takibe itiraz edildiğini, yerel mahkeme Hakiminin erişiminde olan UYAP işlem kütüğünde müvekkilinin hangi belgeleri açtığının ve muttali olduğunun bilinebilir olmadığını ve taraflara da açıklanmadığını, katılım sağlamadıkları bir duruşmada gıyaplarında karar verildiğini, belki de müvekkilinin sadece ödeme emri veya takip talebini açtığını, ancak usulsüz tebligat mazbatalarını açmadığını, bu hususun yargılama kapsamında tartışma konusu dahi yapılmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere, müvekkilinin otel işletmeciliği yaptığını, mesleki faaliyetleri gereği hukuki mevzuat bilgisinin olmadığını, müvekkili takip talebi veya ödeme emrini açmış ise, tebliğden haberdar olduğunun da söylenemeyeceğini, takipten haberdar olmanın tebliğden haberdar olmak anlamına gelmediğini, icra hukukunda sürelerin tebliğ ile başladığını, usulsüz tebligata ilişkin tüm delillerinin dosyaya sunulduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir....
Ancak, mahkemece Dairemizin kaldırma kararından sonra; ilk derece Mahkemesince satış ilanının usulsüz tebliğine yönelik şikayet bakımından tefrik kararı verilmesi ve hesap kat ihtarı tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik şikayet bakımından değerlendirme yapılması yerinde ise de; dava dilekçesinde şikayet konusu yapılan icra emri ve kıymet takdiri raporunun usulsüz tebliğine yönelik şikayet bakımından yine hiçbir değerlerdirme yapılmaması HMK'nun 297/2. maddesine aykırı olmuştur. Dairemizin HMK'nın 353/1- a-6. maddesi uyarınca verilen kaldırma kararı ile ilk hüküm ortadan kaldırıldığından mahkemece yapılacak yargılama sonucunda yeniden verilecek kararda yine taleplerin değerlendirilmesi ve karar verilmesi zorunludur. Bu nedenle davacının icra emri ve kıymet takdiri raporu tebliğine ilişkin şikayet nedenleri değerlendirilmelidir....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 17/10/2019 NUMARASI : 2019/483 ESAS 2019/561 KARAR DAVA KONUSU : Şikayet (usulsüz Tebligata İlişkin) KARAR : Adana 1. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 17/10/2019 tarih 2019/483 esas 2019/561 karar sayılı mahkeme kararının davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine işin gereği görüşülüp düşünüldü: DAVA: Davacı borçlu vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine Adana 11.İcra Dairesinin 2019/7273 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ödeme emirlerinin 03/07/2019 tarihinde üçünçü kişi Taşköprü Otel'in Ulucami Mah. Abidinpaşa Cad....
Şikayet olunan davalı alacaklı vekili duruşmadaki beyanında; feragat doğrultusunda karar verilmesini, davaya ilişkin yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını beyan etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI; Mahkemece, davanın usulsüz tebligata ilişkin şikayet niteliğinde olduğu, davacının İstanbul İcra Hukuk Mahkemeleri kanalıyla sunduğu 09/08/2018 tarihli dilekçe ile davadan feragat ettiği belirtilerek, 6100 sayılı HMK'nun 307. maddesi gereğince feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının mernis siteminde kayıtlı olmayan farklı bir adresine tebligatların yapıldığı, aynı zamanda kollukça düzenlenen araştırma tutanağı uyarınca davacının icra dosyasından tebliğ edilen adreste ikamet etmediğinin tespit edildiği gerekçesi ile davacının usulsüz tebligata ilişkin şikayetinin kabulü ile takip dosyasından davacı adına çıkartılan 89/1 haciz ihbarnamesinin tebliğini öğrenme tarihinin 07.07.2021 tarihi olarak düzeltilmesine, İİK 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnamelerinin iptaline karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B....
