DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 16. maddesi uyarınca ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğü nedeniyle tebliğ tarihinin düzeltilmesi, İİK'nın 58., 61. maddeleri uyarınca takibe konu belgenin ödeme emrine eklenmemesi nedeniyle ödeme emrinin iptali ve takip kesinleşmesinden önce yapılan haciz dahil icra işlemlerinin iptali istemine ilişkindir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihi, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Öğrenme tarihinin aksi ise, ancak yazılı belge ile ispatlanabilir. Tüzel kişilere yapılacak tebligat işlemi, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 12. ve 13. maddelerinde düzenlenmiştir....
Tebligat Yönetmeliğinin 30 ve 31. maddelerine göre usulüne uygun olmasına, tebligat mazbatasında tebliğ tarihi yazılı olduğundan ayrıca tebliğ saatinin yazılı olmamasının tek başına tebliğ işleminin usulsüzlüğü sonucunu doğurmayacağının tabi olmasına göre, mahkemece şikayetin reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmayıp, karar usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğundan davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir....
Beyanı imzadan imtina ettiğinden tebligat mahalle muhtarına teslim edildi. 2 nolu ihbarname kapısına yapıştırıldı. Komşusu isim vermedi bilgi verildi.” şerhi ile tebliğ edilmiştir. Ödeme emri usule uygun tebliğ edilmemiş olması halinde dahi dava dilekçesi ve duruşma gün ve saatini bildirir davetiye borçluya usule uygun olarak tebliğ edilmiş ve davalı savunma yapmamıştır. Davalı borçlunun ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü bu tarihte öğrendiğinin kabulü gerekir. Ne var ki bu tarih itibariyle tebligatın usulsüzlüğünü icra mahkemesinde şikayet yoluyla ileri sürüp, tebliğ tarihini düzelttirmediği gibi, süresindede itirazda bulunmadığından 27/02/2015 tarihinde yapılan tebligat kesinleşmiştir. İcra mahkemesi ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü kendiliğinden nazara alamaz. YHGK.30.3.2005 gün ve 2005/6-190-220 ve 28.09.2005 tarih 2005/6-518-518 sayılı kararları da bu doğrultudadır. Kesinleşen takip üzerine yasal sürede ödemede bulunmadığından borçlunun temerrüdü de gerçekleşmiştir....
Borçlunun murisinden intikal edecek mirası reddettiği ve haciz konan taşınmaz hisseleri üzerinde hakkı olmadığından hacizlerin kaldırılmasını talep ettiği ancak hacizlerin kaldırılması işleminde borçlunun aktif husumet ehliyeti bulunmadığından talebin reddine." şeklinde verilen kararın mahkememiz dosyasında şikayet konusu yapıldığı anlaşılmıştır. Şikayet, icra (ve iflas) dairelerinin kanuna aykırı olan veya hadiseye uygun bulunmayan işlemlerinin düzeltilmesi veya yerine getirilmeyen veya sebepsiz sürüncemede bırakılan bir hakkın yerine getirilmesi için başvurulan bir kanun yoludur. Şikayet ve şartları İİK'nun 16. maddesinde düzenlenmiştir. Şikayet, icra ve iflas dairelerinin işlemlerine karşı başvurulan kendine özgü bir kanun yolu olup, bir dava değildir. Bu nedenle şikayette davacı ve davalı terimlerinin yeri yoktur. Şikayette iki taraf vardır: 1)Şikayet eden, 2)Şikayet olunan (karşı taraf)....
DEĞERLENDİRME : Dava, İİK'nın 16.maddesi uyarınca 09/08/2022 ve 11/08/2022 tarihli icra memur işlemlerini şikayete ilişkindir. Takip alacaklısı tarafından takibin durdurulmasına ilişkin memur işlemini şikayet yönünden verilecek karardan hakkı etkilenecek olan takip borçlusuna tebligat yapılarak, savunma hakkı tanınmasında usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Şikayetin niteliği gereği bir hakkın yerine getirilmesi niteliğinde olduğundan, İİK'nın 16/2. maddesi uyarınca süresiz şikayettir. Tebligatın usulsüzlüğünün tespiti ve dolayısıyla tebliğ tarihinin düzeltilmesi durumunda, haciz uygulamasına başlanacağı tarih, mal beyanında bulunma tarihi veya varsa kesinleşmeden önce konulan hacizlerin kaldırılabileceği nedenleriyle borçlunun şikayette hukuki yararı vardır (HGK'nun 27.06.2001 tarih ve 2001/12- 543 E. - 2001/560 K. sayılı kararı). Kural olarak icra mahkemesi kararlarının uygulanması için kesinleşmesi gerekmez....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafın Biga İcra Müdürlüğü'nün 2018/2160 esas sayılı dosyasıyla müvekkili hakkında ilamsız takip yaptığını, şikayet eden müvekkiline ödeme emri tebliğ edilmeden ve usulüne uygun tebligat yapılmadan icra takibi kesinleştirilip haciz işlemleri yapıldığını, müvekkilinin iş yerine hacze gelinmesi ile takipten haberdar olduğunu ve hemen süresinde Biga İcra Müdürlüğü'nde borca ve icra takibine itirazda bulunulduğunu, İcra Müdürlüğünce takibin kesinleştirilmesi nedeniyle itirazın reddedildiğini, müvekkilinin Biga İcra Hukuk Mahkemesi'nde de şikayet yoluyla tebligatın usulsuz olması ve süresi içinde borca itiraz etmiş olması nedeniyle dava açtığını, takibin durdurulmasını takibin ve ödeme emrinin iptalini talep ettiğini, yaptığı şikayetin ve davanın reddine karar verilmesi üzerine istinaf yoluna başvurduklarını, istinaf sonucu İlk Derece Mahkemesi'nin Biga İcra Hukuk Mahkemesi'nin kararının kaldırılmasına, şikayetin kabulü ile...
işlemlerinin başlatılmadığını, buna ilişkin talepleri sonrasında tescil işlemlerine başlandığını, ancak bu zaman zarfında taşınmazın halen borçlu adına kayıtlı olduğu için başkaca icra dairelerince birçok haciz konulmuş olduğunu öğrendiklerini, söz konusu hacizlerin kaldırılması ve taşınmazın müvekkili adına tescili talepleri neticesinde hacizlerin devam etmemesi adına 12/02/2020 tarihinde müvekkili adına tescil işleminin gerçekleştirildiğini, satış işleminden sonra yapılan hacizlerin kaldırılması için yaptıkları taleplerinin de müdürlüğün 24/02/2020 tarihli kararı ile reddine karar verildiğini, belirterek müdürlük kararının kaldırılmasına ve taşınmaz üzerindeki tüm hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Borçluya gönderilen 13 örnek ihtarlı ödeme emri 29/05/2014 tarihinde 7201 Sayılı Tebligat Kanununun 21.maddesine göre tebliğ edilmiştir. Davalı borçlu ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü yargılamada ileri sürmediği gibi icra mahkemesinde şikayet yoluyla ileri sürüp, tebliğ tarihini düzelttirmemiştir. Davalıya duruşma gününü bildirir meşruhatlı davetiye 21/10/2014 tarihinde tebliğ edilmiş ve davalı 03/12/2014 günlü duruşmaya katılmıştır. Davalı borçlu süresinde bir itirazda bulunmadığından 29/05/2014 tarihinde yapılan tebligat kesinleşmiştir. İcra mahkemesi ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü kendiliğinden nazara alamaz. YHGK.30.3.2005 gün ve 2005/6-190-220 ve 28.09.2005 tarih 2005/6-518-518 sayılı kararları da bu doğrultudadır. Bu durumda mahkemece, işin esasının incelenerek neticesine göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır....
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça, davalı müvekkilinin alacağının tahsili amacıyla başlatılmış olan icra takibinde icra dosyasına konu borcun tehiri icra amacıyla depo edildiğini, bundan mütevellit banka hesapları, tapu kaydındaki hacizlerin taşkın haciz olduğunu, söz konusu hacizlerin kaldırılması talebinin icra müdürlüğünce reddedildiğini, söz konusu red kararına karşı mahkemece taşkın haciz sebebiyle icra müdürlüğünün işlemini şikayet konusu yaptığını ve iş bu davayı ikama etmesi üzerine süresi içinde davaya cevaplarını sunma zarureti doğduğunu, davanın süresinde açılmadığını, tehiri icra kararı için yatırılan teminatın ödeme yerine geçmediğini, taşkın haciz iddialarını kabul etmediklerini beyanla şikayetin reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI : Bodrum 1. İcra Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde şikayetin reddine karar verilmiştir....
İcra Dairesinin 2021/12587 Esas sayılı dosyası incelendiği açıkça görülecektir ki, müvekkilinin Mernis adresine yapılmış usulüne uygun bir tebligat bulunmadığını, dolayısıyla dava konusu icra takibi, usulsüz tebligat olmasına rağmen kesinleştirildiğini, 7201 Sayılı TK hükümleri kamu düzeni ile ilgili olup, mahkemece re'sen dikkate alınması gerektiğini belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılması talep edilmiştir. Uyuşmazlık; genel haciz yolu ile ilamsız takipte ödeme emri tebligat usulsüzlüğü ile icra müdürlüğü işlemine karşı şikayet niteliğindedir. Takip dosyası incelendiğinde; davalı alacaklı tarafından, davacı borçlu hakkında ilamsız takip başlatıldığı, davacı borçluya ödeme emrinin 02/04/2009 tarihinde tebliğ edildiği ve takibin kesinleştiği, borçlunun dosya borcuna 14/04/2009 tarihinde itiraz ettiği, borca itiraz süresi ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün olduğundan Ankara 28....