Somut uyuşmazlıkta davacı vekili taleplerini 22.12.2014 harç tarihli dilekçesi ile ıslah etmiş, ıslah dilekçesi davalı vekiline 12.01.2015 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı vekili 16.01.2015 havale tarihli dilekçesi ile ıslaha karşı zaman aşımı def'inde bulunmuş, bu hususlar son oturumda zapta geçirilmiş, ancak ıslaha karşı yapılan zaman aşımı def' i değerlendirilmeden karar verilmiş, bu konuda kararda bir gerekçede oluşturulmamıştır. Mahkemece davalı vekilinin ıslaha karşı süresinde yaptığı zaman aşımı def' i değerlendirilmeden karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir. F) Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 21.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Ancak 6100 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 317/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği kabul edilmelidir. Cevap dilekçesinde zamanaşımı defi ileri sürülmemiş ya da süresi içince cevap dilekçesi verilmemişse ilerleyen aşamalarda 6100 sayılı Kanun’un 141/2 maddesi uyarınca zamanaşımı defi davacının açık muvafakati ile yapılabilir. Mülga 1086 sayılı Kanun yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı define davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa (suskun kalınmışsa) zamanaşımı defi geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Kanun’un uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı definin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir....
Dosyadaki yazılara,hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere, bu delillerin takdirinde isabetsizlik görülmemesine ve özellikle ikramiye ödemesi yapılan yıllar bakımından ayrıca ilave tediye alacağına hükmedilmemesinin Dairemiz uygulamalarına uygun bulunduğu, her ne kadar davanın kısmı dava olarak açıldığı ve kısmı davada ıslah edilen kısımlar yönünden süresinde zaman aşımı defi ileri sürülmesi halinde bu zaman aşımı define değer verilmesi gerekir ise de davalı vekilinin dosyaya sunduğu 19.09.2018 havale tarihli dilekçesindeki zaman aşımı definin ayrıca ve açıkça ıslahla arttırılan kısımlara yönelik olmayıp, cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla davaya karşı zaman aşımı define ilişkin olduğu, buna dair mahkemece gerekçesinin de isabetli olduğunun anlaşılmasına göre usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılan hükme yönelik davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK 'nın 353/1- b-1. maddesi gereğince AYRI...
Davacının davasını, TTK 60. maddesinde düzenlenen 1 ve 3 yıllık süre içerisinde açmayıp yaklaşık 4 yıl sonra bu davayı açtığı TTK'nın 60. maddesinde düzenlenen zaman aşımı süresinin dolduğu, davalının da süresi içerisinde zaman aşımı def'inde bulunduğu görülmüş olup her ne kadar 60. maddenin son fıkrasında ceza zaman aşımı süresi uygulanacağı şeklindeki düzenlemenin somut olay bakımından değerlendirildiğinde davalılardan ... adına TPMK kayıtlı tasarımına istinaden CBS ve Sulh Ceza Hakimliğince verilen arama kararının yasal hak kullanımı olduğu, bu yasal hakkı kullanımının suç teşkil eden bir eylem olmadığı kanaati hasıl olmakla TTK'nın 60. maddesinin son fıkrasında belirtilen ceza zaman aşımı süresi uygulanmayıp 1 ve 3 yıllık sürelerin uygulanması gerektiği kanaatine varılmakla davacının davasının zaman aşımı nedeniyle reddine dair aşağıda belirtir şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile; 1-Davacının davasının TTK 60....
Taraflar arasındaki sıra cetvelindeki sıraya şikayetin yapılan bozma ilamına uyularak yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı şikayetin kısmen reddine yönelik verilen hükmün süresi içinde şikayetçi ve şikayet olunan ... ile müdahale talep eden...........vekillerince ayrı ayrı temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Şikayetçi vekili, sıra cetvelinin birinci, ikinci ve üçüncü sırasında yer alan hacizlerin satışa yönelik işlem yapılmadığından ve takibe dayanak çeklerin zaman aşımı süreleri dolduğundan düştüğünü, sıra cetvelindeki diğer takiplerdeki hacizlerin de düştüğünü, Vergi Dairesi alacağı yönünde de borçlunun şahsi alacağı mı yoksa şirket borcu mu olduğunun tespiti gerektiğini ileri sürerek sıra cetvelinin iptalini talep ve şikayet etmiştir. Şikayet olunanlar ...... Dairesi temsilcisi şikayetin reddini istemiştir. Diğer şikayet olunanlar, şikayete cevap vermemiştir....
İSTİNAF SEBEP ve GEREKÇELERİ : Davalı vekili süresinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle, performans prim alacağının ücret eki niteliğine haiz olup, 5 yıllık zaman aşımına tabi olmasına rağmen, yerel mahkeme tarafından kabul anlamına gelmemek kaydıyla zaman aşımı defi dikkate alınmaksızın hüküm tesis edildiğini, primin davalı şirket nezdinde geciktirici şarta bağlı bir borç olarak düzenlenmiş olup, çalışanların prime hak kazanmasının söz konusu şartın gerçekleşmesine bağlı olduğunu, fakat primin niteliği gereği ücret eki olduğundan 5 yıllık zaman aşımı süresine tabi olup dava tarihi dikkate alındığında, geciktirici koşulun gerçekleşmesi ve davacının 2013 yılında performans primine hak kazandığının kabulü halinde dahi, davacının 31/12/2013 tarihi itibariyle performans prim alacağını hak kazanacak olduğu dikkate alındığında, 2013 yılına ait prim alacağının zaman aşımına uğradığını, mahkemece verilen kabul kararının hukuku aykırı olduğunu, yerel mahkeme kararında önceki yıllarda...
Buna göre fatura tarihi itibarıyla teslimin gerçekleştiği karinesinin aksi davacı tarafça ispatlanamadığından davacının zaman aşımı süresinin başlangıcına yönelik istinaf sebebi yerinde değildir. Alacağın muaccel olduğu tarihten itibaren zaman aşımı süresi içinde takip yapılmadığından ve takipten önce zaman aşımının kesildiği veya durduğu davacı tarafça iddia ve ispat edilmediğinden mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygundur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK'nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurularının HMK'nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir....
Bu düzenlemeler dikkate alındığında,08.12.1993- 06.07.2004 tarihleri arasındaki döneme ait Kurum alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Yasa'nın 102. maddesinde belirtilen beş yıllık zaman aşımı süresinin, 06.07.2004 tarihinden sonraki alacaklar için ise genel zaman aşımı olan on yıllık zaman aşımı süresinin uygulanması gerekmektedir. Dosyadaki bilgi ve belgelerin tetkikinde; Dava konusu olayda 2018/29259 ve 2018/29260 nolu takip dosyalarından davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinin 05/11/2018 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, davacı tarafından 6183 sayılı Yasa'nın 58 inci maddesinde öngörülen 15 günlük hak düşürücü süre içinde 08/11/2018 tarihinde ödeme emirlerinin iptali için dava açıldığı anlaşılmıştır....
2 hafta olarak belirlendiğini, HUMK dönemlerinde ise 15 gün olarak uygulandığını, bu süre içinde ileri sürülmeyen defi ve itirazların yasal süre geçtikten sonra ileri sürülmesinin mümkün olmadığını, davalı Nedim Arslan'ın defi ve itirazları süresinde ileri sürmediğini, daha sonra dosyayı temlik ettiğini ve temlik alanın beyanda bulunduğunu, bu nedenle temlik alan İmat Güven'in beyanlarının hukuken defi ve itiraz niteliği olmadığının açık olduğunu, davalı yanca dayanılan ihtiyati tedbiri 18/07/2013 tarihinde kaldıran mahkemenin 14/04/2014 tarihinde satışın durdurulmasına karar verdiğini, yani davalı satış dışındaki takip ve icra işlemlerine devam edebilecek iken 14/04/2014 tarihinden sonra zamanaşımını kesici herhangi bir işlem yapmadığını, mahkemece bu hususunda değerlendirilmediğini, davalı yanın 19/01/2010 tarihinden 24/10/2013 tarihine kadar zamanaşımını kesecek herhangi bir işlem yapılmadığı yönündeki beyanlarının gerçek dışı olduğunu ileri sürse de zamanaşımını kesen işlemlerin tahdidi...
dolduğu, davalının da süresi içerisinde zaman aşımı itirazında bulunduğu anlaşıldığından davanın zaman aşımı nedeni ile reddine karar vermek gerekmiştir....