Şikayet tarihi itibarı ile şikayetçinin takip talebinde borçlu veya taşınmaz maliki olarak yer almadığı, henüz adı geçene ödeme emri düzenlerek gönderilmiş olmadığı, ancak eldeki uyuşmazlığın devamı sırasında 01.08.2014 tarihinde adına düzenlenen 9 örnek ödeme emrinin 04.08.2014 günü tebliği üzerine, 08.08.2014 günü icra dairesi nezdinde ödeme emrine itiraz ettiği görülmektedir. Bu durumda, şikayet tarihinde henüz ödeme emri tebliğ edilmediği ve 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 32. maddesinin uygulama yeri de bulunmadığı halde öğrenme tarihinin şikayet süresinin başlangıcına esas alınması doğru değildir. Kaldı ki mahkemenin kabulünün aksine, şikayetçiye kıymet takdiri raporunun tebliğ tarihi olan 23.07.2014 tarihi esas alındığında dahi, 26-27 Temmuz günlerinin hafta sonu ve 28-29-30 Temmuz tarihlerinin bayram tatiline rastladığından borçlunun 31.07.2014 günü yaptığı başvurusu İİK’nun 19/2-3. maddeleri gereğince 7 günlük sürededir....
İcra Müdürlüğü'nün 2010/4369 sayılı takip dosyasında takibin dayanağı olan dava tarihinin 07.09.2004, birinci sırada yer alan haczin tarihinin ise 30.05.2008 olduğunu, müvekkilinin alacağının birinci sırada yer alması gerektiğini ileri sürerek, sıra cetvelinin iptalini talep ve dava etmiştir. Şikayet olunan vekili, cevap vermemiştir. Mahkemece, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamına göre; İ.İ.K'nun 100. maddesine göre, hacze iştirakla ilgili derece kararının düzenlenmesinde haciz tarihlerinin esas alınmasının gerektiği, davalının haciz tarihinin 30.05.2008 tarihi olduğu, davacının ilama dayalı alacağınının dayanağı olan davanın ise 07.09.2004 tarihinde açıldığı, davacı alacağının İ.İ.K'nun 100. maddesi uyarınca hacze iştirak etmesi gerektiği gerekçesiyle, şikayetin kabulüne karar verilmiştir....
-K A R A R- Asıl ve birleşen dosyada şikayetçi vekili, şikayet olunanın alacaklı olduğu İstanbul 2. İcra Müdürlüğünün 2014/29633 E. sayılı takip dosyasında 16.01.2015 ve 10.032015 tarihlerinde sıra cetvelleri düzenlendiğini, sıra cetvellerinde 1. sırada şikayet olunanın yer aldığını ve tüm bedelin şikayet olunana verildiğini, bedeli paylaşıma konu üçüncü şahıslarda borçlu lehine doğmuş alacaklar üzerinde müvekkilinin haciz tarihinin şikayet olunanın haciz tarihinden önceki tarihli olduğunu ileri sürerek, asıl ve birleşen dosyalarda sıra cetvellerinin iptalini talep etmiştir. Asıl ve birleşen dosyalarda şikayet olunan vekili, asıl ve birleşen dosyada şikayetin reddini istemiştir....
ye haber verilmiştir.” şerhi ile 14/01/2014 tarihinde tebliğ edildiği, daha önce çıkarılan bir ödeme tebliği bulunmadığı gibi mahkemece tebliğ zarfına "mernis adresi" olması dışında düşülmüş bir şerh bulunmadığı anlaşılmış olup, tebliğ memurunca Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre yapılan tebliğ işleminin usulüne uygun olmadığı görülmüştür. Her ne kadar borçlular tarafından şikayet dilekçesinde öğrenme tarihinin bildirilmemiş ise de bu durumda yukarıda belirtilen nedenlerle şikayet tarihi öğrenme tarihi olarak kabul edilir. O halde mahkemece, borçlulara ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edilmediği ve şikayet tarihinin ödeme tarihi olarak kabul edileceği hususları dikkate alınmak suretiyle davaların esasına girilerek karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile istemlerin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Tüm dosya kapsamına göre; davalı vekili tarafından davacı aleyhine ilamsız icra takibine gidildiği, davacı tarafın ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği, takipten 21/09/2021 tarihinde haberdar olduklarını söyleyerek ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesi için şikayette bulunduğu, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde de belirtildiği üzere her ne kadar şikayetçi borçlu tarafa TK 21/2.madde kapsamında ödeme emri tebliğ edilmiş ise de tebliğ tarihi itibariyle tebligat yapılan adresin davacının mernis adresi olmadığı, bu