Tüm bu açıklamalar doğrultusunda kişiye önce bilinen en son adresi esas alınarak Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre tebligat çıkartılmalı, adres tebligata elverişli değilse ya da tebligat yapılamazsa, adres kayıt sistemindeki adresine, buna ilişkin şerh verilerek 21/2. madde uyarınca tebligat çıkartılmalıdır. Ayrıca Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesinde; "Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır, ayrıca başkaca adres araştırması yapılmaz. 79. maddenin ikinci fıkrasına göre renkli bastırılan tebligat zarfında, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilir" hükmü yer almaktadır....
mahkemesi kararının kaldırılmasına, usulsüz tebligata yönelik şikayetin hak düşürücü süre yönünden reddine, davacının sair itirazlarının icra müdürlüğüne yapılması gerektiğinden esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Maddesinde belirtilen "adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesinin mümkün oldukça en yakın komşulardan birine varsa yönetici veya kapıcıya bildirileceği" hükmünün yer aldığını, bu hükme aykırı olarak kimseye haber verilmeksizin tebliğ işlemi gerçekleştirildiğini, Tebligat Kanunu 21/2'ye göre yapılan ikinci tebligata ilişkin tebliğ mazbatası icra dosyasında bulunmadığından söz konusu usulsüz tebliğ itiraz etme haklarını saklı tuttuklarını, 12/11/2019 tarihinde yapılan bu tebligatın da kanun hükmüne aykırı gerçekleştirildiğini, netice itibariyle eksik tebligat işleminin Tebligat Kanunu 21/2'ye göre yapılan tebliğ işlemini izlediğini, 19/11/2019 tarihli bu tebliğin usulsüz olduğunu, 10/12/2019 tarihinde haberdar olduklarını, takibin mükerrer olması, alacağa dayanak teşkil eden belgenin tamamının takip talebinin eklenememesinin İİK 58....
Dairemizce yapılan değerlendirmede; öncelikle davacı tarafın usulsüz tebligat şikayeti ve hacizlerin kaldırılması talebi bakımından yapılan incelemede; davacı vekili tarafından icra dosyasındaki icra emrinin farklı bir avukata tebliğ edildiği gerekçesiyle usulsüz tebliğ edilen ödeme emrinin tebliğ tarihinin düzeltilmesi talep edilmiş ise de, usulsüz tebligat nedeniyle öğrenme tarihinin düzeltilmesine ilişkin şikayetin İİK'nun 16. maddesi gereğince 7 günlük süreye tabi olduğu, davacı vekilinin dava dilekçesinde iş bu takibi 15/12/2021 tarihinde öğrendiklerini belirttiği, yine icra dosyasına bakıldığında 21/12/2021 tarihinde davacı tarafça usulsüz tebligat şikayetine ilişkin dilekçe sunulduğu, bu durumda takipten 15/12/2021 tarihi itibariyle haberdar olunmasına rağmen, davanın 7 günlük şikayet süresi geçtikten sonra 17/01/2022 tarihinde açıldığı görüldüğünden, mahkemece usulsüz tebligata ilişkin şikayetin süreden reddine, yine davacı tarafından icra emri tebliğ edildikten sonra takibin...
Usulsüz tebliğe ilişkin şikayetin, İİK.nun 16/1. maddesi uyarınca, borçlunun, tebligatın usulsüzlüğünden haberdar olduğu tarihten itibaren 7 günlük süre içerisinde icra mahkemesine bildirilmesi gerekir. Somut olayda, .. İcra Müdürlüğü'nün 2012/ 1673 Esas sayılı dosyasından borçlu adına 24/06/2013 tarihinde ödeme emrinin, 29/01/2014 tarihinde ise hacze ilişkin 103 davetiyesinin tebliğ edildiği görülmektedir. Borçlu vekili ise şikayet dilekçesinde, sadece 24/06/2013 tarihli ödeme emri tebliğ işlemini şikayet konusu yapmış olup, açıkça şikayet konusu yapılmayan 29/01/2014 tarihli 103 davetiyesi tebliğ işlemine göre 13/01/2015 tarihinde yapılan başvuru, yukarıda açıklanan yasa hükmünde öngörülen 7 günlük şikayet süresinden sonradır....