İlk derece mahkemesince iddia, savunmalar, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davalı olarak gösterilen Senye Lokum Ltd.Şti. adında bir şirket bulunmadığından, bu davalı yönünden pasif husumet yokluğu dava şartı nedeniyle davanın reddine, davacının belirttiği fikir ve sloganların marka olarak tescili yönündeki talebinin muhatabının TPMK olduğu, mahkemenin böyle bir görevi bulunmadığı, davacının hak sahipliğinin tespiti ve alacak talepleri yönünden ise, bahsedilen fikir ve slogan üzerinde herhangi bir hak sahipliğinin bulunmadığı, TPMK kayıtlarına göre bisküvili lokum patentinin dava dışı Küresel Şekerleme San.ve Tic.Ltd.Şti. adına tescilli olduğu, davalıların davacının herhangi bir hakkının ihlali niteliğinde bir eylemlerinin bulunmadığı gerekçeleriyle, diğer davalılara yönelik davanın da reddine karar verilmiştir. Karar, davacı tarafından istinaf edilmiştir....
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili firmanın dava konusu marka üzerinde gerçek hak sahibi olduğunu, müvekkilinin 2001'den bu yana Maltepe ilçesinde "Maltepe Park" markası altında faaliyet gösterdiğini, davacı firmanın uzun süre sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığını, müvekkilinin dava konusu markayı kullanmaya devam ettiğini, markayı davalı firmadan lisans alan ... Yörük'ün kullandığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. III....
Belirtilen açıklamalar ışığında dava dosyası incelendiğinde, babası üzerinden aylık alma açısından hakkı doğuran olay davacının eşinin vefat ettiği tarih olacağından, söz konusu tarihteki ilgili mevzuatın yukarıda belirtilen maddeleri uyarınca davacının çift aylığa hak kazanamadığı belirgindir. Belirtilen açıklamalar ışığında dava dosyası incelendiğinde, babası üzerinden aylık alma açısından hakkı doğuran olay davacının eşinin vefat ettiği tarih olacağından, söz konusu tarihteki ilgili mevzuatın yukarıda belirtilen maddeleri uyarınca davacının çift aylığa hak kazanamadığı belirgindir. Belirtilen açıklamalar ışığında dava dosyası incelendiğinde, babası üzerinden aylık alma açısından hakkı doğuran olay davacının eşinin vefat ettiği tarih olacağından, söz konusu tarihteki ilgili mevzuatın yukarıda belirtilen maddeleri uyarınca davacının çift aylığa hak kazanamadığı belirgindir....
sahiplerinin, özellikle ... mevzuatına göre tamamlanan prim veya sigorta süreleri dikkate alındığında, bir aylığa hak kazanma koşullarını yerine getirmediği takdirde, ilgili kimsenin Danimarka mevzuatına göre tamamladığı ikamet sürelerinin gerekli miktarı, ... mevzuatına göre geçirilmiş prim ve sigorta süreleri gibi ikamet sürelerinin gerekli miktarı, ... mevzuatına göre geçirilmiş prim ve sigorta süreleri gibi dikkate alınır, ancak söz konusu prim ve sigorta süreleri ile anılan ikamet süreleri çakışmamalıdır.” hükmünün de sigortalı sürelerin aylığı yetmemesi durumunda ikamet sürelerinin de sigortalı sürelerle çakışmaması koşuluyla aylıkta nazara alınabileceğine ilişkin bir düzenleme olduğu hususunun gözardı edilmesi, somut olayda davacının sigorta başlangıç tarihinin 3201 sayılı Kanunun 5'inci maddesine göre Türkiye'deki sigorta başlangıç tarihiniden borçlanılan süre kadar geriye gidilmek suretiyle belirlenmesi gereği nazara alınmaksızın eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeyle...
de mevcut olup şirkete müzekkere yazılması ile davacı müvekkiline ait hisse sayısının bilgisinin verildiğini, davacı müvekkilinin hisse senetlerinin zayi olduğunun ve hak sahipliğinin tespiti için iş bu davanın açılması zaruretinin hasıl olduğunu, davacı müvekkilinin ... Holding A.Ş. hisse senetlerinin zayi olduğunun ve hak sahipliğinin tespitine karar verilmesini mahkememizden talep ve dava etmiştir. Dava Kıymetli Evrak İptali (Zayi Nedeniyle) istemine ilişkindir. Mahkememizce yapılan yargılama ve değerlendirmede, 6102 Sayılı TTK'nun 760. maddesi gereği, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde hisse senedini fiilen elinde bulunduranların ilk ilandan itibaren altı ay içinde mahkememize ibraz etmeleri aksi halde iptaline karar verileceği hususu üç kez ilan ettirilmiş ve ilk ilandan itibaren karar vermek için gerekli olan altı aylık sürenin geçmesi mahkememizce beklenmiş olup, herhangi bir kimsenin müracaatı ve ibrazı olmadığı anlaşılmıştır....
