Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda kaldırılması istenen iştirak nafakasının miktarı 9.600 TL olup, bölge adliye mahkemesince nafakanın kaldırılması davasına yönelik verilen karar kesindir. Bu nedenle davacı-davalı babanın bu yöne ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Davacı-davalı babanın velayetin değiştirilmesi davasının reddi kararına yönelik temyiz dilekçesinin incelenmesinde; Velayetin yeniden düzenlenmesine ilişkin dava çekişmesiz yargı işidir (HMK m. 362/2-b-13). Bölge adliye mahkemesince çekişmesiz yargı işlerinde verilen kararlar kesin nitelikte olup, bu kararlara karşı temyiz yoluna başvurulamaz (HMK m. 362/1-ç)....

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK.nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda, Dava; iştirak nafakası istemine ilişkindir. İştirak nafakası, velayet hakkı kendisine bırakılamayan eşin, velayet hakkı verilen eşe çocuğun bakım ve eğitim giderleri karşılığı gücü oranında yapacağı katkıdır. Dayanağını TMK'nun 182/2.maddesi oluşturur. Boşanma kararının kesinleşmesi ile hüküm ve sonuçlarını doğurur iken velayetin değiştirilmesi durumunda velayetin değiştirilmesi kararının kesinleşmesiyle hüküm ve sonuçlarını doğurur. TMK. 182/2.maddesine göre;"Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur....

    Velayetin değiştirilmesi ve "tedbir nafakası" verilmesi doğru ise de; mahkemece geçici velayetin davacı babaya verildiği tarih esas alınarak "tedbir nafakasına" hükmedilmesi gerekirken, dava tarihinden itibaren hükmedilmesi isabetsiz görüldüğü gibi, takdir edilen nafaka miktarı da, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, güncel ekonomik koşullara ve TMK'nun 4. maddesinde açıklanan hakkaniyet ilkesine göre fazla bulunmuş, davalının, kararı kabul etmelerinin mümkün olmadığını bildirdiği anlaşılmakla bu hususa da itiraz ettiği düşünülerek, yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konu hakkında dairemizce karar verilmesi gerekmiştir. İştirak nafakasının kaldırılması, velayetin değiştirilmesinin kesinleşmesi ile birlikte onun bir sonucu olarak kendiliğinden kalkar. Bu durumda, davacının velayetin değiştirilmesi ile birlikte iştirak nafakasının da kaldırılmasını istemesinde hukuki yararı bulunmamaktadır....

    SAVUNMA:Davalı 30/06/2020 tarihli cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanınlarında davanın reddini, davanın kısmen kabulü durumu olacaksa Besenaz'ın velayetinin reddine, cocuklar adına istenen iştirak nafakalarının çok yüksek rakamlar olduğunu hakkaniyet gözetildiğinde eşit şartlarda olunduğunu, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yüklenmesini arz ve talep etmiştir. DELİLLER:Tarafların nüfus aile kayıt tablosu, yaptırılan zabıta araştırmaları, tanık beyanları ile dava dosyası. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:Davanın kısmen kabulüne davacının velayetin değiştirilmesi talebinin kabulüne, Davacının iştirak nafakası talebinin kısmen kabulüne, karar verilmiştir. İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı tarafından cevap dilekçesindeki nedenlerin tekrarı ile istinaf yasa yoluna başvurulduğu görülmüştür....

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Asıl dava; davacı/ davalı kadın tarafından açılmış velayetin değiştirilmesi ve iştirak nafakası istemine ilişkindir. Birleşen dava; davalı/ davacı erkek tarafından açılmış velayetin değiştirilmesi ve iştirak nafakası istemine ilişkindir. Dava dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre ilk derece mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı/davalı kadının tüm istinaf istemlerinin HMK. 353/1- b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

    YARGITAY KARARI: Yargıtay 2.Hukuk Dairesi'nin 16.06.2021 tarih 2021/3849 Esas 2021/4974 Karar sayılı ilamı ile; "......Dosya incelendiğinde, 09.08.2018 tarihli üçlü heyet raporunda çocuğun babasına karşı olumsuz tutum geliştirdiği ve alışana kadar çocukla baba arasında yatısız kişisel ilişki kurulması gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca idrak çağındaki ortak çocuk mahkemede “babasını hiç görmek istemediğini, ondan korktuğunu” beyan etmiştir. Buna göre baba ile çocuk arasında daha kısa süreli ve yatısız olarak kişisel ilişki kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru bulunmamıştır." gerekçesiyle Dairemiz kararı bozulmuştur. GEREKÇE : Dava, iştirak nafakasının artırılması ve müşterek çocukla baba arasında kurulan kişisel ilişkinin kaldırılması istemine ilişkindir. Bozma sonrası yapılan yargılama sırasında; Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Asıl dava; kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi, iştirak nafakasının yükseltilmesi ve müşterek çocuğun yurtdışına çıkarılmasının engellenmesi, karşı dava; velayetin değiştirilmesi ve iştirak nafakası takdir edilmesi istemine ilişkin olup, hüküm taraflarca asıl ve karşı dava yönünden temyiz edilmiştir. Davanın niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 2.Hukuk Dairesinindir. 11.04.2015 tarihinde yürürlüğe giren 6644 sayılı Yasanın 2.maddesi ile değiştirilen 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 60.maddesi uyarınca temyiz incelemesini yapacak daire belirtilmek üzere dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna gönderilmesine, 07.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      , paranın alım gücü ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında ortak çocuk Hilal yararına hükmedilen aylık 1.000 TL iştirak nafakasının miktar itibariyle fazla olmadığı anlaşılmakla davacı- karşı davalı vekilinin velayetin değiştirilmesi davasının reddine, iştirak nafaka miktarının fazla oluşuna yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK m.353/1- b-1 md. göre esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir....

      Tarafların tespit olunan sosyal ve ekonomik durumları, müşterek çocuğun yaşı ve ihtiyaçları dikkate alındığında, müşterek çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakası da azdır. Fakat bu yanlışlığın giderilmesi de yeniden yargılamayı gerektirmediğinden Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1- b.2. maddesi uyarınca, karar miktar itibariyle düzeltilmiştir. Ana ve babadan her biri, velayeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir (TMK md.323). Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur (TMK md.181/1- 2). Çocuk ile ana veya baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi; çocuk ve velayet kendisinde bulunmayan ana veya baba için bir haktır (Çocuk Hakları Sözleşmesi md.9/3)....

      İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı kadın vekili hükmün; müşterek çocuklar lehine hükmolunan iştirak nafakası miktarı yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı erkek vekili hükmün; ortak velayet talebinin kabulü gerektiği yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; davacı kadın tarafından açılmış velayetin değiştirilmesi ve iştirak nafakası istemine ilişkindir. Dava dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre ilk derece mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından tarafların tüm istinaf istemlerinin HMK. 353/1- b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

      UYAP Entegrasyonu