Dava ve istinaf dilekçesinde ileri sürülen borca ve yetkiye itirazın takibin türüne göre icra dairesine yapılması gerektiği halde, mahkemeye bu hususların ileri sürülmesi sonuç doğurmaz, bu nedenle ilk derece mahkemesinin bu konudaki değerlendirmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Borçlu, icra takibinin şekline göre İİK’nun 62. maddesi uyarınca her türlü itirazını, ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal 7 günlük sürede icra dairesine bildirmeye mecburdur. Borçlunun takip talebinde istenen işleyecek faiz oranına itirazı da borca itiraz niteliğinde olduğundan bu maddede öngörülen zorunluluğa ve kurala tabi olup bu husustaki itirazını icra dairesine bildirmelidir. Ancak icra müdürlüğünce dosya hesabı yapılması halinde ise, hesap işlemi sırasında uygulanan faiz oranının takipte kesinleşen faiz oranına ve yasalara aykırılığı İİK'nın 16. maddesi kapsamında olduğundan şikayete konu edilebilir ve mahkemece bu husus denetlenebilir....
ın beraatine karar verilmiş, hüküm yasal süresi içerisinde müşteki vekili tarafından temyiz edildiğinden, Yargıtay C.Başsavcılığının bozma ve şikayet hakkının düşürülmesi istemli tebliğnamesiyle dosya Daireye gönderilmiş olmakla, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Alacaklı tarafından yapılan icra takibinin 05.12.2005 tarihinde kesinleşmesine rağmen müşteki vekilinin 20.02.2007 tarihinde şikayet dilekçesi verdiği, böylece İİK'nın 347. maddesinde düzenlenen bir yıllık süre içerisinde şikayette bulunulmaması nedeniyle müştekinin şikayet hakkının düşürülmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde beraat kararı verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmekle kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ancak bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden aynı Yasa'nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak İİK'nın 347. maddesi gereğince şikayet hakkının DÜŞÜRÜLMESİNE , 09.12.2013 gününde oybirliği ile karar...
İcra Ceza Mahkemesince 09/02/2016 tarih ve 2014/150 Esas, 2016/35 Karar sayılı hükmünün bozulmasına, ancak; bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. madde ve fıkrası aracılığıyla uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanarak karar verilmesi mümkün bulunduğundan, İİK'nın 347. maddesi uyarınca müştekinin şikayet hakkının DÜŞÜRÜLMESİNE, 21/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
da usulsüz tebliğ edildiğini, kıymet takdirine itiraz ettiklerini belirterek usulsüz tebliğ nedeniyle ödeme emri ve diğer işlemlerin iptaline, hacizlerin kaldırılmasına, yetkiye, borca ve tüm fer'ilerine itirazlarının kabulüne, taşınmazın değeri eksik belirlendiğinden kıymet takdirine itirazlarının kabulüne karar verilmesini talep etmiş, Mahkemece kıymet takdirine yönelik itiraz ve şikayet bakımından tefrik kararı verildikten sonra, yapılan yargılama neticesinde usulsüz tebliğ şikayetinin reddine, itirazların süreden reddine, diğer taleplerin reddine karar verilmiş, davacı/borçlular vekili karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur....
