Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır. Somut olayda; icra takip dosyasında davalının avukatı aracılığıyla gönderdiği borca itiraz dilekçesinin kaybolduğu, davalının da bu eylem nedeniyle hem icra memurunu hem de davacı avukatı şikayet ettiği ve bu eylem nedeniyle de dava dışı icra memurunun görevi kötüye kullanma suçundan mahkumiyetine karar verildiği, ceza dosyası içeriğinden şikayet için yeterli emare olduğu anlaşılmaktadır....

    İcra mahkemesi şikayetin incelenmesi sırasında keşif ve bilirkişi incelemesine veya tanık dinlenmesine karar verilirse delil avansı istemeli, süresinde delil ikamesi avansı yatırılmazsa, avansı yatırılmayan delil dışındaki delillere göre şikayet konusunda bir karar verilmelidir.Somut olayda borçlunun borca ve takibe itiraz ettiği, mahkemece gider avansı yatırılmadığından davanın usulden reddine karar verildiği görülmektedir. Yukarıda belirtilen ilke ve kurallar uyarınca gider avansı, icra mahkemelerinde görülen ve dava niteliğinde olmayan itiraz ve şikayetlere uygulanamayacağından mahkemece işin esasının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekçesi ile bozulması yerine yazılı gerekçe ile mahkeme kararının bozulmasına yönelik Dairemiz çoğunluğunun görüşüne katılmıyorum. 30/11/2015...

      İcra Müdürlüğünün 2011/7435 sayılı takip dosyasının incelenmesinden davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 6.987,40 TL asıl alacak, 655,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 7.642,40 TL alacak için ilâmsız icra takibi yapıldığı, ödeme emrinin davalıya 29.02.2012 tarihinde tebliğ edildiği, 7 günlük itiraz süresi geçtikten sonra 22.03.2012 tarihli dilekçe ile tebligatın usulsüz olduğu ve dilekçe tarihinde öğrendiklerinden bahisle borca itiraz edildiği, icra mahkemesinde davalı borçlu tarafından ödeme emrinin tebliğinin usulsüzlüğü ve öğrenme tarihinin tebliğ tarihi sayılmasına dair şikayet davasının açılmadığı anlaşılmaktadır. Davalı borçlunun bu itiraz dilekçesi süresinden sonra olmakla birlikte icra müdürlüğünce 22.03.2012 tarihinde borçluya yapılan tebligat usulsüz olduğundan tebligatın iptâline ve itiraz nedeniyle takibin durdurulmasına karar verilmiştir....

        İİK'nun 53.maddesine aykırılık iddiası ise kamu düzeni ile ilgili olduğundan İİK'nun 16/2. maddesi uyarınca şikayet süresiz olacaktır. Somut olayda murisin takipten önce 12.01.2014 tarihinde vefat ettiği ve mirası ret süresi geçtikten sonra 22.04.2014 tarihinde mirasçılar hakkında takip başlatıldığı görülmektedir. İcra takibi mirası ret süresi geçtikten sonra başlatılmış olmakla olayda İİK'nun 53.maddesinin ve dolayısıyla aynı Kanun’un 16. maddesinin uygulama yeri yoktur. Şu hale göre, borçluların başvurusu, borca itiraz niteliğinde olup, borca itirazın ise takibin şekline göre uygulanması gereken İİK'nun 62/1. maddesi uyarınca ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal 7 günlük sürede icra dairesine yapılması zorunludur....

          İcra Hukuk Mahkemesince, İcra İflas Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca her icra hakiminin kendisine bağlanan icra dairesi işlemlerine yönelik şikayet ve itirazları inceleyeceğinin düzenlendiği, dava dilekçesi kapsamında dava konusunun ... 5. İcra Müdürlüğünün 2019/10628 esas sayılı dosyasına dair olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. ... 5. İcra Hukuk Mahkemesince ise, takibe dayanak çekin keşide yerinin ve borçlunun ikametgahının ... ili olduğu, bu nedenle ... icra dairelerinin yetkili olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. İİK'nın 4. maddesi gereğince, takip hangi icra dairesinden başlamış ise bu takiple ilgili itiraz ve şikayetler, takibin yapıldığı yer icra müdürlüğünün bağlı olduğu icra mahkemesinde çözümlenir. Bu husus, kamu düzenine ilişkin kesin yetki niteliğindedir....

