"Kural olarak haczedilmezlik iddiasının, yedi günlük şikayet süresi içerisinde ileri sürülmesi gerekir. Bu durumda yedi günlük süre, haczin öğrenilmesinden itibaren işlemeye başlar. Yani, haciz borçlunun huzurunda veya borçlu adına Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebligat yapılabilecek birlikte oturan eşi, aile fertler, hizmetçisi huzurunda yapılmışsa artık kendisine ayrıca 103 davetiyesi gönderilmeyeceğinden haciz tarihinden itibaren; eğer haciz gerek borçlunun ve gerekse borçlu adına tebligatı alabilecek kişilerin yokluğunda yapılmışsa, 103 davetiyesinin tebliğinden itibaren işlemeye başlar. 103 davetiyesi ile yokluğunda haciz yapılan borçluya üç gün içinde haciz tutanağını incelemek için süre verildiğinden borçlu 103 davetiyesinin kendisine tebliği üzerine, icra dairesine giderek herhangi bir beyanda bulunursa bu tarihte haczi öğrenmiş sayılır ve şikayet süresi bu tarihten itibaren işlemeye başlar....
Davacı dilekçesinde dayanak göstermeden haczedilmezlik şikayetinde bulunmuş ise de üçüncü kişi sıfatıyla haczedilmezlik şikayetinde bulunamayacağı.... " gerekçesiyle, " 1- Davacı 3. Kişinin istihkak davasının REDDİNE, 2- Davacı 3. Kişinin haczedilmezlik şikayetinin REDDİNE " karar verilmiştir....
O halde, her ne kadar taşınmaz üzerine daha önce konulmuş haciz bulunmakta ise de, yukarıda da açıklandığı üzere her haciz yeni bir şikayet hakkı doğuracağından, borçlunun 19.02.2013 tarihli hacze yönelik şikayeti, İİK.nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal sürede olup, mahkemece, işin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken,...'' şeklindeki gerekçeyle kararın bozulduğu, mahkemece, 07/06/2016 tarihli celsede bozma ilamına uyulmasına karar verildiği ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda da şikayetin kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verildiği görülmektedir. İİK'nun 82/1-12. maddesine dayalı olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunulabilmesi için, şikayet tarihi itibariyle hukuken geçerli bir haczin varlığı şarttır. Bu nedenle borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunması üzerine, öncelikle İİK'nun 106. ve 110. maddeleri uyarınca haczin düşmüş olup olmadığının belirlenmesi gerekir....
İcra Hukuk Mahkemesinin 2020/611 Esas sayılı dosyasında meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik davası açtığı, bu davadan sonra taşınmaz üzerine 2 adet daha haciz konulduğu, yukarıda da açıklandığı üzere, her haciz yeni bir şikayet hakkı doğuracağından, borçlunun, 12/08/2021 tarihli hacze karşı süresinde haczedilmezlik şikayetinde bulunma hakkı bulunmaktadır. (Yargıtay 12. HD. 2021/6564 Esas 2022/298 Karar sayılı ilamı) Nitekim davacının dava dilekçesine yazmış olduğu Yargıtay kararının da bu hususa ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Kayseri 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 2020/611 Esas sayılı dosyası incelendiğinde dosya içeriğinde şikayet edilen haczin 16/08/2019 tarihli haciz olduğunun anlaşıldığı, bu durumda mahkemenin gerekçesine esas aldığı Kayseri 2....
İcra Hukuk Mahkemesi 'nin 07/12/2022 gün, 2022/673 Esas- 2022/699 Karar ilamı ile, "İcra dosyasından yapılan işlemlere karşı işlemden etkilenenler şikayet yoluna başvurabilecek olup, haczedilmezlik şikayetini ancak dosya Borçlusu şikayet konusu edebilecek olup Şikayetçi-3. Kişinin eldeki şikayete aktif şikayet ehliyetinin bulunmadığı" gerekçesi ile, "1- ) Şikayetin REDDİNE," karar verilmiştir....
Mahkemece;" Davacının haczedilmezlik şikayetinin aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine,..." şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır....
Hüküm alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 11, Avukatlık Kanunu'nun 41 ve HMK'nun 73, 81, 82 ve 83. maddeleri gereğince vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması zorunludur. Somut olayda, takip dayanağı ilamda borçlunun vekil ile temsil edilmesi nedeniyle icra takibinde tebliğ işlemlerinin adı geçenin vekiline yapılması gerekmektedir. Ancak, icra emrinin borçlu asile tebliğ edilmesinden sonra, borçlu vekili İcra Mahkemesi'ne başvurarak, tebligatın asile gönderildiğinden bahisle, icra emrinin iptali istemi yanında, takibin esası ile ilgili itiraz ve şikayetlerini de ileri sürdüğü görüldüğünden, adı geçenin tebligatın usulsüzlüğü nedeniyle icra emrinin iptalini talep etmesinde hukuki yararı kalmamıştır....
İcra Müdürlüğü'nün 2012/25339 Esas sayılı dosyası ile başlatılan ilamsız takibin kesinleşmesi nedeniyle davalının taşınmazlarına 07.01.2013 tarihinde haciz konulduğunu, takip borçlusunun 11.01/2013 tarihinde takibe itiraz ederek tebligat usulsüzlüğü nedeniyle şikayette bulunduğunu, icra mahkemesince Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre yapılan tebliğinin geçerli olmadığı gerekçesiyle şikayetin kabulüne dair verilen kararın temyiz edildiğini, borçlunun taşınmazlara konulan haczi fek ettiğini, tebligat ile ilgili iddiaların yersiz olması nedeniyle şikayete ilişkin kararın bozulacağını ancak, davalının bu süre içinde taşınmazlarında tasarrufta bulunabileceği ileri sürerek, borca yetecek miktarda borçlunun taşınır ve taşınmaz mallarına ve 3. şahıslardaki hak ve alacaklarına ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Borçluya takip talebinde gösterilen adrese gönderilen 13 (51) örnek ihtarlı ödeme emri muhatap adreste olmadığından, komşusu (davacı ...) beyanına göre Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine göre tebliğ edilmiştir. Ödeme emri usule uygun tebliğ edilmemiş olsa bile şikayet yoluyla ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğunu davalı şikayet yoluyla düzelttirmediği sürece icra mahkemesi ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü kendiliğinden nazara alamaz. YHGK. 30.03.2005 gün ve 2005/6-190-220 ve 28.09.2005 tarih 2005/6-518-518 sayılı kararları da bu doğrultudadır. Bu nedenle takip kesinleşmiştir. Ancak Takibe dayanak yapılan ve karara esas alınan 15.09.2013 başlangıç tarihli bir yıl süreli kira sözleşmesi ...'e vekaleten ... tarafından imzalanmıştır. Bu durumda kiralayan ... olduğu halde icra takibini yapan ve davayı açan ...'dir. Kira sözleşmesini vekaleten imzalayan kişinin kendi adına takip yapma ve dava açma hakkı bulunmamaktadır....
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK 82/1- 12. bendi uyarınca meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayetidir. İİK'nın 82/1- 12. maddesine dayalı haczedilmezlik şikayeti, İİK'nın 16/1. maddesi uyarınca yedi günlük süreye tabidir. Bu süre, öğrenme tarihinden itibaren işlemeye başlar. Dava dilekçesi ile, 10/11/2022 tarihli hacze yönelik olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunulmuş olmakla, Karşıyaka 2. İcra Müdürlüğünün 2022/5554 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı borçlu vekiline 103 davetiyesinin 22/11/2022 tarihinde tebliğ edildiği, şikayet ise bu tarihten önce 18/11/2022 tarihinde yapıldığından, yasal süresindedir. İcra mahkemesince verilen kararlar kural olarak maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmemekle birlikte, aynı takip dosyası nedeniyle, aynı taraflar arasında ve aynı konuda daha önce verilen icra mahkemesi kararları kesinleşmek koşuluyla sonraki şikayet yönünden kesin hüküm teşkil ederler....