Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı, fazla ödemelerin davacı kuruma iade edildiğini, alacağın tahsili sırasında herhangi bir itirazı kayıt koyulmadığını, alacağın zamanaşımına uğradiğini ileri sürerek zaman aşımı iddasında bulunmuş bu nedenle faiz talebinde bulunmasının yerinde olmadığını belirterek davanın reddini dilemiştir. Mahkemece; "Türk Borçlar Kanunun 82. maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşmeden doğan faiz alacağını iki yıllık zaman aşımı süresi içerisinde talep etmesi gerekirken zaman aşımı süresi dolduktan sonra istemde bulunduğu, davalı tarafın süresinde zamanaşımı itirazında bulunduğu, bu nedenle davalı yanın zaman aşımı itirazının yerinde olduğu anlaşıldığından zaman aşımı itirazı nedeniyle davanın reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır." gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

    Takibe konu bonodan kaynaklanan alacağın üç yıllık zaman aşımı süresine tabi olduğu taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Takip dayanağı senedin tanzim tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nun 690. maddesinin göndermesi ile bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanun'un 662. maddesinde zamanaşımını kesen sebepler “dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesi” şeklinde sınırlı olarak sayılmıştır. Öte yandan, alacaklı tarafından yapılan icra takip işlemleri de zamanaşımını keser. TTK'nun 663/2. maddesine göre ise, zamanaşımının kesilmesi ile kesildiği tarihten itibaren yeni bir süre işlemeye başlar. Somut olayda zaman aşımı süresi haciz talebi ile 07/12/2015 tarihinde kesilmiş olup bu tarihten itibaren işlemeye başlayan üç yıllık zaman aşımı süresi 08/12/2018 tarihinde dolmuştur. Dolayısıyla dava tarihi itibariyle alacak zaman aşımını uğramıştır....

    müsnet suçtan görülen kamu davasının aynı Kanunun 322 ve 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddeleri gereğince zaman aşımı sebebiyle DÜŞMESİNE, 16.09.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

      cinsel ilişki suçundan görülen kamu davasının zaman aşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, 22.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

        İcra memurunun işleminin yasaya veya olaya uygun bulunmaması nedeniyle icra mahkemesine başvurularak şikayet yolu ile kaldırılmasının istenmesi, kural olarak (7) günlük süreye tabidir. Şikayet süresi, şikayet konusu işlemin öğrenildiği günden başlar (İİK.nun 16/1). Bu kuralın iki önemli istisnası vardır: 1-Bir hakkın yerine getirilmemesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman şikayet olunabilir (m.16/2). Bu hükmün amacı, ilgilileri icra memurunun bir hakkı yerine getirmekten kaçınmasına karşı korumaktır. 2-Kamu düzenine aykırı olan işlemlere karşı da süresiz şikayet yoluna gidilebilir. Anılan ilke doktrinde benimsenmiş ve Yargıtay uygulamalarında da kabul edilmiştir. Somut olayda olduğu gibi yasanın emredici kuralından kaynaklanan vergi, resim, harç ile ilgili uygulamalar bir hakkın yerine getirilmemesi ile ilgili bulunduğundan, bu husus hakkında İİK'nun 16/2. maddesi gereğince süresiz şikayet hakkı vardır....

          - KARAR - Davacı vekili, davalı tarafından davacı aleyhine kredi kartı borcu nedeniyle icra takibi başlatıldığını belirterek, dosyanın zaman aşımına uğraması nedeniyle müvekkilinin borcunun olmadığının tespitine, bu iddia reddedilirse, ilgili faiz ve avukatlık ücretinin 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun' un 5.maddesine aykırı olması sebebi ile geçersiz sayılmasına ve yasal faiz uygulanarak borcun tespitine, bu da mümkün değil ise TBK 120. ve 88. maddeleri uyarınca faiz hesaplaması yapılarak borcun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu'nun 141. maddesinde zaman aşımı süresinin 20 yıl olması nedeniyle zaman aşımı itirazının yerinde olmadığını, davacının 2001 yılından beri borcunu ödemediğini beyan ederek davanın reddini istemiştir....

            Olayda, her ne kadar, idarece düzenlenen tahakkuka karşı, 1615 sayılı Kanunda öngörülen 15 günlük süre geçirildikten sonra itiraz edilmiş ise de, bu hususun, yukarıda yer alan açıklamalar karşısında tahakkuka itirazı reddeden işlemin iptali istemiyle açılan davada zaman aşımı iddiasının incelenme olanağını ortadan kaldırmadığının kabulü gerekmektedir. Bu itibarla, mahkeme kararının bozulması gerektiği oyu ile aksi yönde verilen karara katılmıyorum....

              Somut olayda; dava konusu olay 31.10.2013 tarihinde meydana gelmiş olup, davaya konu eylemin ceza kanunlarının daha uzun bir zaman aşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir eylemden doğmamış olması nedeniyle, zararın ve tazminat yükümlüsünün öğrenildiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zaman aşımına uğrayacağı, davacı tarafça davalı hakkında 15.09.2015 tarihinde icra takibine geçildiği, icra takibi ile zaman aşımı süresinin başlangıcına ilişkin 2 yıllık sürenin kesildiği, kesilen söz konusu zaman aşımı süresinin yeniden işlemeye başlayacağı, işbu davanın ise 15.09.2015 tarihinde kesilen zaman aşımı süresinden 2 yıl geçtikten sonraki bir tarih olan 10.10.2022 tarihinde açıldığı, bu durumda dava tarihi itibariyle TBK'nun 72. Maddesinde öngörülen 2 yıllık zaman aşımı süresinin geçmiş olduğu belirlenmekle, davanın zaman aşımına uğradığı yönündeki davalı savunması yerinde görülmüştür....

                Mahkemece; borçlunun icra mahkemesine başvurusu, İİK 169 ve 169/a maddeleri kapsamında, takibin kesinleşmesinden önceki devreye ilişkin zaman aşımı itirazı olup, takibin şekline göre anılan itirazın İİK 168/5. maddesi uyarınca ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 gün içinde icra mahkemesine yapılması zorunlu olup, alacaklının, borçluya gönderilen ödeme emrinin 04.03.2022 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun ise yasal beş günlük süreyi geçirdikten sonra işbu davayı açtığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili, takip kesinleşmese de takibin zaman aşımına uğrayacağını beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir....

                uncu Vergi Mahkemesinin ... gün ve E:...; K:... sayılı kararının; Danıştay Yedinci Dairesinin 17.11.1997 gün ve E:1995/7152; K:1997/4027 sayılı kararıyla, davalı idare tarafından, ilk tebligat tarihine göre olayda zaman aşımı bulunmadığı, davacının itirazı üzerine başmüdürlükçe yapılan düzeltmeden sonra yapılan tebligatın tarihinin zaman aşımının hesabında dikkate alınamayacağının iddia edilmesi sebebiyle, bu hususun araştırılmasından sonra karar verilmesinin icap ettiği gerekçesiyle bozulması üzerine; bozma kararı uyarınca verilen ara kararıyla getirtilen belgelerin incelenmesinden, ek tahakkuka ilişkin evrakın 26.8.1993 tarihinde; bu tahakkuka vaki itiraz üzerine üst merciin düzeltme kararından sonra yapılan tahakkukun da 27.5.1994 tarihinde davacıya tebliğ edildiği; bu duruma göre, olayda zaman aşımının söz konusu olmadığı ve davacı tarafından zaman aşımı dışında herhangi bir iddiada da bulunulmadığı gerekçesiyle davanın reddi yolundaki...

                  UYAP Entegrasyonu