Arttırımı kabul edilen yoksulluk nafakası ve iştirak nafakası ile kaldırılması reddedilen yoksulluk nafakasına yönelik Hüküm, yıllık nafaka miktarı itibariyle kesin niteliktedir.Kesin olan kararların istinaf istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi (6100 sayılı HMK m.346) Bölge Adliye Mahkemesince de karar verilebilir. (6100 sayılı HMK m.352) Açıklanan nedenlerle davalı-karşı davacı yönünden kaldırılması reddedilen yoksulluk nafakası ve arttırımı kabul edilen iştirak nafakasının miktarı dikkate alındığında, mahkeme kararı kesin olduğundan davalı-karşı davacının istinaf dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir....
Buna göre; mahkemece, dava tarihindeki şartlara göre davalının yoksulluğunun ortadan kalkmadığı, asgari ücret sınırındaki gelirinin varlığının yoksulluk nafakasının tamamen kaldırılmasına neden olmayıp indirmeye karar verilebileceği, ancak davalının aldığı nafakanın cüz'i bir miktar olduğu, bu nafaka ile gelirinin toplamının ise davalıyı yoksulluktan kurtaracak düzeyde olmadığı göz önünde bulundurularak yoksulluk nafakasının kaldırılması talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu bu talebin kabulüne karar verilerek yoksulluk nafakasının kaldırılması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 30.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Aile Mahkemesinin 2015/1540 Esas ve 2018/637 Karar sayılı ilamı ile boşandıkları, boşanmanın 17/05/2022 tarihinde kesinleştiği, cari yoksulluk nafakasının boşanma ilamı ile 500,00 TL, müşterek çocuk Zümra için iştirak nafakasının 300,00 TL olarak belirlendiği anlaşılmaktadır. TMK.nun 176/4.maddesine göre; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeye göre iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Bu doğrultuda yerleşen Yargıtay uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Davanın kısmen kabulü ile; yerel mahkeme kararını müşterek çocuk Mehmet Çapan lehine bağlanan 200 TL iştirak nafakasının 1.300 TL arttırarak toplamda aylık 1.500 TL iştirak nafakasına, davacı kadının yoksulluk nafakası arttırım talebinin çalışıyor olması ve gelir elde etmesi nedeniyle reddine karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: yerel mahkeme kararını yoksulluk nafakası talebinin reddini, hükmedilen iştirak nafakası miktarı yönünden istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının iştirak nafakası arttırım talebinin reddi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi yönünden istinaf etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: Açılan davanın davacı T1 için yoksulluk nafakasının arttırım talebine, müşterek çocuk Mehmet Çapan için iştirak nafakasının arttırım talebine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır....
O halde mahkemece yapılacak iş; İştirak nafakası yönünden; çocuğun yaşı, okul durumu ve zorunlu ihtiyaçları, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, özellikle velayet kendisinde bulunan annenin de nafakaya ihtiyaç duyduğu dikkate alınarak "hakkaniyete" uygun bir miktar artırıma karar vermek olmalıdır. Yoksulluk nafakası yönünden ise; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, yoksulluk nafakasının niteliği, yoksulluk nafakasına hükmedildiği tarihten itibaren geçen süreçte paranın satın alma gücünün azaldığı hususları gözetilerek, nafakanın hakkaniyete uygun olarak en azından TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan dengenin korunması olmalıdır....
verdiği iştirak nafakasının tüm bunlar karşında yetersiz kaldığını, müvekkilinin çocuğun diş tedavileri için gereken 400,00 TL yi dahi ailesinden almak zorunda kaldığını, açıkladıkları nedenlerden ötürü iştirak nafakasının 250,00 TL’den 1.500,00 TL’ye çıkartılması gerektiğini, davalının makinist olup 10.000,00 TL civarında geliri bulunduğunu, müvekkilinin davalı ile çok kısa bir evlilik yaptığını ve tüm hayatını çocuğuna adadığını, herhangi bir işte çalışmadığını, 350,00 TL yoksulluk nafakasının da ihtiyaçlarını karşılamadığını, bu nedenle 350,00 TL olan yoksulluk nafakasının da 1.500,00 TL'ye çıkartılmasına karar verilmesini " talep ve dava etmiştir....
Mahkemece; davalı kadının işe başladığından ve yoksulluk durumunun kalmadığından bahisle davanın kabulü ile 250 TL yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmiş, hükmü davalı vekili temyiz etmiştir. Taraflar arasında görülen boşanma dava dosyasında davalı kadın lehine 250 TL yoksulluk nafakasına 06.11.2013 tarihinde karar verilmiş, bu dava ise 07.07.2014 tarihinde açılmıştır. Davada, TMK'nun 175. maddesi gereğince hükmedilen yoksulluk nafakasının, TMK'nun 176/4 md.si gereğince kaldırılması talep edilmektedir. Davacının özel güvenlik görevlisi olup, aylık 1.244 TL aldığı, davalının da özel güvenlik görevlisi olarak çalışıp, asgari ücret aldığı tespit edildiğine göre, Yargıtay'ın ve Dairemizin yerleşik uygulamaları gereğince asgari ücret düzeyinde gelire sahip olunması yoksulluğu ortadan kaldıran neden değildir....
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili ile davalının boşandıklarını, boşanmayla birlikte müşterek çocukların velayetinin davalıya bırakıldığını, çocuklar için ayrı ayrı 200,00 TL iştirak nafakası ve davalı için de 300,00 TL yoksulluk nafakasına karar verildiğini, müvekkilinin asgari ücretle çalışmaya başladığını, davalının da boşanma sonrasında .....Hastanesinde çalışmaya başladığını, bu nedenlerle davalıya bağlanan yoksulluk nafakasının kaldırılmasına, çocukların her biri için bağlanan iştirak nafakasının da düşürülmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesi ile, davanın reddini savunmuştur....
Mahkemece; tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınarak davanın kısmen kabulü ile; İnegöl 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin(Aile Mahkemesi Sıfatıyla)2011/773 esas 2012/730 karar sayılı ilamıyla hükmedilen 750,00 TL yoksulluk nafakasının 250,00 TL azaltılarak karar tarihinden itibaren aylık 500,00 TL takdir edilen tedbir nafakasının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bu tedbir nafakasının hüküm kesinleşme tarihinden itibaren yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava; yoksulluk nafakasının kaldırılması ve azaltılması istemine ilişkindir....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/429 Esas-2015/102 Karar sayılı ilamı ile davacı T1 bağlanan 250,00 TL yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren 250,00 TL arttırılarak aylık 500,00 TL'ye; müşterek çocuk Asude Berna hakkında aylık bağlanan 200,00 TL iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren aylık 1.300,00 TL arttırılarak aylık 1.500,00 TL'ye yükseltilmesine, hükmedilen yoksulluk ve iştirak nafakasının TÜİK tarafından açıklanan yıllık ÜFE oranında arttırılmasına,"karar verilmiştir. İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili hükmün; iştirak ve yoksulluk nafakası miktarlarının talepleri doğrultusunda arttırılması gerektiği yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı erkek vekili hükmün tamamı yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur....