gerekçesi ile; "Davanın boşanma yönünden KABULÜ ile, tarafların TMK'nun 166/1 maddesi gereğince BOŞANMALARINA, Davanın velayet hakkı yönünden KABULÜ ile, Tarafların müşterek çocukları olan 25/03/2019 Çorum doğumlu TC Kimlik Nolu SEYHAN SEMANUR YILDIRIM'ın velayet hakkının davacı anne Sevim Yıldırım'a VERİLMESİNE, Velayet hakkı davacı anneye verilen tarafların müşterek çocuğunun (yaşının küçüklüğü ve talep edilmesi halinde her zaman yeniden düzenleme yapılabileceği nazara alınarak) davalı babanın her ayın ilk cumartesi günü ve dini bayramların 2. günü saat 09:00'dan akşam saat 18.00'a kadar çocuğun sağlığına ve kişisel gelişimine engel olmamak koşulu ile yanına alabileceğine; şahsi ilişkinin bu şekilde DÜZENLENMESİNE, (ihtar edildi) Davacı kadının tedbir-iştirak nafakası talebinin KISMEN KABULÜ ile, Dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere mahkememiz ara kararında tarafların müşterek çocuğu lehine hükmedilen aylık 200,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, karar...
Dosyanın incelenmesinde; davalı-davacı kadın vekilince verilen 06.02.2024 tarihli dilekçede davacı-davalı babanın ortak çocuğa şiddet uyguladığı iddia edilerek bu sebeple baba hakkında ceza yargılaması başlatıldığından bahisle baba ve çocuk arasındaki kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi için hükmün bozulması talep edildiği anlaşılmaktadır. Davalı-davacı annenin iddiaları karşısında çocuk ve baba arasında kurulan kişisel ilişkinin yeniden değerlendirilmesi, ilgili ceza dosyaları da getirtilerek sosyal inceleme raporu alınması ve çocuğun görüşü de dikkate alınarak çocuğun baba ile kişisel ilişkisinin yeniden değerlendirilmesi zarureti bulunmakla hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir. VI....
Çocuk ile ana veya baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi; çocuk ve velayet kendisinde bulunmayan ana veya baba için bir haktır (Çocuk Hakları Sözleşmesi md.9/3). Bu tür kişisel ilişki çocuğun sadece yüksek yararları gerektirdiği takdirde veya ana ve babanın bu haklarını amacına aykırı kullanmaları halinde kısıtlanabilir veya engellenebilir (Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi md.4/2). Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu bakımdan kişisel ilişki tesis edilirken çocuğun bedeni, fikri ve ruhsal gelişimi esas alınarak amacı gerçekleştirici bir düzenleme yapılmalıdır. Çocuğun menfaati bu yönde bir düzenlemeyi gerekli kılmadıkça, uzman aracılığı veya gözetiminde kişisel ilişki tesisi bundan beklenen amaca aykırı düşer....
Aile Mahkemesinin 2014/918 Esas sayılı dosyasında nafaka artırımı davası açıldığını, tarafların 17.03.2016 tarihinde son bir protokol hazırlayarak çocuk adına kayıtlı olan Moda'daki taşınmaz kira bedelinin davalı tarafından alınması, davacının çocuk için aylık 2.000,00 TL iştirak nafakası ödemesi, taşınmaz kirasından talepte bulunmaması ve iştirak nafakasının her yıl enflasyon oranında artırılması şeklinde düzenleme yaptıklarını, davacının halen aylık 3.500,00 TL iştirak nafakası ödediğini, davacının 2010 yılında evlenip 2 çocuğu daha olduğunu, halen çocuklarının özel okulda okuduğunu, davacının ekonomik durumunun kötüye gittiğini, boşanma sırasında çocuk ile kurulan şahsi ilişki düzenlenmesinin az olduğunu belirterek iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren 1.500,00 TL'ye indirilmesine, çocuk ile baba arasındaki şahsi ilişkinin yeniden düzenlenmesine, müşterek çocuğun okul, özel okul masrafı, özel ders ücretleri, servis, kitap vs. eğitim giderlerinin taraflar arasında yarı yarıya karşılanmasına...
Davacı-davalının tedbir ve iştirak nafakasının miktarına yönelik istinaf incelemesine gelince; Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre küçüğün ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakası miktarı azdır. Mahkemece Medeni Kanunun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. Açıklanan nedenlerle davacı-davalının iştirak nafakasının miktarına yönelik istinaf isteminin kabulüne karar verilerek, ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararının 5.maddesinin iştirak nafakasına ilişkin kısmının kaldırılmasına ve boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren müşterek çocuk lehine aylık 600 TL iştirak nafakasına hükmedilmesine karar verilmiştir....
Davalı/ vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı yanın açtığı davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, aradan geçen süre, tarafların sosyal ve ekonomik durum araştırmaları, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde karşı davalarının reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılarak davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE : Asıl davanın iştirak ve yoksulluk nafakasının kaldırılması veya indirilmesi, karşı davanın ise, iştirak ve yoksulluk nafakasının artırım davası olduğu anlaşılmıştır. HMK'nun 355.maddesine göre re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır....
KARAR : Bozmaya uyularak yeniden esas hakkında hüküm tesisi Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen karşılıklı boşanma davalarında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının maddi tazminat ve iştirak nafakasının miktarı yönlerinden kısmen bozulmasına karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; yeniden iştirak nafakasına ve maddi tazminata karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi-Kişisel İlişkinin Kaldırılması- İştirak Nafakasının Artırılması Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; onanmasına dair Dairemizin 07.04.2016 gün ve 5799-7000 sayılı ilamıyla ilgili karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de, bu Kanuna 6217 sayılı Kanunla ilave edilen geçici 3. maddenin (1.) bendinde, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun kanun yollarına ilişkin hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı hükme bağlandığından, karar düzeltme talebinin incelenmesi gerekmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Çocukla Kişisel İlişkinin Yeniden Düzenlenmesi-İştirak Nafakası Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı, velayetine bırakılan çocukla davalı (baba) arasında boşanma kararıyla kurulan kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesini ve çocuk için iştirak nafakasına hükmedilmesini istemiş, mahkemece; "derdestlik sebebiyle davanın usulden reddine" karar verilmiş, kararı davacı temyiz etmiştir. Mahkeme "boşanma kararındaki kişisel ilişkiye dair düzenlemeyi" derdestliğe esas almıştır. Büyükçekmece 4....
Anne/baba yararı ile çocuk yararı çatışırsa, çocuğun yararına üstünlük tanınır (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu md.182/II ve 324) (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 20/03/2013 Tarih 2012/2- 799 Esas 2013/389 Karar). Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu sebeple kişisel ilişki analık ve babalık duygusunu tatmin edecek nitelikte olmalıdır. Kişisel ilişkiye dair ilamlar maddi anlamda kesin hüküm niteliğinde olmayıp koşulların değişmesi halinde yeniden düzenlenmesi her zaman istenebilir. Kişisel ilişki düzenlenirken çocuğun yüksek yararı, yaşı ve anne ve babalık duygusunun tatmini ve infaz edilebilir nitelikte olması hususları birlikte değerlendirilerek çocuğun kişisel gelişimine en uygun düzenleme tercih edilmelidir....