Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

- K A R A R - Şikayetçi vekili, ... 2.İcra Müdürlüğü’nün 2014/3287 E. sayılı dosyasında düzenlenen sıra cetvelinde müvekkilinin rehinli alacağının dikkate alınmadığını, şikayet olunana gönderilen muhtıraya rağmen dosyaya herhangi bir bilgi belge ibraz edilmediğini, alacağı olup olmadığı dahi belli olmayan şikayet olunana pay ayrıldığını, ihale ile sıra cetvelinin düzenlendiği tarih arasında uzun bir zaman olduğundan müvekkilinin faiz alacağının da hesaplanarak dikkate alınması gerekirken, bunun gözardı edilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, sıra cetvelinin müvekkilinin alacağı öncelikli kabul edilerek yeniden düzenlenmesini talep ve şikayet etmiştir.Şikayet olunan, şikayete cevap vermemiştir.Mahkemece, iddia ve dosya kapsamına göre; şikayetçi vekilinin kendi müvekkilinin alacak miktarına itiraz ettiği gibi şikayet olunanın alacağının miktarına da itiraz ettiği, bu durumda itirazın sıraya değil alacakların varlığına yönelik olduğu, bu nedenle Asliye Hukuk Mahkemesi...

    sırasına daha önce itiraz etmeyip isabet eden payını kesinleştiren anılan şikayet olunanların esasen işbu şikayetin kabulü halinde hükmün gerekçesi dikkate alınarak ve bu sıra cetvelinde şikayet öncesinde isabet eden ve şikayetçinin işbu şikayetinin kapsamı dışında kalan, kesinleşmiş mevcut paylar itibariyle oluşan kazanılmış haklar dikkate alınarak düzenlenmesi gereken yeni sıra cetvelinde, daha az pay ayrılması halinde her iki şikayet olunanın şikayet hakkını kullanma haklarının mevcut bulunmasına göre, adı geçen şikayet olunanların temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. ......

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi SUÇ : Güveni Kötüye Kullanma HÜKÜM : Mahkumiyet Dosya incelenerek gereği düşünüldü; Sanığa yüklenen suçun takibinin şikayete bağlı olması nedeniyle 5237 sayılı TCK.nun 73/1.maddesi uyarınca 6 aylık şikayet süresinin, suç tarihi olan Nisan 2004 tarihinden itibaren şikayet tarihi olan 15.12.2006 tarihinde geçtiği gözetilmeyerek kamu davasının düşürülmesi yerine yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi yasaya aykırı bulunduğundan hükmün, 5320 sayılı Yasanın 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden aynı kanunun 322.maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak sanık hakkındaki kamu davasının şikayet süresinin geçirilmesi nedeniyle 5271 sayılı CMK.nun 223/8.maddesi uyarınca DÜŞMESİNE, 26.04.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        - K A R A R - Şikayetçi vekili, 21.01.2016 tarihli sıra cetvelinde müvekkilinin alacağının üçüncü sırada, şikayet olunanın alacağının birinci ve ikinci sırada yer aldığını, bedeli paylaşıma konu menkul mallar üzerine, şikayet olunanın tarafından 19.09.2014 tarihinde haciz konulduğunu, 19.03.2015 tarihinde malların satışının istendiğini, satış talebinin reddedildiğini, bu kararın kesinleştiğini ve böylece şikayet olunanın haczinin düştüğünü, ayrıca şikayet olunanın takibinin çeke dayalı kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip olduğunu, çekle ilgili işlemlerde 6 aylık zamanaşımı süresi bulunduğunu, icra dosyasında 6 aydır işlem yapılmaması nedeniyle şikayet olunanın alacağın da ortadan kalktığını ileri sürerek, sıra cetvelinin iptalini istemiştir. Şikayet olunan, şikayete cevap vermemiştir....

          Şikayet bu muamelelerin öğrenildiği tarihten yedi gün içinde yapılır" hükmü gereğince kanuna muhalif işlemlerden dolayı öğrenme tarihinden itibaren 7 gün içerisinde şikayette bulunması gerektiği, TK 32. maddesi: "Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır." hükmü gereğince davacı vekilinin icra dosyasına sunduğu itiraz dilekçesinde ödeme emri ve takipten 11.04.2018 tarihinden haberdar oldukları, mahkememize 20.04.2018 tarihli şikayet başvurusunun İİK 16/1. maddesi gereğince 7 günlük şikayet süresinin geçtikten sonra yapıldığı anlaşıldığından şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine, tensip ara kararı ile verilen tedbir kararının kaldırılmasına, usulsüz tebliğ nedeniyle süresinde yapılan şikayet olmadığından davacının hacizlerin iptal edilmesi ve mevcut hacizlerin kaldırılması talebinin reddine, davalı vekilinin icra inkar tazminatı talebinin dava konusunun usulsüz tebligat ve hacizlere yönelik şikayet olması nedeniyle" şeklindeki gerekçe...

