Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

yolu açık, iştirak nafakasının indirilmesi davası yönünden Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1- a bendi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi....

Karar sayılı ilamı ile anlaşmalı boşandıklarını, mahkemece davalı lehine aylık 2500 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini ve nafakaya her yıl %20 oranında artırım yapılmasına karar verildiğini, müvekkilinin boşanma kararından sonra 31.12.2014 tarihinde işten çıkarıldığını, yeniden evlendiğini, giderlerinde artış olduğunu, müvekkilinin bu rakamı ödemekte zorlandığını belirterek, var olan yoksulluk nafakasının hakkaniyet ölçüleri, tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınarak öncelikle kaldırılmasını, mümkün olmadığı takdirde 100 TL'ye indirilmesini ve nafaka artış oranının değiştirilmek suretiyle nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının kendi iradesi ile protokolü yaptığını, bu nedenle davanın reddini istemiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile ......

    DAVA Davacı erkek vekili dava dilekçesinde; tarafların 2012 yılında anlaşmalı olarak boşandıklarını, o tarihteki ekonomik durumunun müsait olması nedeniyle boşanma protokolünde ortak çocuk için aylık 1.500,00 TL iştirak nafakası ödemeyi kabul ettiğini, ancak aradan geçen süre içerisinde çalıştığı iş yerindeki personel politikasındaki değişiklik nedeniyle maaşının aylık 3.000,00 TL'den 1.200,00 TL'ye düştüğünü, kira ödemesi olduğunu, geçim sıkıntısı yaşadığını, davalının ise ortak çocuk için aldığı iştirak nafakası ile üniversite hazırlık dershanesine gittiğini ve bu şekilde aldığı nafakayı kendisi için harcadığını belirterek, ortak çocuk lehine boşanma davasında hükmedilen aylık 1.500,00 TL'lik iştirak nafakasının aylık 300,00 TL'ye indirilmesini talep ve dava etmiştir. II....

      Mahkemece; yoksulluk ve iştirak nafakasının arttırılmasına ilişkin asıl davanın kısmen kabulü ile; müşterek çocuk Nilay için hükmedilen aylık 200 TL iştirak nafakasının aylık 300 TL'ye, kadın için hükmedilen yoksulluk nafakasının ise aylık 225 TL'ye yükseltilmesine; yoksulluk nafakasının kaldırılmasına ve iştirak nafakasının indirilmesine ilişkin davanın ise kanıtlanamadığından reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı birleşen dosya davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı birleşen dosya davacı vekilinin birleşen dava yönünden tüm, asıl dava yönünden sair temyiz itirazları yerinde değildir. TMK'nun 175.maddesine göre; ''Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.''...

        Davalı istinaf dilekçesinde belirttiği sebeplerle; mahkemece aleyhine takdir edilen nafaka ve tazminatlar yönünden yerel mahkeme kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesi, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde ise, müşterek çocuk için hüküm altına alınan tedbir/iştirak nafakası miktarının gelirine orantılı olarak tenziline, davacı lehine takdir edilen maddi-manevi tazminatların kaldırılmasına karar verilmesi istemi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi aşamasında taraflar bir araya gelip aralarında protokol düzenleyip anlaşmaya vardıklarını belirterek, söz konusu davanın anlaşmalı boşanma davası olarak görülüp protokole uygun karar verilmesini talep etmişlerdir. Taraflar istinaf aşamasında boşanma ve ferileri hususunda anlaşarak davayı TMK'nın 166/3. maddesi uyarınca anlaşmalı boşanmaya dönüştürmüşlerdir....

        KARŞI OY YAZISI Anlaşmalı boşanma davasında çekişmenin tedbir ve iştirak nafakası yönünden sürdüğü konusunda değerli çoğunluk ile aramızda görüş birliği vardır. Fer'i hükümlerinin tamamında henüz anlaşma olmadığına göre hükmün boşanma bülümünün kesinleşmesine sebebiyet verecek şekilde temyizi sınırlamak anlaşmalı boşanma kavramı ile bağdaşmamaktadır....

          Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi gereğince boşanmalarına karar verilse dahi davacının anlaşmalı boşanma hükmünü gerçekleşen anlaşmaya rağmen temyiz etmesi davadan açıkça feragat etmedikçe anlaşmalı boşanma yönündeki iradesinden rücu niteliğinde olup, bu halde anlaşmalı boşanma davasının "çekişmeli boşanma" (TMK m. 166/1-2) olarak görülmesi gerekir. Açıklanan sebeple mahkemece taraflara iddia ve savunmalarının dayanağı bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini içeren beyan ile iddia ve savunmanın dayanağı olarak ileri sürülen her bir vakıanın ispatını sağlayacak delillerini sunmak ve dilekçelerin karşılıklı verilmesini sağlamak üzere süre verilip ön inceleme yapılarak tahkikata geçildikten sonra usulüne uygun şekilde gösterilen deliller toplanarak gerçekleşecek sonucu uyarınca karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir....

            Davacı 26/01/2021 tarihli dilekçe ile de Mardin İcra Dairesi'nin 2020/11017 sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine ilamlı icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin anlaşmalı boşanma davası sırasında ödemeyi taahhüt ettiği bedelleri ödemekte zorlandığını belirterek Mardin İcra Dairesi'nin 2020/11017 sayılı icra takibinin durdurulmasını ve teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep emiştir. SAVUNMA: Davalı kadın cevap dilekçesinde özetle; davanın reddini savunmuş, karşı dava olarak iştirak nafakasının 2000,00 TL’ye çıkarılmasını talep etmiştir....

            Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına göre boşanma kararından sonra yapılan artışlar ile aylık 903,85- TL ye ulaşan nafakanın kadının çalışmaya başlaması nedeniyle aylık 300- TL ye indirilmesi ve devam eden yıllar için her yıl ÜFE oranında artış uygulanması gerekmiştir....

            Hal böyle iken, somut olaya dönüldüğünde; her ne kadar davacı 2014 yılında Ankara'da kurduğu şirketin borçları sebebi ile kötüye gittiğini, bu sebeple 2016 yılında şirketi İzmir'e taşıdığını, işlerin daha kötüye gitmesi sebebi ile Vergi Dairesince kapatıldığını iddia etmiş ise de; tarafların 2016 yılında kesinleşen karar ile boşandıkları, davacının işlerinin dava dilekçesindeki açıklamalara göre bu tarihte de iyi olmadığı ve borçlarının bulunduğu, aralarında kararlaştırılan iştirak nafakasını ödeyemeyeceği hususunu temyiz konusu yapmadığı, bu duruma karşın davacının sırf boşanmayı sağlayabilmek için imzaladığı protokol gereğince iştirak nafakası ödemeyi kabul etmesi ve boşanma kararının kesinleşmesi sonrasında, eldeki dava tarihi arasında geçen sürede müşterek çocuk lehine olan iştirak nafakasının indirilmesi talebinin, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşının büyümesi sebebi ile artan ihtiyaçları karşısında, iyiniyet, sözleşmeye bağlılık ve sözleşmenin devamlılığı ilkeleri ile bağdaşmayacağı...

            UYAP Entegrasyonu