Uyuşmazlığın çözümü için 5543 sayılı İskân Kanunu'na 6495 sayılı Kanunla eklenen ve 02.08.2013 tarihinde yürürlüğe giren geçici 7/3 üncü madde ile 4721 sayılı TMK’nın 712 nci maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı hususunun irdelenmesi gerekmektedir. 5543 sayılı İskân Kanunu'na 6495 sayılı Kanunla eklenen ve 02.08.2013 tarihinde yürürlüğe giren geçici 7/3 üncü maddede; “mülga 2510 sayılı Kanuna göre hak sahibi olanların hak sahiplikleri herhangi bir koşul aranmaksızın bu Kanuna göre devam eder” hükmü getirilmiştir. Bu hüküm 2510 sayılı İskân Kanuna göre usulen hak sahibi olan ailelerin hak sahipliğinin ne şekilde devam edeceğine ilişkin bir düzenleme olup hak sahipliği iptal edilenler için yeni bir hak ihdası ihtiva etmemektedir....
D A N I Ş T A Y ONUNCU DAİRE Esas No : 2023/5514 Karar No : 2023/5684 YETKİLİ YARGI YERİNİN BELİRLENMESİ KARARI Davacı … tarafından, Toplu Konut İdaresi Başkanlığınca (TOKİ) gerçekleştirilen İstanbul Avrupa Yakası (Arnavutköy-Başakşehir-Esenler) Sosyal Konut Projesi kapsamında 01/04/2023 tarihinde çekilen kura ile asil olarak kazandığı hak sahipliğinin iptal edilmesi üzerine bu işlemin kaldırılması talebiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin TOKİ Başkanlığının … tarih ve … sayılı işleminin iptali istemiyle Toplu Konut İdaresi Başkanlığı karşı açılan davada, Ankara 2. İdare Mahkemesince verilen, uyuşmazlığın görüm ve çözümünde İstanbul İdare Mahkemesinin yetkili olduğuna ilişkin 24/08/2023 tarih ve E:2023/1050, K:2023/1312 sayılı karar ile İstanbul 6....
Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı avukatı dinlendikten sonra eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu işin gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dava, kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, davalının payının davacıya devri nedeniyle tapudaki payı oranında hak sahipliğinin tespitini ve buna bağlı olarak dükkan alanına denk gelen kısmın tapu maliklerinin katılacakları kura ile belirlenmesi ve seçilecek kurada davacı adına düşecek payın davacıya verilmesine karar verilmesini istemiş, mahkemece kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz olunmuştur. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Mahkemece kesin hüküm...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece "Davanın kabulü ile, Davacının sigortalılık başlangıcının 01/05/1980 olduğunun, 01/07/2015 tarihinden itibaren aylığa hak kazandığının tespitine" karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvurusunda; davacının 01.05.1980 tarihinde 18 yaşını doldurmadığını, yaşı ve yapılan iş dikkate alındığında ehliyetinin olup olmadığının araştırılmadığını, işe giriş bildirgesindeki imzanın davacının eli ürünü olup olmadığının belirlenmesi gerektiğini, 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini ileri sürmüş ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE: Dava sigortalılık başlangıcının tespiti ve yaşlılık aylığı bağlanmasına ilişkindir. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 108.maddesinin 1....
Türkiye Cumhuriyeti ile Danimarka Krallığı arasındaki Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin 33’üncü maddesinde , “Bir ... veya Türk vatandaşı ya da geriye kalan hak sahiplerinin, özellikle Türk mevzuatına göre tamamlanan prim veya sigorta süreleri dikkate alındığında, bir aylığa hak kazanma koşullarını yerine getirmediği takdirde, ilgili kimsenin Danimarka mevzuatına göre tamamladığı ikamet sürelerinin gerekli miktarı, Türk mevzuatına göre geçirilmiş prim ve sigorta süreleri gibi ikamet sürelerinin gerekli miktarı, Türk mevzuatına göre geçirilmiş prim ve sigorta süreleri gibi dikkate alınır, ancak söz konusu prim ve sigorta süreleri ile anılan ikamet süreleri çakışmamalıdır.” hükmü yer almaktadır. Ne var ki; anılan hüküm sigortalı sürelerin aylığa yetmemesi durumunda ikamet sürelerinin de sigortalı sürelerle çakışmaması koşuluyla aylıkta nazara alınabileceğine ilişkin bir düzenleme olup, Türkiye Cumhuriyeti ile ......