Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda kazası olduğu iddia olunan olayın Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmediği ve kazası yönünden bağlanan bir gelirin de bulunamadığı anlaşılmış olup, söz konusu hüküm, bu yönleri ile usul ve yasaya aykırıdır. Yapılacak , davacıya kazasını Sosyal Güvenlik Kurumuna ihbarda bulunmak, olayın Kurumca kazası olarak kabul edilmemesi halinde Sosyal Güvenlik Kurumuna ve hak alanını etkileyeceğinden işveren aleyhine “ kazasının tespiti” davası açması için önel verilmesi, tespit davası, bu dava için bekletici sorun yapılarak çıkacak sonuca göre; olayın Kurumca kazası olduğunun kabul edilmesi halinde ise davacının, geçirdiği kazasına ilişkin tüm tıbbi evraklar temin edildikten sonra, davacılara kurum tarafından bu kaza olayından dolayı gelir bağlanıp bağlanmadığı sorulduktan sonra bağlanmış ise bu gelirlere ilişkin ilk peşin sermaye değerleri dosyaya celp edilerek çıkacak sonuca göre bir karar verilmesinden ibarettir....

    Yapılan işin yürütüldüğü yerinde, yapılan sırasında ve süresi içerisinde gerçekleşmesi gerekir. Öte yandan davada sıfat, tarafın, dava konusu maddi hukuk ilişkisinin süjesi olup olmamasıyla ilgilidir. Taraf ehliyeti dava şartlarından olup yargılamanın her safhasında re’sen gözönünde tutulması gerekir.Taraf sıfatının bulunmaması halinde dava, sıfat yokluğundan (husumet yönünden) reddedilecektir. İş kazasının tespiti davalarında, kazanın olduğunun idddia edildiği işyerinin sahibi olan gerçek ya da tüzelkişi işveren, ... ile zorunlu dava arkadaşıdır. Hal böyle olunca, işverenin de davada taraf sıfatı vardır....

      Burada önemli olan bir husus, olayın kazası sayılması ile işverenin kazanın meydana gelmesinde kusuru olup olmadığı halinin karıştırılmaması gerektiğidir. Zira bir olayın kazası sayılması ile işverenin kusurunun bulunması durumu aynı değildir. Önemine binaen belirtmek gerekir ki illiyet bağının varlığı için sigortalının yaptığı ile gerçekleşen kaza arasında bir bağ olması gerekmektedir. (Özdemir, Halil, Türk Mevzuatında İş Kazasının Tespiti Davaları, Yargıtay Dergisi, Temmuz 2018, cilt 44, sayı 3) Yukarıdaki maddi ve hukuki olgularla birlikte eldeki dosya değerlendirildiğinde; dinlenen tanık beyanlarının çalışma olgusunun tespiti bakımından yeterli olmadığı anlaşılmaktadır....

        İş kazasının tespiti ile ilgili ihtilaf Sosyal Güvenlik Kurumunun hak alanının doğrudan ilgilendirmekte olup tazminat davasında kurum taraf değildir. Yapılacak ; SGK Başkanlığından kazası ile ilgili bir tahkikat yapılıp yapılmadığını sormak, yapılmamış ise davacıya kazasını Sosyal Güvenlik Kurumuna ihbarda bulunmak, olayın Kurumca kazası olarak kabul edilmemesi halinde giderek Sosyal Güvenlik Kurumuna ve hak alanını etkileyeceğinden işveren aleyhine “ kazasının tespiti” davası açması için önel vermek, tespit davasını bu dava için bekletici sorun yaparak çıkacak sonuca göre, olayın Kurumca kazası olduğunun kabul edilmesi halinde ise davacıya Kuruma müracaat ederek sürekli göremezlik oranının belirlenmesi giderek kazası sigorta kolundan sürekli göremezlik geliri bağlanması için önel vermek ve çıkacak sonuca göre bir karar vermektir.Oysa, mahkemece açıklanan doğrultuda inceleme ve araştırma yapılmadığı ortadadır....

          Somut olayda işveren davalı olarak gösterilmemiştir. 5510 sayılı Yasa’nın 13. maddesinde İş kazasının 4 ncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ile 5 nci madde kapsamında bulunan sigortalılar bakımından bunları çalıştıran işveren tarafından, o yer yetkili kolluk kuvvetlerine derhal ve Kuruma en geç kazadan sonraki üç işgünü içinde kazası ve meslek hastalığı bildirgesi ile doğrudan ya da taahhütlü posta ile bildirilmesinin zorunlu olduğu, kazasının işverenin kontrolü dışındaki yerlerde meydana gelmesi halinde kazasının öğrenildiği tarihten başlayacağı, Kuruma bildirilen olayın kazası sayılıp sayılmayacağı hakkında bir karara varılabilmesi için gerektiğinde, Kurumun denetim ve kontrol ile yetkilendirilen memurları tarafından veya Bakanlık İş Müfettişleri vasıtasıyla soruşturma yapılabileceği, 5510 sayılı Yasa’nın 20 nci maddesinde ise kazasına bağlı nedenlerden dolayı ölen sigortalının hak sahiplerine gelir bağlanacağı bildirilmiştir....

