Odasının cevabi yazısında, borçlunun adresinin ... olarak bildirildiği ve örnek 7 ödeme emrinin, borçlunun bildirilen bu adresine 18.12.2014 tarihinde Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Şikayetçi borçlu şirketin ticaret sicil adresine TK'nun 35.maddesi gereğince tebligat yapılabilmesi için, bu adrese gönderilen tebligatın, adresin kapalı olması ya da muhatabın adresten taşınmış olması şerhi ile tebliğ edilemeden iade edilmesi zorunludur. Şikayete konu tebligat tarihinden önce, borçlu şirketin ticaret sicil adresine çıkarılıp tebliğ edilmeden iade edilen tebligatın; "muhatap firma tanınmıyor" şerhi ile iadesi usulsüz olup, bu tebligat esas alınarak TK'nun 35/4. maddesine göre yapılan tebligat usulüne uygun değildir. O halde; mahkemece, borçlunun tebligat usulsüzlüğü şikayetinin kabulü ile tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
DAVA Davacı borçlu vekili dava dilekçesinde; takip dosyası içeriğine göre müvekkiline ödeme emrinin elektronik posta adresine tebliğ edilmiş göründüğünü, ancak, müvekkili şirkete ait usulüne uygun şekilde alınmış bir elektronik tebligat adresi bulunmadığını, müvekkili şirkete usulsüz şekilde e-tebligat yapıldığını, takipten şikayet tarihinde haberdar olduklarını, yapılan araştırma neticesinde şirkete temsile yetkili olmayan ve ...’in yıllık izinde olduğu bir tarihte ...’in elektronik imzasıyla Genel Müdür/ Yönetim Kurulu başkanı sıfatıyla PTT’den UETS adresi alındığı, yetkili kişilere ait olmayan telefon numarası ve e-posta hesabı bildirildiğini tespit ettiklerini, müvekkil şirket yetkililerinin hesap açma işlemi hakkında bilgi sahibi olmadığı gibi PTT tarafından da Elektronik Tebligat Yönetmeliği m. 8,2-3’e göre bilgilendirme yapılmadığını, elektronik adresin oluşturulduğu konusunda muhataba bilgilendirme yapılmadan elektronik tebligat adresine yapılan tebliğ işleminin usulsüz olduğunu...
Sulh Hukuk Mahkemesi dosyasında borçluya çıkan tebligatlarla takipten haberdar olunduğu ve buna göre de tebligat usulsüzlüğü şikayetinin süresinde olmadığından bahisle şikayetin reddedildiği anlaşılmaktadır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun “Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina” başlıklı 21/1. maddesinde; “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru, tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirir....
Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 25. maddesi hükmüne göre de, hakim, şikayet dilekçesinde bildirilen vakıalarla bağlı olup, ileri sürülmeyen maddi olayları kendiliğinden gözetemez. Yine Y.12. HD.nin 27.09.2010 T., 8528/21169 EK. Sayılı ve 2009/23590 E. 2010/5162 K. sayılı emsal içtihatlarından da anlaşıldığı üzere; İnceleme icra mahkemesine sunulan şikayet dilekçesinde ileri sürülen şikayet sebepleri ile sınırlı olarak yapılır. Somut olayda; emsal içtihatlar , HMK.nun 25....
Borçluya çıkartılan ödeme emri tebligat mazbatasında "adres boş, gecekondu, belirtilen adreste muhatabın taşınmış olduğu tespit edilmiş, tebligat adresi kişinin mernis adresi olduğundan TK'nın 21/2. maddesi gereğince mahalle muhtarına teslim edilerek 2 nolu haber kağıdı belirtilen adresin kapısına yapıştırılarak en yakın isim ve imzadan imtina eden komşusuna haber verildi" şerhi yer almaktadır. Sözkonusu tebligatta, muhatabın adresten taşındığını beyan eden komşunun ismi belirtilmemiş olup tebligat bu haliyle Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine uygun olmadığı gibi TK.nun 10. maddesi uyarınca önce bilinen adrese tebligat yapılmadan doğrudan doğruya TK.nun 21/2. maddesine göre yapılan tebliğ işlemi de usulsüzdür....
nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal yedi günlük sürede icra mahkemesi nezdinde şikayet konusu yapılmış olması gerekir. Şikayetçi, fesih nedeni olarak belirttiği ihaleye hazırlık dönemine ilişkin bir durumu, yasal sürede icra mahkemesine başvurarak şikayet yoluyla ileri sürmez ise, daha sonra aynı nedene dayalı olarak ihalenin feshini isteyemez. Satışa hazırlık işlemlerine yönelik şikayet üzerine mahkemece verilecek kararlar kesin olmakla beraber, süresinde şikayet hakkının kullanıldığı hallerde icra mahkemesi kararının, ihalenin feshi aşamasında incelenmesi mümkündür. Ancak, yasanın öngördüğü bu olanağı kullanmayanlar, aynı şikayet nedenleri ile ihalenin feshini talep edemezler. Somut olayda hem davacıya ve hem de birleşen davacıya satış ilanı tebliğ edilmiş olup her iki davacının da satış ilanın tebliği usulsüzlüğü iddiası da olmadığı göz önünde bulundurularak yasal 7 günlük süre içerisinde satışa hazırlık işlemlerinin şikayet konusu yapılmadığı dosya kapsamı ile sabittir....
Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Görüldüğü üzere, usulsüz yapılan tebliğ, mutlaka bâtıl olmayıp, muhatap tarafından öğrenildiği tarihte geçerli olacaktır (HGK'nun 05.06.1991 tarih ve 1991/12-258 E. - 1991/344 K. sayılı kararı). Tebliğ işleminin usulsüzlüğü şikayetinin yasal dayanağı, İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca, takipten haberdar olunduğu tarihten itibaren yedi gün içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. Bu nedenle, mahkemece, öncelikle borçlunun, takibi öğrenme tarihine göre şikayetin, yukarıda anılan maddede belirtilen yasal süre içinde yapılıp yapılmadığının tesbiti gerekir....
Tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. O halde mahkemece, icra dosyasında borçlunun çalıştığı kuruma gönderilen haciz müzekkeresi nedeniyle, kurum tarafından ilk maaş kesintisinin ne zaman yapıldığı, icra dosyasında bulunan 01.07.2014 tarihli, “Mersin 1. İcra Müdürlüğü'nün 2007/587 sayılı dosyasından hacizli aktarma açıklamalı” tahsilatın kim tarafından, ne zaman yatırıldığı araştırılarak, borçlunun şikayet dilekçesinde bildirdiği öğrenme tarihinden daha önce takibi öğrendiği sonucuna varılır ise şikayetin süre aşımından reddine, aksi halde borçlunun şikayet dilekçesinde bildirdiği öğrenme tarihinden daha önce takibi öğrendiği hususu tespit edilemez ise şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm tesisi isabetsizdir....
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, şikayetçi borçlu tarafından her ne kadar ödeme emri, kıymet takdiri raporu ve satış ilanının borçlu şirkete usulüne uygun tebliğ edilmediğini belirtilmiş ise de tebligat usulsüzlüğü nedeniyle ihalenin feshini istemek hakkının sadece kendisine tebligat yapılmayan ilgilisine şikayet hakkı vereceğinden bu yöndeki istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde bir takım ihaleye hazırlık işlemlerinin hatalı ve eksik olduğunu ileri sürmüş ise de satış ilanının 09.03.2021 tarihinde usulüne uygun olarak davacıya tebliğ edildiği ve bu işlemlerin süresi içinde davacı tarafça şikayet konusu yapılmadığı anlaşıldığından, bu hususlarının ihalenin feshi sebepleri olarak ileri sürülemeyeceği değerlendirilmiştir. Dairemizce yapılan değerlendirmelere göre; İİK.'...
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; borçlu vekilinin tebligatın usulsüzlüğü sebebiyle şikayette bulunduğunu, müvekkilinin belirtilen adreste oturmadığını, emniyet araştırması yapılmadan mernis adresine tebligat yollanmasının usulsüz olduğunu, tebliğ alan müvekkilinin kızının reşit olmadığını ileri sürdüğünü, İstanbul 13. İcra Hukuk Mahkemesinin şikayeti kabul ettiğini, tebliğ tarihinin 03.05.2021 olarak düzeltilmesine karar verdiğini, borçlu vekili şikayet dilekçesinde adres hakkında araştırma yapılmadığını ve bundan dolayı usulsüzlük olduğunu beyan ettiğini, Tebligat Kanununa göre araştırma yükümlülüğünün ancak tebligatın adres kayıt sistemindeki adresine tebligat yapılmadığı müddetçe geçerli olduğunu, olayda borçlunun mernis adresine tebligat yapıldığını, borçlunun adresten geçici veya sürekli olarak ayrılmış olmasının mernis adresine yapılan tebligatı usulsüz hale getirmeyeceğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir....