İcra Dairesi'nin 2019/2108 E sayılı dosyasında bilinen adresi var iken davacının oturmadığı mernis adresine tebligatların yapıldığı, iade gelmesi üzerine de TK'nın 21/2 maddesine göre tebligat yapıldığını, üstelik tebligat zarfının da beyaz renkli olduğunu ve yönetmeliğe aykırı olduğunu, davacının takipten 01/07/2021 tarihinde haberdar olduğunu ve 02/07/2021 tarihinde de itirazlarını icra dosyasına sunduğunu, bu nedenlerle haciz ihbarnamelerinin iptali ile hacizlerin kaldırılmasının gerektiğini, aksi durumda ise gecikmiş itirazda bulundukları kabul edilerek hacizlerin kaldırılmasının gerektiğini beyan etmiş, haciz ihbarnamelerinin ve 103 davet kağıdının tebliğine ilişkin şikayetin kabulüne, haciz ihbarnamelerinin iptaline, süresinde yapılmış olan itirazın kabulü ile davacının borçlu sıfatının silinmesine ve davacı hakkındaki hacizlerin kaldırılmasına bu talepler kabul edilmez ise gecikmiş itirazın kabulü ile haciz ihbarnamelerinin iptaline ve hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini...
GEREKÇE; Uyuşmazlık, tebligatın usulsüzlüğü şikayetine ilişkindir. Adana 5.İcra Müdürlüğünün 2020/4527 esas sayılı dosyası incelendiğinde, 401.200,00 TL asıl alacağın tahsili için yapılan genel haciz yolu ile icra takibinde örnek 7 ödeme emrinin davacı borçluya 27.02.2020 tarihinde "tebliğ evrakında gösterilen adreste kimse bulunmaması, adresin kapalı olması sebebi ile muhatabın en yakın yönetici Gökay Kayrahan sorulmuş, muhatabın geçici olarak camiye gittiğini beyan etmesi üzerine ilgili mahalle muhtarlığına tebligat teslim edilip 2 nolu haber kağıdı muhatabın kapısına yapıştırıldı, yönetici Gökay Kayrahan'a haber verildi" haber verildi açıklaması ile tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Hükmi şahıslara yapılacak tebligat işlemi, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 12 ve 13. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak tüzel kişinin adresinin kapalı olması halinde Tebligat Kanununun 21. Maddesine göre tebligat yapılır....
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Ödeme emrinden haberdar oldukları tarihin 28/10/2022 tebligattaki usulsüzlüğü öğrendikleri tarihin 22/02/2023 tarihi olduğunu, ödeme emrinin tebliğ tarihinin ödeme emrine muttali olma tarihi olan 28/10/2022 tarihi olarak belirlenmesini, usulsüzlüğü şikayet tarihlerinin 22/02/2023 tarihi olmakla şikayetin süresi içerisinde yapıldığını, şikayetin süreden reddine karar verilmiş olmasının hatalı olduğunu, icra takibinin borcun miktarı da gözetilerek tedbiren durdurulmasını, 28/10/2022 tarihli borca ve ferilerine itirazlarının kabulünü ve dosyadaki tüm hacizlerin fekkini ileri sürerek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe; Uyuşmazlık, davacı - borçlu hakkında başlatılan ilamsız icra takibinde usulsüz tebliğ şikayetine ilişkindir. İstanbul 18....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI; Mahkemece, borçlu vekilinine usulsüzde olsa yapılan bir tebligat olmadığı, ödeme emrinin borçlu vekiline tebliğine ve vekile tebligat yapılmadığından takibin kesinleşmediği belirtilerek, Şikayetin kabulü ile ödeme emrinin borçlu vekiline tebliğine , takibin kesinleşmediğinin tespiti ile hacizlerin kaldırılmasına, tazminat talebinin reddine karar verilmiştir....
