Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Yine, takip talebi ve ödeme emri incelendiğinde, alacaklının takip sonrası asıl alacağa hem yasal faiz, hem de avans faizi talebinde çelişki bulunmakta olup, bu husus takip kesinleşmiş olsa dahi şikayet konusu yapılabilecek ise de, infazın ödeme emrine, usul ve yasaya aykırı yapıldığı iddiasına ilişkin bu şikayet, ancak icra dosyasında bir kapak hesabı yapılması halinde şikayet konusu yapılabileceğinden ve dosyada bir kapak hesabı olmadığından ilk derece mahkemesinin buna ilişkin gerekçesi de yerindedir. Açıklanan nedenlerle, davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK'nın 353/1- b-2. bendi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davacının ödeme emrinin usulsüz tebliğine yönelik şikayeti ile ödeme emrine yönelik şikayetinin süre yönünden reddine, davacının borca ve fer'ilerine yönelik itirazlarının reddine, davacının sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar vermek gerekmiştir....

Somut olayda, davacı borçluya gönderilen icra emrinin tebliğine ilişkin kapalı tebligatın 14.03.2019 tarihinde düzenlendiği, icra emrinin muhtevasına ilişkin şikayet dilekçesinin ise yasal süre içinde kalan 21.03.2019 tarihinde mahkemeye verildiği anlaşıldığından tebligatın usulsüzlüğü şikayetinin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. B- İcra emrinindeki eksiklik nedeniyle icra emrinin iptali istemine yönelik istinaf incelemesinde: İcra emrinde, icra müdürlüğünün İBAN ve hesap numarasının bulunmadığı belirtilerek kararın kaldırılması talep edilmiş ise de, Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin süregelen içtihatlarında da açıklandığı üzere, bu gibi eksiklikler sonradan tamamlanabilir nitelikte olduğundan icra emrinin iptalini gerektirmez. (Yargıtay 12. HD.nin 16.06.2020 tarih ve 2019/8664 E. 2020/4821 K....

İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 08/04/2021 NUMARASI : 2021/13 2021/238 DAVA KONUSU : Şikayet (İcra Memur Muamelesi) KARAR : Adana 2. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 08.04.2021 tarih 2021/13 esas 2021/238 karar sayılı mahkeme kararının süresi içinde davacı ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine işin gereği görüşülüp düşünüldü: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Adana 4. İcra Müdürlüğünün 2020/9520 E sayılı dosyası ile müvekkili hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi yapıldığını, borcun sebebinin icra emrinde belirtilmediğini, dayanak belgelerin onaylı suretlerinin icra müdürlüğüne verilmemesi ve tebliğ edilmemesi nedeniyle icra emrinin ve icra emri tebliğ işleminin iptalinin gerektiğini, icra emrinin usulsüz tebliğ edildiğini belirterek icra emrinin ve icra emri tebliğ işleminin iptaline karar verilmesini talep etmiştir....

İcra emri tebliğinin usulsüz olması sebebiyle tebliğ tarihinin belirlenmesi gerektiği yönündeki istinaf sebebinin incelenmesinde; Şikayetçi tarafça icra emri tebliğinin usulsüz olduğu belirtilerek, şikayet dilekçesinin netice talep kısmında icra emri ve takibin iptali talebinin yanında tebligatın iptalinin de istendiği, mahkemece icra emri tebliğinin usulsüz olduğunun kabul edildiği ancak buna ilişkin bir hüküm kurulmadığı, takibin ve icra emrinin iptaline yönelik şikayete ilişkin kısmen kabul kararı verildiği görülmektedir....

İcra Müdürlüğünün 2019/12344 Esas sayılı dosyasıyla başlatılan takip kapsamında ödeme emrinin müvekkiline tebliği işleminin usulsüz olduğunu, müvekkili evli olmadığı halde ödeme emrinin davacının eşi olduğu iddia edilen ve davacı tarafından tanınmayan Aytül Altınbaş'a tebliğ edildiğini, davacının takipten 25/10/2019 tarihinde haberdar olduğunu, aynı tarihli dilekçesi ile takibe itiraz ettiğini, icra müdürlüğünün itirazın süresinde olmaması nedeniyle itirazı reddederek takibi kesinleştirdiğini, takibin devamına ilişkin icra müdürlüğü kararının 18/11/2019 tarihinde öğrenildiğini bildirerek usulsüz tebliğin ve icra müdürlüğünün 25/10/2019 tarihli icra müdürlüğü kararının iptaline karar verilmesini istemiştir....