          Yukarıda açıklandığı üzere HMK'nun 7/1. maddesi gereğince itiraz eden borçlu ... yönünden Ankara İcra Müdürlüğü'nde takip yapılmasında yasaya uymayan bir yön bulunmamaktadır. O halde mahkemece yetkiye itirazın reddi ile borçlunun sair şikayet ve itirazlarının esasının incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı borçlunun yasal süre içerisinde yetkiye itiraz etmediğini, yasal süresi içerisinde icra dairesinin yetkisine itiraz edilmemesi halinde icra dairesinin yetisinin kesinleşeceğini, icra dairesinin yetkisine ilişkin şikayet yoluna gidilemeyeceğini, davacı tarafın satış isteyerek hakkını kötüye kullandığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe; Uyuşmazlık, ilamsız icra takibinde usulsüz tebliğ şikayeti yanında 06/12/2021 tarihli müdürlük işlemine yönelik şikayet ile birlikte sair itirazlara ilişkindir. Küçükçekmece 3 İcra Müdürlüğünün 2017/7857 Esas sayılı takip dosyası ile davalı/alacaklı tarafından davacı borçlu hakkında ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin 17/07/2017 tarihinde bizzat davacının kendisine tebliğ edildiği, davanın ise 06/12/2021 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır....

            Bu redenle tarafımıza gönderilen birinci haciz ihbarnamesine en geniş anlamda itiraz ile borçlu şirketin müvekkil firmadan herhangi bir hak ve alacağı (malı) yoktur"diyerek haciz ihbarnamesine itiraz ettiği anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece, şikayet olunanın 1. haciz ihbarnamesine üçüncü şahıs tarafından süresinde itiraz edildiği, bu nedenle bedeli paylaşıma konu para üzerinde geçerli bir haczinin bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı olarak üçüncü şahsın 1. haciz ihbarnamesine itiraz etmediğinin kabulü ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. Öte yandan şikayet olunan ...nin isminin karar başlığında ... olarak yazılması HMK'nın 297/1-b maddesi hükmüne aykırı olmuştur....

              Şikayet olunan ... ... A.Ş. vekili, şikayetin süresinde yapılmadığını, alacaklarının imtiyazlı olduğunu, şikayete bakma görevinin asliye ticaret mahkemesine ait olduğunu savunarak, şikayetin reddine veya mahkemenin görevsizliğine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; şikayet olunanların alacaklarının imtiyazlı olmadığından iflas sıra cetvelinde üçüncü sırada yer verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle, şikayetin kabulü ile Kahramanmaraş .... ... Müdürlüğü’nün 2002/2736 iflas sayılı dosyasında düzenlenen 06.02.2006 tarihli sıra cetvelinde şikayet olunanların .... sıradan .... sıraya yazılması işleminin iptaline karar verilmiştir. Kararı, şikayet olunanlar ... Varlık Yönetimi A.Ş. ve T. ... ... A.Ş. vekillerince temyiz etmiştir. Şikayet, iflas sıra cetveline itiraz istemine ilişkindir....

                DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte yetkiye itiraz ve kambiyo vasfına yönelik şikayet olup mahkemece yetkiye itirazın kabulüne karar verilmiştir. İİK'nın 50. maddesi göndermesiyle, bonoya dayalı olarak, borçlunun ikametgahının bulunduğu yerdeki genel yetkili icra dairesinde (HMK 6. md.) bonoda öngörülen ödeme yerinde ancak, TTK'nın 689/3. maddesine göre ödeme yeri gösterilmeyen bonoda, tanzim yerinin ödeme yeri olduğunun kabulü gerekeceğinden, bononun tanzim yerinde icra takibi yapılabilir. Borçlu birden fazla ise, HMK'nun 7/1. maddesinin birinci cümlesine göre, borçlulardan birinin yerleşim yeri icra dairesinde takip yapılabilir. Bu durumda, diğer borçlular yetki itirazında bulunamazlar. Ancak, anılan hüküm, borçlulardan birinin, onun için genel yetkili yerleşim yeri icra dairesinde takip yapılması ve onun hakkındaki yetkinin kesinleşmiş olması hali içindir....

                UYAP Entegrasyonu