Borçlunun talebi; İİK'nun 71. maddesi gereğince takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin itfa itirazına ilişkindir. İİK'nun 71/1. maddesine göre, borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve fer'ilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, takibin iptal veya talikini her zaman icra mahkemesinden isteyebilir. Bir diğer anlatımla takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin itfa itirazı süreye tabi değildir. O halde, mahkemece, takip borçlusunca icra dairesine yapılan ödemeler değerlendirilerek, itfa itirazı yönünden, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 100. maddesi dikkate alınmak suretiyle, gerektiğinde bilirkişi incelemesi de yaptırılıp Yargıtay denetimine elverişli rapor aldırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
İİK'nun 71/1. maddesinde; "Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve fer'ilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, takibin iptal veya talikini her zaman icra mahkemesinden isteyebilir" hükmüne yer verilmiştir. Bu madde hükmünden de anlaşılacağı üzere, itfa şikayetinin, noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispatı mümkündür. Somut olayda, alacaklı, borçlunun itfa iddiasına dayanak yaptığı 07.01.2012 tanzim, 22.01.2012 vade tarihli 2.500 TL bedelli bono yönünden ödeme yapıldığını kabul etmediği gibi, alacaklıya bono verilmiş olması da ödeme yerine geçmez. O halde mahkemece, 2.500 TL bedelli bonoya ilişkin ödeme yapılmadığının kabulü ile 64.680,00 TL yönünden takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, anılan bono bedelini de içerir şekilde takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
Aile Mahkemesinin 07/10/2013 tarihli 2012/488 Esas sayılı tedbir nafakasına ilişkin ara kararına dayalı olarak nafaka alacağının tahsili talebiyle genel haciz yolu ile ilamsız icra takibine başlandığı, borçlunun yasal sürede itfa itirazında bulunması üzerine alacaklı tarafından itirazın kaldırılması istemiyle icra mahkemesine başvurulduğu anlaşılmıştır. Borçlunun, itfa itirazına dayanak olarak müşterek çocukların eğitim öğretim giderleri için özel eğitim kurumlarına yapılan ödemelere ilişkin ödeme belgeleri sunduğu, ödeme belgelerinin incelenmesinde, ödemelerin alacaklıya yapılmadığı gibi, nafaka borcu için yapıldığına ilişkin herhangi bir açıklama da içermediği görülmüştür. Borçlunun itfa itirazının kabul edilebilmesi için ödeme belgelerinde takibe konu alacak (somut olayda nafaka alacağı) için yapıldığına dair açık atıf bulunması zorunludur....
KARŞI OY Mahkemece talep şikayet olarak nitelenmiş ise de; dava ve temyiz edilen hüküm; İİK'nun 33. madde uyarınca ilamlı icra takibine karşı itfa (borcun düştüğü) iddiasına dayalı bir itiraz davasına ilişkindir. Mahkemece itirazın borcun düşmesiyle ilgili belge sunulmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş; hükmü davacı temyiz etmiştir. İcra hukuk mahkemesi sınırlı yetkili bir mahkeme olarak, daha çok şekli hukuka göre inceleme yapar. Maddi hukuka (genel hükümlere) göre inceleme yapılabilmesi için, kanunda bu konuya ilişkin açık bir yetki bulunması gerekir. Nitekim istihkak davalarına yönelik inceleme için, bu konuda açık hüküm mevcuttur (İİK. m.96/11). Bu nedenle icra hukuk mahkemesinde para borcunun ödendiğine ilişkin iddiaların İİK'nun m. 33, 68/1. maddesinde sözü edilen nitelikteki senet, makbuz veya belgeye dayalı şekli incelemeye tabi tutulması gerekir....
İİK’nın 71/1. maddesine göre, borçlu takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve ferilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse takibin iptali veya talikini her zaman icra mahkemesinden isteyebilir. Somut uyuşmazlıkta; borçlu, takibin kesinleşmesinden sonra icra mahkemesine yaptığı başvuru ile alacaklı taraf ile protokol yaptıklarını ve bu protokol gereğince borcu bulunmadığını ileri sürmüş olup, borçlunun 08.7.2021 tarihli delil listesine eklediği belgenin incelenmesinden, belgenin fotokopi ve tarih kısmının da okunaksız olduğu görülmekle birlikte, anılan fotokopi belgede tarafların imzasının bulunduğu, borçlunun borcunu ödediğinin ve borcu bulunmadığının yazılı olduğu anlaşılmıştır....
