Mahkemece şikayetçi tarafından 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnamelerinin tebliğlerinin usulsüz olduğuna ilişkin bir şikayetinin olmadığına ilişkin gerekçesi davacının şikayet dilekçesindeki beyanları dikkate alındığında dairemizce yerinde görülmemiş ise de, 89/2 haciz ihbarnamesinin 19.09.2019 tarihinde davacıya bizzat tebliğ edildiği anlaşılmakla davacının usulsüzlüğünü iddia ettiği birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerini en geç bu tarihte öğrenmiş sayılacağı, bu tarihe göre de yasal 7 günlük sürede birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerinin tebliğinin usulsüzlüğünün şikayet konusu edilmediğinden, davacı üçüncü kişiye bakiye borç muhtırasının da 23.12.2019 tarihinde tebliğ edildiği, bu tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddia edilmediğinden 11.11.2019 tarihli üçüncü haciz ihbarnamesinden de en geç 23.12.2019 tarihinde tebliğ edilen muhtıra ile haberdar olduğunun kabulü gerekeceğinden haciz ihbarnamelerine itirazın süre yönünden reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Şikayet Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. KARAR Borçlu vekili, müvekkilinin takibe dayanak ilamda taraf olmadığını,takip dayanağı ilama konu davanın İl Özel İdaresi tasfiye edilmeden önce açıldığını, 6360 sayılı Kanun kapsamında norm kadro fazlası olarak nakledilen personelin borçlarından nakledilen kurumun sorumlu olmadığını açıklayarak borç muhtırasının iptaline karar verilmesini talep etmiştir....
Mahkemece, borçlu tarafından icra dosyasına 25.03.2014 tarihinde ödeme yapılmış olup anılan Yasa değişikliğinin 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe girdiği, yasanın yürürlüğe girmesinden sonra yapılan ödeme sırasında ilgili yasa maddesi gereğince icra harçları ve icra vekalet ücretinin maktu olarak hesap edilmesi gerektiği gerekçeleriyle bakiye borç muhtırasının iptali ile vekalet ücreti ve harcın maktu olarak belirlenmek suretiyle yeniden düzenlenmesine karar verilmiş, hüküm alacaklı vekilince temyiz edilmiştir. 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Yasa’nın 21. maddesi ile değişik 2942 sayılı Yasa’nın Geçici 6. maddesinin 1. fıkrasında “Kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen 9/10/1956 tarihi ile 4/11/1983 tarihi arasında fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası...
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Tebligatın İlgili Adrese Çıkarılmasının Sebebi Borçlunun O Adreste Ticari Faaliyetlerini Sürdürmesi olduğunu, tebligatın usulüne uygun olmadığını,Duruşma Açılmaksızın Karar Verilmesi Savunma Hakkını Engellediğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararınca usulsüz tebligata ilişkin iddiaların her türlü delille ispatı mümkün olduğundan dolayı taraflara delillerini ibraz etmeleri için imkan sağlanılmadan karar verilmesi açıkça usule aykırılık teşkil ettiğini, Bundan dolayı mahkemece duruşma açılarak delillerinin ibrazı için imkan sağlanmalıyken direkt olarak dosya üzerinden karar verilmiş olması açıkça savunma hakkımızı ihlal ettiği gibi hatalı hüküm tesisine de neden olduğunu, takibin ardından davacı borçluya taraflarınca öğrenilmiş bulunan adrese bakiye borç muhtırasının gönderilmesi ile beraber borçlunun borçtan haberdar olduğunu belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istinaf etmiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2019/161 esas sayılı dosyasında verilen 19/12/2019 tarihli karara dayanılarak toplam 128.442,04- TL alacağın tahsili için ilamlı icra takibine gidildiği, alacaklı vekilinin 16/01/2020 tarihinde talep açarak takipten sonra borcun kısmen davacı asile ödendiğinin, davacı asil tarafından kendisine bildirildiğini, ödeme miktarının 128.370,00- TL olduğunu söyleyerek bakiye borcun hesaplanması ve bakiye borç muhtırasının çıkartılmasını istediği, 16/01/2020 tarihinde 75,00- TL ve 15/01/2020 tarihinde 128.370- TL'nin takip alacaklısının hesabına yatırıldığının dosyaya sunulan dekontlardan anlaşıldığı görülmüştür. İcra dosyasının incelenmesinde istinafa konu ilk derece mahkemesi kararından sonra takip konusu Edirne 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2019/161 esas sayılı dosyası ile ilgili istinaf yoluna başvurulduğu, İstanbul BAM 3....