            Yapılacak , Soyal Güvenlik Kurumundan, somut olaya ilişkin kazası tahkikatı yapılıp yapılmadığını sormak, yapılmış ise tahkikat evraklarını, sürekli göremezlik derecesine ilişkin kararlar ile davacıya gelir bağlanmış ise buna ilişkin evrakları istemek; Kurumca kazası tespiti yapılmadığının tespiti halinde ise, davacıya kazasını Sosyal Güvenlik Kurumuna ihbarda bulunması için; olayın Kurumca kazası olarak kabul edilmemesi halinde Sosyal Güvenlik Kurumuna ve hak alanını etkileyeceğinden işveren aleyhine “ kazasının tespiti” davası açması için süre vermek, tespit davası, bu dava için bekletici sorun yapılarak çıkacak sonuca göre karar vermek; olayın Kurumca kazası olduğunun kabul edilmesi halinde ise davacının, geçirdiği kazasına ilişkin tüm tıbbi evraklar temin edildikten sonra, SGK Maluliyet ve Sağlık Kurulları Daire Başkanlığına müracaatını sağlamak ve usulüne uygun şekilde sürekli göremezliğinin tespitine ilişkin rapor aldırılarak kesinleştirmek...

            İŞ MAHKEMESİ TARİHİ : 23/06/2022 NUMARASI : 2019/167 2022/150 DAVA KONUSU : Tespit (Sosyal Güvenlik Hukuku İle İlgili Tespit Davaları) KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı dava dilekçesinde özetle; davacının 07/10/2017 tarihinde davalı TTK nın maden ocağında maden işçisi olarak çalışmakta iken kazası geçirerek malul kaldığını, kazası tarihinden sonra Atatürk Devlet Hastanesine müracaat etmesi üzerine istirahat verildiğini, sağlık durumunun düzelmemesi nedeni ile Karabük Üniversitesi Hastanesinde ameliyat olduğunu, maluliyetinin tespiti için SGK ya yapmış olduğu başvuru sonucunda 2017 yılındaki operasyonun 2009 yılında geçirmiş kazası bağlı oluştuğuna karar verilerek artma kaydı ile maluliyetinin %13,1 olduğuna karar verildiğini, 2017 yılında geçirmiş olduğu kazasının 2009 yılında geçirmiş olduğu kazasından farklı bir kazası olduğunu belirterek davacının 07/10/2017 tarihinde geçirdiği kazanın ayrı bir kazası olduğunun ve bu kaza nedeni...

            İş kazasının tesbiti ile ilgili ihtilaf Sosyal Güvenlik Kurumu’nun hak alanını doğrudan ilgilendirmekte olup tazminat davasında ise Kurum taraf olmadığının”belirtildiği,ilgili bozma ilamında Yapılacak olarak “davacıya kazasını Sosyal Güvenlik Kurumu’na ihbarda bulunmak, olayın Kurumca kazası olarak kabul edilmemesi halinde Sosyal Güvenlik Kurumu’na ve hak alanını etkileyeceğinden işveren aleyhine “ kazasının tesbiti” davası açması için önel vermek, tespit davasını bu dava için bekletici sorun yaparak çıkacak sonuca göre, olayın Kurumca kazası olduğunun kabul edilmesi halinde ise, davacıya Kuruma müracaat ederek sürekli göremezlik oranının belirlenmesi giderek kazası sigorta kolundan sürekli göremezlik geliri bağlanması için önel vermek ve çıkacak sonuca göre bir karar vermek” olduğunun açıklandığı, mahkemece Bozma ilamına uyma kararı verilmesine rağmen Bozma ilamının yapılacak kısmında belirtilen hususların yerine getirilmediği anlaşılmıştır....

              Hukuk Dairesi No : 2021/524-2021/536 Dava, davacının 30.12.2011 tarihinde yaralanması ile sonuçlanan olayın kazası olduğunun ve davacının sürekli göremezlik derecesinin tespiti istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle kazasının tespiti talebi yönünden açılan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, sürekli göremezlik derecesinin tespiti yönünden ise feragat nedeniyle davanın reddine dair verilen karar karşı, davacı vekili ile davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir. ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi....

                Davacının cismani zararının "ulna kırığı" olduğu gözetildiğinde bu kırığın kaynaması sonucu davacıda kazası nedeniyle oluşan arızanın ne olduğu işbaşı yaptığı tarihte ortaya çıkmıştır. Davacının sürekli işgöremezlik durumuna girdiği tarih 7.10.1994 tarihi olup on yıllık zamanaşımının bu tarihten itibaren başlatılması gerekir. O halde maddi tazminat istemli davanın açıldığı 27.7.2007 ve manevi tazminat davasının açıldığı 23.11.2007 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunun kabulü gerekir. Mahkemece bu konuda hatalı değerlendirme yapılarak zamanaşımının kazasının tespiti davasında verilen mahkeme kararının kesinleşme tarihi olan 24.11.1997 tarihinde başlayacağının kabulü ile sonuca gidilmiştir. Oysa ki davacının olay tarihinden hemen sonra Kuruma başvurması, Kurumca olayın işkazası olarak kabul edilmemesi halinde ise " kazasının tespiti" davası açması mümkündür....

                  UYAP Entegrasyonu