SAVUNMA:Davalı vekili 12/11/2020 tarihli cevap dilekçesinden özetle; tebligatın usulsüz olduğu iddiasına katılmadıklarını, zira tebligatın muhatabın imzasına yapıldığını, senedin müvekkiline borca binaen verildiğini, borca ilişkin taraflarına herhangi bir ödeme yapılmadığını, senedin kambiyo vasfında olduğunu, teminat senedi niteliğine haiz olmadığını, senette teminattır ibaresinin bulunmadığını, protokolde geçen "ödeme yapıldıktan sonra senet hükümsüz olacaktır" ibaresinin dahi senedin müvekkiline borca binaen verilmiş bir senet olduğunu ve borcun ödenmediğini ortaya koyduğunu beyanla, davanın reddine, kambiyo vasfına ilişkin şikayet ile ödeme emrine itiraz talebinin reddine, verilen takibin geçici olarak durdurulması kararının kaldırılmasına, borca haksız yere itiraz eden davacıların % 20'den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: Uyuşmazlık, davacı-borçlu hakkında başlatılan kambiyo senetlerine özgü icra takibinde kambiyo vasfına yönelik şikayet ve sair itirazlara ilişkindir. Bursa 19. İcra Müdürlüğü'nün 2020/3930 esas sayılı dosyası ile, davalı- alacaklı tarafından davacı borçlu ve dava dışı borçlıu aleyhine kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatıldığı, davacı-borçluya ödeme emrinin 22/10/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davanın yasal 5 günlük süre içerisinde 26/10/2020 tarihinde açıldığı görülmüştür. HMK.'nın 355 maddesi hükmüne göre istinaf incelemesinin bu yönde sunulan dilekçede belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılması ancak kamu düzenine aykırılık görülmesi halinde bu hususun re'sen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak yapılan incelemede; Takip dayanağı senet TTK'nun 780. maddesi uyarınca yasal unsurları içeren kambiyo senedi vasfındadır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen dosya kapsamı itibariyle; davalı alacaklı tarafından borçlu hakkında bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan icra takibinde, borçlunun icra mahkemesine yaptığı başvuruda; sair şikayeti ile birlikte takip konusu bonoda düzenleme yerinin bulunmadığını ve dolayısıyla kambiyo vasfı taşınmadığını ileri sürerek takibin iptalini istediği, mahkemece davanın kabulü ile takibin iptaline karar verildiği, davalı vekilinin kararı istinaf ettiği anlaşılmıştır. İİK'nun 170/a-2. maddesi gereğince icra mahkemesi, yasal sürede yapılan itiraz veya şikayet nedeniyle icra mahkemesine intikal eden işlerde, öncelikle, takip dayanağı senedin kambiyo vasfında olup olmadığını veya alacaklının kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip hakkının bulunup bulunmadığını re'sen inceleyerek takibin iptaline karar verebilir....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; mahkemenin de tespitinde olduğu üzere; kambiyo senedi altındaki imzaya itiraz, İİK'nın 170. maddesinde özel olarak düzenlendiğinden, imza inkarı nedenine dayalı sahtelik iddiası hakkında, sonraki genel kanun olan HMK'nın 209. maddesi uygulanamayacağı, imza itirazının, İİK'nın 170/1. maddesi uyarınca satıştan başka icra takip muamelelerini durdurmayacağı, ancak, icra mahkemesi itirazla ilgili kararına kadar takibin geçici olarak durdurulmasına karar verebileceği (İİK 170/2), sahtelik iddiasının imza itirazı dışındaki bir nedene dayanması sahtelik iddiasının borca itiraz niteliğinde olup, bu konunun da İİK'nın 169/a maddesinde düzenlenmiş olması nedeniyle, HMK'nın 209. maddesinin bu yönden de uygulama yerinin olmadığı, buna göre borçlunun sahtecilik nedenine dayalı olarak Cumhuriyet Savcılığına yaptığı şikayet kendiliğinden icra takibini durdurmayacağı ve bekletici mesele yapılamayağı, Cumhuriyet...
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; şikayetçinin alacağı için 22.10.2012 tarihinde, şikayet olunanın ise 02.11.2012 tarihinde ihtiyati haciz uyguladıkları, ancak şikayet olunan alacaklının ihtiyati haczinin 15.11.2012 tarihinde, şikayetçinin ihtiyati haczinin ise 23.02.2013 tarihinde kesinleştikleri, buna göre şikayetçinin ihtiyati haczinin şikayet olunanın ihtiyati haczinden sonra kesinleşmesi nedeniyle ilk sırada şikayet olunanın yer alması gerektiği belirtilerek, şikayetin reddine karar verilmiştir. Kararı, şikayetçi vekili temyiz etmiştir. İİK'nın 168. maddesi uyarınca kambiyo senetlerine özgü icra takibinde, ödeme emrine karşı itiraz ve şikayet süresi 5 gün, ödeme süresi ise 10 gündür....
