"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından borçlu aleyhinde başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte, şikayetçi borçlunun icra mahkemesine yaptığı başvuruda ödeme emri tebliatının usulsüz olduğunu, tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesi şikayeti ile birlikte borca ve imzaya itirazda bulunduğu görülmektedir.Mahkemenin öncelikle ödeme emri tebligatı usulsüzlüğü şikayetini incelemesi, tebligatın usulsüz olduğu ve öğrenme tarihine göre İİK'nun 16. maddesinin birinci fıkrasına göre süresinde şikayet yapıldığını tespit etmesi halinde tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesi...
ın ölümünden sonra müvekkillerine ödeme emri tebligatı yapılması gerekirken ödeme emri tebligatı yapılmadığını, bu nedenle takip dosyasındaki işlemlerin hukuki dayanaktan yoksun olduğu iddiasıyla murisin ölümünden sonra yapılan işlemlerin iptali ile müvekkillerine ödeme emri tebliğ edilmesini talep etmekle birlikte ayrıca, müvekkillerine tebliğ edilen kıymet takdiri raporu tebliğlerinin usulsüz olduğu iddiası ile kıymet takdirlerine itiraz ettiği görülmüştür. Şikayetçiler vekilinin mahkemeye sunduğu 13.11.2015 havale tarihli dilekçesi ile müvekkillerinin murisine yapılan ödeme emri tebliğinin de usulsüz olduğunu ileri sürdüğü, mahkemece, şikayetin reddine karar verildiği görülmüştür. İİK'nun 53. maddesi gereğince mirasçılar hakkındaki takip, ilk takibin devamından ibaret bulunduğu için mirasçılara ödeme emri çıkarılmasına gerek yoktur. Takibin kendilerine karşı devam ettirilmesi yönündeki alacaklı isteminin tebliği ile yetinilmesi yeterlidir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından bir adet çeke dayalı olarak, borçlu hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine başlandığı ve adı geçen borçluya örnek (10) nolu ödeme emrinin 17.03.2014 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekilinin mahkemeye verdiği dilekçede ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu 29.03.2014 olan öğrenme tarihinden itibaren süresinde mahkemeye başvurduğunu beyan ettikten sonra takiple ilgili şikayet ve itirazlarını ileri sürdüğü, mahkemece, tebligat usulsüzlüğü ile ilgili bir inceleme yapmadan şikayetin süreden reddedildiği anlaşılmaktadır....
Davacı alacaklı tarafından davalıyı borçlu hakkında tahliye istekli olarak başlatılan icra takibi üzerine düzenlenen ödeme emrinin tebliği usulsüz ise de dava dilekçesi ve duruşma gün ve saatini bildirir davetiye borçluya 30.11.2005 tarihinde usulüne uygun tebliğ edilmiştir. Davalı borçlunun ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü bu tarihte öğrendiğinin kabulü gerekir. Ne var ki bu tarih itibariyle tebligatın usulsüzlüğünü icra mahkemesinde şikayet yoluyla ileri sürüp, tebliğ tarihini düzelttirmediği gibi, süresinde de itirazda bulunmadığından 07.09.2005 tarihinde yapılan ödeme emri tebligatı kesinleşmiştir, icra mahkemesi ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü kendiliğinden nazara alamaz. YHGK. 30.03.2005 gün ve 2005/6-190-220 ve 28.09.2005 tarih 2005/6-518-518 sayılı kararları da bu doğrultudadır. Kesinleşen takip üzerine yasal sürede ödemede bulunmadığından borçlunun temerrüdü de gerçekleşmiştir....
Davalı yargılamalara katılmamış mahkemece, ödeme emrinin doğru adreste tebliğ edilmediğinden bahisle, temerrüt şartlarının oluşmadığından tahliye talebinin reddine karar verilmiştir. Borçluya gönderilen ihtarlı ödeme emri, 07/03/2014 tarihinde Tebligat Yasasının 21.maddesine göre, dava dilekçesi ise bizzat davalı imzasına 02/05/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı borçlunun ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü bu tarihte öğrendiğinin kabulü gerekir. Ne var ki, davalı borçlu bu tarih itibariyle, tebligatın usulsüzlüğünü icra mahkemesinde şikayet yolu ile ileri sürüp, tebliğ tarihini düzelttirmediği gibi, süresinde itirazda bulunmadığından 07/03/2014 tarihindeki ödeme emri tebligatı kesinleşmiştir. İcra Mahkemesi, ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü varsa dahi, resen nazara alamaz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nu 30/05/2005 gün ve 2005/6-190-220 ve 28/09/2005 gün ve 2005/6-518-518 sayılı kararları da bu doğrultudadır....