nedenle şikayetin kabulüne karar verilmesinde yasaya aykırılık bulunmadığı, ayrıca cevap dilekçesi vererek davanın reddini isteyen davalı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinde de yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Gerekçeli kararın, şikayet olunan vekiline tebliğine ilişkin tebligat parçasına dosya içerisinde rastlanmadığından mahkemece, gerekçeli karar şikayet olunan vekiline tebliğ edilmiş ise, tebliğ parçasının dosya içerisine konulması, temin edilemezse tebliğ tarihinin saptanması için mahkeme kayıtları ve posta idaresi kayıtları üzerinde gerekli incelemenin yapılarak tebliğ tarihinin bildirilmesi, şayet henüz tebliğ yapılmamış ise, tebliğ yapılarak, temyiz süresinin beklenmesi için dosyanın yerel mahkemesine geri çevrilmesi gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın yerel mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 28.05.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
O halde, mahkemece, şikayetin kabulüne karar verilerek şikayet tarihinin öğrenme tarihi olarak tespiti ile diğer şikayet sebepleri incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı gerekçe ile istemin reddi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/06/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Şti'nin ihtiyati haciz tarihinin 07.11.2012 olduğu ödeme emrinin 09.01.2013 te tebliğ edildiği, asıl davada şikayetçi ... T.A.Ş’nin ihtiyati haciz tarihinin 09.11.2012 olduğu ödeme emrinin 14.11.2012 de tebliğ edildiği , birleşen dava şikayetçi ...bankası A.Ş.’nin ihtiyati haczinin 07.11.2012 olduğu ödeme emrinin 22.11.2012 de tebliğ edildiği dosya kapsamında anlaşılmıştır. Sıra cetveli düzenlenirken ihtiyati hacizlerin kesinleşme tarihlerine bakılır. İhtiyati haczin kesinleşmesi için tebliğden itibaren itiraz süresinin, kambiyo senetlerine mahsus takipte ise ödeme süresinin geçirilmesi gerekir. İhtiyati hacizlerin kendi aralarında önce veya sonra konulmuş olmaları, sonuç doğurmaz....
İcra Müdürlüğü'nün 2021/482 sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlanıldığını, takip dosyasından yapılan ödeme emrinin tebliğinin usulsüz olduğundan ve buna bağlı olarak takibe konu çekin zaman aşımına uğramış olduğundan huzurdaki davayı açtıklarını, ödeme emri usulsüz olarak tebliğ edilmiş olup, tebliğ tarihinden ödeme emrinin öğrenildiği tarih olan 08/02/2021 tarihi olarak düzeltilmesi gerektiğini, takibe ihtiyati hacizle başlanmış olup ihtiyati hacze yönelik yapılan işlemlerin zaman aşımı süresini kesmediğini, icra takibinde yer alan ödeme emri usulsüz tebliğ edilmiş olduğundan ve takibe karşı şikayet ve itiraz süreleri henüz dolmamış olduğundan alacaklının yapmış olduğu bütün işlemlerin yalnızca ihtiyati hacze yönelik işlemler olarak kaldığını, davaya konu icra takibi kesinleşmemiş olduğundan alacaklı tarafın hiçbir icra takip işlemi gerçekleştiremediğini, davanın kabulü ile ödeme emrinin usulsüz olarak tebliğ edilmiş olduğunun ve tebliğ tarihinin 08/02/2021 tarihi...
Somut olayda borçlu kooperatife ödeme emrinin tebliğ edildiği adres, adı geçenin ticaret sicilinde yazılı adresi olup anılan tebliğ işlemi 7201 Sayılı Kanunun 21.maddesine ve usulüne uygundur. Kaldı ki, borçluya kıymet taktir raporu ve satış ilanı, yine ticaret sicil müdürlüğünde kayıtlı olan adresinde şirket çalışanları çarşıda olduğundan bahisle 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21. maddesi uyarınca 29.12.2011 tarihinde yapılmış olup, usulüne uygundur. Bu durumda ödeme emri tebliğ işlemi usulsüz kabul edilse bile muhatabın en geç bu tarihte usulsüz tebliğ işlemini öğrendiğinin kabulü gerekeceğinden, borçlunun ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğuna ilişkin şikayeti anılan tarihe göre İİK. nun 16/1.maddesinde öngörülen yasal 7 günlük süreden sonradır. Şikayet süresinin geçirilmesinden sonra borçluya kayyum atanmış olması sonuca etkili değildir. Diğer bir ifadeyle bu husus şikayet süresini yeniden başlatmaz....