            İcra İflas Kanununun 4. maddesi uyarınca icra dairelerinin istemlerine yönelik şikayet ve itirazları bu dairenin bağlı bulunduğu İcra Mahkemesi incelemekle yetkilidir. Bu yetki kuralı kamu düzenine yönelik olup, kesin niteliktedir. Borçlu hem yetkiye hem de esasa itiraz etmişse, İcra Hukuk Mahkemesi, ilk önce yetki itirazını inceleyip kararı bağlar. Mahkemece yetki itirazının doğru bulunması halinde ise yani icra dairesinin yetkisiz olduğu kanısına varırsa, alacaklının itirazın kaldırılmasına ilişkin talebini reddeder. Bunun üzerine alacaklının İcra Hukuk Mahkemesinin itirazın kaldırılması talebinin reddine ilişkin kararının kesinleştiği tarihten başlayarak on gün içinde, yetkisiz icra dairesine başvurarak dosyanın yetkili icara dairesine gönderilmesini istemesi gerekir. Somut olayda, Mudanya İcra Müdürlüğünde başlatılan icra takibine karşı borçlu davalı İcra Dairesinde borca ve İcra Dairesinin yetkisine itiraz etmiştir....

              Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; Sanıkların üzerine atılı 2004 sayılı İİK’nın 337/a maddesine aykırılık suçunun kovuşturmasının şikayet şartına bağlı olduğu, İİK’nın Onaltıncı Bab’ında düzenlenen bir kısım suçlar bakımından şikayet hakkının doğması için bu suçların niteliği gereği icra takibinin kesinleşmesi gerektiği, icra takibi kesinleşmeden yapılacak şikayetin, henüz doğmamış bir hakkın kullanımı niteliğinde olacağı ve icra takibinin sonradan kesinleşmesinin de bu şikayeti süresinde ve usulüne uygun yapılmış bir şikayet konumuna getirmeyeceği cihetle; CMK'nun 223/8. maddesinde soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması halinde “davanın düşmesine” karar verileceğinin öngörülmesi, Somut uyuşmazlıkta, ödeme emrinin borçlu şirkete 14/01/2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekili tarafından 18/01/2015 tarihinde borca itiraz edildiği, takibin durduğu ve henüz takip kesinleşmeden...

                Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; Sanığın üzerine atılı 2004 sayılı İİK’nın 337/a maddesine aykırılık suçunun kovuşturmasının şikayet şartına bağlı olduğu, İİK’nın Onaltıncı Bab’ında düzenlenen bir kısım suçlar bakımından şikayet hakkının doğması için bu suçların niteliği gereği icra takibinin kesinleşmesi gerektiği, icra takibi kesinleşmeden yapılacak şikayetin, henüz doğmamış bir hakkın kullanımı niteliğinde olacağı ve icra takibinin sonradan kesinleşmesinin de bu şikayeti süresinde ve usulüne uygun yapılmış bir şikayet konumuna getirmeyeceği cihetle; CMK'nun 223/8. maddesinde soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması halinde “davanın düşmesine” karar verileceğinin öngörülmesi, Somut uyuşmazlıkta, borçluya ödeme emrinin 18/02/2015 tarihinde tebliğ edildiği, 24/02/2015 tarihinde borca itiraz edilerek takibin durdurulmasına karar verildiği ve takip kesinleşmeden 12/02/2015 tarihinde...

                  Bu yöndeki borca itirazın ödeme emrinin tebliğinden itibaren İİK'nun 168. maddesinin 5. bendine göre beş gün içerisinde icra mahkemesine yapılması gerekmektedir. Borçlunun bedelsiz senedi kullanmak suçundan takip alacaklısının cezalandırıldığına ilişkin iddiasının takibin kesinleştikten sonra karar verildiği, davacının itirazının borca itiraz niteliğinde olduğu, davacı borçluya ödeme emrinin 08/07/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davanın ise 18/03/2022 tarihinde açıldığı, borçlunun borca yönelik itirazı süresinde yapılmamıştır. Davacı borçlu tarafından istinaf dilekçesinde borca ve imzaya itiraz ettiğini, buna ilişkin Sivas 2....

                  Somut olayda, borçlu, itiraz dilekçesinde takip konusu senede ilişkin borcun bir kısmının takip öncesinde ödendiğini belirtmek suretiyle borcun varlığını kabul etmiştir. Bu durumda borç kabul edildiğinden takip konusu senedin kambiyo vasfı bulunmadığından bahisle takibin iptaline karar verilemez. Yukarıda belirtildiği üzere, davacının borcun kısmen ödendiğine ilişkin iddiası borca itiraz niteliğinde olup, borca itirazın İİK'nın 169/a maddesi gereğince incelenmesi gerekmektedir. İİK'nın 169/a maddesi uyarınca; borca itiraz halinde, borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin, resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat külfeti borçluya aittir....

                  UYAP Entegrasyonu