Buna göre, borçlunun İİK'nun 168. maddesinde yazılı yasal 5 günlük sürede borca yada imzaya itiraz etmesi veya zamanaşımı itirazında bulunması durumunda, takip konusu belgenin kambiyo senedi vasfını haiz olmadığının ve dolayısıyla alacaklının kambiyo senetlerine özgü yol ile takip hakkının bulunmadığının tespit edilmesi halinde, diğer itiraz nedenleri incelenmeksizin İİK'nun 170/a maddesi uyarınca re'sen takibin iptaline karar verilmesi gerekir. Somut olayda, borçluların imzaya itirazları üzerine grafoloji, sahtecilik ve balistik uzmanı bilirkişi...'...
Şti., keşide yeri İstanbul, keşide tarihi 24/08/2020 olan 115.000,00 TL bedelli çekin arka yüzünün incelenmesinde, lehtar tarafından yapılan ilk ciro yoluyla takip alacaklısına geçtiği, Kuveyt Türk Katılım Bankası Işıkkent Şubesinin kaşesi ile "işbu çek keşideci imzası tutmadığından işlem yapılamamıştır" şerhi yazıldığı, tarih bulunmadığı, ödeme emrinin tebliğ tarihi itibariyle şikayet ve itirazların süresinde olduğu anlaşılmıştır. İİK'nın 170/a-2. maddesi gereğince; icra mahkemesi, yasal sürede yapılan itiraz veya şikayet nedeniyle icra mahkemesine intikal eden işlerde, öncelikle, takip dayanağı senedin kambiyo vasfında olup olmadığını ve alacaklının kambiyo senetlerine özgü yol ile takip hakkının bulunup bulunmadığını re’sen inceleyerek, takibin iptaline karar verebilir. 6102 sayılı TTK'nun 808/1. maddesine göre, çekin süresinde muhatap bankaya ibraz edildiği (ibraz günü de gösterilmek suretiyle) çekin üzerine yazılmış olan tarihli bir beyanla tespit edilmelidir....
İcra mahkemeleri, önlerine gelen takip hukukuna yönelik şikayet, itiraz ve itirazın kaldırılması talepleri hakkında kabul ya da ret kararı vermek zorunda olup, bu talepler hakkında görevsizlik kararı veremezler. Ancak dava niteliği taşıyan ve apaçık genel mahkemelerin görevine girdiği belli olan, örneğin; boşanma, tapu iptal ve tescil, nüfus, ortaklığın satış yoluyla giderilmesi...vb. davalar hakkında ise görevsizlik kararı vermeleri gerekmektedir. Borçlu vekilinin, borçlu olunmadığına ve bononun zamanaşımına uğradığına yönelik icra mahkemesine başvurusu, İİK'nun 169 ve 169/a maddeleri kapsamında borca itiraz niteliğinde olup, icra mahkemesince incelenip sonuçlandırılması zorunludur....
İcra mahkemeleri, önlerine gelen takip hukukuna yönelik şikayet, itiraz ve itirazın kaldırılması talepleri hakkında kabul ya da ret kararı vermek zorunda olup, bu talepler hakkında görevsizlik kararı veremezler. Ancak dava niteliği taşıyan ve apaçık genel mahkemelerin görevine girdiği belli olan, örneğin; boşanma, tapu iptal ve tescil, nüfus, ortaklığın satış yoluyla giderilmesi...vb. davalar hakkında ise görevsizlik kararı vermeleri gerekmektedir. Borçlu vekilinin, borçlu olunmadığına ve bononun zamanaşımına uğradığına yönelik icra mahkemesine başvurusu, İİK'nun 169 ve 169/a maddeleri kapsamında borca itiraz niteliğinde olup, icra mahkemesince incelenip sonuçlandırılması zorunludur....
İcra mahkemeleri, önlerine gelen takip hukukuna yönelik şikayet, itiraz ve itirazın kaldırılması talepleri hakkında kabul ya da ret kararı vermek zorunda olup, bu talepler hakkında görevsizlik kararı veremezler. Ancak dava niteliği taşıyan ve apaçık genel mahkemelerin görevine girdiği belli olan, örneğin; boşanma, tapu iptal ve tescil, nüfus, ortaklığın satış yoluyla giderilmesi...vb. davalar hakkında ise görevsizlik kararı vermeleri gerekir. Borçlu vekilinin, borçlu olmadığına ve bononun zamanaşımına uğradığına yönelik icra mahkemesine başvurusu, İİK'nun 169 ve 169/a maddeleri kapsamında borca itiraz niteliğinde olup icra mahkemesince incelenip sonuçlandırılması zorunludur. O halde, mahkemece, borçlunun başvurusunun İİK’nun 168/5. maddesine göre süresinde olduğunun anlaşılması halinde, işin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre olumlu ya da olumsuz karar verilmesi gerekirken, asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....