şerhiyle 03.01.2022 tarihinde tebliğ edildiği, anılan tebligatın şirketin yetkili temsilcileri olmaması durumunda çalışanına teslimi gerekirken, mahalle muhtarına verilerek Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre yapılmaya çalışıldığı, şirket çalışanına ise haber bırakıldığı, tebligatın bu haliyle TK'nın 21/1. maddesine aykırı olarak yapıldığı ve dolayısıyla usulsüz olduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar tebligat parçasında Tebligat Kanununun 20. maddesine göre tebliğ yapıldığı yazılmış ise de, Tebligat Kanununun 20. maddesine göre yapılmış bir tebligat bulunmadığından ihbarnamenin kapıya yapıştırılmasından itibaren 15 gün sonra tebligatın yapılmış sayılmasından söz edilemez....
Davacı borçlu vekilinin tebligat usulsüzlüğü ile imza ve borca itiraza yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde; Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik, tebliğ belgesindeki işlemin aksinin iddia edilmesi halinde, bunun tahkik şeklini ve yöntemini göstermemiştir. Mahkemece, her somut olayın özelliği, cereyan şekli, gerçekleşen maddi olgular en ufak ayrıntılarına kadar göz önünde bulundurulup iddia tahkik edilmelidir. H.G.K.nun 07.04.1982 tarih ve 1377- 337 sayılı kararında da benimsendiği üzere, tebligat parçasında yazılı olan hususun aksi her türlü delille ispatlanabilir. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun TK'nun 17. maddesinğ aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine, meslek veya sanatını evinde icra edenlerin memur ve müstahdemlerinden biri bulunmadığı takdirde aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır" hükmünü içermektedir....
Vekil ile takip edilen işlerde vekile tebligat zorunlu olduğundan asile yapılan tebligatın usulüne uygun olup olmaması sonuca etkili değildir. Somut olayda vekile yapılan tebligatın usulsüzlüğü ileri sürülmemiştir. Bu sebeple borçlu asile yapılan tebligatın takibin kesinleşmesi ve devamıyla bir ilgisi bulunmayıp, sadece İİK'da düzenlenen ceza hükümlerinin uygulanabilmesi yönüyle geçerliliği vardır. Borçlu vekiline tebligat yapıldığına ve bu tebligatın usulsüzlüğü ileri sürülmediğine göre, borçlu asile yapılan tebligatın usulsüzlüğünün ve öğrenme tarihinin tebliğ tarihi olarak tespitinin istenmesinde bu aşamada hukuki yarar bulunmamaktadır. Belirtilen nedenlerle Mahkemece istemin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle istemin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
Yine Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 26. maddesinde; "Belirli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenlere, o yerde de tebligat yapılabilir. Muhatabın işyerinde bulunmaması halinde tebliğ, aynı yerde sürekli olarak çalışan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır....” hükmünü içermektedir. Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik, tebliğ belgesindeki işlemin aksinin iddia edilmesi halinde, bunun tahkik şeklini ve yöntemini göstermemiştir. Mahkemece, her somut olayın özelliği, cereyan şekli, gerçekleşen maddi olgular en ufak ayrıntılarına kadar göz önünde bulundurulup iddia tahkik edilmelidir. H.G.K.nun 07.04.1982 tarih ve 1377-337 sayılı kararında da benimsendiği üzere, tebligat parçasında yazılı olan hususun aksi her türlü delille ispatlanabilir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Şikayet eden 3. kişi, kendisine gönderilen İİK.nun 89/1 haciz ihbarnamesine ilişkin tebligat ile diğer tebligatların usulsüz olduğunu bu nedenle, hacizlerin fekkini talep etmiş, mahkemece, usulsüz tebliğ şikayetinin kabulü ile 89/1 haciz ihbarnamesinin 13/07/2015 tarihinde tebliğ edildiğinin tespitine ve fazlaya ilişkin talebin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 12. maddesine göre, hükmi şahıslara tebligat selahiyetli mümessillerine, bunlar birden fazla ise yalnız birine yapılır....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 16. maddesi uyarınca ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğü nedeniyle tebliğ tarihinin düzeltilmesi ve borca itiraz nedeniyle takibin durdurulması isteminin reddine ilişkin icra memur işlemini şikayettir. Borçlunun tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin başvurusu, İİK'nın 16. maddesi uyarınca şikayet niteliğindedir. Şikayet başvurusu, şikayete konu işlemin öğrenilmesinden itibaren yedi gün içinde yapılmalıdır. Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihi tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Somut olayda, davacı hakkında başlatılan icra takibinde, ödeme emri Tebligat Kanunu'nun 21/1 maddesi gereğince 29/01/2020 tarihinde tebliğ edilmiştir....
