Somut olayda, Çeşme İcra Hukuk Mahkemesinin 2020/139 Esas sayılı dosyasında verilen 28/10/2020 tarihli kararla " borçlunun usulsüz tebligat şikayeti kabul edilerek ödeme emrinin tebliğ tarihinin 18/09/2020 olarak düzeltilmesine, borçlu T1 21/09/2020 tarihli itirazının süresinde olduğunun tespitine" karar verildiği, buna göre ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olması nedeniyle takip kesinleşmeyeceğinden, bu tarihten önceki hacizlerin hükümsüz kaldığının kabulü gerekir. Ödeme ve icra emrinde belirtilen ödeme süresi geçmedikçe, alacaklı tarafça haciz istenemeyeceği gibi, bu koşullar oluşmadan önce konulan hacizler de geçersizdir. Henüz haciz isteme hakkı doğmadan gerçekleştirilen hacizlerin yasal dayanağı kalmadığından, takibin kesinleşmesinden önce uygulanan hacizlerin kaldırılmasına ve takibin durdurulmasına karar verilmesi usul ve yasaya olup, davalının istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir....
GEREKÇE; Uyuşmazlık, tebligatın usulsüzlüğü şikayeti, imza itirazı, ödeme emrinin iptali ve hacizlerin kaldırılması talebine ilişkindir. Mersin 5.İcra Müdürlüğünün 2019/11842 esas sayılı dosyası incelendiğinde, her biri 50.000,00 TL miktarlı 5 adet bonoya dayalı yapılan takipte örnek 10 ödeme emrinin davacı şirkete 23/10/2019 tarihinde "Tebligat Kanununun 35. Maddesine göre tebliğ edildi" açıklamasıyla tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Davanın, 07/11/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre; "Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve yeni adres tebliğ memurunca da tespit edilemediği takdirde tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi, tebliğ tarihi sayılır....
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, yerleşik içtihatlar gereğince usulsüz tebligat şikayetine ilişkin kararların icra edilebilmesi için kesinleşmesinin gerektiği, bu yönü ile davacı vekilinin haczin kaldırılması talebinin reddine dair verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiştir....
Tebligat Kanunu’nun Elektronik Tebligat başlıklı 7/a maddesinin birinci fıkrası “Aşağıda belirtilen gerçek ve tüzel kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunludur.” ikinci fıkrası ise " Birinci fıkra kapsamı dışında kalan gerçek ve tüzel kişilere, talepleri halinde elektronik tebligat adresi verilir. Bu durumda bu kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunludur." şeklinde düzenlenmiştir. Tebligat Kanunu'nun 7/a maddesi uyarınca, elektronik tebligat adresi olan tüzel kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunlu olup, posta yolu ile yapılan tebligat yok hükmündedir. Kural olarak tebliğ usulsüzlüğü şikayeti, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca ıttıla tarihinden itibaren 7 gün içerisinde ileri sürülmesi gerekmekte ise de, elektronik tebligat adresi varken posta yolu ile tebligat gönderilmesi, kanunun emredici hükümlerine aykırı olduğundan, süresiz olarak şikayet konusu yapılabilir. Somut olayda; Posta ve Telgraf Teşkilatı A.Ş.'...
Tebligat Kanunu’nun Elektronik Tebligat başlıklı 7/a maddesinin birinci fıkrası “Aşağıda belirtilen gerçek ve tüzel kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunludur.” ikinci fıkrası ise " Birinci fıkra kapsamı dışında kalan gerçek ve tüzel kişilere, talepleri halinde elektronik tebligat adresi verilir. Bu durumda bu kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunludur." şeklinde düzenlenmiştir. Tebligat Kanunu'nun 7/a maddesi uyarınca, elektronik tebligat adresi olan tüzel kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunlu olup, posta yolu ile yapılan tebligat yok hükmündedir. Kural olarak tebliğ usulsüzlüğü şikayeti, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca ıttıla tarihinden itibaren 7 gün içerisinde ileri sürülmesi gerekmekte ise de, elektronik tebligat adresi varken posta yolu ile tebligat gönderilmesi, kanunun emredici hükümlerine aykırı olduğundan, süresiz olarak şikayet konusu yapılabilir....
