"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi .... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından başlatılan takipte, borçlunun haczedilmezlik şikayeti ile icra mahkemesine başvurduğu, ancak şikayet dilekçesinde yanlış icra dosya numarasını bildirdiği, mahkemece taraflarla ilgisi olmayan bu icra dosyası getirtilip incelenerek, alacağın tahsil edildiğinden bahisle karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulduğu anlaşılmıştır. Borçlunun icra mahkemesine başvurusu haczedilmezlik şikayeti olup, şikayet HMK'nun 118. maddesi anlamında bir dava değildir. Bu nedenle şikayet dilekçesinin HMK’nun 119. maddesinde yazılı şartları taşıması zorunlu değildir....
ŞİKAYET Borçlular şikayet dilekçesinde; borçlu şirket adına, şirket çalışanı olmayan...'a ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini, diğer borçlu ...'a yapılan tebligatın da...'a usulsüz tebliğ edildiğini, ...adında bir çalışanının bulunmadığını, tebliğ almaya yetkili kişi olup olmadığının tespiti gerektiğini, takipten 26.11.2019 tarihinde haberdar olduklarını, takip talebinde 1.057.331,56 TL masraf alacağı talep edildiğini, böyle bir masraf borcu bulunmadığını, takip alacaklısının kötü niyetli olduğunu ileri sürerek usulsüz tebliğ şikayetinin kabulüne, ıttıla tarihinin 26.11.2019 tarihi olarak belirlenmesine, takibin iptaline, alacaklının %20'den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. II....
Borçluya gönderilen icra emri, ilama veya takip talebine aykırı ise, borçlu icra emrinin veya ilamlı icra takibinin iptali veya düzeltilmesi için icra mahkemesine şikayet yoluna başvurabilir (İİK.nun 41, 16.maddeleri). Şikayeti inceleyecek icra mahkemesinin yetkisi ise sınırlıdır. Bu nedenledir ki, yerleşik yargısal uygulamada, ilamların infaz edilecek kısmının, hüküm bölümü olduğu, hükmün içeriğinin aynen infazı gerektiği ve gerek icra dairesi ve gerekse sınırlı yetkili icra mahkemesinin ilamın infaz edilecek kısmını yorum yolu ile belirleme yetkisine sahip olmadığı kabul edilmiştir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.10.1997 tarih ve 1997/12-517 E. -1997/776 K.; 22.03.2006 gün ve 2006/12-92 E.-2006/85 K.; 25.06.2008 gün ve 2008/12-451 E.- 2008/453 K. 03.03.2010 tarih, 2010/12-124 E.-2010/110 K.,Sayılı ilamları)....
İcra mahkemesince verilen kararlar, kural olarak maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmemekle birlikte, aynı takip dosyası nedeniyle, aynı taraflar arasında ve aynı konuda daha önce verilen icra mahkemesi kararları, kesinleşmek koşuluyla sonraki şikayet yönünden kesin hüküm teşkil ederler. Somut olayda, borçlunun aynı takip dosyasına ve aynı emekli maaşı haczine ilişkin olarak 28.02.2012 tarihinde haczedilmezlik şikayeti ile icra mahkemesine başvurduğu, Dursunbey İcra Hukuk Mahkemesi'nin 25.05.2012 tarih ve 2012/14 E-2012/17 K. sayılı kararı ile istemin reddine karar verildiği, kararın taraflara tebliğ edildiği ve borçlunun temyiz talebinin Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 16.01.2013 tarihli, 2012/23307 E-2013/684 K. sayılı kararıyla süreden reddedildiği ve mahkeme kararının kesinleştiği anlaşılmıştır. Söz konusu ilamın tarafları ile konusunun, temyize konu karar ile aynı olduğu görülmüştür....
