Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kararı, davalı vekili ile katılma yoluyla davacılar vekili temyiz etmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2-Dosyanın incelenmesinde; davacılar vekili, dava dilekçesinde 27.02.2010 tarihli genel kurul kararının iptali ile ayrıca menfi tespit talebinde bulunmuştur. ancak davacılar vekilince davacıların her biri hakkında menfi tespit isteminde bulunulduğu halde, dava açılırken sadece genel kurul kararının iptali istemine ilişkin tek başvuru harcı ile maktu harç yatırıldığı, menfi tespit istemine ilişkin olarak ise her bir davacı açısından harç yatırıldığına dair dosyada delil ya da belgeye rastlanmadığı anlaşılmıştır....

    Davalı vekili, davacının kredi borcunu dava açılmadan önce kapattığını, menfi tespit davası açmasında hukuki yararının bulunmadığını, davacı şirket hakkında sahtecilik suçlaması nedeniyle ihbarlar yapıldığını bankaca yapılan incelemede sahtecilik bulunmadığının tespit edildiğini, müvekkilinin Bankalarca Kredilerin ve Diğer Alacakların Niteliklerinin belirlenmesi ve Bunlar için Ayrılacak Karşılıklara ilişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik hükümleri çerçevesinde işlem yapmasında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda; davacının kredi borcunu dava tarihinden önce ödediği dava tarihi itibariyle borçlu olmadığı, menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir....

      "İçtihat Metni" Davacı-karşı davalı ........vek.Av.... ile davalılar-karşı davacılar 1)..... vek.Av...., birleşen dosya davacısı ......A....vek.Av.... ile birleşen dosya davalıları 1) ..i. vek.Av.... aralarındaki asıl dava olan menfi tespit davası ile alacak davası olarak açılan karşı davanın ve birleşen menfi tespit davası hakkında ... 16. Asliye Ticaret Mahkemesi' nden 30.12.2013 gün ve 2013/193-2013/399 E.K. sayılı hükmün yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden asıl ve birleşen menfi tespit davalarının reddi ile karşı dava olarak açılan alacak davasının kısmen kabulü ile kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı-karşı davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi-Nafakanın Kaldırılması-Menfi Tespit Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından; menfi tespit davasının reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı erkek dava dilekçesinde velayetin değiştirilmesinin yanı sıra iştirak ve yoksulluk nafakalarının kaldırılması ve menfi tespit talebinde bulunmuştur. Dava açılırken alınan başvuru harcı, dava dilekçesindeki isteklerin tümünü kapsar. Davacı erkeğin menfi tespit talebi velayetin değiştirilmesi talebinin eki niteliğinde olmayıp nispi harca tabidir. Bu talep nedeniyle davanın açılması esnasında nispi harç alınmadığı gibi bu eksiklik yargılama sırasında da giderilmemiştir. Nispi harç tamamlattırılmadan müteakip işlemler yapılamaz....

          Alacaklı tarafından itirazın iptali davası açılması durumunda, menfi tespit davasında ileri sürülebilecek iddialar itirazın iptali davasında savunma sebebi olarak ileri sürülebileceğinden, bu durumda borçlunun ayrı bir menfi tespit davası açmakta hukuki yararı yoksa da, henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmamış olduğu durumda ise böyle bir imkan söz konusu olmadığından, borçlunun itirazın iptali davasının açılmasını beklemeden menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekir. Zira yapılan itiraz üzerine takip durmuşsa da, takibe itiraz sadece takip hukuku ile ilgili bir sonuç olup, kesin hükmün sonuçlarını doğurmaz. Bu itibarla borçlu, itirazın iptali davası için alacaklıya tanınan bir yıl gibi uzun bir süreyi beklemeden maddi hukuk anlamında, borcun bir an önce ve kesin olarak ortadan kaldırılmasını istemek hakkına sahip olup, böyle bir durumda dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığını kabul etmek mümkün değildir....

          DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) talebine ilişkindir. 7155 Sayılı Kanun ile 6102 TTK.'nın 5. maddesinden sonra gelmek üzere eklenen 5/a maddesi uyarınca bu kanunun 4. maddesinde belirtilen ticari davalardan konusu bir miktar paranın alacak ve tazminatları hakkında dava açılmadan önce arabuluculağa başvurmuş olması dava şartıdır.Belirtilen kanunun 23. Maddesi ile 6325 Sayılı Kanunun eklenen 18a/2. Madde de ise arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması durumunda bir işlem yapılmaksızın usulden reddine karar verilir düzenlemesi bulunmaktadır. 6102 sayılı kanunun 5/a maddesinin birinci fıkrasında yer alan paranın ödenmesi amaçlı ve tazminat talebi hakkında ibaresi para olan olarak tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davaları şeklinde değiştirilmiştir....

            Dava, İcra ve İflas Kanunu'nun 72. maddesine dayalı menfi tespit davasıdır. İcra ve İflas Kanunu’nun 72 maddesinin 5.fıkrası uyarınca; “...Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.” Buna göre; alacaklının anılan tazminata mahkum edilebilmesi, açıkça takibin kötü niyetle yapılmış olması ve takip nedeniyle borçlunun zarara uğramış olması koşullarına bağlanmıştır....

              Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir' düzenlemelerini haizdir. Yukarıda yapılan açıklamalar neticesinde menfi tespit davasında arabucuya başvurulmasının dava şartı olup olmadığının irdelenmesi gerekmektedir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 106. maddesinde düzenlenen tespit davasının özel bir şekli olan menfi tespit davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davası olarak nitelendirilemez. Bu dava sonucunda, borçlunun borçlu olmadığının anlaşılması halinde borçlu olunmayan kısım belirtilmek suretiyle olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü hâllerde dahi olumsuz tespit hükmü kurulması gerekmektedir....

              Dava İİK 72. maddesine göre açılan menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir. Alacaklı tarafından itirazın iptali davası açılması durumunda, menfi tespit davasında ileri sürülebilecek iddialar itirazın iptali davasında savunma sebebi olarak ileri sürülebileceğinden, bu durumda borçlunun ayrı bir menfi tespit davası açmakta hukuki yararı yoksa da, henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmamış olduğu durumda ise böyle bir imkan söz konusu olmadığından, borçlunun itirazın iptali davasının açılmasını beklemeden menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekir. Zira yapılan itiraz üzerine takip durmuşsa da, takibe itiraz sadece takip hukuku ile ilgili bir sonuç olup, kesin hükmün sonuçlarını doğurmaz....

                Tasarrufun iptali davalarında takip konusu borcun kesinleşmiş olması yanında alacağın da gerçek bir alacak olduğunun belirgin olması gerekir. Alacağın gerçek olmaması ya da ödenmiş olması gibi bir durum ortaya çıktığında tasarrufun iptali davasının temeli kalmaz. Uygulamada tasarrufun iptali davalarından sonra açılan menfi tespit davalarının sırf davayı uzatma amaçlı olduğu gerekçesi ile beklenmesine gerek görülmez iken işbu davada menfi tespit davası ciddi bulunarak birleştirilmiş ve yargılamaya devam olunmuştur. Bundan dolayı artık menfi tespit davasının sonucunun tasarrufun iptali davasını etkileyebileceğinin de kabulü gerekir. Somut olayda birleştirilen menfi tespit davası yazılı usule göre sürdürülecek bir dava olup tasarrufun iptali davaları ise basit yargılama usulüne tabi davalardır. Bu durumda dahi iki davanın birlikte görülme imkanı yoktur....

                  UYAP Entegrasyonu