Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Islah dilekçesi davalı vekiline 20.11.2018 tarihinde tebliğ edilmiş olup zaman aşımı itirazı 17.01.2019 tarihinde yasal süre geçtikten sonra yapılmıştır. Davalı vekilinin 11.07.2018 tarihli bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde “Bilirkişinin raporunda belirttiği zamanaşımı değerlendirmesine katılıyoruz." ifadesi zaman aşımı itirazı olarak değerlendirilemeyeceğinden mahkemece zamanaşımı savunmasının dikkate alınmaması yerindedir. 4857 sayılı Yasa'nın 59, 60. ve Yıllık İzin Yönetmeliğinin 20. maddeleri uyarınca yıllık izin hakkının kullanıldığı hususunda ispat yükü davalı işverenliğe düşmektedir. İspat yükü üzerinde bulunan davalı tarafça, davacının 9 günlük yıllık izninin kullandırıldığının ve kullandırılmayan yıllık izinlerin ücretinin ödendiğinin kanıtlanamadığı anlaşılmakla davacının yıllık izin ücreti talebinin haklı olduğu anlaşılmıştır....

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından borçlu aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla başlatılan takipte, borçlunun, sair itirazı ile birlikte iflasın ertelenmesi davasında verilen tedbir kararı nedeniyle aleyhine takip yapılamayacağını ileri sürerek takibin iptali/durdurulması istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 günlük sürede şikayet yoluna başvurulmadığı gerekçesiyle istemin süreden reddine karar verildiği görülmektedir....

    İcra Mahkemesi Alacaklısını zarara uğratmak kastı ile mal varlığını eksiltme suçundan sanıklar ..., ..., .... ., ..., ..., ... ve ... hakkında açılan davada şikayetin süre aşımı nedeniyle düşürülmesine karar verilmiş, hüküm yasal süresi içerisinde şikayetçi vekili tarafından temyiz edildiğinden Yargıtay C.Başsavcılığının düzelterek onama istemli tebliğnamesiyle dosya Daireye gönderilmiş olmakla, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Şikayet tarihi itibariyle sanıkların üzerine atılı olan ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 331.maddesinde düzenlenen alacaklısını zarara sokmak kastıyla mevcudunu eksiltmek suçundan dolayı yapılan yargılamalarda, şikayet süresinin 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 108.maddesine göre hesaplanması gerekeceği, şikayetin yasada belirtilen süresinden sonra yapıldığının anlaşılması karşısında, davanın düşürülmesine karar verilmesi yerine "şikayetin süre aşımı nedeniyle düşürülmesine" karar verilmesi isabetsiz ise de, bu yanlışlığın...

      Ancak, Zaman aşımı süresinin henüz dolmamış kısmı, ek 3 üncü maddede öngörülen süreden uzun ise, ek 3 üncü maddede öngörülen sürenin geçmesiyle Zaman aşımı süresi dolmuş olur.” Bu durumda; 7036 Sayılı Kanun yürürlüğe girse de, zaman aşımı konusunda yine 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu döneminde doğan yıllık izin alacakları yönünden 10 yıllık Zaman aşımı uygulanacaktır. Başka bir deyişle alacak 7036 sayılı Kanun öncesi muaccel olduğundan Zaman aşımı süresi 5 yıl olarak uygulanmayacaktır. Ancak 7036 sayılı Kanunun yürürlük tarihi olan 25/10/2017 tarihinden sonra gerçekleşen fesihlerde 5 yıllık Zaman aşımı süresi uygulanacaktır. Kanun yürürlük tarihinde zaman aşımı süresinin henüz dolmamış kısmı, 5 yıllık süreden uzun ise, yürürlük tarihinden itibaren 5 yıllık sürenin geçmesiyle Zaman aşımı süresi dolmuş olacaktır. Somut olayda, davacının iş sözleşmesinin fesih tarihi 31/01/2013 olup, kıdemi süresince 509 günlük yıllık ücretli izinlerinin kullandırılmadığı anlaşılmaktadır....

      sanığa isnat edilen suçun kanunda öngörülen cezasının üst haddine göre davanın 5237 sayılı TCK'nın 66/1-e ve 67. maddelerinde öngörülen 8 yıllık olağan, 12 yıllık olağanüstü zaman aşımı süresine tabi bulunduğu, zaman aşımı süresini son kesen işlemin sanığın 09/06/2011 tarihli savunması olduğu, inceleme tarihi itibarıyla olağan zaman aşımı süresinin dolmuş olduğunun anlaşılması, Bozmayı gerektirmiş ve sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden tebliğnameye aykırı olarak hükmün 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun'un 322. maddesi uyarınca sanık hakkındaki kamu davanın gerçekleşen zaman aşımı nedeniyle 5271 CMK'nın 223/8. maddesi uyarınca DÜŞMESİNE, suça konu eşyanın 5607 sayılı Kanun’un 13/1. maddesi yollamasıyla 5237 sayılı TCK’nin 54/4. maddesi uyarınca MÜSADERESİNE 28/06/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi....

        Buna göre, takip dosyası alacağının 10 yıllık zaman aşımına tabi olduğu, itiraz ile takip durduğundan zamanaşımı süresinin de durmuş olduğunun kabulünün gerektiği, borçlunun itirazı ile itirazın iptali davası arasında 10 yıllık zaman aşımının geçmediği, alacaklıya tanınan bir yıllık hak düşürücü sürede itirazın iptali davasının açıldığı ve zaman aşımını kesen nitelikte olduğu, bu dava ile kesilen zaman aşımı süresinin bu kararın kesinleşmesinden sonra yeniden işlemeye başladığı, takip dosyasından alacaklının 2006 tarihinden itibaren zaman aşımını kesici ve takibin ilerlemesini sağlayacak şekilde 24/03/2006, 07/06/2007, 18/04/2008, 27/03/2009, 19/01/2012, 14/12/2012, 27/11/2013, 16/04/2015, 04/03/2016, 04/04/2017, 29/08/2019, 02/09/2019 ve 03/01/2022 tarihlerinde haciz talebi, satış taleplerinde bulunduğu ve avanslarını yatırdığı, böylelikle 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşıldığından, davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir....

        Dairemizce yapılan değerlendirmede; Alacaklı Arslan Kılıç tarafından borçlular Bekir Narman ve T1 aleyhine 30/06/2010 vade tarihli 9.000 TL ve 30/07/2010 vade tarihli 9.000 TL çekler nedeniyle kambiyo senetlerine mahsus icra takibinin 02/11/2010 tarihinde başlatıldığı, takibin kesinleştiği, takibe dayanak çeklerin keşide tarihlerinin 30/06/2010 ve 30/07/2010 olup ibraz süresinin 03/02/2012 tarihinden önce ibraz edildiği, 6762 Sayılı TTK'nın 726 maddesinde öngörülen 6 aylık zaman aşımı süresine tabi olduğu, icra takip dosyasında 12/08/2016 tarihinden 16/03/2021 tarihine kadar zaman aşımını kesen herhangi bir işlem yapılmadığı anlaşılmakla mahkemece zaman aşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına ilişkin kararın yerinde olduğu takip alacaklısının takip sırasında alacağını davalı T2 temlik ettiği, alacağını temlik eden Arslan Kılıç'ın pasif taraf sıfatı husumetinin olmadığına ilişkin iddianın takip ve davada ilgilisi tarafından ileri sürülmesi gerektiği anlaşılmakla usul ve yasaya uygun olduğu...

        Davalı tarafından süresinde cevap dilekçesi sunulmuş ancak zaman aşımı itirazında bulunulmamış bilahare cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla zaman aşımı itirazı ileri sürülmüştür. Mahkemece "Davalı vekili tarafından yasal süresi içerisinde zamanaşımı definde bulunulmuş olup, talep edilen alacaklar yönünden İş Kanunu ve Borçlar Kanunu uyarınca zamanaşımı dava ve ıslah(İcra takip tarihi) tarihinden geriye doğru 5 yıl olup zamanaşımına uğrayan alacak miktarları hesaplamada dikkate alınmamıştır. " gerekçesiyle zaman aşımı itirazı gözetilmeden sonuca gidilmiş olup varılan sonuç hatalıdır....

        -TL alacak için ilamsız icra takibi başlatılmış, davalı tarafça zaman aşımı, borcun varlığı ve faiz yönünden itiraz edilerek takip durdurulmuştur. Zaman aşımı itirazı mahkememizce reddedilmiştir. Davacı tarafça icra dosyasına işlemiş faiz talebi de bulunmamaktadır. Alacağın aslı yönünden ise taraflarca usulüne uygun ihtarata rağmen ticari defter ve kayıtlar ibraz edilmemiş, davacı vekili takibe dayanak faturaların ikinci nüshalarını ibraz etmiş ve bilirkişiye inceletilmiştir. Bilirkişi tarafından ibraz edilen ve mahkememizce de hüküm vermeye yeterli ve elverişli görülen bilirkişi raporuna göre takibe dayanak faturalarda 3.228,04.-TL tutarında fatura imza mukabili davalı tarafa teslim edilmiştir....

          Maddesi uyarınca kira alacaklarının 5 yıllık zaman aşımına tabi olduğunu, alacak hangi zaman aşımına tabi ise icra takibinin de aynı zaman aşımına tabi olacağını, iddialarının takip açıldıktan sonraki döneme ilişkin zaman aşımı itirazı olduğunu, ancak mahkemece bu taleplerinin doğru şekilde değerlendirilmediğini, asıl borçlunun vefat etmiş olması nedeniyle, kefil olan müvekkilinin borç ile ilgili sorumluluğunun sona erdiği yönündeki taleplerinin de reddedildiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğunu belirtilmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Tüm dosya kapsamı uyarınca; Uyuşmazlık, kira alacağının tahsilini teminen başlatılan ilamsız icra takibinde, borca itiraza ve takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ait zaman aşımı itirazına ilişkindir....

          UYAP Entegrasyonu