Davalı vekili, gıda maddelerinin raf ömrü dolduğunda iade faturası ile malların iade edilip bedellerinin cari hesaptan düşüldüğünü, yanlar arasında bu şekilde uygulamanın devam ettiğini, davacıdan alınan ve raf ömrünü dolduran mallar tespit edilerek iade faturası düzenlendiğini, ancak davacının mal iadesine yanaşmadığını, davacıya malların iade alınması için ihtarnamenin çekildiğini, aynı tarihte bakiye 549,09 TL'nin davacının banka hesabına yatırılarak cari hesabın sıfırlandığını, davacının alacağının bulunmadığını belirterek davanın reddine ve icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir....
Bu kapsamda; bahsi geçen genel tebliğin ilgili bölümlerinde bir kısım iade talepleriyle ilgili olarak, mahsup yoluyla iade talepleri, Maliye Bakanlığınca belirlenen sınırı aşmayan nakden iade talepleri, yeminli mali müşavir tasdik raporuna dayalı nakden iade talepleri ve kamuya ait kuruluşların iade talepleri gibi bazı durumlarda, iade isteminin, inceleme raporu ve teminat aranılmaksızın yerine getirilmesi kabul edilmiştir....
Bu kapsamda; bahsi geçen genel tebliğin ilgili bölümlerinde bir kısım iade talepleriyle ilgili olarak, mahsup yoluyla iade talepleri, Maliye Bakanlığınca belirlenen sınırı aşmayan nakden iade talepleri, yeminli mali müşavir tasdik raporuna dayalı nakden iade talepleri ve kamuya ait kuruluşların iade talepleri gibi bazı durumlarda, iade isteminin, inceleme raporu ve teminat aranılmaksızın yerine getirilmesi kabul edilmiştir....
Somut olayda; davacı işe iade kararın kesinleşmesi üzerine süresinde işe iade talebinde bulunmuş ve bu talebi davalı işveren tarafından bir aylık kanuni süre içerisinde kabul edilmiştir. İşveren tarafından belirtilen tarihte davacının işe geldiği ve kendisine içerisinde deneme süreside öngörülen yeni bir sözleşme sunulduğu hususunda taraflar arasında uyuşmazlık yoktur. Davacı 08.02.2011 tarihli bu sözleşmeyi itirazi kayıtsız imzalamıştır. İşe iade sonrası imzalatılan sözleşmede, deneme süresi öngörülmüş olması nedene ile davalının işe iade davetinde samimi olmadığını ileri sürmektedir. Mahkemece aynı gerekçe ile davanın kabulüne karar vermiştir....
Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacının ihracattan doğan katma değer vergisi nedeniyle 3065 sayılı Kanun hükümlerine göre iade hakkına sahip olması, idare tarafından iade veya mahsup taleplerinin inceleme sonucuna göre yerine getirileceğinden bu iade hakkının kazanılmadığına dair talep tarihinde ihracatın gerçekleşmediği yönünde davalı idarece yapılmış herhangi bir tespitin bulunmaması nedeniyle, Kanun'da yer almayan bir kısıtlama yoluna gidilmesi mümkün olmadığından, davacının 2017/10 dönemi katma değer vergisi alacaklarının iade mahsup yoluyla, muaccel hale gelmiş ve gelecek özel tüketim vergisi borçlarına mahsuben iade edilmesi talebinin reddine dair dava konusu işlemlerde hukuka uyarlık bulunmadığı, kontrol raporunun iptali talebi bakımından ise raporun idari davaya konu olabilecek nitelikte kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olmadığı açık olduğundan, bu talebin incelenmeksizin reddi gerektiği sonucuna varılmıştır....
. - K A R A R - Davacı vekili, taraflar arasında yaş sebze ve meyve alım satımı konusunda sözleşme bulunduğunu, sözleşmeye göre davalının teslim edilen malların bedelini 21 gün sonra banka hesabına yatırmayı taahhüt ettiğini, davalının sözleşmedeki bu hükme uymadığını, ödemelerin vadeden sonra yapıldığını, sözleşmeye göre ürünlerin teslimi sırasında ayıp ve hasar kontrolünün derhal yapılması gerektiği halde mal tesliminden 10.15.20 gün sonra mallarla ilgili iade faturası kesildiğini, iade faturası kesilen malların iade edilmediğini, satılmayan mallarla ilgili iade faturası kesilmesinin alacak hakkını ortadan kaldırmadığını, davalının elinde bulunduğu steco kasaların bedelinin ödenmediğini, iade edilmediğini, kasaların haksız olarak davalı elinde bulunması nedeniyle üretici firmaya fazladan kira bedeli ödediğini ileri sürerek iade faturalarından dolayı 5.000.000.000.TL, steco kasalar nedeniyle 5.000.000.000.TL, mal...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dairemizin 27.04.2017 tarihli iade kararıyla; davacı erkeğe gerekçeli karar ve temyiz dilekçesinin tebliğinin usulsüz olduğu gerekçesiyle dosya mahal mahkemesine iade edilmiş, iade kararı üzerine gerekçeli karar ve temyiz dilekçesi yeniden davacı erkeğe tebliğe çıkarılmıştır. Ancak gerekçeli karar ve temyiz dilekçesinin yeniden davacı erkeğe tebliğine ilişkin iade kararı sonrası 3 farklı mazbatada da beyanda bulunan komşunun isim ve imzadan imtina etmesi ve ayrıca muhatabın adreste geçici bulunmama sebebinin tevsik edilmemesi sebebiyle yapılan tebilgatlar yine geçersiz hale gelmiş, iade kararının gereği yerine getirilememiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Mühür bozma HÜKÜM : Beraat Sanıklar hakkında elektrik hırsızlığı ve mühür bozma suçlarından verilen beraat hükümlerinin katılan vekilince temyizi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 6352 sayılı Yasanın Geçici 2. maddesinin 2. fıkrası uyarınca dosyayı mahalline iade ettiği, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının iade kararının elektrik hırsızlığı suçundan verilen hükme ilişkin olup mühür bozma suçunu kapsamadığı, buna göre iade öncesi mühür bozma suçundan verilen hüküm ile, iade sonrası elektrik hırsızlığı (karşılıksız yararlanma) suçundan verilen hükme yönelik temyiz başvurularının geçerli olacağı, iade sonrası elektrik hırsızlığı (karşılıksız yararlanma) suçundan verilen hükme yönelik herhangi bir temyiz istemi bulunmadığından, temyizin kapsamının iade öncesi 16/03/2011 tarihinde mühür bozma suçundan verilen beraat hükümlerine yönelik olduğu kabulüyle yapılan incelemede; Elde edilen delillerin hükümlülüğe yeter nitelik...
işe başlama niyeti olmadığı halde işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapılan başvurunun geçerli bir işe iade talebi olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını, davacının bir an için 25/08/2017 tarihli KHK ile TSK ne zorunlu olarak döndüğü kabul edilse dahi işe iade başvurusuna işverence cevap verilmesini beklemeden önce bu durumu bildirmemesinin talebinde samimi olmadığını gösterdiğini, davacının işe davet yazısının gönderilmesinden sonra ve 02/10/2017 tarihinde işe başlamayacağını bildirdiğini, bunun ise işe iade kabul edilmemesi halinde işe iade sonuçlarından yönelik ve samimi olmadığını gösterdiğini, faiz başlangıç tarihinin işe iade başvurusunda bulunulan tarih olması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur....
İşe iade davası sonrasında Kanun ve Yerleşik Yargıtay içtihatları gözönünde bulundurulduğunda, davacının kararın kesinleşmesinden sonra 10 günlük süre içerisinde işverene başvurması zorunlu olup ihtarnamenin işverenin bilinen adresine süresi içerisinde gönderilmesi gerekmektedir. İşverenin de işe iade için başvuran işçiyi (1) ay içinde işe başlatmak zorundadır. Aksi halde en az dört, en fazla sekiz aylık ücret tutarında belirlenen iş güvencesi tazminatı ile boşta geçen süreye ait en çok dört aya kadar ücret ve diğer hakları işçiye ödemek zorundadır. Dosyanın incelenmesinde; davacının işe iade talepli ihtarnameyi alt işverenin işe iade dava dosyasında tebligat yapılan adresine gönderdiği, ibraz edilen tebliğ mazbatasına göre, tebligatın bila tebliğ iade edildiği anlaşılmaktadır. Buna göre davacının işe başlatılmaya ilişkin başvurusu usulüne uygun tebliğ edilmemiştir....