Davalı-alacaklı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının usulsüz tebliği 17/07/2019 tarihinde öğrendiğini beyan ettiğini, davanın ise 7 günlük süre geçtikten sonra 26/07/2019 tarihinde açıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI; Şikayetçinin, şikayet dilekçesinde usulsüz tebliği 17/07/2019 tarihinde öğrendiğini beyan ettiği, şikayetin ise 7 günlük süre geçtikten sonra 26/07/2019 tarihinde yapıldığı gerekçesi ile şikayetin süre yönünden reddine karar verildiği anlaşılmıştır....
Alacaklı vekilinin kararı istinaf etmesi üzerine; Bölge Adliye Mahkemesince şikayet dilekçesinde şikayetçi borçlunun ödeme emri tebligat adresinde tebligat tarihinde oturduğu yönünde bir iddiasının olmadığı, iade olan ödeme emri tebligatında ismi yazılı, soyadı yazılı olmayan kişinin alacaklı İsmail olduğunun, bu adreste yaşayan davalı ...'...
Aynı maddenin 6. fıkrasında ise “satış ilanı tebliğ (m.127) edilmemiş veya satılan malın esaslı vasıflarındaki hataya (BK. 23-24) veya ihalede fesada (BK.226) bilahare vakıf olunmuşsa şikayet süresi ıttıla tarihinden başlar. Şu kadar ki bu müddet, ihaleden itibaren 1 seneyi geçemez” hükmüne yer verilmiştir. Yine Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesine göre; Tebligat Kanunu'nun 2l/2. maddesi gereğince tebligat yapılabilmesi için, tebliği çıkaran mercice; "Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda tebligatın TK'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması"na dair tebliğ evrakı üzerine kayıt düşülmesi zorunlu olup; tebligatı çıkaran mercii tarafından anılan şekilde şerh verilmeden, salt "mernis adresi" ibaresine dayanılarak, dağıtıcı tarafından 21/2. maddeye göre tebliğ işlemi yapılamaz....
ya 03.08.2014 tarihinde tebliğ edildiği, alacaklının borçlu ... yönüyle takibin kesinleştiğini belirterek haciz talebinde bulunduğu, icra müdürlüğünce ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiği ve takibin kesinleşmediği gerekçesiyle haciz talebinin reddedildiği, vaki şikayet üzerine mahkemenin icra müdürlüğü işleminin yerinde olduğunu belirterek şikayetin reddine karar verdiği anlaşılmaktadır. İcra müdürünün ödeme emrinin borçluya usulüne uygun olarak tebliğ edilmemiş olduğunu kendiliğinden gözeterek, alacaklının haciz talebini reddetme yetkisi bulunmamaktadır. Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine göre borçluya yapılan tebligatın yasaya uygun olup olmadığını tespit ve takdir yetkisi borçlu tarafından şikayet yoluna başvurulduğu takdirde icra mahkemesine ait olup, icra müdürünün böyle bir yetkisi yoktur. Borçlunun usulsüz tebligat şikayeti bulunmadığına göre, mahkemece istemin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
Mahkemece; Davacının usulsüz tebligat şikayetinin reddine, davacının haciz ihbarnamelerinin iptaline ilişkin şikayetinin süre nedeniyle reddine, yönelik karar verildiği görülmüştür. Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunarak, dava dilekçesini tekrar ederek müvekkiline icra dosyasından gönderilen tebligatların usulsüz şekilde tebliğ edildiğini, müvekkili şirkete gönderilen haciz ihbarnamelerinden 24/12/2021 tarihinde tesadüfen haberdar olunduğunu, 89/1 haciz ihbarnamesinin Tebligat Kanunu'nun 35. Maddesine göre yapılmasının ardından müvekkili şirketinin adresine normal tebligat gönderilmeksizin 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnamelerinin doğrudan Tebligat Kanunu'nun 35....
