Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 02/02/2023 NUMARASI : 2023/100 ESAS, 2023/119 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma (Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni İle Boşanma (Anlaşmalı)) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmakla, HMK.nun 353/1- b-1- son cümle uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı dava dilekçesinde özetle; davalıyla boşanma ve ferileri konusunda anlaştıklarını, aralarında protokol düzenlediklerini, anlaşmalı boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı yargılama aşamasında "Protokoldeki imza bana aittir. Her hangi bir zorlama olmadan kendi hür irademle imzaladım. Müşterek çocuğumuzun velayetinin tarafıma verilmesini istiyorum....

Hukuk Genel Kurulunun yerleşik kararlarında "asgari ücretle çalışılmakta bulunulması" yoksulluk nafakası bağlanmasını veya yoksulluk nafakasının ortadan kaldırılmasını gerektiren bir durum olarak kabul edilmemiştir. Ancak, yoksulluk nafakasının kaldırılması talebi, azaltılması talebini de içermekte olup, bu durum nafakanın miktarını tayinde ve indirilmesinde etken olarak dikkate alınmalıdır. Bundan ayrı olarak; TMK.327.maddesinde "çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır" denilmektedir. Somut olayda; müşterek çocuk için belirlenen iştirak nafakasının üzerinden dava tarihine kadar 5 yıla yakın zaman geçmiştir. Bu zaman içerisinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları gibi müşterek çocuğun yaşı ve ihtiyaçları da doğal olarak artmıştır. Paranın alım gücü en azından enflasyon oranında da azalmıştır....

    -TL tedbir ve iştirak nafakası taleplerinden vazgeçtiğini, yargılama giderlerini dahi kendisinin karşıladığını, bunun karşılığında davalının müşterek konuttaki katkı payı alacağından açıkça vazgeçtiğini, ayrıca boşanma protokolünün en detaylı ve uzun maddesinin müşterek konuta ilişkin olduğunu, taşınmazın tüm bilgilerinin açık olarak yazılarak, eşlerden Nazlı Zorlu' ya ait olduğunu, boşanma kararı kesinleştikten sonra T1'nun katılma alacağı talebinde bulunmayacağının detaylı olarak düzenlendiğini, protokolün her iki tarafça imzalandığını, anlaşmalı boşanma protokolü ve boşanma davasındaki beyanlardan sonra iş bu mal rejimi tasfiyesi davasının açılmasının dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, bu hususta Yargıtay kararlarının bulunduğunu, Yargıtayca anlaşmalı boşanma protokolünün boşanma kararının ekinden sayılmadığı davada dahi davalının protokole güvenerek boşanmayı kabul etmesi sonrasında boşanma davasındaki-beyan ve dilekçelerini yok sayarak mal rejimi tasfiyesi davası açıp, protokol hükümlerine...

    Bunun gibi, sırf boşanmayı sağlayabilmek için, bilerek ve isteyerek mali gücünün üzerinde bir yükümlülüğü üstlenen ya da karşı tarafın mali durumunun iyi olduğunu ve geçinmek için nafakaya ihtiyacı olmadığını bilen kişinin, sonradan bu yükümlülüğün kaldırılması veya azaltılması yönünde talepte bulunması da iyiniyet ve sözleşmeye bağlılık ilkeleri ile bağdaşmaz. Taraflar, nafaka miktarını, protokol ile; başka bir anlatım ile "sözleşme" ile kararlaştırmışlardır. Yapılan sözleşme hükümleri ile davacı baba, velayeti davalı/davacı anneye bırakılan ortak çocuk yararına aylık 1650,00 TL iştirak nafakası ödemeyi kabul etmiştir. O nedenle; taraflar arasındaki hukuki uyuşmazlıkta Borçlar Kanununun uygulanması zorunluluğu bulunmaktadır. Sözleşme hukukuna hakim olan asıl ilke sözleşmeye bağlılık ilkesidir. Nafaka hükümleri bakımından ise, sözleşme hukuku kural ve ilkeleri ile TMK'nın 331. maddesi hükmünün birlikte uygulanması icap eder....

      Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde nafakanın kaldırılması-indirilmesi için dayanak yapılan hususların hiçbirinin nafaka nın kaldırılması azaltılması için sebep olmadığını, ortak çocuğun Disleksi hastası olup özel eğitim ve ilgiye ihtiyaç duyduğunu, devlet okulunda okuması halinde aylık 500 TL, özel okulda okuması halinde aylık 1.600 TL iştirak nafakasına hükmedildi ğini, ortak çocuğun Özel Eğitim Merkezine gittiğini, nafakanın yetersiz hale geldiğini, davacı-davalının nafakaları zamanında ödememesi sebebiyle ortak çocuğun ihtiyaç larını karşılamak amacıyla çalışmaya başladığını belirterek asıl davanın reddine, karşı davalarının kabulü ile özel okul devlet okulu ayrımına gidilmeksizin iştirak nafakasının aylık 3.600 TL yükseltilmesi ile nafakaların ÜFE oranında artırılmasını istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; asıl ve karşı davanın reddine karar verilmiştir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki iştirak nafakasının artırımı (asıl davada), iştirak nafakasının kaldırılması-indirim -yoksulluk nafakasının kaldırılması (karşı davada) davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın kısmen kabulü ile karşı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı (karşı davacı) vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı karşı davalı vekili dilekçesinde; tarafların 2012 yılında boşandıklarını, 2004 ve 2009 doğumlu müşterek çocukların velayetlerinin davacı karşı davalı anneye verilerek lehlerine 250'şer TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, davalının laboratuvar teknisyeni olarak çalıştığını, davacının ise aşçı olarak çalıştığını ve asgari ücret düzeyinde geliri olduğunu, müşterek çocukların eğitimlerinin devam etmesi, büyümeleri vb. nedenlerle...

        Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile davacının kendisi için yoksulluk nafakası talebinin, anlaşmalı boşanma davasındaki nafaka talebinden feragati nedeniyle reddine, müşterek çocuğu yönünden takdir edilen aylık 200 TL iştirak nafakasının dava tarihinden geçerli olmak üzere aylık 240 TL'ye çıkartılmasına karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yoksulluk nafakasına ilişkin tüm temyiz itirazlarının reddine, İştirak nafakasına yönelik temyiz itirazlarına gelince; Türk Medeni Kanunu'nun 327/1. maddesinde; çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderlerin anne ve baba tarafından karşılanacağı hükme bağlanmıştır. Aynı yasanın 328/1.maddesi hükmü gereğince ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir....

          Asliye Hukuk Mahkemesince aynen onaylanan 12.03.2013 tarihli anlaşmalı boşanma protokolünde; aylık 1000,00 TL iştirak nafakasının davalı tarafından ödeneceği, çocuğun eğitimini ... okulunda tamamlayacağı, Anafende okuduğu sürece eğitim masraflarının davalı tarafından karşılanacağı belirtilmiştir. Davacı açtığı bu davasında, protokolde belirtilen okulların kapanması ile çocuğun başka bir okulda eğitimine devam ettiğini, protokol hükümlerinin uygulanmasında güçlük yaşandığını, davalı tarafından çocuğun okul giderlerinin karşılanmadığını, davalının inisiyatifine bırakılmadan çocuğun iaşe, okul ve benzeri giderleri gözetilerek tarafların ekonomik durumlarına göre iştirak nafakasına takdir edilmesini talep etmiştir. Somut olayda protokol hükümleri incelendiğinde, davalının çocuğun okul ücretinden ayrıca sorumlu tutularak iştirak nafakasının belirlendiği anlaşılmıştır....

            göre uyarlama yapılabileceği de tabii bulunmasına göre davacının yoksulluk ve iştirak nafakalarının kaldırılması davasının reddine karar verilmesi" gerekçesiyle subut bulmayan davanın reddi yönünde hüküm kurulduğu görülmüştür....

            Böyle bir durumda artık anlaşmalı boşanmaya vücut veren “irade beyanından” dönülemez. Kanun ve usul hükümlerine uygun olarak tarafların boşanma ve fer'ilerinde irade birliğine dayanan bir boşanma kararı, karara esas alınan irade beyanındaki (hata, hile ve ikrah gibi) sakatlık hallerinin varlığı, bu hususta ciddi delillerin gösterilmesi durumunda veya protokol şartlarında kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine ve kişilik haklarına aykırılık taşıması halinde ya da protokol şartlarına aykırı hüküm verilmesi durumunda (bu son halde de, aykırılığın ilişkin olduğu konuda) bozulabilir. Sayın çoğunluk, “davalının, hüküm kesinleşinceye kadar irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmadığını, kararın temyiz edilmesiyle anlaşmalı boşanma hükmünün bütünüyle geçersiz hale geleceğini” kabul etmektedir. Bu görüşe yukarıda açıklanan sebeplerle katılma olanağı yoktur....

              UYAP Entegrasyonu