İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2016/42 E.-2016/20 K. sayılı dava dosyasında; icra müdürlüğünce satışın durdurulması talebinin reddine dair işlemin iptalini istedikleri, şikayetin reddine karar verilmesi üzerine 04.02.2016 tarihinde kararı temyiz ettikleri, görülmektedir. Bu durumda, mahkemece, İİK.nun 365. maddesine göre, temyizi kabil olmayan bir şikayete dayalı olarak satış dahil hiçbir icra muamelesinin durmayacağı düzenlemesi karşısında, icra müdürlüğünün 04.02.2016 tarihli satışın devamına ilişkin kararı yerindedir. O halde borçlunun şikayetinin reddine karar verilmesi gerekirken, şikayetin kabulüne karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/03/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Şikayet Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR Şikayet eden borçlu vekili, dosyada satışın durdurulması için yatırılan paranın İİK'nın 149/a maddesi kapsamında tazminat olarak nitelendirilemeyeceğini, bu miktarın dosya borcuna mahsup edilmesi gerektiği yönündeki isteklerinin İcra Müdürlüğü'nün 26.03.2012 tarihli kararı ile reddine karar verildiğini açıklayarak, anılan kararın iptaline ve yatırılan miktarın dosya borcundan mahsubuna karar verilmesini istemiştir. İİK'nın 149/a maddesinde, "İcranın geri bırakılması hakkında 33.üncü maddenin 1, 2 ve 4 üncü fıkraları uygulanır....
Öte yandan, takipte taraf olmayan üçüncü kişinin, aile konutu şerhine dayanarak satışın durdurulması isteminde bulunmasına da yasal imkan bulunmamaktadır. O halde mahkemece şikayetin aktif husumet yokluğu nedeniyle reddi yerine esasının incelenerek, yazılı gerekçeyle kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 31.05.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Maddesinde; icra mahkemesince verilen hangi kararlara karşı istinaf kanun yoluna müracaat edilemeyeceği düzenlenmiş olup, buna göre icra mahkemesince 85. maddenin uygulanma biçimi, icra dairesi tarafından hesaplanan vekalet ücreti, 103. maddenin uygulanma biçimi ve bu maddede düzenlenen davetiyenin içeriği, yediemin ücreti, yedieminin değiştirilmesi, hacizli taşınır malların muhafaza şekli, kıymet takdirine ilişkin şikayet, ihaleye katılabilmek için teminat yatırılması ve teminatın miktarı, satışın durdurulması, satış ilanının iptali, süresinde satış istenmemesi nedeniyle satışın düşürülmesi, 263. maddenin uygulanma biçimi, iflas idaresinin oluşturulması, icra mahkemesinin iflas idaresinin işlemleri hakkında şikayet üzerine verdiği kararlar, iflas idare memurunun ücret ve masrafları hakkındaki hesap pusulası, İİK'nın 36. maddesine göre icranın geri bırakılmasına ilişkin kararları kesin olup, istinaf kanun yoluna başvurulması mümkün değildir....
O halde; Mahkemece, borçlulardan ...’ın malik olduğu taşınmaz ipoteği yönünden satışın durdurulması isteminin reddine karar vermek gerekirken, yazılı gerekçeyle hüküm tesisi isabetsiz olmuştur. SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m. 297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 03.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece, 14/12/2021 tarihli tensip tutanağının 8. maddesinde, "Davacı vekilinin Malatya İcra Müdürlüğünün 2021/25152 Esas sayılı takibin ve aynı dosyadaki satışın durdurulması talebinin bu aşamada teminatsız olarak kabulü ile, Malatya İcra Müdürlüğüne 2021/25152 Esas sayılı takibin ve aynı dosyadaki satışların durdurulması için müzekkere yazılmasına" karar verilmiştir....
Somut uyuşmazlıkta, davacıların “ satışın durdurulması ve haczin kaldırılması “ şeklinde iki ayrı talebi olup, hem İlk Derece Mahkemesi kararında, hem de Bölge Adliye Mahkemesi kararında davacıların sadece “ meskeniyet nedeni ile haczedilemezlik şikayetine bağlı haczin kaldırılması “ talebi hakkında karar verilmiş, davacıların “ satışın durdurulması “ talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiştir. Öncelikle; İlk Derece Mahkemesi ile Bölge Adliye Mahkemesinin davacıların “ satışın durdurulması “ talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar vermemesi HMK. nın 297/2 ve 359/2. maddelerine aykırıdır. Ayrıca; Bölge Adliye Mahkemesi doğru bir şekilde istinaf sebeplerini değerlendirmiş, istinaf sebeplerinin yerinde olmadığına kanaat getirmiş, fakat kamu düzenine dayalı yapılan inceleme sonucunda gerekçeyi değiştirerek; “...1) Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1-b(1) maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, HMK'nun 353/1-b(2) maddesi uyarınca ......
Bu hükümlerde satışın ne zaman ve hangi koşullar altında gerçekleştirileceği düzenlenmektedir. Buna karşılık pazarlık sureti ile satışın hukuki niteliği ve reddi hukuki açıdan ortaya çıkardığı sonuçlar hakkında yasada bir hüküm yoktur. Dairemizin görüşüne göre pazarlık sureti ile satış özel hukuka ilişkin satış sözleşmesi niteliğindedir. Bu nedenle pazarlık sureti ile satış sözleşmesinden doğan ihtilaflar medeni hukuk davalarına bakan mahkemecelerce çözümlenir. Ancak pazarlık sureti ile satışın yapılıp yapılmayacağını takdir yetkisi icra müdürlüğüne ait olup bu takdir hakkının yerinde kullanılıp kullanılmadığını şikayet üzerine incelemeye yetkili mercii icra mahkemesindir. Somut olayda asıl takip ... 9. İcra Müdürlüğü'nün 2015/6271 Esas sayılı dosyası ile başlatılmış ve anılan takibin kesinleşmesinden sonra menkul malların pazarlık yoluyla satılmasına karar verilmiş ve pazarlık sureti ile satışın yapılması için ... 1. İcra Müdürlüğü'ne talimat yazılmıştır....
KARAR Şikayetçi vekili, şikayet olunanın icrai haczi sonrasında yaptığı satış talebinin İcra Müdürlüğünce reddedildiğini, şikayet olunan bu karara karşı yargı yoluna başvurmadığından bir yıllık sürede geçerli bir satış talebinin olduğunun kabul edilemeyeceğini, haczin düşmesi sebebiyle sıra cetvelinde yer alamayacağını ileri sürerek, sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini talep ve şikayet etmiştir. Şikayet olunan vekili, şikayetin reddini istemiştir....
Mahkemece, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, talebin İİK 16. maddesi kapsamında memur işlemini şikayet başvurusu olduğu, satışı talep edilen menkullerle ilgili değişik mahkemelerde derdest istihkak davaları bulunduğu, bu davalarda mahcuzların satışlarının durdurulması yönünde tedbir kararı alınabileceği, satışın durdurulmasını haklı kılacak belgelerin sunulmadığı gerekçesi ile satışın durdurulmasına ilişkin şikayetin reddine karar verilmiş, karar davacı 3. kişi vekilince temyiz edilmiştir. Mahkemece her ne kadar dava şikayet talebi olarak görülüp sonuçlandırılmış ise de ; maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK mad.33). İddianın ileri sürülüş şekline ve nispi harç yatırılarak açıldığına göre dava, üçüncü kişinin İİK’nin 228. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir....