Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

in tarımsal iskan edilmek üzere hak sahibi sayıldığı, yine Komisyonca ... numaralı karar ile daha önce hak sahibi olarak belirlenen davalı ... ve aile bireyleri olan diğer davalıların hak sahipliğinin ve ... numaralı kararın iptal edilmesine karar verildiği anlaşılmıştır. Bu itibarla, davalılar tarafından hak sahibi olmalarının iptaline ilişkin Mahalli İskan Komisyonunun ... numaralı kararına karşı İdare Mahkemesinde dava açılıp açılmadığının davalılardan sorularak belirlenmesi, açılmış ise esas numarasının tespit edilerek dava dosyasının kesinleşmiş ise aslının, kesinleşmemiş ise onaylı örneğinin incelenmek ve iade edilmek üzere bulunduğu yerden getirtilerek dosya arasına alınması, ondan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi için dosyanın Yerel Mahkemeye GERİ ÇEVRİLMESİNE, 12.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    "İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, davacının alacak istemine ilişkindir. Mahkemece, kararında belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Somut olayda; davacının 01.11.2000 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının mahkeme kararıyla tespit edilmesine rağmen Kurum tarafından 01.01.2002 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanmıştır. Davacı aylığa hak kazandığı tarihle aylık bağlanan tarih arasında hak kazanıp da alamadığı aylık farklarının tahsilini istemektedir. Mahkemece, davacının davasının faiz alacağına yönelik olduğu ve ana parayı alırken çekince koymadığı gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiştir....

      Belirtilen açıklamalar ışığında dava dosyası incelendiğinde, babası üzerinden aylık alma açısından hakkı doğuran olay davacının eşinin vefat ettiği tarih olacağından, söz konusu tarihteki ilgili mevzuatın yukarıda belirtilen maddeleri uyarınca davacının çift aylığa hak kazanamadığı belirgindir. Belirtilen açıklamalar ışığında dava dosyası incelendiğinde, babası üzerinden aylık alma açısından hakkı doğuran olay davacının eşinin vefat ettiği tarih olacağından, söz konusu tarihteki ilgili mevzuatın yukarıda belirtilen maddeleri uyarınca davacının çift aylığa hak kazanamadığı belirgindir. Belirtilen açıklamalar ışığında dava dosyası incelendiğinde, babası üzerinden aylık alma açısından hakkı doğuran olay davacının eşinin vefat ettiği tarih olacağından, söz konusu tarihteki ilgili mevzuatın yukarıda belirtilen maddeleri uyarınca davacının çift aylığa hak kazanamadığı belirgindir....

      Hak sahiplerine yönelik ölüm aylığı tahsisinde sosyal güvenlik hukuku ilkelerine göre sigortalının yaşamını yitirdiği tarih itibari ile yürürlükte olan yasal düzenlemenin uygulanması zorunlu bulunmaktadır. Somut olayda, her ne kadar 5510 sayılı Yasa uyarınca davacının babasından dolayı ölüm aylığına hak kazanamayacağına karar verilmişse de 5510 sayılı Yasa'nın 54.maddesinin somut olayda uygulanabilmesi için hak sahibi sıfatı ile ölüm aylığı talep edilebilecek her iki sigortalının ölüm tarihinin de 01.10.2008 tarihinden sonra olması gerektiği açıktır. Dolayısıyla, somut olayda davacının eşi ile babasının sigortalılık statüleri farklı olduğundan aylığa hak kazandığı açıktır. O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesinin kararının bozulması gerekmektedir....

        Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Kanunun 26. maddesi olup, davada somutlaşan olayda, davalı işveren aleyhine rücuan tazminat istemli olarak eldeki davanın açıldığı, mahkemece verilen ilk kararın sürekli göremezlik oranında kontrol muayene kaydı bulunması nedeniyle oranın değişip değişmediği ve buna göre ilk peşin değerli gelir miktarının belirlenmesi amacıyla dairemizce bozulduğu, bozma üzerine yürütülen yargılama sonrası da davanın kabulüne karar verildiği görülmüştür....

          ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 04/05/2017 NUMARASI : 2015/191 ESAS, 2017/121 KARAR DAVA KONUSU : İş (Sigortalının Aylığa Hak Sahipliğinin Belirlenmesi İstemli) KARAR : KARASU 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ (İş Mahkemesi Sıfatıyla)'nin 04/05/2017 Tarih, 2015/191 Esas, 2017/121 Karar sayılı kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosyanın dairemize tevzi edildiği anlaşılmakla, dosya ve ekleri incelendi....

          "İçtihat Metni" Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi Dava, sigortalı eş ve baba üzerinden hak sahibi sıfatıyla çift ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir....

            Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren ve “Ölüm aylığının hak sahiplerine paylaştırılması” başlığını taşıyan 34. maddesinde, sigortalının evli olmayan, boşanan, dul kalan kızlarına ölüm aylığı bağlanabilmesi, bu Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmama veya kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olma koşullarına bağlanmış, “Aylık ve gelirlerin birleşmesi” başlıklı 54. maddede ise bu Kanuna göre bağlanacak aylık ve gelirlerin birleşmesi durumunda, hem eşinden, hem de ana ve/veya babasından ölüm aylığına hak kazananlara, tercihine göre eşinden ya da ana ve/veya babasından bağlanacak aylığının bağlanacağı hüküm altına alınmıştır....

              Sigortalının ölüm tarihinde yürürlükte bulunan 506 sayılı Yasa'nın 12. maddesinde sigortalının kazası sonucu ölümü halinde hak sahiplerine gelir bağlanacağı, bildirilmiş 506 sayılı Yasa'nın 24. maddesinde " geçimi sigortalı tarafından sağlandığı belgelenen ana ve babasına" ibareleri 29.7.2003 tarihli 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Yasa'nın 35. maddesi ile değiştirilerek " sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmayan veya 2022 sayılı Yasa'ya göre bağlanan aylık hariç olmak üzere bunlardan her ne ad altında olursa olsun gelir veya aylık almayan ana ve babasına" ibareleri getirilmiştir. Bu tür yasaların yürürlüğe girmeleri ile birlikte derhal tesirini husule getireceği tartışmasızdır. Bu gibi durumlarda kanunların geriye yürümesi değil ani etkisi söz konusudur. H.G.K.'...

                Ayrıntıları Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 24.01.2018 günlü ve 2017/3192 Esas. 2018/101 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, her uyuşmazlığın yürürlükte bulunduğu mevzuat hükümlerine göre çözülmesi gerektiği kuralı gereğince ve 1479 sayılı Kanunun 41. maddesinde ölüm aylığının ne zaman başlayacağına dair “Sigortalının ölümde hak sahibi kimselerine bağlanacak aylıklar, ölümle aylığa hak kazandıkları tarihten sonraki aybaşından başlar.” şeklindeki düzenlemeye istinaden, somut olay bakımından davacının ölüm aylığına müstehak olup olmadığı irdelenirken, hak sahipliği sıfatının kazanıldığı kocanın ölüm tarihi olan 1999 tarihindeki kanuni düzenlemelere değer verilmesi gerekmektedir. 1479 sayılı Kanunun “Eş ve çocuklara, ana ve babaya tahsis yapılması” başlığını taşıyan 45. maddesinin 04.05.1979 tarihinde yürürlüğe giren 2229 sayılı Kanunla değişik 2. fıkrasının (c) bendinde, sigortalının; 18 yaşını (veya ortaöğretim yapması halinde 20 yaşını, yükseköğretim yapması halinde...

                  UYAP Entegrasyonu