Tebligat usulsüz olsa dahi, borçlu Tebligat Kanunu'nun 32. maddesine göre usulsüz tebligatı öğrendiğini beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi sayılacağından, bu hususta bir şikayeti olmayan borçlu yönünden tebligat parçasında yazılı tebliğ tarihinin geçerli olduğunun kabulü gerekir. Somut olayda kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde alacaklının takibin kesinleşmesi nedeniyle haciz konulma talebinin icra müdürlüğünce reddedildiği, bu ret kararının icra mahkemesinde şikayet yolu ile iptalinin istendiği, mahkemece bu ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu, tebliğ çıkaran merciin tebligatın yasaya uygun olup olmadığını denetleme görevi bulunduğu gerekçesi ile şikayetin reddine karar verildiği görülmektedir....
Şikayet olunan ..., borçlu aleyhine başlattığı 2012/10186 Esas sayılı ... takibinde, ödeme emri tebligat üzerine yanlışlıkla kendi adı yazılmış ise de, tebligatın borçlunun yakını tarafından tebliğ alındığını, bu tebliğ tarihinin borçlu tarafından kabul edildiğine dair mal beyanı dilekçesi sunulduğunu, tebligatın Tebligat Kanunu'nun 32. maddesine uygun olduğunu, kaldı ki üçüncü şahıs konumundaki şikayetçinin tebligatın usulsüzlüğü itirazında bulunamayacağını savunarak, şikayetin reddini istemiştir. Mahkemece, dosya kapsamı ve toplanan delillere göre; şikayet olunan ...'...
nin takip konusu borçla ilgili olarak şikayetçinin acentası olup olmadığının, borçlu şirket adına tebligatı alma yetkisinin bulunup bulunmadığının saptanması, tebligatı almaya yetkili ise; ödeme emri tebligatını daha önce öğrenip öğrenmediğinin tespit edilmesi, tebliğ işleminin usulüne uygun yapılıp yapılmadığının belirlenmesi ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken; evrak üzerinde ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. Kabule göre de; mahkemece, tebligatın usulsüzlüğü kabul edildiğine göre, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesi yerine borçlu adına gönderilen ödeme emrinin iptali yönünde hüküm kurulması da doğru değildir....
Somut olayda, şikayet edene hesap kat ihtarı tebligatı yapılmış olmakla, her ne kadar tebligat usulsüz ise de borçlu tarafından en geç icra emri tebliğ tarihinde bu husustan haberdar olunduğu nazara alındığında şikayet süresinde olmadığı gibi, borçlunun dava dilekçesinde getirdiği kat ihtarnamesine ilişkin tebligat usulsüzlüğü şikayetini, istinaf başvurusunda ileri sürmediği görülmüştür. O halde, Bölge Adliye Mahkemesince re'sen kat ihtarı tebligatı usulsüzlüğü değerlendirilemeyeceğinden borçlunun istinaf dilekçesi içeriği gözetilerek sair istinaf sebeplerinin incelenmesi ile yetinilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ : Yukarıda yazılı nedenlerle, ... Bölge Adliye Mahkemesi 6....
Takip dosyasının incelenmesinde; borçluya ödeme emri tebligatı dışında 103 davetiyesi ve kıymet takdiri raporu tebligatı çıkarıldığı anlaşılmıştır. borçlunun şikayet dilekçesinde 103 davetiyesi ve kıymet takdir raporu tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik bir iddiasının bulunmadığı anlaşılmıştır. Buna göre, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince borçlunun ödeme emrinden en geç 103 davetiyesinin tebliğ edildiği 03.09.2015 tarihinde haberdar olduğu kabul edilmelidir. Öte yandan ilk derece mahkemesince her ne kadar öğrenme tarihi ihtiyati haciz tarihi olarak kabul edilmiş ve şikayet süreden reddedilmiş ise de; ihtiyati haciz tarihinin ödeme emri tebliğ tarihinden önce olduğu ve öğrenme olarak kabul edilemeyeceği, bu husus Bölge Adliye Mahkemesince gözetilmiş ise de; öğrenme tarihi olarak usulsüzlüğü ileri sürülmeyen 103 davetiyesi tebliğinin dikkate alınmadığı anlaşılmıştır....