Bir kısım suçların re'sen takibi öngörülmüş ise de, diğer bir kısım suçların takibi şikayet koşuluna bağlanmış, bu husus suç tanımının yer aldığı maddelerde, "Bu suçlar alacaklının şikayeti üzerine takip olunur", "alacaklının şikayeti üzerine", "ilgilinin şikayeti üzerine", "zarar gören alacaklının şikayeti üzerine" ibareleriyle açıkça belirtilmiştir....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı alacaklı tarafından Rize İcra Müdürlüğünün 2007/1042 Esas sayılı dosyası üzerinden müvekkili aleyhine 10.10.2006, 29.11.2006 ve 26.01.2007 tarihli çekler uyarınca kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibine başlandığını, takip dayanağı çeklerin keşide tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin 6762 sayılı eski TTK hükümlerine tabi olduğunu, takip sırasında altı aylık zamanaşımı süresinin birden fazla ihlal edilerek takibin işlemsiz bırakıldığını ileri sürerek takip sonrası gerçekleşen zamanaşımı ve İİK'nun 71 ve 33a maddeleri uyarınca müvekkili yönünden icra takibinin iptaline veya geri bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
İİK'nun 170/a-2 maddesine göre de; icra mahkemesi, müddetinde yapılan şikayet veya itiraz dolayısıyle, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını re'sen nazara alarak bu fasla göre yapılan takibi iptal edebilir. Aynı Kanunun 18/3. maddesinde ise; “Aksine hüküm bulunmayan hallerde icra mahkemesi, şikayet konusu işlemi yapan icra dairesinin açıklama yapmasına ve duruşma yapılmasına gerek olup olmadığını takdir eder; duruşma yapılmasını uygun gördüğü takdirde ilgilileri en kısa zamanda duruşmaya çağırır ve gelmeseler bile gereken kararı verir” hükmü yer almaktadır. Yukarıda açıklanan yasa maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, borçlunun icra müdürlüğünün yetkisine yönelik itirazı ile takip alacaklısının yetkili hamil olmadığına yönelik şikayeti yönünden dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilemez....
Mahkemece, takip dayanağı ilamda vekalet ücretinin 21.082,00 TL olduğu, alacaklı tarafından 23.082,00 TL üzerinden icra takibi başlatıldığı, ayrıca peşin harç ve ıslah harcı alacaklı lehine hükmedilmediğinden bu alacak kalemlerinin iptaline karar verilmiş, hüküm borçlu vekilince temyiz edilmiştir. HMK'nun 297/2. maddesi, " Hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir " hükmünü içermektedir. Somut olayda, borçlu vekilinin İcra Mahkemesi’ne başvuru nedenleri arasında aynı ilamdan kaynaklı birden fazla takip yapılamayacağı şikayeti de bulunmaktadır. İcra Mahkemesi'nce bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiştir....
İrtifak hakkı sahiplerine yapılan tebligatların usulsüzlüğünü ancak muhatapları ileri sürebileceğinden, şikayet edenlerin buna yönelik iddiası yerinde değildir. Borçlular vekili şikayet başvurusundan sonra sunduğu beyan dilekçesinde, takip öncesi 1.261.439,00 TL, takip sonrası 350.000 TL ödeme yapıldığını ileri sürmüş olup ödeme iddiası her aşamada ileri sürülebilir. Ancak borçluların takipten haberdar oldukları tarihler gözetildiğinde, takip öncesi ödemelere ilişkin icranın geri bırakılmasına yönelik istemlerin süre aşımına uğradığı kabul edilmiştir. Borçluların bağlantılı iddiaları da yerinde bulunmamıştır....
İİK'nun 82/12. maddesinde yer alan haczedilmezlik şikayeti, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca 7 günlük süreye tabidir. Bu süre öğrenme tarihinden başlar. Somut olayda; 103 davetiyesinin 23.01.2019 tarihinde tebliğ edildiği, tebliğin usulsüz olduğuna dair bir iddianın bulunmadığı, 28/01/2019 tarihinde şikayet eden vekili tarafından icra müdürlüğü nezdinde haczin fekkinin talep edildiği, ancak borçlu vekilinin tebliğ tarihine göre 7 günlük şikayet süresi içinde İcra mahkemesine haczedilmezlik şikayetinde bulunulmadığı, yetkisiz Lüleburgaz İcra Mahkemesine süre geçirildikten sonra 19.04.2019 tarihinde haczedilmezlik şikayetinde bulunduğu, buna göre şikayetin süresinde olmadığından reddine karar verildiği, bu kararın 11/10/2021 tarihinde kesinleştiği görülmektedir. Şikâyet, kural olarak doğrudan takibi durdurmaz. Şikayet üzerine icra mahkemesince İİK 22. maddesi uyarınca takibin geçici olarak durdurulmasına karar verilmemişse takip işlemleri devam eder....