İİK’nin 169/a-1 maddesine göre hâkim, duruşma sonucunda borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin resmî veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispatı hâlinde itirazı kabul eder. İİK.'nın 170/a maddesinde "Borçlu, alacaklının bu fasıl hükümlerine göre takip hakkı olmadığını 168 inci maddenin 3 üncü bendine göre şikayet yolu ile ileri sürebilir. İcra mahkemesi müddetinde yapılan şikayet veya itiraz dolayısıyle, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını re'sen nazara alarak bu fasla göre yapılan takibi iptal edebilir. Her ne suretle olursa olsun, imza inkarı itirazı geri alınmış veya borç kısmen veya tamamen kabul edilmiş ise bu madde hükmü uygulanmaz" hükmü yer almaktadır....
İİK'nın 169/a-1. maddesi gereğince; borcun bulunmadığı veya itfa yahut imhal edildiği resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile kanıtlanmalıdır. Ödeme iddiasının ispat külfeti borçluya aittir. Kambiyo senetlerine dair borca itiraz davasında, borcun bulunmadığı veya itfa yahut imhal edildiği ancak resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile kanıtlanabilir. Davacı borçlu tarafından borcun bulunmadığı iddiası Kanun'da belirtilen belgelerle ispatlanamamıştır....
İlamlı takiplerde icra emrinin tebliğinden önceki devrede icranın geri bırakılabilmesi için, itfa (ödeme) iddiasının İİK'nın 33/1 maddesi hükmüne göre yetkili mercilerce re'sen yapılmış veya usulüne göre tasdik edilmiş belgelere veya icra dairesinde ve icra mahkemesinde ikrar olunmuş senede dayanılmalıdır. Buna göre, ilamlı takipte takas (yani borçlunun alacaklıdan olan karşılık alacağı ile borcunu takas ettiğini bildirmesi de) 33. madde anlamında itfa terimine dahildir....
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin emsal olarak sunduğu kararın, kambiyo senetlerine özgü takip yoluna ilişkin verilmiş bir karar olduğunu, somut olayda şikayete konu takip ilamlı takip olduğundan takip şekline göre değerlendirme yapılması gerektiğini, ilamlı takipte takibe ancak itfa, imhal ve zamanaşımı nedenleriyle itiraz edilebileceğini, ancak kendilerinin itfa, imhal ve zamanaşımı itirazlarının bulunmadığını, mirasın reddine yönelik karara göre işlem yapması gereken icra dairesinin 08/04/2021 tarihinde vermiş olduğu kararı 09/04/2021 tarihinde icra hukuk mahkemesine şikayet yolu ile taşıdıklarını, dolayısıyla şikayet yolu ile icra mahkemesine başvurulan karar için 1 haftalık şikayet süresinin geçmediğini, davalı vekilinin vekaletname sunmamasına karşın davalı vekilinin de dosyaya eklenerek işlem yapılmasının usuli yönden hatalı olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir....
İİK.nun 168/5. maddesi hükmü gereği borçlunun, borcu olmadığını, borcun itfa edildiğini veya yetki itirazını, sebepleri ile birlikte 5 gün içinde icra mahkemesine bildirmesi gerekir. Bu durumda mahkemece öncelikle borçluya yapılan ödeme emri tebliğ işleminin usulüne uygun olup olmadığı belirlenip, tebligatın usulsüz yapıldığının ve başvurunun da süresinde olduğunun tesbiti halinde takibin şekline göre işin esasının incelenmesi, aksi halde istemin süre aşımından reddi gerekir. 7201 Sayılı Kanunun 32. maddesi gereğince, tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Borçlunun, kendisine gönderilen ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek, tebliğ tarihinin düzeltilmesi için icra mahkemesine başvurması “şikayet” niteliğindedir....