GEREKÇE: Şikayet, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğü ve bu nedenle takip kesinleşmeden konulan hacizlerin kaldırılması taleplidir. Davalı alacaklı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde; Davalı tarafça, mahkemece ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğuna ve ödeme emri tebliğ tarihinin 19/10/2020 olarak düzeltilmesine dair karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmamış, sadece icra takibinin tedbiren durdurulmasına dair karar istinafa konu edilmiştir. HMK'nın 341/1 maddesine göre ilk derece mahkemesince verilen nihai kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurulabileceği düzenlenmekle birlikte, İİK'nın 363/1 maddesinde de istisnai olarak icra mahkemelerince verilen bir takım kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurulamayacağı tahdidi olarak sayılmıştır. İstinafa konu edilen takibin tedbiren durdurulması kararı her ne kadar esasa ilişkin hükümle birlikte verilmiş ise de özü itibariyle nihai karar vasfına haiz değildir....
Somut olayda, borçlu şikayet dilekçesinde, tebliğ usulsüzlüğü şikayetinin yanı sıra ödeme emrinde belirtilen 30 günlük ödeme süresi dolmadan araçların kaydına konulan hacizlerin usulsüz olduğunu, bu nedenle haczin kaldırılmasını ve takibin iptalini talep ettiği halde, mahkemece bu yöndeki şikayetlerin değerlendirilmediği görülmektedir. O halde, mahkemece, borçlunun usulsüz tebliğ şikayeti dışında kalan itiraz ve şikayetleri hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi isabetsiz olup kararın belirtilen nedenlerle bozulması gerekmiştir. SONUÇ : Borçluların temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Tebligat mazbatasına, posta dağıtıcı tarafından, muhatabın işte olduğuna dair beyanda bulunan kişinin adı-soyadı ile imzadan imtina edip etmediği yazılmadığından Tebligat Kanunu'nun 21/1, 23/7 ve Tebligat Yönetmeliği'nin 30/1, 35. maddeleri gereğince, tebliğ işlemi usulsüzdür. Tebligatın mahalle muhtarına teslimi ve haber kağıdının muhatabın kapısına yapıştırılması işleminden sonra haber verilen komşu isminin belirtilmiş olması ise söz konusu usulsüzlüğü gidermemektedir....
Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunarak, mahkemece verilen kararın yerinde olmadığını, tebliğde TK'nun ilgili hükümlerine riayet edilmesinin gerektiğini, ancak müvekkiline usulüne uygun yapılan bir tebligatın mevcut olmadığını, müvekkiline tebliğ edilen ödeme emri ve İİK'nun 103 maddesi gereğince yapılan hacizlerin bildirimine ilişkin tebligatların TK'nun 10 ve 21 maddelerinde belirtilen şartların hiçbirinin yerine getirilmeden takibin kesinleştirilerek müvekkili adına kayıtlı taşınmaz ve traktörün kayıtlarına usulsüz olarak haciz tatbik edildiğini, müvekkilinin cimer'e yapmış olduğu şikayet başvurusunun tebliğ olarak kabul edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Tebligat Kanununda tebligatın tüm şekil ve esaslarının belirlenmiş olduğunu ve haricen öğrenmeye dayalı işlemlerinin hiçbir hukuki sonuç doğurmayacağından mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenle ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne, yargılama gideri ve...
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE: Dava, ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine yönelik şikayet ve icra müdürlüğünce davacının usulsüz tebliğ iddiası ile takibin durdurulması ve hacizlerin fekki talebinin reddine ilişkin icra müdürlüğü kararını şikayete ilişkindir. İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Şikayet K A R A R Şikayetin konusu 89/1-2-3 haciz ihbarnamelerin tebligatların usulsüzlüğü nedeniyle konulan hacizlerin fekkine ilişkin olup; inceleme görevi 12. Hukuk Dairesi'ne aittir. Yargıtay Başkanlar Kurulu’nun 27.12.2013 tarih 38 sayılı Kararı ile hazırlanıp, Yargıtay Büyük Genel Kurulu’nun 24.01.2014 tarih 1 nolu Kararı ile kabul edilen ve 29.01.2014 tarih 28897 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 01.02.2014 tarihinde yürürlüğe giren Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (12.) Hukuk Dairesi’nin görevi cümlesinden bulunmakla, gereği için dosyanın anılan Daire Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE, 08.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....