Uyuşmazlık, usulsüz tebligat şikayetine ilişkindir. Takip dosyası incelendiğinde; davalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine başlatılan ilamsız takipte ödeme emrinin 29/01/2020 tarihinde borçluya tebliğ edildiği, borçlunun 17/03/2020 tarihinde dosyaya itirazlarını bildirdiği görülmüştür. Ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nın 16/1. maddesidir. Bu yöndeki şikayetin ise, usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük süre içinde yapılması gerekmektedir....
, Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 25. maddesinde ise; “Kendisine tebligat yapılacak kişi adresinde bulunmazsa tebliğ, kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır” düzenlemesi yer almaktadır....
Kabule göre de; borçlu vekilinin İcra Mahkemesine başvuru dilekçesindeki iddialar haczedilmezlik şikayet niteliğindedir. İİK'nun 18/3. maddesi "Aksine hüküm bulunmayan hallerde icra mahkemesi şikayet konusu işlemi yapan icra dairesinin açıklama yapmasına ve duruşma yapılmasına gerek olup olmadığını takdir eder; duruşma yapılması uygun görüldüğü takdirde ilgilileri en yakın zamanda duruşmaya çağırır ve gelmeseler bile gereken kararı verir" hükmünü içermektedir. Şikayet niteliğindeki haczedilmezlik başvurusunun icra dosyası kapsamı da gözönünde bulundurularak, İcra Mahkemesi'nce mevcut delil durumuna göre araştırma yapılarak sonuçlandırılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir....
Kabule göre de, borçlu vekilinin İcra Mahkemesine başvuru dilekçesindeki iddialar haczedilmezlik şikayet niteliğindedir. İİK'nun 18/3. maddesi "Aksine hüküm bulunmayan hallerde icra mahkemesi şikayet konusu işlemi yapan icra dairesinin açıklama yapmasına ve duruşma yapılmasına gerek olup olmadığını takdir eder; duruşma yapılması uygun görüldüğü takdirde ilgilileri en yakın zamanda duruşmaya çağırır ve gelmeseler bile gereken kararı verir" hükmünü içermektedir. Şikayet niteliğindeki haczedilmezlik başvurusunun icra dosyası kapsamı da gözönünde bulundurularak, İcra Mahkemesi'nce mevcut delil durumuna göre araştırma yapılarak sonuçlandırılması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir....
HMK'nun 119/1-e maddesi uyarınca; şikayetçi, iddiasının dayanağı olan bütün vakıaları şikayet dilekçesinde göstermek zorundadır. Aynı Kanun'un 25. maddesi hükmüne göre de; hakim, şikayet dilekçesinde bildirilen vakıalarla bağlı olup; ileri sürülmeyen maddi olayları kendiliğinden gözetemez. Somut olayda; borçlu, şikayet dilekçesinde, kıymet takdir raporu tebligatının usulsüz olduğunu ileri sürmediği halde, mahkemece, borçlunun şikayet dilekçesinde dayandığı vakıaların dışına çıkılıp, re'sen dikkate alınacak hususlar kapsamında da olmayan tebligat usulsüzlüğü nedenine dayalı olarak, kıymet takdir raporunun borçluya usulüne uygun tebliğ edilmediği, dolayısı ile kıymet takdiri kesinleşmediği,ihalenin feshi aşamasında aşamasında kıymet takdirine itirazın değerlendirilebileceği, bilirkişiden alınan rapor içeriklerine göre borçlunun kıymet takdirine yönelik itirazının yerinde olduğundan bahisle ihalenin feshine karar verilmesi doğru değildir....
Borçlunun mernis adresine çıkartılan ilk tebligat 27/11/2021 tarihinde iade olmuş, TK 21/2 maddesine göre çıkartılan ikinci tebligat 20/12/2021 tarihinde mahalle muhtarına tebliğ edilmiştir. Borçlu mernis adresine çıkartılan tebligatlarda bir usulsüzlük bulunmamıştır. Haczedilmezlik şikayetine ilişkin talebin tüm dosya kapsamına göre yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Diğer bir şikayet konusu ise ödeme hususundadır. Yargılama aşamasında davacı veya vekili ödeme yapıldığına ilişkin herhangi bir ödeme belgesi sunmamıştır. Ödeme dekontları olduğu iddia edilen dekontlardaki miktarlar ve açıklamalar birbiri ile uyuşmamaktadır. Ödeme yapıldığını kanıtlayamayan davacının ödemeye yönelik şikayetinin, haczedilmezlik şikayetinin ve tebligatların usulsüzlüğüne yönelik şikayetlerin ayrı ayrı reddine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.'' şeklindeki gerekçe ile "Şikayetlerin ayrı ayrı reddine" karar verilmiştir....
Davalıya 13 örnek ödeme emri 07.05.2013 tarihinde, adresinde bulunmadığından bahisle Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine göre mahalle muhtarına tebliğ edilmiştir. Davalı duruşmada, icra tebligatından haberi olmadığını savunmuş, ancak icra mahkemesinde şikayet yoluyla tebliğ tarihini düzelttirdiğini ileri sürmemiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 30.03.2005 gün, 2005/6-190-220 sayılı kararı doğrultusunda, İcra Mahkemesi ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü kendiliğinden nazara alamaz. Bu durumda 07.05.2013 tarihinde yapılan tebligatın kesinleştiğinin kabulü gerekir. Mahkemece, kesinleşen takip üzerine yasal sürede ödemenin yapılıp yapılmadığı üzerinde durularak ve işin esasının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile ödeme emri tebligatının usulsüz yapıldığından bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır....
Davalıya 13 örnek ödeme emri, 16/10/2012 tarihinde adresinde bulunmadığından Tebligat Kanunu'nun 21.maddesine göre mahalle muhtarına tebliğ edilmiştir. Davalı, duruşmada, ödeme emri tebligatının usulsüz olduğunu, ancak icra mahkemesinde şikayet yoluyla ileri sürüp tebliğ tarihini düzelttirmediğini beyan etmiştir. Bu durumda 16.10.2012 tarihinde yapılan, tebligatın kesinleştiğinin kabulü gerekir. İcra Mahkemesi, ödeme emrinin tebliğindeki usulsüzlüğü kendiliğinden nazara alamaz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30/03/2005 ve 2005/6-190-220 ve 2005/6-518-518 sayılı kararları da bu doğrultudadır. Mahkemece, kesinleşen takip üzerine yasal sürede ödemede bulunup bulunmadığı üzerinde durularak işin esasının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır....
Diğer taraftan borçlunun yurtdışında cezaevinde olduğuna dair belgenin Türkçe tercümesi mahkemece temin edilip, şikayet edilen hususlar yöntemince değerlendirilmeden tebligat usulsüzlüğü ispat edilemediği gerekçesi ile noksan inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ :Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; borçlunun haczedilmezlik şikayetinin reddine karar verilmiştir. İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı tarafından dava dilekçesinde belirtilen nedenlerle istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, İİK 82 maddesi uyarınca haczedilmezlik şikayetine ilişkindir. HMK’nın 352. maddesinde başvuru sebepleri veya gerekçesinin hiç gösterilmemesi halinde gerekli kararın verileceği bildirilmiştir....