Şikayet olunan banka vekili, tebligatın Tebligat Kanunu'nun 21 ve 41. maddelerine uygun olduğunu, ayrıca satış avansının süresi içinde yatırıldığını, ayrıca şikayetçinin itirazında hukuki yararı olmadığını, zira şikayetçiye ait takip ve haczin ... 1. İcra Müdürlüğü'nün 2009/3780 sayılı ilk kesin haczin şerhedildiği dosyadan daha sonra olduğunu, bu dosyaya isabet eden paranın takip konusu alacağın sadece bir kısmının tahsil edildiğini, bu dosya alacağı tamamen tahsil edilmeden, diğer dosyalara para isabet etmeyeceğini savunarak, şikayetin reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya içeriğine göre, şikayet olunan bankanın alacaklı olduğu takip dosyasından dava dışı borçlu şirket adına yapılan tebligatın Tebligat Kanunu ve Tebligat Tüzüğü'ne uygun olduğu, tebligatın usulsüz olması halinde dahi takip dosyasında taraf olmayan üçüncü şahsın bunu ileri sürmesinin mümkün bulunmadığı, ayrıca sıra cetvelinin düzenlendiği icra dosyasında diğer şikayet olunan ...'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki sıra cetveline şikayet davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hükmün süresi içinde şikayetçi vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Şikayetçi vekili, icra müdürlüğü tarafından yapılan sıra cetvelinde 3. sırada yer aldıklarını, 1. sıra takibinin usulsuz olduğunu, tebligatın memur vasıtasıyla yapıldığını ileri sürerek sıra cetvelinin iptalini talep ve dava etmiştir. Şikayet olunan vekili davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, Tebligat Yasasına göre memur aracılığıyla tebliğin usulsüz olmadığı, kaldı ki bu iddianın borçlu tarafından ileri sürülebileceği, şikayet edenin istemde bulunma hakkının olmadığı, ihalenin feshine yönelik başvuru yapılmadığı gerekçesi ile davanın reddini istemiştir. Karar, şikayetçi vekili tarafından temyiz edilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de ; Borçlu vekilinin, diğer şikayet sebepleri yanında, ödeme emri tebligatının usulüne uygun olmadığından bahisle şikayet tarihinin öğrenme tarihi olarak tespiti talebi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, tebligatın usulüne uygun olduğu gerekçesi ile şikayetin reddedildiği anlaşılmaktadır. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 12. maddesine göre, hükmi şahıslara tebligat selahiyetli mümessillerine, bunlar birden fazla ise yalnız birine yapılır....
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, dava dilekçesini tekrarla, yerel mahkemece eksik inceleme ve değerlendirme neticesinde şikayetin reddine karar verilmiş ise de, müvekkiline yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, müvekkiline öncelikle TK'nın 12. ve 13. maddelerine uygun olarak tebligat çıkartılması gerektiğini, bu sıraya uyulması yasal zorunluluk olup, aksi takdirde usulsüz tebligat olacağını, Yargıtay emsal kararı ve içtihatları doğrultusunda, müvekkiline gönderilen tebligatların en baştan usulsüz olduğunu, müvekkiline TK'nın 35. maddesine göre yapılan tebligatta ise "Gümbet Mahallesi Erguvan Sk....
Maddeye göre tebligat gönderildiğini, yapılan tebligatın kanuna uygun olduğunu, davacının iddialarının asılsız olduğunu belirterek, şikayetin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesi tarafından "7201 sayılı Kanun'un 32. maddesi gereğince; tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Somut olayda davacı (şikayet eden borçlu) tarafça usulsüz tebligattan 21.02.2022 tarihinde haberdar olunduğu bildirildiğinden, Şikayetin kabulü ile İstanbul Anadolu 5. İcra Müdürlüğü'nün 2021/19974 Esas sayılı dosyasından şikayet eden borçluya usulsüz tebliğ edilen ödeme emri tebligatının tebliğ tarihinin usulsüz tebligata ıttıla tarihi olarak bildirilen 21/02/2022 tarihi olarak düzeltilmesine" dair karar verildiği görülmüştür....