Şikayet eden vekili, iptal edilen ilk sıra cetveline şikayet eden itiraz etmediğinden derece kararının şikayet eden yönünden kesinleştiğini ve bu itibarla şikayete konu sıra cetveline itiraz hakkının bulunmadığını, diğer alacaklara husumet yöneltilmesi gerektiğini beyan ederek şikayetin reddini istemiştir. Mahkemece, şikayet edenin haczinin öncelik şartına havi olmadığını şikayetin reddine karar vermiş, şikayet eden vekili kararı temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan İcra Mahkemesi kararının İİK’nun 366.maddesi uyarınca ONANMASINA, 20.10.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Buna rağmen mahkemece, şikayet olunanın alacaklı olduğu takip dosyasında ödeme emrinin tebliğ tarihinin 10.11.2012 olarak yanlış tespit edilmesi ve ödeme süresi 10 gün yerine, şikayet ve itiraz süresi olan 5 günün esas alınması suretiyle ihtiyati haczinin 15.11.2012 tarihinde kesinleştiğinin kabul edilmesi, şikayetçinin alacaklı olduğu takip dosyasında, ödeme süresi 10 gün yerine, şikayet ve itiraz süresi olan 5 günün esas alınması suretiyle ihtiyati haczinin 23.02.2013 tarihinde kesinleştiğinin kabul edilmesi doğru olmamış ise de, bu yanlışlıkların sonuca etkisi olmamıştır. Bu açıklamalara ve dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, şikayetçi vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir....
Temyiz Sebepleri 1) Davacı borçlunun borca itiraz dilekçesinde açıkça ... İcra Dairesi üzerinden başlatılan takipte, dayanak belgenin taraflar arasında imzalanan sözleşme olduğunu bildiğini ikrar etmiş ve ödeme emrinde de dayanak belgenin taraflar arasında imzalanan 22.07.2020 tarihli sözleşme olduğu yazılı olduğu, 2) 23.10.2020 tarihinde ... İcra Dairesindeki dosyaya UYAP sistemi üzerinden tarafların vekil kaydının yapıldığı, UYAP sisteminde yer alan 23.10.2020 tarihli-dosya açıldıktan sonra sisteme katılan takip talebi ve ekleri-başlıklı belgede ilk açılan dosyadan düzenlenen takip talebi ve ödeme emrinin dosyaya eklendiği, dosyaya vekil kaydı yapılan ve dosyaya girerek borca itiraz eden davacı borçlunun, dosyadaki tüm evrakları görüntüleyebileceği ve takibin içeriğinden ve takibin ... 25. İcra Dairesindeki takibin devamı olduğundan haberdar olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasını talep etmiştir. C. Gerekçe 1....
Şikayet edilen SGK(SSK) vekili kararı temyiz etmiştir. 1-İİK’ nun 142, III hükmüne göre, “ İtiraz alacağın esas ve miktarına taallük etmeyip yalnız sıraya dairse şikayet yoluyla icra mahkemesine arzolunur.” Dairemizin bozma ilamında da belirtildiği üzere, somut olayda şikayet edenler vekili hem şikayet edilenlerin alacağının esas ve miktarına hem de sıra cetvelindeki sıraya itiraz ettiği için görevli mahkeme genel mahkemedir. İş mahkemesinin görevi ise 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunuun 1.maddesinde belirtilmiş olup, sıra cetveline itiraz davalarının anılan kanun hükmü kapsamına girmediği açıktır....
O halde mahkemece, yetkiye itirazın reddi ile borçlunun sair şikayet ve itirazlarının esasının incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/11/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Şikayetçi tarafın, bedeli paylaşıma konu araç üzerindeki rehni kapsamına şikayetçinin satış tarihine kadar işleyecek faiz ve ve diğer ferilerine ilişkin takip masraflarının da dahil olduğu, bu nedenle satış bedelinin tamamının müvekkili bankaya ödenmesi gerektiği iddiasına ve ayrıca şikayet olunanın alacağının miktarına ilişkin yeterli yazışma yapılmadan ve bilgi belge toplanmadan sıra cetveli düzenlendiği iddiasına dayalı olarak sıra cetvelinin iptaline yönelik istemi, alacağının anılan madde hükmü uyarınca hesaplanmasına ve kapsamına, şikayet olunanın alacağının miktarına ilişkin de yeterli araştırma ve yazışma ...yapılması gerektiğine, diğer bir anlatımla takip hukuku kurallarının yanlış uygulamasına yönelik olup; şikayet olunanın alacağının hiç ya da gösterilen miktarda bulunmadığına yönelik olmadığından itiraz, alacağın doğumuna ve esasına yönelik değildir....