Satış ilanı tebligatının usulsüzlüğü nedeniyle ihalenin feshini isteme hakkı, sadece kendisine usulüne uygun tebligat yapılmayan ilgilisine ait olup, ihalenin feshini isteyen şikayetçinin, kendisine ya da vekiline yapılan tebligatın usulsüz olduğunu da, ayrıca ve açıkça ileri sürmediği sürece, bu husus kamu düzeninden olmadığından, mahkemece resen fesih nedeni olarak incelenemez (Yargıtay 12. H.D'sinin 2022/2070 Esas 2022/2787 Karar sayılı ilamı). Somut olayda, şikayetçi borçlunun 24.05.2022 havale tarihli şikayet dilekçesinin incelenmesinde; şikayetçi tarafından kendisine yapılan satış ilanı tebliğ usulsüzlüğünü ayrıca ve açıkça fesih nedeni olarak ileri sürmediği görülmektedir. Bu itibarla, usulsüz tebligat mahkemece re'sen incelenemeyeceğinden, satış ilanı tebliğ edilen davacı borçlunun, İİK 134/2....
Borçlunun mahkemeye verdiği dilekçede gecikmiş itiraz deyimini kullanması, HMK'nun 33. maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili olmayıp, başvuru bu hali ile 7201 sayılı Yasa'nın 32. maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayetidir (HGK'nun 05/10/2001 tarih ve 2001/12-258 esas, 20018344 sayılı kararı). 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi gereğince tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Öte yandan borçlunun kendisine gönderilen tebligatın usulsüz olduğunu ileri sürerek icra mahkemesine başvurması “şikayet” olup, İİK’nun 16/1. maddesi gereğince şikayetin öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede yapılması gereklidir (HGK'nun 05/06/1991 tarih ve 91/12-258 E., 91/344 sayılı kararı)....
Borçlunun dilekçesinde; gecikmiş itirazdan söz etmesi HMK'nun 33. maddesi gereğince, hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili olmayıp, başvuru bu haliyle 7201 sayılı Kanunun 32.maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayetidir (HGK. 5.6.1991-1991/12-258 E-344 K.) Somut olayda; şikayetçi-borçlu adına çıkartılan örnek 7 ödeme emrinin 7201 sayılı Kanunun 21/2.maddesine göre tebliğ edildiği görülmektedir. Anılan maddeye göre tebliğ yapılabilmesi için; borçlunun bilinen en son adresine daha önceden çıkarılan tebligatın tebliğ edilmeden iade edilmiş olması, ayrıca tebligat evrakı üzerine Yönetmeliğin 16/2. maddesine uygun şerhin verilmiş olması gerekmektedir. Borçlu adına gönderilen ödeme emri tebligatı anılan hususları içermediğinden usulsüzdür....
Dava, usulsüz tebligat şikayetine ilişkin olması nedeniyle mahiyeti gereğince yedi günlük yasal süreye tabidir. Davalı tarafça delil olarak dayanılan Uyap Evrak İşlem Kütüğü kayıtlarının tetkiki sonucunda, davacı T1 tarafından 08/03/2022 tarihi itibariyle icra takip dosyası arasında bulunan ve usulsüzlüğü ileri sürülen tebliğe ilişkin mazbatanın ve ödeme emrinin incelendiği, yapılan incelemeler neticesinde söz konusu tarih itibariyle takipten ve şikayet konusu işlemden haberdar olunmasına rağmen yasal yedi günlük hak düşürücü süre geçirildikten sonra 18/04/2022 tarihinde şikayette bulunulduğu görülmüş, dolayısıyla mahkemesince şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine ilişkin kararı isabetli olmuştur....