Yine davacı tarafından icra dairesinin kararı şikayet konusu edilmiş ise de ; icra dairesi tarafından ödeme emrinin tebliğ tarihi mahkemece düzeltilmediği takdirde dosya kapsamında yapılan tebliğin tarihine göre değerlendirme yapılacağı ve buna göre davacıya ödeme emrinin 31.05.20222 tarihinde tebliğ edildiği, borca itirazın ise 30.06.2022 tarihinde 7 günlük süreden sonra ileri sürüldüğü dolayısıyla icra müdürlüğünün 07.07.2022 tarihli takibin devamına ilişkin kararının da yerinde olduğu anlaşılmakla usulsüz tebliğ şikayetinin süreden reddine, icra müdürlüğü kararına yönelik şikayetinde kararın usul ve yasaya uygun olması nedeniyle esastan reddine karar verildiği, işbu karara karşı davacı tarafça istinaf yoluna başvurulduğu görülmüştür....

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI; Mahkemece, ödeme emrinin, borçluya 04/12/2019 tarihinde tebliğ edildiği, mahkemeye yapılan başvurunun 27/01/2020 olduğu, ayrıca davacı vekili tarafından ödeme emrinin usulsüz tebliğine yönelik herhangi bir şikayet başvurusunun olmadığı, varılan noktada şikayetin İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal (7) günlük hak düşürücü süreden sonra gerçekleştirildiği belirtilerek, şikayetin süreaşımı sebebiyle reddine karar verilmiştir....

Somut olayda, şikayet dilekçesinde, haczedilmezlik şikayetinin yanında, şikayetçilere gönderilen ödeme emrinin ve 103 davetiyesinin usulsüz tebliğ edildiğinin de iddia edildiği ve dilekçenin "netice ve talep" kısmında şikayetçiler Osman Altun ve Zühre Altun'a gönderilen ödeme emrinin ve şikayetçilerden Osman Altun'a gönderilen 103 davetiyesinin tebliğ tarihinin 11/03/2019 olarak kabul edilmesine karar verilmesinin talep edildiği, mahkemece ödeme emrinin ve 103 davetiyesinin usulsüz tebliğ edildiğine yönelik şikayet sebepleri kararın gerekçe kısmında incelenmiş ise de, bu talepler yönünden olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmadığı anlaşılmıştır. Dairemizce yapılan incelemede, HMK'nun 297....

O halde ön sorun olarak; uyuşmazlığın ilk ayağı olan, ödeme emrinin tebliğinin usulsüzlüğüne dair borçlunun iddia ve şikâyetinin bulunup bulunmadığının, bir başka ifadeyle tebligatın usulsüz olup olmadığının mahkemece incelenip incelenemeyeceğinin öncelikle çözüme kavuşturulması; buna bağlı olarak da, itirazın beş günlük yasal sürede yapılıp yapılmadığının belirlenmesi gerektiği açıktır. Adli işlem niteliğindeki icra müdürlüğü işlem ve kararlarına karşı İcra ve İflas Kanunu şikayet kurumunu düzenlemiş ve müdürlük kararlarının değiştirilme ya da iptalini şikayet yoluyla başvuru halinde İcra Hakimliğinin kararıyla olanaklı kılmıştır....

    İcra Müdürlüğü`nün 30.10.2020 tarihli kararının kaldırılmasını, Usulsüz tebligat nedeniyle Ödeme emrinin tebliğine ilişkin tarihin ıttıla tarihi olan 27.10.2020 olarak düzeltilmesine, yasal süresi içerisinde yapmış oldukları itiraz nedeniyle takibin durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEME KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince: "Davacı dava dilekçesinde, 28/10/2020 tarihinde Bakırköy 11. İcra Müdürlüğüne verilen dilekçesi ile tebligatın usulsüzlüğünün öğrenildiği, tebliğ ıttıla tarihini 27/10/2020 tarihi olarak bildirilmiştir. Tebliğ usulsüzlük şikayeti ve itiraz İcra Mahkemesi’ne 25/11/2020 tarihinde yapılmıştır. Dayanağını İ.İ.K.'nun 16. Maddesinden alan usulsüz tebligata ilişkin şikayet 7 günlük yasal süreye tabidir. Somut olayda davacı yönünden beyan edilen 27/10/2020 tebliğ ıttıla tarihine göre anılan süre geçirilerek 25/11/2020 tarihinde yapılan şikayetin reddi gerekmiştir....

    UYAP Entegrasyonu