.-2015/83 K. sayılı kararı ile; uyuşmazlık konusu miktar nazara alınarak kesin karar verilmiş olması nedeni ile temyiz talebinin reddine karar verildiği; şikayetin konusunun, 13.564,47 TL olarak hesaplanan toplam borç yatırılmasına rağmen, ilama aykırı faiz oranı uygulanarak hatalı faiz hesabı yapılması nedeni ile bakiye borç çıkarılmasına dair icra müdürlüğü işlemini şikayet ile buna dair muhtıranın iptali istemine yönelik olduğu, faiz oranının da şikayet konusu yapılmış olması nedeni ile mahkemenin esasa ilişkin kararının İİK'nun 363. maddesi gereğince temyizi kabil olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle... İcra Hukuk Mahkemesi'nin 02/04/2015 tarih ve 2015/85 E.-2015/83 K. sayılı temyiz talebinin reddine ilişkin ek kararının oy birliği ile kaldırılmasına karar verilerek, ... İcra Hukuk Mahkemesi'nin 13/03/2015 tarih ve 2015/85 E.-2015/83 K. sayılı kararının temyiz incelemesine geçildi....
Dairemizce yapılan değerlendirmede; İncelenen icra dosyasına göre, 05/09/2017 tarihli bir adet elektrik tüketim bedeline dayalı olarak alacaklı davalı tarafından borçlu Kenan Derviş Şimşek aleyhine 29/09/2017 tarihinde ilamsız takibe başlandığı, 03/12/2020 tarihinde ise borçlunun vefat ettiğinin anlaşılması üzerine davacı mirasçıların takibe dahil edilerek, davacı borçlu mirasçılara 30/03/2021 tarihinde borç muhtırasının tebliğ edildiği, davacı mirasçıların 22/12/2020 tarihinde 3 aylık süre içerisinde Nevşehir Sulh Hukuk Mahkemesi'ne mirasın reddi davası açtıkları, mahkemenin 11/01/2021 tarih 2020/1775 Esas 2021/53 Karar sayılı ilamı ile mirasın gerçek reddine ilişkin karar verildiği, bu ilamın 12/01/2021 tarihinde kesinleştiği, Nevşehir İcra Müdürlüğü'nün 2019/16916 Esas sayılı dosyasındaki takibin ise, yukarıda belirtildiği gibi davacı mirasçılar hakkında mirasın reddi kararının kesinleşmesinden sonra davalı alacaklı tarafından takip başlatıldığı görülmekle davalı alacaklının pasif...
Dairemizce yapılan değerlendirmede; İncelenen icra dosyasına göre, 02/10/2017 tarihli bir adet elektrik tüketim bedeline dayalı olarak alacaklı davalı tarafından borçlu Kenan Derviş Şimşek aleyhine 20/12/2017 tarihinde ilamsız takibe başlandığı, 03/12/2020 tarihinde ise borçlunun vefat ettiğinin anlaşılması üzerine davacı mirasçıların takibe dahil edilerek, davacı borçlu mirasçılara 30/03/2021 tarihinde borç muhtırasının tebliğ edildiği, davacı mirasçıların 22/12/2020 tarihinde 3 aylık süre içerisinde Nevşehir Sulh Hukuk Mahkemesi'ne mirasın reddi davası açtıkları, mahkemenin 11/01/2021 tarih 2020/1775 Esas 2021/53 Karar sayılı ilamı ile mirasın gerçek reddine ilişkin karar verildiği, bu ilamın 12/01/2021 tarihinde kesinleştiği, Nevşehir İcra Müdürlüğü'nün 2019/17917 Esas sayılı dosyasındaki takibin ise, yukarıda belirtildiği gibi davacı mirasçılar hakkında mirasın reddi kararının kesinleşmesinden sonra davalı alacaklı tarafından takip başlatıldığı görülmekle davalı alacaklının pasif...
Somut olayın açıklanan hükümler karşısında değerlendirilmesine gelince; Şikayet, dosya borcunun 6.089,02 TL olduğu yönünde düzenlenen İcra Dairesi muhtırasının iptali istemine ilişkin olup, yapılan yargılama sonucunda bakiye borcun 1.451,06 TL asıl alacak ve 24,37 TL faizden ibaret olduğu saptanmış ve hüküm şikayet olunan-alacaklı tarafından 4.613,59 TL'lik kısım için temyiz edilmiştir. 01.01.2014 tarihinden itibaren İcra (Hukuk) Mahkemelerinde uygulanacak temyiz (kesinlik) sınırı 5440,00 TL olup; direnme kararının verildiği 26.06.2014 tarihinde de bu miktar geçerlidir. Direnme kararının verildiği 26.06.2014 tarihinde temyizin kapsamı itibariyle uyuşmazlık konusu 4.613,59 TL açık biçimde temyiz edilebilirlik sınırı altında olduğundan anılan karara karşı temyiz yoluna gidilmesi miktar itibariyle mümkün değildir. Hal böyle olunca, şikayet olunan-alacaklı vekilinin temyiz isteminin reddi gerekir....
a harç tamamlama muhtırasının tebliğ edilmediği, şirket yönünden eksik harcın yatırılmaması sebebiyle temyiz dilekçesi reddedilip tebliğ edilimediği anlaşılmaktadır. Mahkemece, önceki geri çevirme kararımız dikkate alınarak; davalılardan ...'a harç tamamlama muhtırasının tebliğ edilerek, harcın tamamlanmaması durumunda davalıların temyiz dilekçesinin reddi yoluna gidililerek ve davalılara tebliğ edilerek süresinde temyiz edildiğinin anlaşılması üzerine dosyanın gönderilmek üzere mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, 18.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....