Ancak; dava, iştirak nafakasının artırılması istemiyle açılmış olup, yargılama sırasında müşterek çocuğun ergin olması nedeniyle davaya yardım nafakası olarak devam edilmiştir. Bu nedenle davada iki ayrı nafaka istemi ve buna bağlı olarak iki ayrı davacı (nafaka alacaklısı) bulunmaktadır. Mahkemece verilen ilk hükümde sadece iştirak nafakasına hükmedilmiş ve yardım nafakası istemi reddedilmiştir. Hükmün her iki nafakaya yönelik temyiz edilmesi üzerine Dairemizce yukarıda açıklanan gerekçe ile bozulmuştur. Buna göre, bozma ilamına uyan mahkemece davacıların nafaka talepleri hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile sadece yardım nafakası yönünden karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 10/04/2014 NUMARASI : 2013/609-2014/231 Taraflar arasındaki nafaka davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkilinin davalının kızı olduğunu, reşit olmasına rağmen eğitim hayatının devam ettiğini iddia ederek, daha evvel davacı lehine hükmedilen 150 TL iştirak nafakasının 400 TL'ye arttırılmasını talep ve dava etmiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, aylık 150 TL olan nafakanın 300 TL'ye arttırılmasına karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Somut olayda, davacı Gözde dava tarihi itibariyle reşittir. Böylece yasa gereği iştirak nafakası son bulmuştur. Dolayısı ile arttırılması istenebilecek bir iştirak nafakası bulunmamaktadır....
(Anne); mevcut ödenmekte olan 30 TL yoksulluk nafakasının zaman içerisinde ihtiyaçlarını karşılamadığını ileri sürerek, 400 TL artırılmasını, müşterek çocukları ... için ödenmekte olan 50 TL iştirak nafakasının 600 TL'ye yüksetilmesini ve reşit olan müşterek çocuk ...'ya ödenmekte olan 50 TL iştirak nafakasının onun öğrenci olması nedeniyle 600 TL'ye yükseltilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece; davacı anne için yoksulluk nafakası 103 TL'ye yükseltilmesine karar verilmiş, müşterek çocuk ... için iştirak nafakasının 190 TL'ye yükseltilmesine, diğer davacı müşterek çocuk ...'nın reşit olduğu için iştirak nafakası artırım talebinde bulunamayacağından bahisle, ... yönünden davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının bütün, davacıların sair temyiz itirazları yerinde değildir....
Md. 182) Bu madde uyarınca, ilamda hüküm altına alınan iştirak nafakasının alacaklısı, müşterek çocuk olmayıp, velayet hakkı kendisine verilen eştir. Velayet hakkı küçüğün reşit olması ile sona ereceğinden, bu tarihte iştirak nafakasının da sona ereceği tabidir. Ancak çocuğun reşit olduğu tarihe kadar ödenmeyerek biriken nafaka alacağı bulunduğu takdirde, velayet hakkı kendisine verilmiş olan eş tarafından çocuğun reşit olduğu tarihten sonra da bu alacak takibe konu edilerek ödenmesi istenebilir. TMK'nun 328. maddesine göre de, babanın çocuğuna bakma mükellefiyeti onun reşit olmasıyla sona erer. Küçük reşit olduktan sonra da eğitimine devam ediyorsa bu takdirde, kendisinden yeni bir dava açarak yardım nafakası talebinde bulunabilir. Küçük reşit olduğu tarihte, hükmedilen iştirak nafakası kendiliğinden sona erer....
nafakası hükmedilmesi doğru görülmediği gibi, davalı-karşı davacı kadın, dava dilekçesi ile müşterek çocuklardan Berrin için 150 TL, Fevzi için 100 TL tedbir ve iştirak nafakası talep ettiği halde, talep aşılarak müşterek çocuklar Berrin ve Efe yararına 200'er TL iştirak nafakasına hükmedilmiş olması doğru görülmemiştir....
Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, iştirak nafakası kararının kesinleştiği tarih olan 11/11/2010 ile dava tarihi olan 22/03/2012 arasında mahkemece karar verilen aylık 150 TL üzerinden nafaka miktarı hesaplanmış ve bu miktarın tahsiline karar verilmişse de, dosya arasında iştirak nafakası ödendiğine dair bilgi ve belgelere rastlanılmamıştır. Mahkemece iştirak nafakası ödenip ödenmediği araştırılıp, ödeme belgeleri getirtilip varsa ödenen miktara karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda 2 no'lu bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, davalının diğer temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 22/12/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Bu itibarla; hükmün 1.bendinde yer alan; "...karar tarihinden hükmün kesinleşmesine kadar tedbir, kararın kesinleşmesinden itibaren iştirak nafakası olarak...'' ifadelerinin hüküm fıkrasından çıkartılarak yerine ''...dava tarihinden itibaren iştirak nafakası olarak...'' ifadesinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLMESİNE ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.10.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi Katip: M.Ş....
Aile Mahkemesi'nin 2004/1024 Esas ve 2005/576 Karar sayılı ilamı ile davacı lehine aylık 125,00 TL yoksulluk nafakası, müşterek çocuk 2003 doğumlu Hayati lehine aylık 75.00 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini; aradan geçen zamanda takdir edilen nafakaların ihtiyaçları karşılamada yetersiz kaldığını bu nedenle, yoksulluk nafakasının 425,00 TL'ye; iştirak nafakasının 375 TL'ye çıkartılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini istemiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile müşterek çocuk Hayati için 75.00 TL iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren 325,00 TL'ye yükseltilmesine karar verilmiş ve yoksulluk nafakası talebine ilişkin herhangi bir karar verilmemiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Dava; yoksulluk ve iştirak nafakasının artırılması istemine ilişkindir....
Ayrıca, boşanma kararının "eklentisi" olan iştirak nafakası da aynı kurala tabi olup, icra takibine konu edilebilmesi için boşanma hükmünün kesinleşmesi gerekir. İlamın esasının kesinleşmesi zorunlu olan hallerde fer'ilerinin de kesinleşmeden takibe konulabilmesi mümkün değildir. (HGK 07.11.1990 tarih 1990/12-446 Esas 564 Karar). Ayrıca çocuk için hükmedilen iştirak nafakası, boşanmaya ilişkin hükmün kesinleşmesi tarihinden itibaren istenilebilir hale gelecektir. Bu durumda Mahkemece, boşanma ve iştirak nafakasına dair ilamı kesinleşmeden takibe konulamayacağı gerekçesiyle takibin tümden iptaline karar verilmesi gerekirken, iştirak nafakası yönünden yazılı şekilde talebin reddine karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4....
O halde, mahkemece; davanın yardım nafakası davası olarak nitelendirilmesi gerekirken, iştirak nafakası olarak nitelendirilmesi ve yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olması doğru görülmemiştir. Bununla birlikte, hükmedilen nafakanın yıllık artış oranına ilişkin yerleşmiş Yargıtay uygulamaları gözönünde bulundurularak .. oranında artışına hükmedilmesi gerekirken.." oranında artırılmasına karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ne var ki; bu hususların düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 2. maddesindeki "iştirak" ifadesinin çıkartılarak, yerine "yardım " ifadesinin yazılarak ve 3. maddesindeki ".." ifadesinin çıkartılarak, yerine .." ifadesinin yazılarak hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 30.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....