DAVA Şikayetçi borçlu ve ipotek veren vekili şikayet dilekçesinde; müvekkilleri aleyhine alacaklı tarafından ... 26....
İcra iflas Müdürlüğünün ... iflas sayılı dosyasında iflas idare memurlarınca düzenlenen sıra cetvelinde şikayet edenin alacağının 4. Sıra kaydına alındığı söz konusu alacağın kabul edildiği görülmüştür. Yukarıda icra iflas kanunu madde 235/4 ve 227 maddede sıra cetveline şikayet koşulları anlatılmıştır. Şikayet şartları sayılıdır, bu şikayet nedenleri usulüdür, işçilik alacağının iflas masasına imtiyazlı alacak olarak 1. Sırada kayıt edilmesi istemli şikayet kayıt kabul davasının konusudur, kayıt kabul davası sıra cetveline itiraz dava yoludur ve Asliye Ticaret Mahkemesinde görülür (İİK 235/1 Hükmü gereğince) şikayetçinin şikayeti Asliye Ticaret Mahkemesinin yargılama konusuna girdiği..." gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesince,".....
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebliğ usule aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise tebligat geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihi tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Hukuk Genel Kurulu'nun 05.06.1991 tarih ve 1991/12-258 Esas ve 1991/344 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere; usulsüz tebliğ işlemini öğrenen muhatabın, bu tebliği öğrendiği tarihten itibaren İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen yedi gün içinde şikayet yolu ile tebligatın usulsüzlüğünü, icra mahkemesi önüne getirmesi gerekir, aksi halde usulsüz de olsa tebliğ işlemi geçerli kabul edilir. Yine HGK'nun 12.02.1969 tarih ve 1967/172-107 sayılı kararında benimsendiği üzere, şikayetçinin iddia ettiği öğrenme tarihinin aksi yazılı bir belge ile kanıtlandığı takdirde, öğrenme tarihi olarak adı geçenin beyanına itibar edilemez....
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; İİK’nun Onaltıncı Bab'ında düzenlenen bir kısım suçlar bakımından şikayet hakkının doğması için bu suçların niteliği gereği icra takibinin kesinleşmesi gerektiği, icra takibi kesinleşmeden yapılacak şikayetin, henüz doğmamış bir hakkın kullanımı niteliğinde olacağı ve icra takibinin sonradan kesinleşmesinin de bu şikayeti süresinde ve usulüne uygun yapılmış bir şikayet konumuna getirmeyeceği cihetle; Borçlu şirkete çıkarılan ödeme emrinin 28.04.2014 tarihinde bila tebliğ iade edildiği, bunun dışında dosya kapsamında borçlu şirkete başkaca tebligat yapılmadığı ve takibin kesinleşmediği, henüz takip kesinleşmeden ........2014 tarihinde şikayette bulunulduğunun anlaşılması karşısında, şikayet tarihi itibariyle kesinleşmiş bir takip bulunmadığından, CMK'nun 223/.... maddesinde soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması halinde “davanın düşmesine” karar...
Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır. Somut olayda; davalı davacılarında içinde bulunduğu kişiler hakkında ... müdürlüğüne hitaben yazdığı dilekçe ile usulsüz işlemler olduğuna dair şikayette bulunduğu, idari soruşturma sonucunda davacılardan devlet memuru (Kadastro müdürü) ... hakkında bir kısım eylemleri yönünden disiplin cezası verilmesinin teklif edildiği, ......
Tebligat mazbatasını çıkaran merci tarafından Tebligat Yönetmeliği'nin 16/2. maddesi kapsamında bir şerh verilmediği için tebligatın TK'nun 21/1 ve Tebligat Yönetmeliği'nin 30. maddesine göre yapılması gerekirken, dağıtıcının kendiliğinden TK'nun 21/2. maddesine göre yapması kanuna aykırıdır. O halde mahkemece, usulsüz tebligat şikayeti kabul edilerek, borçlunun 02.09.2015 tarihinde dosyadan fotokopi aldığı nedenle, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca tebliğe muttali olduğu tarihin bu tarih olarak kabul edilmesi ve usulsüz tebligat neticesi takibin kesinleştirilmesinden sonra borçlu hakkında uygulanan haciz işlemi var ise bunların kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken hatalı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
Borçlunun İcra Mahkemesi'ne başvurusu, icra takibinin dayanağı olan Mahkeme ilamının Yargıtay'ca "İdare harçtan bağışık olduğundan harç alınmamasına" ifadesiyle onandığı, borcun ve fer’ilerinin bu kapsamda hesaplanması gerektiği, İdarece 715.806,96 TL ödenerek borcun tamamen kapatıldığı, bu nedenle 15.08.2013 tarihli bakiye borç muhtırasının usulsüz olduğuna ilişkindir. Bu hali ile anılan şikayet, muhtıranın ilama aykırı olduğu şikayeti olarak değerlendirilmelidir. Bu durumda şikayet kamu düzenine ilişkin olup Mahkemece şikayetin süresiz olduğu düşünülerek işin esasının incelenip oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken istemin süreden reddine karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4....
Usulsüz tebliğe ilişkin şikayetin, İİK.nun 16/1. maddesi uyarınca, borçlunun, tebligatın usulsüzlüğünden haberdar olduğu tarihten itibaren 7 günlük süre içerisinde icra mahkemesine bildirilmesi gerekir. Somut olayda, ... İcra Müdürlüğü'nün 2013/27200 esas sayılı dosyasından borçlu adına 10/12/2013 tarihinde ödeme emrinin, 12/03/2014 tarihinde ise hacze ilişkin 103 davetiyesinin tebliğ edildiği görülmektedir. Borçlu vekili ise şikayet dilekçesinde, sadece 10/12/2013 tarihli ödeme emri tebliğ işlemini şikayet konusu yapmış olup, açıkça şikayet konusu yapılmayan 12/03/2014 tarihli 103 davetiyesi tebliğ işlemine göre 05/12/2014 tarihinde yapılan başvuru, yukarıda açıklanan yasa hükmünde öngörülen 7 günlük şikayet süresinden sonradır. Bu durumda mahkemece, ödeme emrine ilişkin usulsüz tebligat şikayetinin süre yönünden reddi gerekirken, yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru değil ise de, sonuçta istem reddedildiğinden sonucu doğru kararın onanması gerekmiştir....
Borçlunun icra mahkemesine yaptığı başvuru usulsüz tebligat şikayetidir. Tebligatın usulsüz yapıldığına ilişkin şikayette HGK'nun 07.04.1982 tarih ve 1377-337 sayılı kararında da benimsendiği üzere, tebligat parçasında yazılı olan hususun aksi her türlü delille ispatlanabilir. Borçlunun şikayet dilekçesi ve temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü hususlar göz önüne alındığında, şikayetin İİK'nun 18. maddesinin ikinci fıkrası gereğince duruşmalı olarak incelenmesinde zorunluluk bulunduğu anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece duruşma açılıp tarafların beyanları alınarak ve öne sürülen hususlar tebliğ tarihi de nazara alınarak araştırılmak suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
Borçluya 20.10.2014 tarihinde yapılan satış ilanının tebliği ise TK'nun 16. maddesi uyarınca borçlunun konutunda gerçekleştirilmiştir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun “Aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçiye tebligat” başlıklı 16. maddesinde “Kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır.” hükmü ile Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 25. maddesinde “Kendisine tebligat yapılacak kişi adresinde bulunmazsa tebliğ, kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır.” hükmü yer almaktadır. İhalenin feshini isteyen şikayetçi borçluya satış ilanının “oğlu ..." imzasına tebliğ edildiği açıklaması ile Tebligat Kanunu'nun 16. maddesine göre tebliğ edildiği anlaşılmaktadır....