şerhiyle 03.01.2022 tarihinde tebliğ edildiği, anılan tebligatın şirketin yetkili temsilcileri olmaması durumunda çalışanına teslimi gerekirken, mahalle muhtarına verilerek Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre yapılmaya çalışıldığı, şirket çalışanına ise haber bırakıldığı, tebligatın bu haliyle TK'nın 21/1. maddesine aykırı olarak yapıldığı ve dolayısıyla usulsüz olduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar tebligat parçasında Tebligat Kanununun 20. maddesine göre tebliğ yapıldığı yazılmış ise de, Tebligat Kanununun 20. maddesine göre yapılmış bir tebligat bulunmadığından ihbarnamenin kapıya yapıştırılmasından itibaren 15 gün sonra tebligatın yapılmış sayılmasından söz edilemez....
Maddesinde açıkça kambiyo senedindeki davacıya imzaya ve borca itiraz ettiği belirlenmiştir. İlk derece mahkemesince usulsüz tebliğ şikayetinin kabul edilerek tespit edilen ödeme emri tebliğ tarihi itibariyle davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü imza ve borca itirazın süresinde olduğu ve ayrıca hacizlerin kaldırılması isteminde bulunulmuştur. O halde mahkemece davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü sair itirazların esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır....
Kişiye usulüne uygun haciz müzekkeresi tebliğ edilmediğinden borçlu sıfatı verilerek icra dosyasına kaydedilip mallarına haciz konulması usul ve yasaya aykırı olup, yine davacının bu usulsüzlüğü belirtilerek icra müdürlüğünden hacizlerin kaldırılması isteminin reddine karar verilmesi de usul ve yasaya aykırı olup, ilk derece mahkemesince şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır. Bu itibarla, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK'nun 353/1- b-2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yerine yukarıda açıklanan nedenlerle şikayetin kabulü ile icra müdürlüğünün 07/08/2020 tarihli kararının iptaline, davacının borçlu sıfatının ve mallarına konulmuş tüm hacizlerin kaldırılmasına ilişkin yeniden esas hakkında karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Davacı borçlu vekilinin tebligat usulsüzlüğü ile imza ve borca itiraza yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde; Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik, tebliğ belgesindeki işlemin aksinin iddia edilmesi halinde, bunun tahkik şeklini ve yöntemini göstermemiştir. Mahkemece, her somut olayın özelliği, cereyan şekli, gerçekleşen maddi olgular en ufak ayrıntılarına kadar göz önünde bulundurulup iddia tahkik edilmelidir. H.G.K.nun 07.04.1982 tarih ve 1377- 337 sayılı kararında da benimsendiği üzere, tebligat parçasında yazılı olan hususun aksi her türlü delille ispatlanabilir. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun TK'nun 17. maddesinğ aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine, meslek veya sanatını evinde icra edenlerin memur ve müstahdemlerinden biri bulunmadığı takdirde aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır" hükmünü içermektedir....
, TK 14. maddesi hükmünün uygulanabilmesi için tebligat yapılacak kimsenin, tebligatın yapılacağı zaman diliminde asker kişi sıfatını haiz olması şart ve yeterli olduğunu, asker kişinin yakınlarına yapılacak bir tebligatın TK 14. maddesi hükmü karşısında geçersiz olacağını, yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, müvekkil olan borçlunun mal varlığına ve banka hesaplarına konulmuş olan hacizlerin kaldırılması gerektiğini, ihtiyati haciz kesinleşmemiş olduğunu belirterek, müvekkili adına çıkartılan ödeme emrinin iptalini, hacizlerin kaldırılması ile iade edilmiş ise teminatın dosyaya yeniden yatırılmasını talep etmiştir....