddesi gereğince 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece borçlunun taahhüdü ihlal suçundan dolayı 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanununun 340. maddesi uyarınca üç aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına karar verilmesi gerekirken 10 güne kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına karar verilmesi yasaya aykırıdır. Nitekim, müşteki vekilinin itirazını kabul eden itiraz merciince borçlunun üç aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır....

                Davalı vekili,davacının işyerinde 26/06/2007 tarihinde çalışmaya başladığını,07/06/2013 tarihli istifa dilekçesi ile iş sözleşmesini sağlık sorunları nedeniyle kendisinin feshettiğini, işyerinde çağrı usulü çalıştığını, kıdem tazminatı hesabında bu durumun dikkate alınması gerektiğini, fazla mesai yapmadığını,bordroları itirazi kayıtsız imzaladığını,çalışması aralıklarla sürdüğünden izin ücreti talep edemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararı davalı vekili temyiz etmiştir. 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Taraflar arasında ıslaha karşı zamanaşımı defi'nin dikkate alınıp alınamayacağı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır....

                  Mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne birleşen karşı davanın reddine dair verilen karar davalı-birleşen dosya davacısı vekilince temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle davacı-birleşen dosya davalısının 22.07.1997 tarih 4042 ve 4044 sayılı ihtarnamelerinin fiyat farkı istemiyle ilgili olarak itirazi kayıt niteliğinde olduğunun anlaşılmasına göre davalı-birleşen dosya davacısı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2-Eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda kabul edilen alacağa temerrüt faizi uygulanabilmesi için, alacağın kararlaştırılan kesin vadede ödenmemiş ya da alacaklının yöntemine uygun ihtarıyla borçlunun temerrüde düşürülmüş olması zorunludur (BK'nın 101. maddesi). ... 5, ... 6 ve ... 7 sözleşmelerinin 12. maddesinde yapılan hakedişlerin onayından sonra 20 gün içerisinde bedelin idare tarafından ödeneceğine ilişkin hüküm...

                    Mahkemece; iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporlarına göre, 2009 yılında yaptığı itiraza kadar, davacının azaltılmış komisyon tutarlarını herhangi bir itirazi kayıt ileri sürmeden tahsil ettiği ve uzun bir süre bu duruma karşı çıkmadığı, daha sonra somut davayı açmış olmasının MK’nın 2. maddesinde tanımını bulan iyiniyet kuralları ile bağdaşmadığı, gerekçesiyle, ispatlanamayan asıl dava ve ıslah edilen davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. 1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir 2- Ancak, dava dağıtım komisyonu ücretinin Acentelik Sözleşmesi'ne aykırı ve eksik ödenmesi nedeniyle sözleşmede belirtilen %20 oranından noksan tahakkuk ettirilen kısmın tahsili istemine ilişkindir....

                      UYAP Entegrasyonu